“Duyguların Dili” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
İlginizi çekebilir…
EKOLOJİK BİR TOPLUMA DOĞRU
361.00₺
20. yüzyılın ikinci yarısı yeni düşünsel arayışların ve yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkışına tanık oldu. Sınıf,cinsiyet, ırk, milliyet ve düşünce ayrımlarını sorgulayan bu hareketler arasında en büyük etkiyi ise ekoloji hareketi yarattı.
Daha önce “Özgürlüğün Ekolojisi” adlı başyapıtını yayımladığımız Bookchin bu kitabında bir eylem adamı üslubuyla ekoloji hareketinin ideolojik, politik ve toplumsal yönleri üzerinde duruyor. Salt bir çevre koruma bilinci çerçevesinde değil, bir toplum ve bilim felsefesi, anti-hiyerarşik ve anti-otoriter bir toplum projesi, bir eylem ve yaşam tarzı olarak ekolojiyi ele alıyor.
Bookchin’e göre devrim yalnızca kurumları ve ekonomik ilişkileri değil, canlı ya da cansız tüm evrenle girdiğimiz ilişkileri, bilinci, yaşamı yorumlayışımızı, erotik arzularımızı da kucaklamalıdır. Bunun için sadece ataerkil aileye değil, tüm tahakküm ve hiyerarşi tarzlarına; sadece burjuva sınıfına değil, tüm toplumsal sınıflara ve mülkiyet biçimlerine karşı olan özgürlükçü bir bilinç ve eylem tarzı geliştirilmelidir.
Bookchin sanayileşme, kentleşme ve kapitalizm konularında anarşist-komünist bir yaklaşımın farklılığını ve derinliğini savunarak, kentlerin eko-cemaatlere ayrılarak eko-sistemlere uygun tasarlanmasını öneriyor. Teknolojinin “yaratım”potansiyelini “tahrip” kapasitesinden ayırıp, toplumla doğal dünyanın kucaklaşmasına katkıda bulunacak tarzda yeniden düzenlenmesini istiyor.
Bookchin sanayileşme, kentleşme ve kapitalizm konularında anarşist-komünist bir yaklaşımın farklılığını ve derinliğini savunarak, kentlerin eko-cemaatlere ayrılarak eko-sistemlere uygun tasarlanmasını öneriyor. Teknolojinin “yaratım” potansiyelini “tahrip” kapasitesinden ayırıp, toplumla doğal dünyanın kucaklaşmasına katkıda bulunacak tarzda yeniden düzenlenmesini istiyor.
Bookchin’in eleştirilerinden Marksizm de nasibini alıyor. Marksizmi sınıflar, ekonomi ve iktidar eksenine hapsolarak bir kapitalizm ideolojisi haline gelmekle suçlayan Bookchin bir bütün olarak hiyerarşi ve tahakküme imkân veren temellere inilmesi ve bunların ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyor. Bunun için de doğrudan eyleme, özyönetime ve eko-cemaatlere gerek vardır. Doğrudan eylem, özgür yurttaşlardan oluşan cemaatler yoluyla kamusal alanı doğrudan yönlendirebilen aktif inisiyatifleri amaçlar; aynı zamanda kendisi böyle bir sürecin sonucudur. Tahakküm ve hiyerarşi ilişkilerinin yerini özyönetimin alması yeni bir tür yurttaş öznenin, yani özgür ve kendi kaderini belirleyen yurttaşın sahneye çıkması, devlete karşı yurttaş örgütlerinin ve halk meclislerinin oluşturulması anlamına gelir. İkinci Dünya Savaşı ve sonrası kuşağı biyosfere kendinden önceki tüm kuşakların verdiği toplam zarardan daha fazlasını vermiştir. Radyoaktif/kimyasal atıklar, zehirli katkı maddeleri, tıkanan yollar, yaşanmaz hale gelen kentler, çevresel ve kültürel kirlenme zararlı sonuçlardan sadece birkaçı. Kısacası her alanda tam bir ekolojik tahribat yaşanıyor. Ve artık, toplumsal ve doğal tarihin çığlıklarına kulak vermenin, vicdanın sesini dinlemenin zamanı geldi geçiyor.
İyi Adam
260.00₺
Her şeyi vardı. Ama kapı çaldığında, Ted intihar etmek üzereydi. Kapıdakinin vazgeçip gitmesini beklerken masanın üstündeki not ilişti gözüne, kendi el yazısıyla yazılmış:
“Kapıyı aç. Tek çıkışın bu.”
Ted ne notu yazdığını hatırlıyor ne de kapıdaki adamı tanıyor. Adamın bir teklifi var: Madem ölmek istiyorsun, intihar edip aileni utandırma; biz öldürülmeni sağlayabiliriz. Şartımız basit: Senin gibi intihara karar vermiş birini öldürecek, böylece zincire katılacaksın… Son bir iyilik.
Teklifi kabul ettiği anda kendini şeytani bir oyunun içinde buluyor Ted. Çıkmaya çalıştıkça onu daha da derinlere sürükleyen biri var; bu kanlı labirenti tepeden gören, Ted’i kendinden bile iyi tanıyan ve asla güvenmemesi gereken biri…
34 dilde yayımlanan ve yakında beyaz perdeye aktarılacak İYİ ADAM, mükemmel kurgusu ve bitmeyen dolambaçları ile zihin bulandıran, ‘Anladım,’ dediğiniz anda sizi ters köşeye yatırıveren bir psikolojik gerilim romanı.
"Aklınızı alacak bir psikilojik gerilim. Federico Axat çok seveceğiniz ama asla güvenemeyeceğiniz bir yazar”
New York Times
İneklerin Gizli Hayatı
240.00₺
İNEKLERİN GİZLİ HAYATI
ROSAMUND YOUNG
“İnsanın dünyaya bakışını değiştiren bir kitap bu. Varlıklara yaklaşımını değiştiren bir kitap; öyle ki bugünlerde ineklerin otladığı bir çayırın yanından geçsem, kendimi artık onların dostluklarına, görünüşlerine kafa yorarken buluyorum. Young’ın kitabını okumadan önce hayal ürünü olarak göreceğim, hatta saçma bulacağım düşünceler... Ama artık değil.”
–Alan Bennett
Bu çiftlikte inekler serbest. Yavrularını büyütme, otlanma ve barınma konusunda kararları kendileri veriyorlar. Ve bir ineğe kendisi olma şansı verildiğinde, “Nasıl bir inek?” sorusu, kaç kilo ettiği ya da ne kadar süt verdiği dışında da cevaplar barındırmaya başlıyor: Şişman Şapkalı, erkekleri kadınlara tercih ediyor; Chippy Minton çamurlu bacaklarla uyumayı reddediyor ve her akşam uyku öncesinde kişisel bakım için ahıra uğruyor; Jake’in Land Rover’ın egzoz borusundan çıkan karbondioksit dumanına tuhaf bir düşkünlüğü var; Gemima insanları atarlı bir kafa hareketi ile selamlıyor ve özgürlüğünde fazlasıyla ısrarcı. Aralarında zekisi de var anlama zorluğu çekeni de; kibirlisi de var, düşüncelisi de.
İneklerin Gizli Hayatı, henüz organik kelimesinin bile ortalarda olmadığı zamanlardan bugüne hayvanların özel ilgi gördüğü Kite’s Nest Çiftliği’ni idare eden Rosamund Young’ın yıllar boyunca biriktirdiği gözlem ve anılarından doğan eşsiz, eğlenceli ve fazlasıyla kişisel bir kitap. Büyük övgü toplayan ve pek çok dile çevrilen kitabın sırrı, yazarın büyüleyici kaleminde gizli.
“Hayvanlar üzerine yazılmış en iyi kitaplardan. Sürükleyici ve duygu dolu.”
–Lydia Davis
“Küçük ama büyüleyici.”
–People
Işınlanma Kazası
245.00₺
Uzun zaman seks yapmayınca, başına gelebilecek en kötü şeymiş buymuş gibi gelir insana.
Hâlbuki 1930’larda Almanya’da yaşıyorsanız, görebileceğiniz en kötü şey büyük ihtimalle bu değildir.
Ancak tarihsel gerçekler bile Egon Loeser için teselli olamadı; cinsel talihsizlikleri onu Berlin’in deneysel tiyatro sahnesinden Paris’in absent barlarına, oradan da Los Angeles’ın fizik laboratuvarlarına savururken kahramanımız şu iki gizemi çözme peşindeydi: Rönesans döneminin en büyük sahne tasarımcısı ve aynı zamanda Loeser’ın idolü olan Adriano Lavicini, Şeytan’la girdiği işbirliği sonucu mu ölmüştü ve Loeser gibi yakışıklı, akıllı, hoş, mütevazı biri neden, kırk yılda bir de olsa, biriyle yatmayı beceremiyordu?
BOKSÖR BÖCEK’in yazarından, “içinde olduğu dönemin farkında olmayan” bir tarihsel roman geliyor. Bu aynı zamanda bir kara roman, ama ışıkları sonuna dek açıyor. Bir aşk romanı, ama romantik akşam yemeğine sarhoş geliyor. Bir bilimkurgu romanı, ama “izotop”un ne olduğunu hatırlayamıyor. Seks hakkında, şiddet hakkında, uzay-zaman hakkında, tarihle başa çıkmanın en güzel yolunun onu görmezden gelmek olduğu iddiasında, sonunu tahmin bile edemeyeceğiniz, son derece eğlenceli bir roman.
DUYGULARIN ANATOMİSİ VE ŞİİRSEL İZDÜŞÜMLERİ
275.00₺
5 üzerinden 5.00 oy aldı
Ahmet İlhan’ın Spinoza, Kant, Schopenhauer ve Nietzsche Felsefesinde Duyguların Anatomisi kitabı, bizi dört büyük filozofun duygu tanımları, çözümlemeleri ve betimlemeleri felsefenin içine çekerken, Şairlerin güçlü sezgileri, ve yaratıcı imgelemleri felsefenin canlı yaşam akışına çekiyor. Bu geniş ve kapsamlı felsefi duygu çalışması, bizi, Spinoza’nın, duyguların matematiksel hassasiyetle incelenebileceğini, duygu tarafından motive edilen insan davranışının tamamen anlaşılabilir ve açıklanabilir olması gerektiğini öne sürmesini, devrimsel bir gelişmenin yansıması olduğunu; Kant’ın duygu, akıl ve eylem arasındaki ilişkileri, bağları çözümlemeye çalışırken eylemlerimizin bilgiyle nasıl iç içe geçtiğini, ve eylemlerimizin duygu ile akıl arasındaki gerginliğe nasıl vesile olduğunu; Schopenhauer’in insanın sürekli bir gereksinme “isteme” halinde kaçınılmaz olarak hayal kırıklıkları ve acılar çekmeye yazgılı olduğu biçimindeki yaklaşımını; Nietzsche’nin kadim duygularımızla ilgili olarak bize inandığımız, bildiğimiz, sandığımız ve düşündüğümüz her şeyin büyük bir yanlışın parçası olabileceği ihtimalini göstermesini ise büyük bir ilgiyle okumaya ve yeniden düşünmeye yönlendiriyor.
DÜNYADAN GERİYE KALAN
158.00₺
“Devrim bir hayaldir” derler.
Fakat bugün tamı tamına bir ihtiyaç oldu.
Süreyya Su, Dünyadan Geriye Kalan’da, devrimi hayal etmenin, dünyayı değiştirmek için inatla mücadele etmenin ve sebatla çalışmanın gerekliliği üzerine bizi bir kez daha düşünmeye çağırıyor.
Çalışma bir anlamda, devrimi hayal etmek için okuru meditasyona çağırıyor.
Kitap, öncelikle başka bir dünyayı hayal edebilmek için başka türlü düşünebilmenin gerekli olduğundan hareket ederek kuramsal bir çerçeve çizen yazıları bir araya geliyor.
Yazar burada bir anlamda, dünyayı yorumlamak/anlamak ve değiştirmek için gerekli olabilecek alet edevatı kutuya koyuyor.
Sonra bu alet edevatla bazı olay ve olguları yorumlamaya ve anlamaya girişiyor.
Yazara göre, dünyayı değiştirmek için önce çözümlemek ve yorumlamak gerekir ve böylece dünyada meydana gelen bazı olayları teorik bakışla çözümlüyor ve yorumluyor.
Su, çalışmasının devamında da, dünyadan geriye kalanlara; yani krizlere, şiddete, adaletsizliğe, güvencesizliğe, umutsuzluğa, utanmazlığa, çer-çöpe, kötülüğe, ölüme eleştirel teorik bir perspektifle bakıyor.
Dünyadan Geriye Kalan, büyüyen çölleşmeye karşı dünyayı değiştirme ve başka bir dünya kurma iradesini, başka dünyaları hayal etme ve tasarlamayı, başka dünyaların olanakları üzerine düşünmeyi koyuyor.