“ÖZGÜRLÜĞÜN EKOLOJİSİ” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
İlginizi çekebilir…
İNSANLIĞI YENİDEN BÜYÜLEMEK
325.00₺
İnsanlar bu gezegenin ‘kanseri’ midir? Yeryüzünün ve tüm canlı türlerinin varlığını tehdit eden, evrimdeki korkunç bir anomali durumunu mu oluştururlar?
Bu sorular, insan ruhuna – akıl ve yenilik yaratma yetilerine – modern çağda neredeyse eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir hakaret anlamına gelir. Bunlara yönelik anti-hümanist tepki ise on sekizinci yüzyıl aydınlanmasının geliştirdiği ve on dokuzuncu yüzyıldaki çeşitli sosyalizmlerin beslediği akıl, laiklik, bilim ve insanın evrenselliğine yönelik vurgunun yerini alan narsisist bir mistisizm, mizantropi ve toplumsal dingincilik ortaya koyar.
Ömrü boyunca radikal ve öncü bir çevreci olan Murray Bookchin, bu sorulara ses getiren bir cevap vermişti, ‘Hayır!’ Anti-hümanizmin çeşitli biçimlerine yönelik çoğu zaman nükteli ve amansız eleştiriler içeren araştırmasında Bookchin, bizi kuşatan sorunların toplumsal irrasyonalizmden kaynaklandığını ve bu sorunların mistisizm ve dinginciliğe geri çekilmekle değil, yalnızca akıl ve hayal gücü ile çözülebileceğini ileri sürmektedir. Bookchin meselenin bizlerin fazlasıyla insan, akılcı ve medeni olmamızla değil, bilakis yeterince insan, akılcı ve medeni olmayışımızla ilgili olduğu hususunda uyarmaktadır. Derin ekolojistlerin, sosyobiyologların, Malthusçuların, ‘Gaiacıların’ ve çoğu postmodernistin biyolojist ve indirgemeci düşüncelerine kışkırtıcı bir biçimde meydan okuyan bu heyecanlı kitapta Bookchin, aydınlanmacı hümanizm adını verdiği şeyi önermektedir – zamanımıza sinen ve bizi zayıflatan cesaret eksikliğine karşı düşünce, umut ve yenilenmeye yönelik bir mesaj.
Paylaşılamayan Taş
215.00₺
Bir gölde iki kurbağa ve sıradan bir taş...
Pardon, artık sıradan bir taş değil, çünkü iki kurbağa da onun kendi evi olduğunu iddia ediyor. Peki şimdi ne olacak? Anlaşılan bunu öğrenmek için matrak bir didişmeye davetliyiz.
İngiltere'nin en sevilen çocuk yazarlarından Kaye Umansky'den paylaşmak ve arkadaşlık üzerine, ebeveynlere "BEN BUNU YAŞADIM!" dedirtecek, komik mi komik bir hikâye.
Temkinli Yolcunun Çorak Topraklara Seyahat Rehberi
280.00₺
Çorak Topraklar’a seyahat eden her yolcunun ödemesi gereken bir bedel olduğu söylenir.
Bilet tutarının ötesinde bir bedel.
Gizemli yaratıkları, zehirli havası ve canlıymış izlenimi veren sularıyla kimsenin ayak basmaya cesaret edemediği Çorak Topraklar’ı aşmanın tek yolu var: Trans-Sibirya Ekspresi. Lüksün ve tehlikenin demire büründüğü bu trenin yolcusu hiç bitmez, binbir riske rağmen Pekin ve Moskova arasında yıllardır mekik dokurlar. Fakat trenin son seferinde bir şeyler fena halde ters gitti; kimse bundan bahsetmiyor, dahası ne olduğunu hatırlamıyor. Trende doğup büyümüş Weiwei bile ne yaşadıklarını bilmiyor.
Şimdi tren tekrar yola çıkmak üzere. Ne var ki hiçbir şey eskisi gibi değil: Şef kompartımanından çıkmıyor, Profesör bunun son yolculuğu olduğunu söylüyor, dul Marya bir şeyler saklıyor, sözde tren güvenliğinden sorumlu Kargalar kesinlikle bir iş çeviriyor. Bir de kaçak yolcu var, büyüleyici Elena. Peki dışarıdaki tehlike var gücüyle treni raydan çıkarmaya uğraşırken, içeridekiler birbirlerine güvenebilecek mi?
2025 Locus Ödülü finalisti Temkinli Yolcunun Çorak Topraklara Seyahat Rehberi unutamayacağınız bir yolculuk…
“Doğu Ekspresinde Cinayet, Taht Oyunları ve Yitirilen Cennet’in bir araya geldiğini hayal edin… Brooks gerçekten yetenekli.” –Sunday Times
KATILIMCI DEMOKRASİ
325.00₺
1960’ların Yeni Sol’u tarafından popülerleştirilen kavramın mirasına ithafen yayımlanan Katılımcı Demokrasi, aradan geçen zaman perspektifinde demokrasinin demokratikleşmesi tartışmalarına müdahil olan görüşleri yeniden sorguluyor ve vatandaşların demokrasiye katılımı üzerine vurgusuyla hem tarihi hem de çağdaş anlamda konu üzerine yazılmış en iyi makaleleri bir araya getiriyor.
Kitabın editörleri Dimitrios Roussopoulos’la C. George Benello dışında George Woodcock, Murray Bookchin, Don Calhoun, Stewart Perry, Rosabeth Moss Kanter, James Gillespie, Gerry Hunnius, John McEwan, Arthur Chickering, Christian Bay, Martin Oppenheimer, Colin Ward, Sergio Baierle, Anne Latendresse, Bartha Rodin ve CLR James gibi yazarların makalelerini içeren bu çalışma, Porto Alegre ve Montreal modelleriyle birlikte yeni kentsel ekoloji ve doğrudan demokrasi tartışmalarını da ele alıyor.
Muazzam Dünya: Beş Duyunun Ötesine Yolculuk
300.00₺
KIRKUS YÜZYILIN EN İYİ BİLİM KİTAPLARI SEÇKİSİ
2023 Royal Society Trivedi Bilim Kitabı Ödülü
2023 Andrew Carnegie Medal
Dünya görüntüler ve dokular, sesler ve titreşimler, kokular ve tatlar, elektriksel ve manyetik alanlarla dolu. Ne var ki insan dahil her hayvan, kendi benzersiz duyusal baloncuğunun içinde yaşıyor ve bu uçsuz bucaksız, muazzam dünyanın sadece küçük bir bölümünü algılayabiliyor.
Pulitzer Ödüllü Ed Yong, şimdiden bu yüzyılın en büyük kurgu dışı eserleri arasında gösterilen Muazzam Dünya’da, bizi kendi duyularımızın sınırlarının ötesine götürerek, etrafımızı saran koku ağlarını, elektromanyetizma dalgalarını ve sesleri algılamamızı sağlıyor. Ateşe çekilen böcekler, Dünya’nın manyetik alanlarının izini sürebilen kaplumbağalar, nehirleri elektriksel mesajlarla dolduran balıklar, kur yapan böceklerin işitilmez şarkıları karşısında titreşen bitkiler, yarasa misali sonar kullanabilen insanlar ile karşılaşıyor; arıların çiçeklerde ne gördüğünü, ötücü kuşların birbirlerinin melodilerinde ne duyduğunu, köpeklerin sokakta neyi kokladığını öğreniyoruz. Beş duyumuzun kifayetsiz kaldığı bu koca evrendeki keşiflerin hikâyelerini dinliyor, henüz çözülmemiş gizemlere dair tahminler yürütüyoruz.
Eğlenceli, titiz ve keşif arzusuyla dolu Muazzam Dünya, Marcel Proust’un “tek hakiki yolculuk… diyarları ziyaret etmek değil, başkalarının gözlerinden bakarak her birinin gördüğü yüzlerce evreni görmektir,” diye tanımladığı yolculuğa çıkarıyor bizleri.
“Bilimle yoğrulmuş, büyüleyici bir keşif yolculuğu.” –Siddhartha Mukherjee
Wall Street Journal, New York Times, Time, People, Publishers Weekly, New Yorker, Washington Post, Guardian, Economist, Esquire’da YILIN EN İYİ KİTABI
HUKUK FELSEFESİNİN PRENSİPLERİ
297.00₺
“Hegel, antik site idealini hiçbir zaman terk etmemiştir. 0, yalnızca, bu ideali çağdaş realite ile, toplum içinde giderek daha önemli bir rol oynayan bir burjuvazinin varlığı ile uzlaştırmak istemiştir. Hegel, hukuk konusundaki düşüncesinin ilk sistematik şekli olan jena Hukuk Felsefesi'nde, tabii hukuku,sosyal kurumları yalnızca kendi maddi ve manevi gelişmesine hizmet eden araçlar gibi gören bireysel şahsın hukuku olarak düşünür ve onun karşısına bir organik tabii hukuku koyar; bireyci atomizme, Totalite fikriyle karşı çıkar.
Bu noktada, Hegel'in düşüncesi hiç değişmeyecektir. jena Hukuk felsefesi, şu temel prensipten hareket eder: “ahlaki düzenin pozitif yanı, mutlak ahlaki totalitenin bir halktan başka bir şey olmamasıdır". Demek ki, organize olmuş şekliyle bir devlet olan halk, mutlak esprinin biricik somut tecellisidir. Hegel, daha gençlik çalışmaları sırasında bile, sevginin trajik kaderinin, kaybolmadan sınırsızca sürüp gidememek olduğunu biliyordu. Endividüalizmle karışan soyut insaniyetçilik, insanı tarihiyle uzlaştıramaz. insanlık tarihi, her biri bir somut Evrensel olan halkların veya devletlerin tarihidir. Öyleyse, tabii, yani rasyonel hukuk felsefesi, devletin düşüncesi olacaktır, güzel totalitenin düşüncesi olacaktır. Bu totalitenin içinde birey, bir parça olarak, kendi kendisini aşmak suretiyle kaderini gerçekleştirir. "Özgür bir halkın içinde, akıl, aslında fiilen gerçekleşmiş, canlı esprinin hazır mevcudiyeti olmuştur... Antikçağın en bilge kişilerine şu özdeyişi söyleten sebep budur: bilgelik ve erdem, insanın kendi halkının örf ve adetlerine uygun olarak yaşamasıdır".
Hegel, bu düşünsel yaklaşımıyla, kapitalist devlet yapısının hukuki temelini atmayla kalmamış, bugüne dek süre gelen ulus-devletin temel hukuksal formatını yaratmıştır.