“Zaman Sandığı” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
İlginizi çekebilir…
Wundersmith – Morrigan Crow’un Gerçek Kimliği
253.00₺
Waterstones Çocuk ve Gençlik Kitabı Ödülü’nü kazanan; Amazon, Times, Bookseller tarafından yılın kitabı seçilen ve 38 dile çevrilen NEVERMOOR serisinin ikinci kitabı.
“Sana bahşedilmiş bir lütuf var, Morrigan. Ve onun ne anlama geldiğine sadece sen karar verebilirsin. Başkası değil.”
Morrigan üstündeki ölümcül laneti atlatıp gizemli Wunderous Cemiyeti’ne katılmayı başardı. Ama Nevermoor hakkında öğrenmesi gereken daha çok şey var.
Bolca sihir, hayal gücü ve dostluk bulmayı umduğu Wunderous Cemiyeti’nde, önce okul müdiresi onu feci kırıcı –ve sıkıcı– tarih derslerine mahkûm ediyor, ardından sonsuza dek kardeşlik yemini etmiş ekip arkadaşları birdenbire ona sırtını dönüyor. Gerçek apaçık ortada: Eskiden iyilikle anılan Wundersmith kelimesi, Ezra Squall gücünü kötüye kullanıp Nevermoor halkına ihanet ettiğinden bu yana karanlık ve korkunç bir anlama büründü. Onlar için Morrigan’a bahşedilmiş yetenek bir sihir değil, lanet. Burası onun evi olacaksa, önce Wundersmith’lere eski saygınlığını kazandırmak zorunda.
Ezra Squall onu karanlık tarafa çekmeye kararlı.
Hamisi “Şanlı Şerefli Kaptan Jüpiter Amantius North Hazretleri” ise
birer birer ortadan kaybolan cemiyet üyelerini aramakla meşgul.
Ama Morrigan Crow Kışdenizi Cumhuriyeti’nden, Nevermoor’daki
en nefret edilen kişi olmak için kaçmadı!
"Ustalıkla kurgulanmış. Hep daha fazlasını merak ettiriyor."
New York Times
İNSANLIĞI YENİDEN BÜYÜLEMEK
325.00₺
İnsanlar bu gezegenin ‘kanseri’ midir? Yeryüzünün ve tüm canlı türlerinin varlığını tehdit eden, evrimdeki korkunç bir anomali durumunu mu oluştururlar?
Bu sorular, insan ruhuna – akıl ve yenilik yaratma yetilerine – modern çağda neredeyse eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir hakaret anlamına gelir. Bunlara yönelik anti-hümanist tepki ise on sekizinci yüzyıl aydınlanmasının geliştirdiği ve on dokuzuncu yüzyıldaki çeşitli sosyalizmlerin beslediği akıl, laiklik, bilim ve insanın evrenselliğine yönelik vurgunun yerini alan narsisist bir mistisizm, mizantropi ve toplumsal dingincilik ortaya koyar.
Ömrü boyunca radikal ve öncü bir çevreci olan Murray Bookchin, bu sorulara ses getiren bir cevap vermişti, ‘Hayır!’ Anti-hümanizmin çeşitli biçimlerine yönelik çoğu zaman nükteli ve amansız eleştiriler içeren araştırmasında Bookchin, bizi kuşatan sorunların toplumsal irrasyonalizmden kaynaklandığını ve bu sorunların mistisizm ve dinginciliğe geri çekilmekle değil, yalnızca akıl ve hayal gücü ile çözülebileceğini ileri sürmektedir. Bookchin meselenin bizlerin fazlasıyla insan, akılcı ve medeni olmamızla değil, bilakis yeterince insan, akılcı ve medeni olmayışımızla ilgili olduğu hususunda uyarmaktadır. Derin ekolojistlerin, sosyobiyologların, Malthusçuların, ‘Gaiacıların’ ve çoğu postmodernistin biyolojist ve indirgemeci düşüncelerine kışkırtıcı bir biçimde meydan okuyan bu heyecanlı kitapta Bookchin, aydınlanmacı hümanizm adını verdiği şeyi önermektedir – zamanımıza sinen ve bizi zayıflatan cesaret eksikliğine karşı düşünce, umut ve yenilenmeye yönelik bir mesaj.
KENTSİZ KENTLEŞME
412.00₺
Bugün, insan ilişkilerinin ayrışmaya başladığı bir dünyada yaşıyoruz. Akıl bedenin, düşünce maddenin, birey topluluğun, kent kuşaklan kentlerin, kentler kırsal kesimin, insanlık ise 'vahşi ve yola getirilmesi güç' olarak görülen doğanın karşısında yer alıyor. Böylesi 'yoksun' bir noktaya evirilmemizde en büyük pay sahibi olan ulus-devlet ise artık totaliter bir karaktere bürünmüş durumda. Politika, kentsel ve katılımcı özünden kopartılıp 'devlet'e indirgenmiş, yurttaşlar vergi mükellefi birer 'seçmen'e dönüştürülerek etkisizleştirilmiştir. Toplumsal sorunlarda söz sahibi olan bir zamanların aktif yurttaşı, giderek eylemsizleşmiş, düşünsel becerileri azalmış, umursamazlığı artmış; bütün etkinliğini alışveriş, moda, dış görünüş ve kariyer gibi alanlarda göstermeye başlamıştır. Ne devletin ne de onun doğrudan uzantısı olan politik partilerin halkla 'doğrudan' bağı vardır artık. Demokrasi kavramının doğuşu ve gelişimine sahne olan kentler, ulus-devletin yarattığı 'kentleşme' denen süreçte homojen, mekanik ve kâr hırsının her şeyin önüne geçtiği bir pazar haline gelmiştir. Halk kültürü sentetikleşmiş; insan ilişkilerinde evlilik bir 'yatırım'a, çocuk yetiştirme 'iş'e, hayat bir 'bilanço'ya, idealler 'satın alınabilir şeyler'e, yerleşimler ise 'işletme'ye dönüşmüştür.
Doğal hayatı ve insani toplulukları yok ederek ulus-devleti güçlendiren kentleşme anlayışlarına karşı bir yerel yönetim programını tartışmaya açıyor. Yerel yönetim kurumlarını birbirleriyle uyum içinde çalışabilecek biçimde yeniden yapılandırmaktan; insan ilişkilerinde dayanışmayı içeren yaratıcılıktan; ulus-devletin yerine politik açıdan konfederasyon sistemine dayanan yerel yönetimlerden; insanlık ile doğa arasında katılımcı, hiyerarşik olmayan yeni bir ilişki kurmaktan; kentin yeni bir tür etik birlik, bireyin insani bir ölçek içinde güçlendirildiği, katılımcı ve ekolojik bir karar sistemi ile yurttaşlık kültürünün tek kaynağı olarak yeniden kurgulanmasmdan... söz ediyor.
Yalancılar ve Sahtekârlar Ansiklopedisi
196.00₺
"Bağımlılık yapıyor. Sahtekârdan nefret etmek istiyorsunuz ama neden ve nasıl yaptığını delice merak etmekten kendinizi alamıyorsunuz." - Boston Globe
YALANCILAR VE SAHTEKÂRLAR ANSIKLOPEDİSİ, insan olmaya “aldatma ve aldanma” penceresinden bakıyor; dünden bugüne, şöhretliden bilinmeyene, en “doğru” yalanları, en “gerçek” sahteleri bir araya topluyor. Pazardan edindiği askeri üniformayla zor kullanmadan şehrin belediye sarayını teslim alan Alman ayakkabıcı (bugün adına basılmış bir pul var); kısırlık tedavisi diye erkeklere keçi testikülü nakledip servet edinen şarlatan; bir ressamla anlaşıp eşekleri zebraya dönüştüren hayvanat bahçesi (sebepleri göz yaşartıcı) ve denizkızı iskeletinden ejderha yumurtasına, alternatif gerçekler yaratmada sınır tanımayan düzenbazlar. Ayrıca Cicero, Einstein, Ernest Hemingway, François Mitterrand (kendine suikast düzenleterek bu kitaba girmeye hak kazandı), Marco Polo ve Batlamyus gibi adına kolay kolay toz kondurmayacağınız pek çok önemli isim.
YALANCILAR VE SAHTEKÂRLAR ANSIKLOPEDİSİ hem büyük keyif verecek hem de fena halde paranoyanızı tetikleyecek.
KATILIMCI DEMOKRASİ
325.00₺
1960’ların Yeni Sol’u tarafından popülerleştirilen kavramın mirasına ithafen yayımlanan Katılımcı Demokrasi, aradan geçen zaman perspektifinde demokrasinin demokratikleşmesi tartışmalarına müdahil olan görüşleri yeniden sorguluyor ve vatandaşların demokrasiye katılımı üzerine vurgusuyla hem tarihi hem de çağdaş anlamda konu üzerine yazılmış en iyi makaleleri bir araya getiriyor.
Kitabın editörleri Dimitrios Roussopoulos’la C. George Benello dışında George Woodcock, Murray Bookchin, Don Calhoun, Stewart Perry, Rosabeth Moss Kanter, James Gillespie, Gerry Hunnius, John McEwan, Arthur Chickering, Christian Bay, Martin Oppenheimer, Colin Ward, Sergio Baierle, Anne Latendresse, Bartha Rodin ve CLR James gibi yazarların makalelerini içeren bu çalışma, Porto Alegre ve Montreal modelleriyle birlikte yeni kentsel ekoloji ve doğrudan demokrasi tartışmalarını da ele alıyor.
Yangında Kaybettiklerimiz
245.00₺
“Enriquez, yaşamın barındırdığı dehşeti çekinmeden gözler önüne seriyor.”
–Patti Smith
“Mariana Enriquez mutlaka okunması gereken büyüleyici bir yazar. Tıpkı Bolaño gibi yaşam ile ölüm meselelerine değiniyor ve yazdıkları bir tokat gibi çarpıyor.”
–Dave Eggers
“Dünyanın paramparça bir portresi, âdeta jiletlerle kaplı bir disko topu.”
–Guardian
Mariana Enriquez’in ürkütücü evreninde canavarlar yatakların altında saklanmıyor, ormanların içinde dolaşmıyor. Bu öykülerde canavar biziz. 12 öykü, ölümün dokunduğu 12 karakter. Perili olduğuna inanılan metruk bir evde tutsak kalan tek kollu Adela, dişleriyle tırnaklarını söken Marcela, Kepçekulak Ufaklık lakaplı çocuk seri katilin hayaletini gören Pablo ve kadına karşı şiddeti protesto etmek için kendilerini ateşe atan kadınlar…
En karanlık arzularımızın dizginleri salıverildiğinde neler olabileceğini keşfe çıkan Enriquez, hipnotik dili ve gündelik korkuları mütemadiyen hissettirdiği öyküleriyle Julio Cortázar, Shirley Jackson ve Roberto Bolaño gibi ustaların izinden gidiyor.
“Gerçekçiliğin keskin sınırlarının müsaade ettiğinden çok daha derin, daha rahatsız edici bir gerçeğin peşinden gidiyor... Güçlü ve nefes kesici.”
–New York Times
“Kısa ama fazlasıyla vurucu. Tüm öykülere sinen tüyler ürpertici dokusu, okuyucunun zihnine bir oltutaşı gibi yerleşiyor, bütün o karanlığın içinde parıldamaya devam ediyor.”
–Vanity Fair