“KITLIK SONRASI ANARŞİZM” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
İlginizi çekebilir…
Hoşnutsuz
240.00₺
“Zeki, sürükleyici ve fazlasıyla komik.” —Ayşegül Savaş
Marisa otuzlarının başında, Madrid’de şık bir evde oturuyor, reklam ajansında çalışıyor ve işinden nefret ediyor. Bir iş gününü ancak YouTube videoları ve sakinleştiricilerden oluşan özenle hazırlanmış bir kokteyl sayesinde atlatabiliyor. Sadece işini değil, patronunu, mesai arkadaşlarını, kurumsal dile bandırılmış e-postaları, üzerinde “birlikte daha güçlüyüz” yazan kupaları... hiçbirini sevmiyor. Yine de her pazartesi sabahı çantasını omzuna takıp işe gidiyor çünkü bir şeyleri itiraf etmek, bir şeyleri değiştirmek daha zor.
Şirketin düzenlediği bir takım ruhu kampı yaklaşırken, Marisa’nın kırılgan dengesi de sarsılıyor. Bir hafta sonunu iş arkadaşlarıyla geçirmek, yıllardır itinayla cilalanmış sosyal maskesinde ilk çatlakları yaratıyor. Bastırdığı geçmiş, bastıramadığı öfke ve artık bastırılamayacak kadar büyümüş bir bıkkınlık, sonunda tokat gibi yüzüne çarpıyor – yalnızca onun değil, etrafındakilerin de.
Hoşnutsuz, modern hayatın içten içe kemirdiği ruhlara, görünmeyen yorgunluklara, güçlü görünmek zorunda hissedenlere dair zekice yazılmış, sarsıcı olduğu kadar eğlenceli de bir roman. Beatriz Serrano, başarı, yalnızlık ve aidiyet gibi kavramları incelikli bir mizahla sorgularken, okuru kendi hoşnutsuzluklarıyla göz göze getirmekten çekinmiyor.
“Serrano, ayrıntılara büyük bir incelikle yaklaştığı, etkileyici ve son derece komik üslupla yazıyor. Kesinlikle muhteşem!” —Danya Kukafka
"Günümüz insanının kronik hoşnutsuzluğuna dair iğneleyici gözlemler ve zekice esprilerle dolup taşıyor. Serrano’nun anlatıcısı varoluşsal bir girdabın içinde kıvranıyor olsa da, romanı eğlenceden asla ödün vermiyor. Enerjik, canlı ve çarpıcı biçimde inşa edilmiş bu ilk roman, büyük bir yeteneğin habercisi."
—Pizza Girl’ün yazarı Jean Kyoung Frazier
“Başarının tek yol olduğuna inandırılmış bir kuşağın yakıcı bir yansıma... Bolca mizah ve okuru sersemleten punk bir final.”
—Glamour
“İçinde yaşayanların ruhunu sömürmekten çekinmeyen bir iş dünyasının hem net hem de can acıtıcı bir röntgeni... yılın en çarpıcı edebi çıkışlarından biri.”
—Harper’s Bazaar
“Gerçekten çok komik – her cümlesi incelikle kurulmuş, keskin gözlemlerle dolu. Marisa’ya en başından bağlandım.”
—Daily Mail
EKOLOJİK İNSANCILLIĞIN ÖNCÜLERİ
304.00₺
Bir kitaba üç düşünsel yaşamöyküsü sığdıran Brian Morris, modern ekoloji hareketinin gelişimine damgasını vuran Lewis Mumford, René Dubos ve Murray Bookchin’in fikirlerini, son derece kolay anlaşılır bir biçimde ele alıyor. Bu isimler, bir uçta endüstri megamakinesinin öteki uçtaysa modernlik karşıtı tepkinin yer aldığı çıkışsız ikiliğin ötesine geçerek oldukça makul mantıklı bir üçüncü yol öneriyor. Morris’in ekolojik insancıllık adını verdiği bu ümitvar gelenek, doğayla tekrar hemhal olmuş bir toplum; ekolojik, eşitlikçi ve demokratik bir kent ve kültürü yaratma düşünü benliklerimizde canlandırıyor.
Lafı dolandırmayan, açık ve akıcı üslubuyla sokaktaki eylemciden kuram meraklısı akademisyenlere ve ekologlara kadar her kesime hitap eden Ekolojik İnsancıllığın Öncüleri, ekolojiye, siyasete, felsefeye merak duyanların ya da halihazırda sahada faaliyet gösterenlerin tekrar tekrar okuması gereken bir eser.
HİTİTLİ
268.00₺
5 üzerinden 5.00 oy aldı
İsimsiz bir kahramanın anlatılmamış hikâyesi: Kurnaz Odysseus için Truva Atı’nı inşa eden, İsrailoğulları için Eriha’nın surlarını yıkan, güzel yüzü uğruna bin gemi kaldırılan Helen’i hem yakışıklı Paris’ten hem de mağrur Meneleos’tan çalan adamın hikâyesi.
Hititli asker Lukka, Asurlulara karşı yaptıkları uzun ve acımasız seferden ülkesine döndüğünde, bir zamanların görkemli Hatti İmparatorluğu’nu keşmekeş içinde bulur; başkent alevlere ve dehşet saçan yağmacı çetelere teslim olmuştur. Fakat Lukka daha beterini henüz görmemiştir: Babası katledilmiş, karısı ve iki küçük oğlu köle tacirleri tarafından kaçırılmıştır.
Lukka, köle tacirlerini Yunan toprakları boyunca takip edip savaşın kasıp kavurduğu Troya’ya varır. Vaktiyle muhteşem bir şehir olan Troya da insanların musibetleriyle harap haldedir. Lukka, Troya’da soylu Hektor ve çevik Akhilleus ile aynı düzeyde bir savaşçı olduğunu kanıtlar.
Ben Bova, antik Troya efsanesine heyecan verici ve şaşırtıcı yeni bir bakış açısı getiren Hititli romanıyla klasik bir hikâyeye yeni bir soluk getiriyor.
Muazzam Dünya: Beş Duyunun Ötesine Yolculuk
300.00₺
KIRKUS YÜZYILIN EN İYİ BİLİM KİTAPLARI SEÇKİSİ
2023 Royal Society Trivedi Bilim Kitabı Ödülü
2023 Andrew Carnegie Medal
Dünya görüntüler ve dokular, sesler ve titreşimler, kokular ve tatlar, elektriksel ve manyetik alanlarla dolu. Ne var ki insan dahil her hayvan, kendi benzersiz duyusal baloncuğunun içinde yaşıyor ve bu uçsuz bucaksız, muazzam dünyanın sadece küçük bir bölümünü algılayabiliyor.
Pulitzer Ödüllü Ed Yong, şimdiden bu yüzyılın en büyük kurgu dışı eserleri arasında gösterilen Muazzam Dünya’da, bizi kendi duyularımızın sınırlarının ötesine götürerek, etrafımızı saran koku ağlarını, elektromanyetizma dalgalarını ve sesleri algılamamızı sağlıyor. Ateşe çekilen böcekler, Dünya’nın manyetik alanlarının izini sürebilen kaplumbağalar, nehirleri elektriksel mesajlarla dolduran balıklar, kur yapan böceklerin işitilmez şarkıları karşısında titreşen bitkiler, yarasa misali sonar kullanabilen insanlar ile karşılaşıyor; arıların çiçeklerde ne gördüğünü, ötücü kuşların birbirlerinin melodilerinde ne duyduğunu, köpeklerin sokakta neyi kokladığını öğreniyoruz. Beş duyumuzun kifayetsiz kaldığı bu koca evrendeki keşiflerin hikâyelerini dinliyor, henüz çözülmemiş gizemlere dair tahminler yürütüyoruz.
Eğlenceli, titiz ve keşif arzusuyla dolu Muazzam Dünya, Marcel Proust’un “tek hakiki yolculuk… diyarları ziyaret etmek değil, başkalarının gözlerinden bakarak her birinin gördüğü yüzlerce evreni görmektir,” diye tanımladığı yolculuğa çıkarıyor bizleri.
“Bilimle yoğrulmuş, büyüleyici bir keşif yolculuğu.” –Siddhartha Mukherjee
Wall Street Journal, New York Times, Time, People, Publishers Weekly, New Yorker, Washington Post, Guardian, Economist, Esquire’da YILIN EN İYİ KİTABI
HUKUK FELSEFESİNİN PRENSİPLERİ
297.00₺
“Hegel, antik site idealini hiçbir zaman terk etmemiştir. 0, yalnızca, bu ideali çağdaş realite ile, toplum içinde giderek daha önemli bir rol oynayan bir burjuvazinin varlığı ile uzlaştırmak istemiştir. Hegel, hukuk konusundaki düşüncesinin ilk sistematik şekli olan jena Hukuk Felsefesi'nde, tabii hukuku,sosyal kurumları yalnızca kendi maddi ve manevi gelişmesine hizmet eden araçlar gibi gören bireysel şahsın hukuku olarak düşünür ve onun karşısına bir organik tabii hukuku koyar; bireyci atomizme, Totalite fikriyle karşı çıkar.
Bu noktada, Hegel'in düşüncesi hiç değişmeyecektir. jena Hukuk felsefesi, şu temel prensipten hareket eder: “ahlaki düzenin pozitif yanı, mutlak ahlaki totalitenin bir halktan başka bir şey olmamasıdır". Demek ki, organize olmuş şekliyle bir devlet olan halk, mutlak esprinin biricik somut tecellisidir. Hegel, daha gençlik çalışmaları sırasında bile, sevginin trajik kaderinin, kaybolmadan sınırsızca sürüp gidememek olduğunu biliyordu. Endividüalizmle karışan soyut insaniyetçilik, insanı tarihiyle uzlaştıramaz. insanlık tarihi, her biri bir somut Evrensel olan halkların veya devletlerin tarihidir. Öyleyse, tabii, yani rasyonel hukuk felsefesi, devletin düşüncesi olacaktır, güzel totalitenin düşüncesi olacaktır. Bu totalitenin içinde birey, bir parça olarak, kendi kendisini aşmak suretiyle kaderini gerçekleştirir. "Özgür bir halkın içinde, akıl, aslında fiilen gerçekleşmiş, canlı esprinin hazır mevcudiyeti olmuştur... Antikçağın en bilge kişilerine şu özdeyişi söyleten sebep budur: bilgelik ve erdem, insanın kendi halkının örf ve adetlerine uygun olarak yaşamasıdır".
Hegel, bu düşünsel yaklaşımıyla, kapitalist devlet yapısının hukuki temelini atmayla kalmamış, bugüne dek süre gelen ulus-devletin temel hukuksal formatını yaratmıştır.
Paylaşılamayan Taş
215.00₺
Bir gölde iki kurbağa ve sıradan bir taş...
Pardon, artık sıradan bir taş değil, çünkü iki kurbağa da onun kendi evi olduğunu iddia ediyor. Peki şimdi ne olacak? Anlaşılan bunu öğrenmek için matrak bir didişmeye davetliyiz.
İngiltere'nin en sevilen çocuk yazarlarından Kaye Umansky'den paylaşmak ve arkadaşlık üzerine, ebeveynlere "BEN BUNU YAŞADIM!" dedirtecek, komik mi komik bir hikâye.