“KATILIMCI DEMOKRASİ” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
Sepet toplamları
| Ara Toplam | 5,331.00₺ |
|---|---|
| The Kitap Kargo Maliyeti | 105.00₺ |
| Toplam | 5,436.00₺ (17.50₺ KDV dahil) |
İlginizi çekebilir…
Okul Yılları
265.00₺
26 DİLE ÇEVRİLEN ANNE BABA SİHRİ SERİSİNDEN
Çocuğunuz dünyayı keşfetmeye başladığında bazı sınırları nasıl öğreteceksiniz? Peki yolunu kendi bulmak istediğinde ona nasıl rehberlik edeceksiniz?
İlkokula başlamaları ile birlikte çocuklar, iniş çıkışlar ve belirsizliklerle dolu, önemli bir gelişim dönemine girerler. İlk kez daha büyük bir toplulukta yerlerini bulmaya, “ben” olmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışırlar. Dışlanma, itibar kaybetme korkusu büyüktür; çocuklar matematik ödevleri, kırılgan arkadaşlıklar ve başka endişelerle dolu bir hayatta sosyal acemilerdir. Bu süreçte size düşen, fırtınaları birlikte atlatmak için yanlarında olmak ve çocuğunuzun bu dünyanın bir parçası olması için güvenli ortamı yaratıp yolu hazırlamaktır.
Ünlü psikolog ve aile terapisti Hedvig Montgomery, 26 dilde yayımlanan Anne Baba Sihri serisinin dördüncü kitabı Okul Yılları’nda, anne babalara ilköğretim çağı çocuklarının ihtiyaçlarını anlamaları için hem profesyonel hem de ailevi deneyimlerini açıkyüreklilikle paylaşarak yol gösteriyor. Duygusal dalgalanmalar, aile ve arkadaşlık ilişkileri, zorbalık ve okul sorumluluklarını yerine getirmedeki güçlükler gibi çocukların bu döneminin önemli sorunlarını başarıyla yönetebilmeleri ve kalbinin sesini dinleyen çocuklar yetiştirebilmeleri için rehberlik ediyor.
Adaletin İktidarla Mücadelesi: İnsan Hakları
131.00₺
Dünyanın yalnızca kötülükle değil direniş ve adalet umuduyla da dolu olduğunu okurlara anlatan “Adaletin İktidarla Mücadelesi: İnsan Hakları” kitabı 21 Mart 2022 tarihinde raflarda yerini aldı.
Büyük Britanya’nın Kenya’da yaptıkları, ABD’nin Vietnam’da yaptıkları, Fransa’nın Cezayir’de yaptıkları ve daha birçok insanlık suçu… İnsan haklarının en önemli savunucularından biri olan dünyaca ünlü Avukat Wolfgang Kaleck; adaletin, yasaların ve insan haklarının her zaman ve herkes için geçerli olması için mücadele ediyor.
EKOLOJİK BİR TOPLUMA DOĞRU
361.00₺
20. yüzyılın ikinci yarısı yeni düşünsel arayışların ve yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkışına tanık oldu. Sınıf,cinsiyet, ırk, milliyet ve düşünce ayrımlarını sorgulayan bu hareketler arasında en büyük etkiyi ise ekoloji hareketi yarattı.
Daha önce “Özgürlüğün Ekolojisi” adlı başyapıtını yayımladığımız Bookchin bu kitabında bir eylem adamı üslubuyla ekoloji hareketinin ideolojik, politik ve toplumsal yönleri üzerinde duruyor. Salt bir çevre koruma bilinci çerçevesinde değil, bir toplum ve bilim felsefesi, anti-hiyerarşik ve anti-otoriter bir toplum projesi, bir eylem ve yaşam tarzı olarak ekolojiyi ele alıyor.
Bookchin’e göre devrim yalnızca kurumları ve ekonomik ilişkileri değil, canlı ya da cansız tüm evrenle girdiğimiz ilişkileri, bilinci, yaşamı yorumlayışımızı, erotik arzularımızı da kucaklamalıdır. Bunun için sadece ataerkil aileye değil, tüm tahakküm ve hiyerarşi tarzlarına; sadece burjuva sınıfına değil, tüm toplumsal sınıflara ve mülkiyet biçimlerine karşı olan özgürlükçü bir bilinç ve eylem tarzı geliştirilmelidir.
Bookchin sanayileşme, kentleşme ve kapitalizm konularında anarşist-komünist bir yaklaşımın farklılığını ve derinliğini savunarak, kentlerin eko-cemaatlere ayrılarak eko-sistemlere uygun tasarlanmasını öneriyor. Teknolojinin “yaratım”potansiyelini “tahrip” kapasitesinden ayırıp, toplumla doğal dünyanın kucaklaşmasına katkıda bulunacak tarzda yeniden düzenlenmesini istiyor.
Bookchin sanayileşme, kentleşme ve kapitalizm konularında anarşist-komünist bir yaklaşımın farklılığını ve derinliğini savunarak, kentlerin eko-cemaatlere ayrılarak eko-sistemlere uygun tasarlanmasını öneriyor. Teknolojinin “yaratım” potansiyelini “tahrip” kapasitesinden ayırıp, toplumla doğal dünyanın kucaklaşmasına katkıda bulunacak tarzda yeniden düzenlenmesini istiyor.
Bookchin’in eleştirilerinden Marksizm de nasibini alıyor. Marksizmi sınıflar, ekonomi ve iktidar eksenine hapsolarak bir kapitalizm ideolojisi haline gelmekle suçlayan Bookchin bir bütün olarak hiyerarşi ve tahakküme imkân veren temellere inilmesi ve bunların ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyor. Bunun için de doğrudan eyleme, özyönetime ve eko-cemaatlere gerek vardır. Doğrudan eylem, özgür yurttaşlardan oluşan cemaatler yoluyla kamusal alanı doğrudan yönlendirebilen aktif inisiyatifleri amaçlar; aynı zamanda kendisi böyle bir sürecin sonucudur. Tahakküm ve hiyerarşi ilişkilerinin yerini özyönetimin alması yeni bir tür yurttaş öznenin, yani özgür ve kendi kaderini belirleyen yurttaşın sahneye çıkması, devlete karşı yurttaş örgütlerinin ve halk meclislerinin oluşturulması anlamına gelir. İkinci Dünya Savaşı ve sonrası kuşağı biyosfere kendinden önceki tüm kuşakların verdiği toplam zarardan daha fazlasını vermiştir. Radyoaktif/kimyasal atıklar, zehirli katkı maddeleri, tıkanan yollar, yaşanmaz hale gelen kentler, çevresel ve kültürel kirlenme zararlı sonuçlardan sadece birkaçı. Kısacası her alanda tam bir ekolojik tahribat yaşanıyor. Ve artık, toplumsal ve doğal tarihin çığlıklarına kulak vermenin, vicdanın sesini dinlemenin zamanı geldi geçiyor.
Buzdolabındaki Mamut
270.00₺
Ekin’in başına inanılmaz bir şey geldi:
Buzdolabını açtı ve karşısında bir mamut buldu!
Annesi hemen itfaiye çağırdı.
Mamut kaçtı, onlar kovaladı.
İyi de soyu çoktan tükenmiş bir mamutun,
Ekin’in evinde ne işi vardı?
Cevap galiba Ekin’in kız kardeşi Peri’de saklı!
Michaël Escoffier’in yazdığı ve Matthieu Maudet’in çizdiği Buzdolabındaki Mamut, küçük bir çocuğun mutfağında beliren koca bir mamutla başlayan çok eğlenceli bir kovalamaca.
BİLGİNİN BELİRSİZLİKLERİ
231.00₺
zaman kavramı her zaman değişkenli
arz eder. Çünkü “geleceğe olan inanç,
tarih içinde farklıklar göstermiştir.
Sosyal bilimin kendi ana mecrasına doğru yol almasında önemli bir rol oynayan İ. Wallerstein, Bilginin Belirsizliği kitabında bilginin sosyal bilim boyutundaki tartışmalı pozisyonunu sorguluyor. Ve bunun toplumsal mücadeleyle kazanacağı evrenin neler olacağını ortaya koymaya çalışıyor.
“… Sosyal bilimler, mevcut durumda neler olduğundan söz etmeye çalışır. Aynı anda hem toplumsal gerçekliği yansıtan, hem de bu gerçekliği etkileyen ve aynı anda hem güçlünün hem de ezilenin aracı olan bir toplumsal gerçeklik yorumu inşa eder. Sosyal bilimler bir toplumsal mücadele alanıdır; ama biricik toplumsal mücadele alanı değildir ve muhtemelen toplumsal mücadelenin en önemli alanı da değildir. Sosyal bilimlerin tarihi biçimini nasıl önceki toplumsal mücadeleler belirlemişse, bunların kazanacağı biçimi de gelecekteki toplumsal mücadelelerin sonuçları belirleyecektir.
Yirmi birinci yüzyıldaki sosyal bilimler hakkında söylenebilecek tek şey, onun entelektüel açıdan heyecan verici, toplumsal açıdan önemli ve su götürmez biçimde çekişmeli bir alan olacağıdır.”
Bu kitap, böylesi belirsiz bir bilginin parametrelerini araştırma çabası olmasının yanı sıra bu bilginin değerinin attırılması ve onun bireysel ve kolektif ihtiyaç, arzu ve umutlarımıza daha uygun hale getirilmesi için neler yapılabileceğini ortaya koyma girişimidir. Bilim hepimizi ilgilendiren bir macera ve fırsattır ve hepimizi ona katılmaya, onu inşa etmeye ve onun sınırlarını keşfetmeye sevk eder.
COĞRAFYANIN ANARŞİST KÖKLERİ
225.00₺
Coğrafyanın Anarşist Kökleri, özgürlük arayışlarını ve günlük deneyimleri ayaklanma coğrafyalarıyla bağ kurarak tartıştırmaya çalışıyor.
Anarşist coğrafyalar, özerk varlıklar arasında hiyerarşik olmayan bağlantılara izin veren kaleydoskopik mekanlar olarak, yeni bir politik hayal gücü kurar.
“… uzayda deney yapmak, insanlığın gezegendeki yerinin öyküsüdür ve şu anda devam eden organize edici deneylerin yerine geçen durağanlık ve kontrol, hayatta kalmamızın bir sonucudur. Bir şeyi yapmanın belirli bir yolunu destekleyen tekil ontolojik modlar, mekânsallığı geçici olarak birbirine bağlı olan sürekli bir değişmez topluluk olarak anlayamadıkları için coğrafyayı reddederler. Daha da kötüsü, bu tür durgun fikirler genellikle elit bir azınlığın dar görüşlü çıkarlarına uymaktadır ve dolayısıyla kolektif geri dönüşümüzü tehdit etmektedir. İhtiyaç duyulan şey, dünyamızla ve birbirimizle önemli ölçüde yeni ilişkilerin gelişmesidir.”
Son derece ikna edici, sağlam ve orijinal olan Coğrafyanın Anarşist Kökleri'ni görmezden gelmek imkansızdır. Artık bizi devletçiliğe, kapitalizme, toplumsal cinsiyet egemenliğine, ırksal baskıya ve emperyalizme zincirleyen hiyerarşinin çürüyen, arkaik coğrafyalarını kabul edemeyiz.
Bu kitap kışkırtıcı ve kışkırtmaya ihtiyaç duyanları kışkırtacak; çünkü kriz zamanında gerçekten radikal olmanın ne olacağıyla ilgili temel varsayımları kökten değiştiriyor.
HUKUK FELSEFESİNİN PRENSİPLERİ
297.00₺
“Hegel, antik site idealini hiçbir zaman terk etmemiştir. 0, yalnızca, bu ideali çağdaş realite ile, toplum içinde giderek daha önemli bir rol oynayan bir burjuvazinin varlığı ile uzlaştırmak istemiştir. Hegel, hukuk konusundaki düşüncesinin ilk sistematik şekli olan jena Hukuk Felsefesi'nde, tabii hukuku,sosyal kurumları yalnızca kendi maddi ve manevi gelişmesine hizmet eden araçlar gibi gören bireysel şahsın hukuku olarak düşünür ve onun karşısına bir organik tabii hukuku koyar; bireyci atomizme, Totalite fikriyle karşı çıkar.
Bu noktada, Hegel'in düşüncesi hiç değişmeyecektir. jena Hukuk felsefesi, şu temel prensipten hareket eder: “ahlaki düzenin pozitif yanı, mutlak ahlaki totalitenin bir halktan başka bir şey olmamasıdır". Demek ki, organize olmuş şekliyle bir devlet olan halk, mutlak esprinin biricik somut tecellisidir. Hegel, daha gençlik çalışmaları sırasında bile, sevginin trajik kaderinin, kaybolmadan sınırsızca sürüp gidememek olduğunu biliyordu. Endividüalizmle karışan soyut insaniyetçilik, insanı tarihiyle uzlaştıramaz. insanlık tarihi, her biri bir somut Evrensel olan halkların veya devletlerin tarihidir. Öyleyse, tabii, yani rasyonel hukuk felsefesi, devletin düşüncesi olacaktır, güzel totalitenin düşüncesi olacaktır. Bu totalitenin içinde birey, bir parça olarak, kendi kendisini aşmak suretiyle kaderini gerçekleştirir. "Özgür bir halkın içinde, akıl, aslında fiilen gerçekleşmiş, canlı esprinin hazır mevcudiyeti olmuştur... Antikçağın en bilge kişilerine şu özdeyişi söyleten sebep budur: bilgelik ve erdem, insanın kendi halkının örf ve adetlerine uygun olarak yaşamasıdır".
Hegel, bu düşünsel yaklaşımıyla, kapitalist devlet yapısının hukuki temelini atmayla kalmamış, bugüne dek süre gelen ulus-devletin temel hukuksal formatını yaratmıştır.
İmparator Tanrıyken
250.00₺
“Müstesna… Otsuka’nın sesi asla tökezlemiyor; zaruretin dehşetini de, tesadüfi güzelliği de aynı ustalıkla yansıtıyor.” –COLSON WHITEHEAD
Kapıya asılan bir duyuru.
Beş dakikada toplanan bir hayat.
Geride bırakılan bir ev, bir köpek, bir komşu.
Savaş, yalnızca cephede yaşanmıyordu. 1942’de güneşli bir Şubat sabahı, Amerika’nın Batı Yakası’ndaki Japon asıllı Amerikalılar için her şey değişti: Kendi ülkelerinde birer “düşman” ilan edildiler. Ellerine tutuşturulan tren biletleriyle Utah çölünde, adı bile duyulmamış bir toplama kampına gönderildiler. İsimleri silinmiş, kimlikleri askıya alınmıştı. Artık onlar için sadece kampın ince duvarları arasında yankılanan sessizlik, tel örgüler, uykusuz geceler, bitmek bilmeyen bekleyiş vardı.
Tavan Arasındaki Buda ve Yüzücüler’in ödüllü yazarı Julie Otsuka, bu sarsıcı romanında, savaşın gölgesinde parçalanan bir ailenin hikâyesini anlatıyor. Bir annenin gururu, bir çocuğun anlam veremediği yabancılaşma, bir kızın içinde büyüyen öfke… Bu yalnızca kayıpların değil, sessizliğin içindeki haykırışın ve görünmez olanların da hikâyesi.
Arap Baharı
42.00₺
Arap Baharına dair elinizdeki bu kitap, Ortadoğu üzerine yeni bir düşünüş biçiminin hatlarını çiziyor.
Hamid Dabaşi bu kitabında Fas’tan İran’a, Suriye’den Yemen’e ayaklanmaların itici gücü olarak, postkolonyalizmin sonuna da delalet ettiğini öne sürdüğü ertelemeli başkaldırı kavramını gösteriyor.
Dabaşi Arap Baharı’nın bölge jeopolitiğini geri dönülmez biçimde değiştirdiğini ve artık “Ortadoğu’yu” yeniden tahayyül etme zorunluluğu içinde olduğumuzu ortaya koyarken, süreğen devrimci halet-i ruhiyenin yalnızca isyan ateşinin sardığı toplumları değil daha nicelerini de özgürleştirme potansiyeli olduğunu çarpıcı biçimde anlatıyor.
Dabaşi yirmi birinci yüzyılın kurucu anlarından biri olarak görülecek sürece dair devrimci, yaratıcı ve açık uçlu bir okuma sunuyor.
Arap dünyasını sarsan çarpıcı değişimlere dair yenilikçi, incelikli ve tarihsel bir okuma
Arap Baharı muazzam çap ve önemde siyasi ve tarihi bir sarsıntı üzerine had safhada aydınlatıcı özgün ve çığır açıcı bir eser. Kitap iddiasını o denli zengin, dikkatli ve sistematik bir şekilde ortaya koyuyor ki devrimin doğasına dair yeni bir düşüncenin gelişmesi hiç şaşırtıcı olmaz.
Her Şey Kontrol Altında (mı Acaba?!) - Profesör D Ödevini Yapmayı Unutursa!
205.00₺
Dani’nin, pardon, kendine taktığı isimle Profesör D’nin başı dertte! Ödevlerini yapmadığı için annesiyle babası, yani Yönetim, her an ciddi kurallar koyabilir. Buna bir çözüm bulması lazım.
D aklını çalıştırıyor, sadık robot köpeği Nokta’yla birlikte bilim dünyasının dehlizlerine dalıp, kendini ödevden daha eğlenceli şeylere kaptırmasının nedenini keşfediyor: İnsan doğası! Şimdi yapması gereken şey, öğrendiklerini “büyükler” üstünde test ederek onların da aslında çocuklardan farksız olduğunu kanıtlamak! Peki bunu nasıl mı başaracak? Tabii ki tuhaf deneylerle…
Dünyaca ünlü psikoloji profesörü ve yazar Dan Ariely, bilimi herkesin anlayabileceği dilde aktarmadaki eşsiz becerisini bu kez çocuklar için kullanıyor. Onları Dani’nin komik macerası, harika çizimler –ve biraz marşmelov– eşliğinde insan psikolojisinin tuhaf ve büyülü dünyasıyla tanışmaya davet ediyor. Gerçek sihir ve deneylerle dolu bu macera, bilimsel yönteme ve insan doğasının incelenmesine dair harika bir başlangıç!
Bir Nadir Kitapçının Talihsiz Serüvenleri
240.00₺
Tuhaf mı tuhaf müdavimleri, şüpheli dolapları, hiçbir kilide uymayan anahtarları, zehirli kitapları, kitap bile olmayan birtakım nesneleri ve tüm bu keşmekeşin ortasındaki fazlasıyla eksantrik çırağıyla dünyanın en eski kitabevlerinden birine, Sotheran’s’a hoş geldiniz!
Oliver Darkshire, birkaç yıl önce Sotheran’s’ın (kuruluş: 1761, Londra) kapısından içeri adımını attığında bunun sadece kısa bir iş görüşmesi olacağını sanıyordu. Ne var ki eski kitap kokusunun ve yöneticilerce onaylı öğle uykularının cazibesine kapılarak kısa sürede kendini, birinci baskı yığınlarını devirmeden taşımaya, doksanlık dul koleksiyonerlere yol göstermeye ve dükkânın hayaletini (tramvay kazasında ölen Bay Sotheran’ı) kızdırmamaya çalışırken buldu.
Oliver zamanla bu acayip evrene vuruldu. Dükkân yalnızca görkemli geçmişiyle ya da şimdiye dek basılmış en uğursuz kitabı barındırmasıyla değil, kendine özgü kaotik düzeni ve “tek bir bakışıyla bilgisayarı yakan” antika çalışanlarıyla da benzersizdi.
Bir Nadir Kitapçının Talihsiz Serüvenleri, hem dünyanın en eski kitapçılarından birinde geçen tuhaf ve eğlenceli bir anlatı hem de nadir kitapçılığın karmaşık ve tarifsiz güzelliğine yazılmış içten bir aşk mektubu.
“Baştan sona büyülüyor.” –Tom Holland
“Tuhaf derecede komik ve komik derecede tuhaf.” –William Gibson
Postmodern Pazarlama Yorumları
107.00₺
Pazarlama üzerine yapmış olduğu çok sayıda araştırmayla ülkemizde bu sektöre yön veren önemli akademisyenlerden biri olan Prof. Dr. Yavuz Odabaşı, daha önce Postmodern Pazarlamayı Anlamak kitabında derlenen ve oldukça ilgi gören yazılarına Postmodern Pazarlama Yorumları ile devam ediyor. Çeşitli ulusal gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından oluşan bu seçkide de yazar, günümüzün en yeni pazarlama yöntemlerine odaklanıyor.
Toplumlar sürekli bir değişim halindeyken ve her yeni çağın kendi değerleri ve ruhu oluşurken,
pazarlamanın bu değişimin dışında kalması düşünülemez. “Postmodern” olarak tanımlanan çağımızda teknolojinin içine doğmuş bir kuşak (Z kuşağı) hâkim hale gelirken, pazarlama sektörü bu kuşağı yakalamak için neler yapıyor? Küreselleşmenin, dijitalleşmenin, çevre bilincininin ve bilinçli farkındalığın önde gelen değerler olduğu postmodern dünyamızda tüketicinin taleplerine nasıl karşılık veriliyor? Peki, tüm dünyayı kasıp kavuran pandemi pazarlama dünyasını nasıl şekillendirdi ve değiştirdi?
Bu ve bunun gibi pek çok önemli sorunun cevabının arandığı Postmodern Pazarlama Yorumları, pazarlama, ekonomi ve iletişim alanlarına ilgi duyan okuyucuların merakla ve zevkle okuyacağı bir kitap.
İNSANLIĞI YENİDEN BÜYÜLEMEK
325.00₺
İnsanlar bu gezegenin ‘kanseri’ midir? Yeryüzünün ve tüm canlı türlerinin varlığını tehdit eden, evrimdeki korkunç bir anomali durumunu mu oluştururlar?
Bu sorular, insan ruhuna – akıl ve yenilik yaratma yetilerine – modern çağda neredeyse eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir hakaret anlamına gelir. Bunlara yönelik anti-hümanist tepki ise on sekizinci yüzyıl aydınlanmasının geliştirdiği ve on dokuzuncu yüzyıldaki çeşitli sosyalizmlerin beslediği akıl, laiklik, bilim ve insanın evrenselliğine yönelik vurgunun yerini alan narsisist bir mistisizm, mizantropi ve toplumsal dingincilik ortaya koyar.
Ömrü boyunca radikal ve öncü bir çevreci olan Murray Bookchin, bu sorulara ses getiren bir cevap vermişti, ‘Hayır!’ Anti-hümanizmin çeşitli biçimlerine yönelik çoğu zaman nükteli ve amansız eleştiriler içeren araştırmasında Bookchin, bizi kuşatan sorunların toplumsal irrasyonalizmden kaynaklandığını ve bu sorunların mistisizm ve dinginciliğe geri çekilmekle değil, yalnızca akıl ve hayal gücü ile çözülebileceğini ileri sürmektedir. Bookchin meselenin bizlerin fazlasıyla insan, akılcı ve medeni olmamızla değil, bilakis yeterince insan, akılcı ve medeni olmayışımızla ilgili olduğu hususunda uyarmaktadır. Derin ekolojistlerin, sosyobiyologların, Malthusçuların, ‘Gaiacıların’ ve çoğu postmodernistin biyolojist ve indirgemeci düşüncelerine kışkırtıcı bir biçimde meydan okuyan bu heyecanlı kitapta Bookchin, aydınlanmacı hümanizm adını verdiği şeyi önermektedir – zamanımıza sinen ve bizi zayıflatan cesaret eksikliğine karşı düşünce, umut ve yenilenmeye yönelik bir mesaj.
DÜNYADAN GERİYE KALAN
158.00₺
“Devrim bir hayaldir” derler.
Fakat bugün tamı tamına bir ihtiyaç oldu.
Süreyya Su, Dünyadan Geriye Kalan’da, devrimi hayal etmenin, dünyayı değiştirmek için inatla mücadele etmenin ve sebatla çalışmanın gerekliliği üzerine bizi bir kez daha düşünmeye çağırıyor.
Çalışma bir anlamda, devrimi hayal etmek için okuru meditasyona çağırıyor.
Kitap, öncelikle başka bir dünyayı hayal edebilmek için başka türlü düşünebilmenin gerekli olduğundan hareket ederek kuramsal bir çerçeve çizen yazıları bir araya geliyor.
Yazar burada bir anlamda, dünyayı yorumlamak/anlamak ve değiştirmek için gerekli olabilecek alet edevatı kutuya koyuyor.
Sonra bu alet edevatla bazı olay ve olguları yorumlamaya ve anlamaya girişiyor.
Yazara göre, dünyayı değiştirmek için önce çözümlemek ve yorumlamak gerekir ve böylece dünyada meydana gelen bazı olayları teorik bakışla çözümlüyor ve yorumluyor.
Su, çalışmasının devamında da, dünyadan geriye kalanlara; yani krizlere, şiddete, adaletsizliğe, güvencesizliğe, umutsuzluğa, utanmazlığa, çer-çöpe, kötülüğe, ölüme eleştirel teorik bir perspektifle bakıyor.
Dünyadan Geriye Kalan, büyüyen çölleşmeye karşı dünyayı değiştirme ve başka bir dünya kurma iradesini, başka dünyaları hayal etme ve tasarlamayı, başka dünyaların olanakları üzerine düşünmeyi koyuyor.
HİTİTLİ
268.00₺
5 üzerinden 5.00 oy aldı
İsimsiz bir kahramanın anlatılmamış hikâyesi: Kurnaz Odysseus için Truva Atı’nı inşa eden, İsrailoğulları için Eriha’nın surlarını yıkan, güzel yüzü uğruna bin gemi kaldırılan Helen’i hem yakışıklı Paris’ten hem de mağrur Meneleos’tan çalan adamın hikâyesi.
Hititli asker Lukka, Asurlulara karşı yaptıkları uzun ve acımasız seferden ülkesine döndüğünde, bir zamanların görkemli Hatti İmparatorluğu’nu keşmekeş içinde bulur; başkent alevlere ve dehşet saçan yağmacı çetelere teslim olmuştur. Fakat Lukka daha beterini henüz görmemiştir: Babası katledilmiş, karısı ve iki küçük oğlu köle tacirleri tarafından kaçırılmıştır.
Lukka, köle tacirlerini Yunan toprakları boyunca takip edip savaşın kasıp kavurduğu Troya’ya varır. Vaktiyle muhteşem bir şehir olan Troya da insanların musibetleriyle harap haldedir. Lukka, Troya’da soylu Hektor ve çevik Akhilleus ile aynı düzeyde bir savaşçı olduğunu kanıtlar.
Ben Bova, antik Troya efsanesine heyecan verici ve şaşırtıcı yeni bir bakış açısı getiren Hititli romanıyla klasik bir hikâyeye yeni bir soluk getiriyor.
DÂHİLER SINIFI SERİSİ KUTULU SET (20 KİTAP)
3,000.00₺
DÂHİLER SINIFI: OKUMASI KOLAY, UNUTMASI ZOR
Dâhiler Sınıfı Serisi Hakkında:
Bunlar, her biri kendi yöntemiyle; kelimeleriyle, icatlarıyla, seçimleriyle ve hatta kaderleriyle dünyayı değiştirmiş kadınların ve erkeklerin hayat hikâyeleri; şaşkınlık ve hayranlık duymanızı sağlayacak, hayal gücü ve merak duygunuzu harekete geçirecek büyüleyici hikâyeler. Dâhiler Sınıfı serisi bu özel insanları çocuklarla (9 yaş ve üstü) tanıştırmak üzere tasarlandı. İlk olarak yayımlandığı İtalya’da büyük övgü toplayan ve ardından pek çok dile çevrilen Dâhiler Sınıfı, minik ebadı, renkli illüstrasyonları, bilgiyi heyecan ve macerayla birleştiren anlatımıyla çocukların kolay okuyacağı, zor unutacağı, onlara öğrendiklerinden daha da fazlasını merak ettirecek bir seri.
9 YAŞ VE ÜZERİ
Serinin kitapları:
Einstein – Sınırsız Deha
Leonardo da Vinci – Zamanın Ötesinde Bir Beyin
Steve Jobs – Bilgisayara Can Veren Adam
Mozart – Müziğin Dâhisi
Newton – Fizik Sihirbazı
Marie Curie – Atom Kadın
Stephen Hawking – Sonsuzluğun İzinde Bir Zihin
Muhammed Ali – Tüm Zamanların En Büyüğü
Nikola Tesla – Geleceği Keşfeden Adam
Pablo Picasso – Sınır Tanımaz Sanatçı
Süfrajetler – Tüm Kadınlara Oy Hakkı
Enzo Ferrari – Hızın Efendisi
Arşimet – Sayıların Büyücüsü
Pisagor – Ve Dünyanın En Ünlü Teoremi
Beatles – Efsane Dörtlü
William Shakespeare – Tiyatronun Efendisi
Galileo Galilei – Göklerin Kâşifi
Maradona – Altın Çocuk
Ole Kirk Kristiansen: LEGO'nun Yaratıcısı
Kopernik – Astronomi Devrimi