“MODERN KRİZ” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
İlginizi çekebilir…
Banyo ve Uyku
290.00₺
Banyo yapıyorum.
Annem saçımı yıkıyor, ben de göbeğimi yıkıyorum.
Suda biraz daha oynuyorum.
Sonra yumuşacık havluma sarınıyorum.
Ardından pijamalarımı giyiyorum.
Biberonumdan sütümü içiyor, kitabımı okuyorum.
Uykum geldi bile.
Artık ayıcığıma sarılıp yatabilirim.
Banyo ve uyku rutinlerine dair kolay anlaşılır ve ilgi çekici resimlerle dolu, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri çocukların günlük hayatına odaklanıyor.
Seri Hakkında:
Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.
EKOLOJİK İNSANCILLIĞIN ÖNCÜLERİ
304.00₺
Bir kitaba üç düşünsel yaşamöyküsü sığdıran Brian Morris, modern ekoloji hareketinin gelişimine damgasını vuran Lewis Mumford, René Dubos ve Murray Bookchin’in fikirlerini, son derece kolay anlaşılır bir biçimde ele alıyor. Bu isimler, bir uçta endüstri megamakinesinin öteki uçtaysa modernlik karşıtı tepkinin yer aldığı çıkışsız ikiliğin ötesine geçerek oldukça makul mantıklı bir üçüncü yol öneriyor. Morris’in ekolojik insancıllık adını verdiği bu ümitvar gelenek, doğayla tekrar hemhal olmuş bir toplum; ekolojik, eşitlikçi ve demokratik bir kent ve kültürü yaratma düşünü benliklerimizde canlandırıyor.
Lafı dolandırmayan, açık ve akıcı üslubuyla sokaktaki eylemciden kuram meraklısı akademisyenlere ve ekologlara kadar her kesime hitap eden Ekolojik İnsancıllığın Öncüleri, ekolojiye, siyasete, felsefeye merak duyanların ya da halihazırda sahada faaliyet gösterenlerin tekrar tekrar okuması gereken bir eser.
Kötü Tavsiye
138.00₺
Bilim kendi adına konuşmaz. Bilim insanları, kafa karıştırıcı olabilecek konulardaki içgörülerini halkın ihtiyaç duyduğu şekilde ifade edemezler. Ünlüler, taraftarlar, lobiciler ve arkalarındaki fon sağlayıcıları, bilim insanlarının basit yanıtlar verme konusundaki isteksizliklerinden yararlanıp medyayı yanıltan yanlış iddialarda bulunurlar ve bu sahte bilgi saldırısının ortasında insanların kafası kendileri için neyin iyi neyin kötü olduğu konusunda daha da fazla karışır. Kötü Tavsiye’de Paul A. Offit, yanlış bilgiyle mücadelede yapılması ve yapılmaması gerekenlere dair edindiği bilgeliği okurla paylaşıyor.
Offit bu kitabında bilim ve sahte bilim konularını ele alınken sadece kurnaz şarlatanların ve onların “mucizevi” tedavilerinin tetiklediği fikirleri değil aynı zamanda Holokost ve iklim değişikliğinin inkârı gibi yıpratıcı, tehlikeli ideolojileri de tartışıyor. Kötü Tavsiye bilime yönelik politik saldırılardaki artıştan rahatsız olan okurlar için kesinlikle eşsiz bir kılavuz niteliğinde. “Bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüşü tartışan kusursuz bir örnek.” –Publishers Weekly “Kötü Tavsiye bilimsel konularda kamuoyunu yanlış yönlendiren ayrıntıları akıcı ve mizahi bir üslupla okurvcxva sunuyor.” –Washington Post
Asimetri
245.00₺
“2018’İN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde
NEW YORK TIMES • TIMES • ELLE • KIRKUS REVIEWS • NPR • THE OPRAH MAGAZINE
New York, 2002. Genç editör Alice kendisinden yaşça oldukça büyük, ünlü yazar Ezra Blazer’la bir ilişkiye başlıyor.
Heathrow, 2008. Irak'taki ağabeyini görmek için yola çıkan Irak kökenli Amerikalı ekonomist Amar, havaalanında alıkonup yılın son hafta sonunu sahipsiz topraklarda, ülkesiz bir bekleme odasında geçiriyor
Edebiyatın dikkat çeken yeni isimlerinden, Whiting Ödülü sahibi Lisa Halliday, yaşamdaki dengesizlikleri merkeze alarak, birbiriyle alakasız görünen bu iki öyküden sıra dışı bir roman ortaya çıkarıyor. Gençlik-yaşlılık, eşitlik-adaletsizlik, Batı-Orta Doğu, şans-yetenek gibi asimetriler arasında gücün nasıl keskinleştiğini ve böyle bir dünyada kendimize yer edinmek adına yaptıklarımızı çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Yer yer komik yer yer iç burkan anlatımı ve kurmacanın sınırlarını zorlayan kurgusuyla Asimetri, son yılların en özgün romanlarından biri.
“Bir harika.”
ZADIE SMITH
“Nefes kesiyor.”
GUARDIAN
“Benzersiz... Bizim için yol, tavşan deliğinin içinden bilinmeyen yerlere çıkmaya razı olmaktan geçiyor. Asimetri o mükemmel sonuna ulaştığında okurun yapacağı tek şey hayranlıkla en başa dönmek ve Halliday’in öyküyü tekrar tekrar nasıl altüst ettiğini keşfetmek.”
WASHINGTON POST
EKOLOJİK BİR TOPLUMA DOĞRU
361.00₺
20. yüzyılın ikinci yarısı yeni düşünsel arayışların ve yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkışına tanık oldu. Sınıf,cinsiyet, ırk, milliyet ve düşünce ayrımlarını sorgulayan bu hareketler arasında en büyük etkiyi ise ekoloji hareketi yarattı.
Daha önce “Özgürlüğün Ekolojisi” adlı başyapıtını yayımladığımız Bookchin bu kitabında bir eylem adamı üslubuyla ekoloji hareketinin ideolojik, politik ve toplumsal yönleri üzerinde duruyor. Salt bir çevre koruma bilinci çerçevesinde değil, bir toplum ve bilim felsefesi, anti-hiyerarşik ve anti-otoriter bir toplum projesi, bir eylem ve yaşam tarzı olarak ekolojiyi ele alıyor.
Bookchin’e göre devrim yalnızca kurumları ve ekonomik ilişkileri değil, canlı ya da cansız tüm evrenle girdiğimiz ilişkileri, bilinci, yaşamı yorumlayışımızı, erotik arzularımızı da kucaklamalıdır. Bunun için sadece ataerkil aileye değil, tüm tahakküm ve hiyerarşi tarzlarına; sadece burjuva sınıfına değil, tüm toplumsal sınıflara ve mülkiyet biçimlerine karşı olan özgürlükçü bir bilinç ve eylem tarzı geliştirilmelidir.
Bookchin sanayileşme, kentleşme ve kapitalizm konularında anarşist-komünist bir yaklaşımın farklılığını ve derinliğini savunarak, kentlerin eko-cemaatlere ayrılarak eko-sistemlere uygun tasarlanmasını öneriyor. Teknolojinin “yaratım”potansiyelini “tahrip” kapasitesinden ayırıp, toplumla doğal dünyanın kucaklaşmasına katkıda bulunacak tarzda yeniden düzenlenmesini istiyor.
Bookchin sanayileşme, kentleşme ve kapitalizm konularında anarşist-komünist bir yaklaşımın farklılığını ve derinliğini savunarak, kentlerin eko-cemaatlere ayrılarak eko-sistemlere uygun tasarlanmasını öneriyor. Teknolojinin “yaratım” potansiyelini “tahrip” kapasitesinden ayırıp, toplumla doğal dünyanın kucaklaşmasına katkıda bulunacak tarzda yeniden düzenlenmesini istiyor.
Bookchin’in eleştirilerinden Marksizm de nasibini alıyor. Marksizmi sınıflar, ekonomi ve iktidar eksenine hapsolarak bir kapitalizm ideolojisi haline gelmekle suçlayan Bookchin bir bütün olarak hiyerarşi ve tahakküme imkân veren temellere inilmesi ve bunların ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyor. Bunun için de doğrudan eyleme, özyönetime ve eko-cemaatlere gerek vardır. Doğrudan eylem, özgür yurttaşlardan oluşan cemaatler yoluyla kamusal alanı doğrudan yönlendirebilen aktif inisiyatifleri amaçlar; aynı zamanda kendisi böyle bir sürecin sonucudur. Tahakküm ve hiyerarşi ilişkilerinin yerini özyönetimin alması yeni bir tür yurttaş öznenin, yani özgür ve kendi kaderini belirleyen yurttaşın sahneye çıkması, devlete karşı yurttaş örgütlerinin ve halk meclislerinin oluşturulması anlamına gelir. İkinci Dünya Savaşı ve sonrası kuşağı biyosfere kendinden önceki tüm kuşakların verdiği toplam zarardan daha fazlasını vermiştir. Radyoaktif/kimyasal atıklar, zehirli katkı maddeleri, tıkanan yollar, yaşanmaz hale gelen kentler, çevresel ve kültürel kirlenme zararlı sonuçlardan sadece birkaçı. Kısacası her alanda tam bir ekolojik tahribat yaşanıyor. Ve artık, toplumsal ve doğal tarihin çığlıklarına kulak vermenin, vicdanın sesini dinlemenin zamanı geldi geçiyor.
İNSANLIĞI YENİDEN BÜYÜLEMEK
325.00₺
İnsanlar bu gezegenin ‘kanseri’ midir? Yeryüzünün ve tüm canlı türlerinin varlığını tehdit eden, evrimdeki korkunç bir anomali durumunu mu oluştururlar?
Bu sorular, insan ruhuna – akıl ve yenilik yaratma yetilerine – modern çağda neredeyse eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir hakaret anlamına gelir. Bunlara yönelik anti-hümanist tepki ise on sekizinci yüzyıl aydınlanmasının geliştirdiği ve on dokuzuncu yüzyıldaki çeşitli sosyalizmlerin beslediği akıl, laiklik, bilim ve insanın evrenselliğine yönelik vurgunun yerini alan narsisist bir mistisizm, mizantropi ve toplumsal dingincilik ortaya koyar.
Ömrü boyunca radikal ve öncü bir çevreci olan Murray Bookchin, bu sorulara ses getiren bir cevap vermişti, ‘Hayır!’ Anti-hümanizmin çeşitli biçimlerine yönelik çoğu zaman nükteli ve amansız eleştiriler içeren araştırmasında Bookchin, bizi kuşatan sorunların toplumsal irrasyonalizmden kaynaklandığını ve bu sorunların mistisizm ve dinginciliğe geri çekilmekle değil, yalnızca akıl ve hayal gücü ile çözülebileceğini ileri sürmektedir. Bookchin meselenin bizlerin fazlasıyla insan, akılcı ve medeni olmamızla değil, bilakis yeterince insan, akılcı ve medeni olmayışımızla ilgili olduğu hususunda uyarmaktadır. Derin ekolojistlerin, sosyobiyologların, Malthusçuların, ‘Gaiacıların’ ve çoğu postmodernistin biyolojist ve indirgemeci düşüncelerine kışkırtıcı bir biçimde meydan okuyan bu heyecanlı kitapta Bookchin, aydınlanmacı hümanizm adını verdiği şeyi önermektedir – zamanımıza sinen ve bizi zayıflatan cesaret eksikliğine karşı düşünce, umut ve yenilenmeye yönelik bir mesaj.
Eğlenceli Boyama Alice
70.00₺
Alice Harikalar Diyarında hikâyesi hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı!
Haydi en sevdiğin boya kalemlerini al, hayal gücü şapkanı tak. Noktaları birleştir, aradaki farkları bul, bulmacaları çöz, ilginç bilgiler öğren! Ayrıca boyanacak birçok resim de seni bekliyor. Alice’in meşhur macerasını yeniden keşfet ve eğlenceli aktivitelerin tadını çıkar.
Ayağa Oyna Pohnpei
206.00₺
“Dünyanın En Zayıf Futbol Ülkelerinden Birinde
Futbolun En Güzel Hikayelerinden Biri Yazıldı”
"Tutku ve samimiyet yüklü”
FourFourTwo
Bir gün, tam olarak söylemek gerekirse 2008 Avrupa Şampiyonası elemelerinde Andorra'nın Rusya ile oynadığı ve sadece 1-0 yenilip beklenmedik bir başarıya imza attığı gün, futbol yazarı Paul Watson ve dostu Matt Condrad bir plan yaptılar:
Dünyanın en kötü milli takımını bul, o ülkenin vatandaşı ol ve milli formayla sahaya çık.
“Hayal işte!” der geçerdik; şayet bu iki genç o günden yirmi bir ay sonra kendilerini evlerinden on üç bin kilometre uzakta, Pasifik Okyanusu’nun ortasında küçük bir ada olan Pohnpei’in kurbağalar tarafından ele geçirilmiş futbol sahasında antrenör olarak bulmuş olmasalardı.
Ayağa Oyna Pohnpei, dünyanın en zayıf futbol ülkesini tarihteki ilk galibiyetine taşımak uğruna girişilen çılgınca çabanın tümüyle gerçek, fazlasıyla samimi ve bir o kadar da eğlenceli hikayesi. Tutkulu iki genç adamın dünyanın öteki ucunda futbolun yüzünü ve kendilerine tümüyle yabancı insanların hayatlarını nasıl değiştirebileceğini anlatıyor. Bize zamanında futbola neden "güzel oyun" dediğimizi hatırlatıyor.
HUKUK FELSEFESİNİN PRENSİPLERİ
297.00₺
“Hegel, antik site idealini hiçbir zaman terk etmemiştir. 0, yalnızca, bu ideali çağdaş realite ile, toplum içinde giderek daha önemli bir rol oynayan bir burjuvazinin varlığı ile uzlaştırmak istemiştir. Hegel, hukuk konusundaki düşüncesinin ilk sistematik şekli olan jena Hukuk Felsefesi'nde, tabii hukuku,sosyal kurumları yalnızca kendi maddi ve manevi gelişmesine hizmet eden araçlar gibi gören bireysel şahsın hukuku olarak düşünür ve onun karşısına bir organik tabii hukuku koyar; bireyci atomizme, Totalite fikriyle karşı çıkar.
Bu noktada, Hegel'in düşüncesi hiç değişmeyecektir. jena Hukuk felsefesi, şu temel prensipten hareket eder: “ahlaki düzenin pozitif yanı, mutlak ahlaki totalitenin bir halktan başka bir şey olmamasıdır". Demek ki, organize olmuş şekliyle bir devlet olan halk, mutlak esprinin biricik somut tecellisidir. Hegel, daha gençlik çalışmaları sırasında bile, sevginin trajik kaderinin, kaybolmadan sınırsızca sürüp gidememek olduğunu biliyordu. Endividüalizmle karışan soyut insaniyetçilik, insanı tarihiyle uzlaştıramaz. insanlık tarihi, her biri bir somut Evrensel olan halkların veya devletlerin tarihidir. Öyleyse, tabii, yani rasyonel hukuk felsefesi, devletin düşüncesi olacaktır, güzel totalitenin düşüncesi olacaktır. Bu totalitenin içinde birey, bir parça olarak, kendi kendisini aşmak suretiyle kaderini gerçekleştirir. "Özgür bir halkın içinde, akıl, aslında fiilen gerçekleşmiş, canlı esprinin hazır mevcudiyeti olmuştur... Antikçağın en bilge kişilerine şu özdeyişi söyleten sebep budur: bilgelik ve erdem, insanın kendi halkının örf ve adetlerine uygun olarak yaşamasıdır".
Hegel, bu düşünsel yaklaşımıyla, kapitalist devlet yapısının hukuki temelini atmayla kalmamış, bugüne dek süre gelen ulus-devletin temel hukuksal formatını yaratmıştır.
Arınmalar
245.00₺
MAN BOOKER FİNALİSTİ SISTERS KARDEŞLER'İN YAZARINDAN
Zamanının meşhur, şimdilerde gözden düşmüş bir Holywood barında çalışan bir barmen. Çevresindeki çürümeyi, müşterilerin her gece hiçliğe tekrar tekrar yuvarlanışını hastalıklı bir keyifle izlerken, romanı için notlar alır. Sırlarını duymak, gayelerini anlamak için birbirinden arızalı müdavimlerle yakınlaşır ve yakınlaştıkça kendi bardağına müşterilerine verdiğinden fazlasını doldurmaya başlar. Evliliğini, amacını ve sonunda kendini yitirir. Bağımlılık ve yalnızlığın kıskacında, kurtuluş için bir plan yapar: feci ama gerekli bir plan.
Arınmalar okuru bara, tezgahın arkasına, dibin de dibine ve bilindik öykü anlatımının ötesine sürüklüyor.
“Kasvetin en görkemli hali.”
INDEPENDENT
“Varoluşun bulanık sınırlarında gezinen, kısa, tesirli, ustaca bir iş.”
GUARDIAN
“Nefis.”
TIMES
Yaşamın Kodu : Jennifer Doudna, Genetik Devrim ve İnsanın Geleceği
328.00₺
Biyolojide bir devrim yaşanıyor. Olağanüstü bir teknoloji artık hastalıkları daha kolay tedavi etmemizi, virüsleri yok etmemizi ve daha sağlıklı bebeklerin doğmasını sağlayacak. Devrimin kalbinde ise 2020’de Nobel’e layık görülen Jennifer Doudna ile arkadaşları var.
Isaacson’un yeni kitabının kahramanları onlar.
Lisede rehber öğretmeni ona kızların bilim yapamayacağını söylese de Jennifer Doudna’nın yaşamın gizli mekanizmalarını keşfetme tutkusu, DNA çift sarmalının keşfinden beri biyolojideki en önemli ilerlemeyi sağladı. Doudna, doğanın işleyişinde fark ettiği bir ilginçliği insanlığın gidişatını değiştirecek bir buluşa çevirdi. DNA’mızı kolayca düzenlememizi sağlayacak CRISPR teknolojisi, tıbbi mucizelerle –ama bir yandan da ahlaki sorularla– dolu bir “cesur yeni dünyanın” kapılarını açtı. Geçtiğimiz elli yılda dijital devrimi yaşadık, şimdiyse yaşam biliminin devrimi başlıyor. Yakında dijital kodlama öğrenen çocukların yanına genetik kod öğrenenler katılacak.
Peki bu yeni üstünlüğümüzü virüslere karşı güçlenmek için kullanmalı mıyız? Ya da depresyonu engellemek için? Sadece parası yeten ailelerin, çocuklarının bünyesini ve zekâsını güçlendirebileceği bir dünyayı kabul ediyor muyuz? CRISPR teknolojisinin keşfine liderlik eden Doudna, şimdi bu etik tartışmaların merkezinde duruyor.
Doudna’nın hayat öyküsü, doğanın en derin mucizeleri arasında dolanıp, yaşamın kaynağından türümüzün geleceğine dek uzanan, büyüleyici bir macera.
Yılın En İyi Kitapları Seçkisinde
GOODREADS • TIME • WASHINGTON POST • AMAZON • BLOOMBERG
“Bu yılki ödül, yaşamın kodlarını yeniden yazma üzerine. Yaşam bilimlerinde yeni bir çağ başlattılar.”2020 Nobel Kimya Ödülü komitesi açıklaması
“Yaşamın Kodu, büyüleyici bir dedektif hikâyesi. Hırs ve düşmanlıklarla, laboratuvarlar ve konferanslarla, Nobel Ödülleri ve aykırılıklarla dolu.”O MAGAZINE
HİTİTLİ
268.00₺
5 üzerinden 5.00 oy aldı
İsimsiz bir kahramanın anlatılmamış hikâyesi: Kurnaz Odysseus için Truva Atı’nı inşa eden, İsrailoğulları için Eriha’nın surlarını yıkan, güzel yüzü uğruna bin gemi kaldırılan Helen’i hem yakışıklı Paris’ten hem de mağrur Meneleos’tan çalan adamın hikâyesi.
Hititli asker Lukka, Asurlulara karşı yaptıkları uzun ve acımasız seferden ülkesine döndüğünde, bir zamanların görkemli Hatti İmparatorluğu’nu keşmekeş içinde bulur; başkent alevlere ve dehşet saçan yağmacı çetelere teslim olmuştur. Fakat Lukka daha beterini henüz görmemiştir: Babası katledilmiş, karısı ve iki küçük oğlu köle tacirleri tarafından kaçırılmıştır.
Lukka, köle tacirlerini Yunan toprakları boyunca takip edip savaşın kasıp kavurduğu Troya’ya varır. Vaktiyle muhteşem bir şehir olan Troya da insanların musibetleriyle harap haldedir. Lukka, Troya’da soylu Hektor ve çevik Akhilleus ile aynı düzeyde bir savaşçı olduğunu kanıtlar.
Ben Bova, antik Troya efsanesine heyecan verici ve şaşırtıcı yeni bir bakış açısı getiren Hititli romanıyla klasik bir hikâyeye yeni bir soluk getiriyor.
Yüzüm ve Vücudum
290.00₺
Gözlerimle görür, burnumla koklar, kulaklarımla duyarım.
Ellerimle bir şeyleri tutup, kollarımla onları kaldırabilirim.
Bacaklarım sayesinde koşabilir ve ayaklarımla yere vurabilirim.
Vücudumla bunları ve daha pek çok şeyi yapabilirim!
Yüzümüz, vücudumuz ve onlarla yapabildiklerimize dair kolay anlaşılır ve ilgi çekici resimlerle dolu, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri çocukların günlük hayatına odaklanıyor.
Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.
Eğlenceli Boyama Küçük Prens
70.00₺
Küçük Prens hikâyesi hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı!
Haydi en sevdiğin boya kalemlerini al, hayal gücü şapkanı tak. Noktaları birleştir, aradaki farkları bul, bulmacaları çöz, ilginç bilgiler öğren! Ayrıca boyanacak birçok resim de seni bekliyor. Küçük Prens’in meşhur macerasını yeniden keşfet ve eğlenceli aktivitelerin tadını çıkar.