XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS
Günlük Ritüeller – Büyük Eserlerin Yaratıcıları Nasıl Çalışır?
Günlük alışkanlıklarınızın yaratıcı süreç üzerindeki etkisini hiç merak ettiniz mi? Bir rutin belirleyip ona sadık mı kalmalı, yoksa hayatı akışına mı bırakmalı… Karar vermeden önce bu kitaba mutlaka göz atmalısınız.
Hayran olduğumuz büyük fikir ve eserlerin yaratıcıları gündelik hayatlarında ne yapıyorlardı? Sıradan insanlar olmaktan çıkıp tarihin sayfalarında kendilerine yer edinmelerini sağlayan o büyük eserler hangi gündelik rutinlerin sonucunda doğmuştu? Bu kitapla Mozart’tan Çaykovski’ye, Kant’tan Descartes’a, Kafka’dan Flannery O’Connor’a, Picasso’dan Vincent van Gogh’a, Albert Einstein’dan Nikola Tesla’ya, Agatha Christie’den Isaac Asimov’a, tarihin akışına yön veren pek çok insanın gündelik hayatına kısaca göz atabilecek, onların deneyimlediği yaratım sürecini inceleme fırsatı yakalayacaksınız.
Tanrının Kapısını Çalan Bilim
"Tanrının Kapısını Çalan Bilim" adlı eser, Carl Sagan’ın 1985 yılında ünlü Gifford Konferanslarının yüzüncü yıl dönümü nedeniyle aldığı davet üzerine İskoçya’da verdiği konferansın metinlerinden oluşmaktadır.
Sagan konferanslarda, diğer gezegenlerde akla dayalı yaşam olasılığından kendi gezegenimizdeki yaşamın karşı karşıya kaldığı nükleer tehlikeye, yaratılışçılık ve sözde akıllı tasarımdan bilimin ’bilgili tapma’ olduğuna dair yeni bir kavrama, manik depresyondan tutun da kendinden geçmenin (huşu) muhtemel kimyasal yapısına kadar uzanan konulara ve sorunlara değinmiş.
On yıl önce kaybettiğimiz büyük astronom ve astrofizikçi kozmoloji, fizik, felsefe, edebiyat, psikoloji, kültürel antropoloji, mitoloji ve ilahiyat gibi farklı pek çok alanda yaptığı konuşmalarla, konferanslara katılan herkeste hayranlık uyandırarak dehasıyla tüm insanlığı aydınlatmıştır.
Sagan’ın ölümünün onuncu yıl dönümü vesilesiyle ilk kez yayınlanan "Tanrının Kapısını Çalan Bilim" adlı kitabı eşi ve uzun süre onunla birlikte çalışmış olan Ann Druyan tarafından hazırlanarak günümüzün bilgileriyle tazelenmiştir.
Sagan bu kitapta din ve bilim arasındaki ilişki konusundaki fikirlerini ayrıntılı bir biçimde ortaya koyarken evrenin enginliğinde kutsalın ne demek olduğunu anlamak için sürdürdüğü kişisel arayışını ve yolculuğunu oldukça anlaşılır, mizahi, akılcı ve tamamen gözleme dayalı bir ifadeyle bizlere aktarıyor.
Sürüdışı Mantık
Kitlelerin haberdar olmadığı, dokunulmamış alanlarda kâr ederek iş başarısı kazanmak ve yatırım konusunda uzmanlaşmak ister misiniz?
Sürüdışı Mantık, akıntıya karşı ilerleyerek benzersiz, az bilinen ve çoğunlukla yanlış anlaşılan; sürekli kazanç ve sürdürülebilir sonuçlar üreten stratejiler arasında size yol gösteriyor.
Bu kitapta:
- Gerçek değeri ölçmeyi, medyanın gizli yönlendirmelerini anlamayı ve abartının ardını görecek,
- Güvenli ve kârlı biçimde yatırım yapmanızı sağlayacak, hibritleme ve süper uzmanlaşma gibi gerçek iş yatırımı modellerini tanıyacak,
- Sizi paranızdan ayıran çok yapılan hataları, entrikaları, tuzakları ve gerçekleri anlamanızı ve kendinizi bunlardan savunup kalıcı bir servete kavuşmayı öğreneceksiniz.
Yatırımcılar, mucitler ve girişimcilerin mutlaka okuması gereken Sürüdışı Mantık, yatırım ve iş alanlarında akıllıca kararlar vermek için dengeli, içgörülü ve ilham verici yöntemler sunuyor.
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS SIMPLE

“MEOW YOU!” T-Shirt
Kedilerin Gizemli Dünyasına Bir Soru: What Part of Meov?
Kedilerin sıradışı dünyasında bir adım daha atmaya hazır mısın? Bu tişört, her kediseverin kendine soracağı o meşhur soruyu eğlenceli bir şekilde gündeme taşıyor: "Meov'un hangi kısmı?" Kedilerin çıkardığı o meow sesini, bir gizem gibi temsil eden bu tasarım, mizahi ve esprili bir dokunuşla kedilere olan hayranlığı artırıyor. %100 pamuklu kumaşıyla rahatlık, kaliteli baskısıyla uzun ömürlü kullanım sağlar. Eğer kedilerin esrarengiz sesine anlam katmayı seviyorsan, "What Part of Meov?" tam senlik!
Bilgiler ve Uyarılar:
- Renk Bilgileri: Tişört beyaz ve siyah olarak üretilebilmektedir.
- Beden Bilgileri: Stokta kalan ürünlerimiz arasından dilediğiniz bedeni seçebilirsiniz. Tişörtlerle ilgili beden bilgisi almak ve ölçüleri öğrenmek için buraya tıklayınız.
- Cinsiyet Bilgileri: Bu ürünümüz unisex üretilmektedir ve her cinsiyete uygundur.
- Kargo Bilgileri: Bu ürün sipariş alındıktan sonraki 2 iş günü içinde postalanacaktır. Kargo yöntemimiz hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
- Kumaş Bilgileri: Bu ürün %100 pamuktur.
- Yıkama/Ütü Bilgileri: Tişörtler üzerindeki görsellerin korunması için tişörtlerin ters yüz edilerek yıkanması ve ütülenmesi tavsiye edilir. Siyah tişörtlerin en fazla 30 derecede yıkanması gerekmektedir.
- İade/Değişiklik Bilgileri: Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
Hemen Al
Bu ürünün birden fazla varyasyonu var. Seçenekler ürün sayfasından seçilebilir
Arap Baharı
Arap Baharına dair elinizdeki bu kitap, Ortadoğu üzerine yeni bir düşünüş biçiminin hatlarını çiziyor.
Hamid Dabaşi bu kitabında Fas’tan İran’a, Suriye’den Yemen’e ayaklanmaların itici gücü olarak, postkolonyalizmin sonuna da delalet ettiğini öne sürdüğü ertelemeli başkaldırı kavramını gösteriyor.
Dabaşi Arap Baharı’nın bölge jeopolitiğini geri dönülmez biçimde değiştirdiğini ve artık “Ortadoğu’yu” yeniden tahayyül etme zorunluluğu içinde olduğumuzu ortaya koyarken, süreğen devrimci halet-i ruhiyenin yalnızca isyan ateşinin sardığı toplumları değil daha nicelerini de özgürleştirme potansiyeli olduğunu çarpıcı biçimde anlatıyor.
Dabaşi yirmi birinci yüzyılın kurucu anlarından biri olarak görülecek sürece dair devrimci, yaratıcı ve açık uçlu bir okuma sunuyor.
Arap dünyasını sarsan çarpıcı değişimlere dair yenilikçi, incelikli ve tarihsel bir okuma
Arap Baharı muazzam çap ve önemde siyasi ve tarihi bir sarsıntı üzerine had safhada aydınlatıcı özgün ve çığır açıcı bir eser. Kitap iddiasını o denli zengin, dikkatli ve sistematik bir şekilde ortaya koyuyor ki devrimin doğasına dair yeni bir düşüncenin gelişmesi hiç şaşırtıcı olmaz.
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS ALTERNATIVE
Fashion
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS ARROWS PAGINATION

Klasikler Seti 2 (8 kitap)
Ağaçlar
“Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle: Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler. Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar. Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin. Ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır. Orası ya da şurası değildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.
Yollara düşme özlemiyle kederlenir yüreğim, akşamları rüzgârda uğuldayan ağaçları duyduğumda. Sessizce, uzun uzun dinlerseniz, bu özlemin esası da anlamı da çıkar ortaya. Sanıldığı gibi acıdan kaçıp gitme arzusu değildir bu. Yurda, ananın belleğine, hayatın yeni kıssalarına duyulan özlemdir. Eve götürür insanı. Her yol eve götürür, her adım doğumdur, her adım ölümdür, her mezar anadır.
Böyle uğuldar ağaç, çocuksu düşüncelerimizden ürktüğümüz akşam vakitlerinde. [...] Ağaçları dinlemeyi öğrenen, ağaç olmayı arzulamaz artık. Kendisi dışında başka bir şey olmayı arzulamaz. Yurt budur. Mutluluk budur.”
Resimli Başyapıtlar: Aurélia
Gérard de Nerval
Resimleyen: Ali Çetinkaya
“Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir.”
Nerval rüyaları bildiğimiz dünyayla gerçeküstü dünya arasındaki iletişimi sağlayan bir vasıta olarak görür. Yazıları onun mantık ve tutarlılıkla kuvvetli bağını sarsan hayaller ve fantezilerle doludur. Bunun en önemli örneklerinden biri olan ve en önemli eseri kabul edilen Aurélia’da düşle gerçeklik, delilikle yaratıcılık arasındaki belirsiz, gizemli çizgiyi, kendi ruhsal deneyim ve arayışlarından yola çıkarak inceliyor.
Fransız romantizminin önemli yazar ve şairlerinden, sembolizm ve gerçeküstücülük akımını olduğu kadar T. S. Eliot, Ahmet Hamdi Tanpınar, Charles Baudelaire ve Marcel Proust gibi pek çok yazarı etkilemiş Nerval eşsiz ve zarif edebi üslubuyla saflık, kaybedilmiş gençlik, kendini gerçekleştirme ve güzellik ideallerini yansıtan imgeleri Aurélia’da buluşturuyor.
Resimli Başyapıtlar: Beyaz Geceler
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Resimleyen: Nicolai Troshinsky
“Hayalperest eski hayallerinin arasında, külleri karıştırır gibi, soğumuş yüreğini yeniden ısıtacak, onu yeniden hayata döndürecek bir kıvılcım arar boş yere. Bulacağı kıvılcımla sönen o güzel hayallerinin ateşini yeniden yakacak, kanını kaynatan, mutluluk gözyaşları döktüren müthiş düşlerine tekrar kavuşacaktır.”
Sekiz yıldır yaşadığı St. Petersburg’da kimseyle yakınlaşamamış ama şehri evleriyle, yüzleriyle ezbere bilen yalnız, kederli, hayalperest bir genç adamın dört beyaz gecesinin öyküsü bu.
Hayalperestimiz sıradan gece yürüyüşlerinden birinde Nastenka'yla karşılaşır. Hayatın yabancısı bu ikili kısa sürede hikâyelerini, dertlerini, hayallerini paylaşacak kadar yakınlaşır; birlikteyken kederleri, huzursuzlukları uğramaz yanlarına; geceleri ve ruhları aydınlanır. İnsanın tek başınalığı, kalbini birine korkusuzca açabilmesinin imkânıyla bir aradadır Beyaz Geceler’de. Bu imkân bir an kadar bile olsa, “Böyle bir an ömrü boyunca yetmez mi insana?”
Dünya edebiyatının en güçlü yazarlarından Dostoyevski’nin külliyatında kendine has, ayrı bir yeri olan Beyaz Geceler’in zarif ve yalın üslubuna bu kez Nicolai Troshinsky’nin büyüleyici çizimleri eşlik ediyor.
Resimli Başyapıtlar: Dönüşüm
Franz Kafka
“Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz düşlerden uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Kabuklu sert sırtının üzerinde yatıyor, başını birazcık yükselttiğinde, kayıp düşmek üzere olan yorganın tepesinde zar zor tutunduğu kahverengi, bombeli ve yay şeklinde şeritlerle bezeli karnını görüyordu. Gövdesine göre acınacak incelikteki pek çok bacağı gözlerinin önünde çaresizlikle titreşiyordu.”
Kafka işte bu sarsıcı, tuhaf cümlelerle başlıyor yirminci yüzyılın en etkileyici eserleri arasında yer alan Dönüşüm’e.
Keskinliği ve yalınlığıyla Kafka’nın edebi yoğunluğunu en iyi anlatan bu başyapıt, Arjantinli çizer Luis Scafati’nin hayal gücüyle birleşince, ortaya seyre doyulmaz bir edebi ziyafet çıkıyor.
“Kafka’nın sanatı okuyucuyu onu yeniden okumaya zorluyor. Eserlerinin sonları –ya da olmayan sonları– açık açık ifade edilmeyen, ama hikayenin başka bir bakış açısıyla yeniden okunmasını gerektiren açıklamalar sunuyor.”
Albert Camus
“[Kafka] ziyadesiyle bürokratikleşmiş bir toplumun şiirsellikten yoksun kumaşını romanın o muazzam şiirine; bir adamın gayet sıradan öyküsünü... bir mite, destana, daha önce görülmemiş bir güzelliğe dönüştürüyor.”
Milan Kundera
Gizemli Bir Maske
Fernando Pessoa
Geç git, kuş, geç git, bana da geçip gitmeyi öğret!
Bir bilinmezlik olmayı seçen, yazma eylemini kendine özgü bir sahne yorumuyla icra eden, Modernizmin geç keşfedilen öncülerinden Fernando Pessoa başyapıtı sayılan Huzursuzluğun Kitabı’nda şöyle yazar: “Yaratmak uğruna kendimi yok ettim; kendi içimde o kadar dışıma attım ki kendimi, kendimin dışında varlık sürüyorum artık. Farklı oyuncuların farklı oyunlar oynadığı boş bir sahneyim ben.” Bu benzersiz günlük, Bernardo Soares imzalıdır. Şiirle yaşamış, yarattığı onlarca kimlik, karakter aracılığıyla modern şiire ve yazına mührünü, hayattayken yayımladığı tek Portekizce şiir kitabı ve üç İngilizce kitabın yanında koca bir bavul elyazmasıyla bırakmıştır Pessoa.
Martín López-Vega’nın hazırladığı bu seçki, Pessoa’nın baş aktörleri olarak nitelenen, kendisinin de öyle kurguladığı Alberto Caeiro, Ricardo Reis, Álvaro de Campos’un şiirlerinden bir seçmeyi Adolfo Serra’nın illüstrasyonlarıyla bir araya getiriyor.
Bugün, yapıtıyla ördüğü bulmaca hâlâ bütünüyle gün ışığına çıkmamışken, dünyanın başka coğrafyalarında başka “yaşayan karakter”lere kendine özgü bir bilgelikle dokunarak sözünü sürdürüyor Pessoa.
Dünyada ileri gitmek için ne kadar çok şey ödünç aldım!
Ne kadar ödünç şeyi sanki benimmiş gibi kullandım!
Ben kendim de, yazık ki, bana ödünç verilen şeylerden başka bir şey değilim.
Resimli Başyapıtlar: Kara Kedi
Edgar Allan Poe
“Yazmak üzere olduğum bu çılgın, ama bir o kadar da basit hikayeye inanmanızı beklemiyorum. Kendi aklım bile, olanları apaçık gördüğü halde, onları inkar ederken, sizden bunu beklemem delilik olur. Ama deli olmadığımı biliyorum, hayal görmediğimden de eminim. Yarın öleceğim için bugün içimi dökmem gerek.”
Edgar Allan Poe’nun gizemli ve karanlık dünyasına hoş geldiniz! Dehşeti, korkuyu, düş ile gerçeklik arasındaki muğlaklığı, insanın karanlık yüzünü ve çaresizliği anlatan Poe’nun tekinsiz öykülerine, bu kez Luis Scafati’nin eşsiz çizimleri eşlik ediyor. Büyük bir özenle kullandığı siyahın hakim olduğu çizimleriyle karanlık ve hassas bir dünyanın kapılarını aralayan Scafati ile duyduğu dehşetli ürperişi okuyucusuna iletmekte benzersiz bir dile sahip Edgar Allan Poe’nun öyküleri bir araya gelerek benzersiz bir atmosfer yaratıyor.
“Edgar Allan Poe’nun öykülerini çok sevdiğim için gerilim filmleri yapmaya başladım.”
Alfred Hitchcock
“Edgar Allan Poe, ona hayat veren nefesi üflemeden önce dedektiflik hikâyeleri neredeydi?”
Arthur Conan Doyle
Palto
Nikolay Gogol
Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkâr hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.”
“Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy
Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılan ise otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri.
“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.”
Dostoyevski
“Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.”
Vladimir Nabokov
Resimli Başyapıtlar: Satranç
Stefan Zweig
Stefan Zweig’ın intihar etmeden kısa süre önce kaleme aldığı Satranç zulüm, saplantı, aklın gücü ve bu gücün yaratacağı kötülükleri ele alan ve yayımlandığından beri bütün dünyada büyük yankı uyandırmış bir klasik. Satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi iki kutbun –iyiyle kötünün, kibarla kabanın, insanla makinenin, akılla deliliğin, cehaletle bilginin, açgözlülükle tamahkarlığın– arasında, kendi içimizde bitmeyen bir satranç maçına devam eden bizim hikâyemiz...
New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide yolcular arasında Dünya Satranç Şampiyonu Mirko Czentovic de bulunmaktadır. Kaba, vurdumduymaz, cahil, açgözlü bir insan olsa da Czentovic tam bir satranç dehasıdır. Gemidekiler kendisiyle maç yapmak isterler. Genç satranç oyuncusu bu isteklerini geri çevirmez ve üst üste galip gelir, ta ki bir maç sırasında ağırbaşlı, çekingen bir yabancı ortaya çıkıp oyuna müdahale edinceye kadar. Bu yabancı uzun zamandır satranç tahtasına elini sürmediğini söylese de verdiği taktikler sayesinde maç berabere biter.
Akif Kaynar’ın karakterlerin iç dünyasını yansıtan, öykünün önemli noktalarını canlandıran resimleri de Zweig’ın bu ölümsüz klasiğini bambaşka bir boyuta taşıyor.
Yabanın Çağrısı
Zengin bir yargıcın köpeği olan Buck, kaçırılıp satılana ve dondurucu kuzeye götürülene kadar sakin bir hayat sürmektedir. Bir kızak köpeği olmaya zorlanan Buck, sert ve doğal dünyayı sevmeyi öğrenir. Zamanı geldiğinde, bir evcil hayvan olarak eski hayatına geri mi dönecek, yoksa vahşi doğanın çağrısına kucak mı açacak?
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS WITH ICONS
Kütüphanelerin Bilinmeyen Dünyası
29 Nisan 1986 sabahı Los Angeles Halk Kütüphanesi’nde bir alarm duyuldu. Bir süre sonra binadan kaçan kütüphane çalışanları bunun normal bir yangın alarmı olmadığını fark etti.
Yangın söndürüldüğünde, dört yüz bin kitap kül olmuştu, yedi yüz binden daha fazla kitap ise okunmayacak haldeydi. Olaydan 30 yıl sonra hâlâ aydınlatılamayan bir şey vardı: Biri kasıtlı olarak mı yakmıştı kütüphaneyi?
Ödüllü New Yorker muhabiri ve New York Times’ın en çok satan yazarı Susan Orlean, kütüphanelerin ve kütüphanecilerin hikâyesini büyüleyici ve benzersiz şekilde anlattığı Kütüphanelerin Bilinmeyen Dünyası’nda Los Angeles Halk Kütüphanesi yangınına ve sonrasındaki olaylara odaklanıyor. Ayrıca ülke çapında ve dünyanın dört bir yanındaki kütüphanelerin evrimine değiniyor ve otuz yıl önce söz konusu kütüphaneye ateş açtığından şüphelenilen sarı saçlı aktör Harry Peak’i yeniden inceliyor. Geçmişten günümüze, kütüphane yöneticiliği yapmış birçok ilginç karakterle tanıştırıyor bizi. Orlean’ın zekâ, içgörü, merhamet ve derin araştırma yeteneği ile kaleme aldığı Kütüphanelerin Bilinmeyen Dünyası, bu sevilen kurumların kitaplardan daha fazlasını sağladığını, kalbin önemli bir parçası olduğunu ortaya koyan heyecan verici yolculuğudur. Kütüphaneler zihnimizin ve ruhumuzun ülkesidir.
İçimizdeki Sesler
Küçük çocukların sözcüklerle düşünmediği doğru mu? Kimi psikiyatri hastalarının sesleri, ağızlarını açtıklarında gerçekten mi kayboluyor? Neden duyulan seslerin bir kısmı tuhaf şeylerden bahsediyor?
Durham University’de Psikoloji Profesörü olan Charles Fernyhough, ABD’de basıldığı yıl Forbes tarafından yılın nörobilim kitabı seçilen “İçimizdeki Sesler” kitabında kafamızda susmak bilmeyen seslerin nedenlerini inceliyor.
Bu kitapta kafanızdaki kısa ömürlü seslerin nedenlerini, nasıl hissettirdiğini ve yönetilebileceğini, kişinin kendi doğası hakkında neleri ortaya çıkardığını anlamaya çalışarak, sesler duyan farklı kişilerin öykülerini bulacaksınız. Seslerle yaşayan küçük çocuklardan yaşlılara, sporculardan yazarlara, meditasyon hocalarından sanatçılara kadar her kesimden insanın deneyimleri içinizdeki sesi anlamanızı sağlayacak.
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS LOAD MORE PAGINATION
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS CAROUSEL
Celestron Travel Scope 50 Teleskop (50×360)
Sırt çantasında rahatlıkla taşınabilir, kurulması oldukça kolay, dürbün gibi yeryüzü gözlemi de yapılabilir.
- Celestron Türkiye distribütöründen direkt ve ücretsiz kargo
- Refraktör 50mm açıklık,
- 360mm odak uzunluğu, f/ 7.2,
- 20mm gözmerceği(18x),
- 10mm gözmerceği, 45x,
- 2x20 bulucu dürbün,
- tripod,
- sırt çantası,
- Ağırlık: 1 kg
Plains Tales from the Hills (Rudyard Kipling)
Plain Tales from the Hills is the first collection of short stories by Rudyard Kipling. Out of its 40 stories, “eight-and-twenty”, according to Kipling’s Preface, were initially published in the Civil and Military Gazette (CMG) in Lahore, Punjab, British India between November 1886 and June 1887. “The remaining tales are, more or less, new.” (Kipling had worked as a journalist for the CMG -his first job- since 1882, when he was not quite 17.)
The title refers, by way of a pun on “Plain” as the reverse of “Hills”, to the deceptively simple narrative style; and to the fact that many of the stories are set in the Hill Station of Simla-the “summer capital of the British Raj” during the hot weather. Not all of the stories are, in fact, about life in “the Hills”: Kipling gives sketches of many aspects of life in British India.
The tales include the first appearances, in book form, of Mrs. Hauksbee, the policeman Strickland, and the Soldiers Three (Privates Mulvaney, Ortheris and Learoyd).
In the preface to his short stories collection “Dr. Brodie’s Report”, Jorge Luis Borges wrote he was inspired by the quality and conciseness of Plain Tales from the Hills.
Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.
Adaletin İktidarla Mücadelesi: İnsan Hakları
Dünyanın yalnızca kötülükle değil direniş ve adalet umuduyla da dolu olduğunu okurlara anlatan “Adaletin İktidarla Mücadelesi: İnsan Hakları” kitabı 21 Mart 2022 tarihinde raflarda yerini aldı.
Büyük Britanya’nın Kenya’da yaptıkları, ABD’nin Vietnam’da yaptıkları, Fransa’nın Cezayir’de yaptıkları ve daha birçok insanlık suçu… İnsan haklarının en önemli savunucularından biri olan dünyaca ünlü Avukat Wolfgang Kaleck; adaletin, yasaların ve insan haklarının her zaman ve herkes için geçerli olması için mücadele ediyor.
Postmodern Siyaset Pazarlaması
Kökleri iki yüz yıllık Osmanlı-Türk modernleşme sürecinin başlangıcına dayanan ve siyaset geleneğinde bulunan devamlılık ve kopukluk, günümüzde yeni renkler, biçimler ve tarzlarla ortaya çıkıyor. İçinde bulunduğumuz tarihsel dönemin tüm etkileri ülkemizde de kendini her alanda hissettiriyor. Postmodern siyaset ve pazarlamayı geniş bir yelpaze içinde ele alıp yorumlama ve anlamlandırma ihtiyacı duyuluyor.
Çelişkiler, iniş ve çıkışlar, zıtlıklar, akışkanlıklar, belirsizlik ve bilinmezlikler taşıyan yeni tarz siyaset pazarlamasının günümüzdeki görünümü nedir? Bugün çok daha bulanık ve puslu günlerin yaşandığı, eski gerçeklerin dağıldığı, tüm yaşananların hayal mi, gerçek mi yoksa her ikisi de mi olduğunun yanıtının verilemediği bir ortamda, bu manzaradan çıkarılabilecek siyaset ve pazarlama uygulamaları şüphesiz ki kendini gösteriyor. Postmodern perspektiften bakınca, siyaset alanının ve pazarlamanın bir arada nasıl göründüğü ve bunların ne tür bir yol haritası çıkaracağı sorularına verilecek cevaplar, siyasetçiler dahil olmak üzere tüm paydaşlar ve seçmenler için önem kazanıyor.
Önümüzdeki seçimde, hem siyaset hem de siyaset pazarlaması açısından ne gibi oluşumlar ve değişimler etki alanı yaratacak? Hangi ayaklara yaslanarak siyasal pazarlama süreci yönetilecek? Postmodern Siyaset Pazarlaması, bahsi geçen konular ve sorular özelinde eleştirel tartışmaya bir zemin hazırlayarak, okuyucuyu siyaset ve pazarlama ekseninde yeni kavrayışlar ve uygulamalarla tanıştırıyor.
Barnaby Rudge: A Tale of the Riots of ‘Eighty (Charles Dickens)
Barnaby Rudge: A Tale of the Riots of Eighty is a historical novel by British novelist Charles Dickens. Barnaby Rudge was one of two novels (the other was The Old Curiosity Shop) that Dickens published in his short-lived (1840–1841) weekly serial Master Humphrey's Clock. Barnaby Rudge is largely set during the Gordon Riots of 1780.
Barnaby Rudge was the fifth of Dickens’ novels to be published. It had initially been planned to appear as his first, but changes of publisher led to many delays, and it first appeared in serial form in the Clock from February to November 1841.
It was Dickens’ first historical novel. His only other is A Tale of Two Cities (1859), also set in revolutionary times. It is one of his less popular novels and has rarely been adapted for film or television. The last production was a 1960 BBC production; prior to that, silent films were made in 1911 and 1915.
Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.