“ULTRA SERİSİ 8.SINIF İNGİLİZCE DENEME KİTABI (48 FÖY)” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
İlginizi çekebilir…
Evlilik Meselesi
261.00₺
“YILIN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde
New York Times • NPR • Seattle Times • Publisher’s Weekly • The Times
Pulitzer Ödüllü Middlesex’in yazarından
On dokuzuncu yüzyılın büyük aşk hikâyeleri artık yalan mı oldu? Peki, yeni bir aşk hikâyesi anlatmak mümkün mü, içinde modern zaman gerçekleri, değişen roller, evlilik öncesi anlaşmalar, boşanmalar olsun…
1980’lerdeyiz… İflah olmaz romantik ve edebiyat tutkunu Madeleine Hanna, üniversite bitirme tezi için Jane Austen ve George Eliot’ın eserleri üstünden Victoria dönemindeki evlilik kurgusunu sorgulamakla meşgul. Tez konusu hayatını da ele geçirmiş durumda: Madeleine tutkulu, şiddetli ve ıstırap dolu bir aşk öyküsünün kahramanı. Üstelik aşkının diğer ucunda bir değil, iki erkek var: zeki, çekici biyoloji öğrencisi Leonard ile içine kapanık, kuşkularla dolu teoloji öğrencisi Mitchell.
Üniversite bitse de üçgen ayakta kalacak; gençliğin bitişiyle birlikte yüzleşecekler, hayatın anlamı ve aşkın gerçek doğasını sorgulamaya birlikte sürüklenecekler.
Bakir İntiharlar ve Middlesex’le adını çağdaş edebiyatın büyük ustaları arasına yazdıran Jeffrey Eugenides, Evlilik Meselesi’nde bize genç ve idealist olmanın, fikirler ve kitaplarla yanıp tutuşmanın coşkusunu hatırlatıyor.
Gelecek Daha Güzel Günler mi Getirecek?
210.00₺
Gelişim. Modern çağın ışıltılı kavramlarından biri. Teknolojinin yaygınlaştığı, kişisel özgürlüklerin, küresel ilişkilerin hiç olmadığı kadar güçlendiği dünyamızda, insanlık altın çağına mı yaklaşıyor? Yoksa gelişim kavramının bir gerçeklik değil sadece bir ideoloji, Batı’dan çıkma bir illüzyon olduğunu söyleyen muhalifler mi haklı?
Dünyaca tanınmış dört düşünür günümüzün en sıcak tartışmalarından birini ele alıyor. Steven Pinker ve Matt Ridley geleceğin daha güzel günler getireceğine dair Alain de Botton ve Malcolm Gladwell’e meydan okuyor.
Savunan:
“Kaba gerçek şu ki, artık bakireleri yanardağlara atarak kurban etmiyor, lahana çaldılar diye insanların ellerini kesmiyoruz. Ve önceden yapıyorduk.”
-Steven Pinker
Muhalif:
“Geçmişte işler daha iyiye gitti diye bunun gelecekte de devam edeceği fikri, alt kademe borsacılarla sınırlı olduğunu düşündüğüm bir yanılgıdır.”
-Malcolm Gladwell
HUKUK FELSEFESİNİN PRENSİPLERİ
297.00₺
“Hegel, antik site idealini hiçbir zaman terk etmemiştir. 0, yalnızca, bu ideali çağdaş realite ile, toplum içinde giderek daha önemli bir rol oynayan bir burjuvazinin varlığı ile uzlaştırmak istemiştir. Hegel, hukuk konusundaki düşüncesinin ilk sistematik şekli olan jena Hukuk Felsefesi'nde, tabii hukuku,sosyal kurumları yalnızca kendi maddi ve manevi gelişmesine hizmet eden araçlar gibi gören bireysel şahsın hukuku olarak düşünür ve onun karşısına bir organik tabii hukuku koyar; bireyci atomizme, Totalite fikriyle karşı çıkar.
Bu noktada, Hegel'in düşüncesi hiç değişmeyecektir. jena Hukuk felsefesi, şu temel prensipten hareket eder: “ahlaki düzenin pozitif yanı, mutlak ahlaki totalitenin bir halktan başka bir şey olmamasıdır". Demek ki, organize olmuş şekliyle bir devlet olan halk, mutlak esprinin biricik somut tecellisidir. Hegel, daha gençlik çalışmaları sırasında bile, sevginin trajik kaderinin, kaybolmadan sınırsızca sürüp gidememek olduğunu biliyordu. Endividüalizmle karışan soyut insaniyetçilik, insanı tarihiyle uzlaştıramaz. insanlık tarihi, her biri bir somut Evrensel olan halkların veya devletlerin tarihidir. Öyleyse, tabii, yani rasyonel hukuk felsefesi, devletin düşüncesi olacaktır, güzel totalitenin düşüncesi olacaktır. Bu totalitenin içinde birey, bir parça olarak, kendi kendisini aşmak suretiyle kaderini gerçekleştirir. "Özgür bir halkın içinde, akıl, aslında fiilen gerçekleşmiş, canlı esprinin hazır mevcudiyeti olmuştur... Antikçağın en bilge kişilerine şu özdeyişi söyleten sebep budur: bilgelik ve erdem, insanın kendi halkının örf ve adetlerine uygun olarak yaşamasıdır".
Hegel, bu düşünsel yaklaşımıyla, kapitalist devlet yapısının hukuki temelini atmayla kalmamış, bugüne dek süre gelen ulus-devletin temel hukuksal formatını yaratmıştır.
Akıl Yürütmeci Bilim İnsanları Buluşları ve Eserleri
440.00₺
5 üzerinden 3.00 oy aldı
Gerçekçiler İçin Ütopya
233.00₺
“Bregman’a kulak verin. Geleceği şekillendirme işinde büyük gelecek vaat ediyor.”
Guardian
Çoğumuz mutlu olmadığımız işlerde haddinden fazla çalışıyor, kalan zamanda pek de ihtiyacımız olmayan şeyleri tüketerek mutlu olmaya uğraşıyoruz. Mesele bunun iyi olmaması ya da ileride her şeyin daha kötü olabileceği değil. Uygarlığımızın yönünü pek çok kez değiştirdik, bir kez daha değiştirebiliriz. Mesele elimizdekinden daha iyisini hayal edemiyor olmamız. Bugünün büyük fikirleri nerede? Son büyük idealimiz “satın alma gücü” müydü? Bundan böyle uygarlığımızın büyüklüğünü, neyi ölçtüğü meçhul gayrisafi milli hasıla üstünden mi konuşacağız?
“Gerçekçiler İçin Ütopya, bir geleceği tahmin girişimi değil, geleceğin kilitlerini açma girişimi,” diyor Bregman. “Ve bunun için, ütopyalara geri dönmeliyiz.” Köleliğin kaldırılmasından kadın erkek eşitliğine, uygarlığımıza kilometre taşı olmuş pek çok gelişme, öncesinde birer ütopyaydı. Gerçekçiler İçin Ütopya, pek çok saha çalışması, deney ve vakadan faydalanarak, günümüzde ütopik gelebilecek kimi fikirlerin (mesela çalışsın çalışmasın herkese temel gelir) aslında erişilebilir olduğunu gösteriyor. Yeter ki tüketim üstüne kurulmuş, piyasa gerçekleri üstünde uzlaşmış bir uygarlıktan daha iyisi olabileceğimizi hatırlayalım.
Yeter ki yeniden büyük hayaller kuralım.
“Sağ-sol klişeleriyle dolu beylik tartışmalara doyduysanız, cesur düşünce, taze fikirler ve kanıt temelli argümanlarla dolu Gerçekçiler İçin Ütopya’yı seveceksiniz.”
Steven Pinker
“Sızlanmaktan bir adım öteye geçmek isterseniz, bu kitabı okuyun.”
Evening Standard
HİTİTLİ
268.00₺
5 üzerinden 5.00 oy aldı
İsimsiz bir kahramanın anlatılmamış hikâyesi: Kurnaz Odysseus için Truva Atı’nı inşa eden, İsrailoğulları için Eriha’nın surlarını yıkan, güzel yüzü uğruna bin gemi kaldırılan Helen’i hem yakışıklı Paris’ten hem de mağrur Meneleos’tan çalan adamın hikâyesi.
Hititli asker Lukka, Asurlulara karşı yaptıkları uzun ve acımasız seferden ülkesine döndüğünde, bir zamanların görkemli Hatti İmparatorluğu’nu keşmekeş içinde bulur; başkent alevlere ve dehşet saçan yağmacı çetelere teslim olmuştur. Fakat Lukka daha beterini henüz görmemiştir: Babası katledilmiş, karısı ve iki küçük oğlu köle tacirleri tarafından kaçırılmıştır.
Lukka, köle tacirlerini Yunan toprakları boyunca takip edip savaşın kasıp kavurduğu Troya’ya varır. Vaktiyle muhteşem bir şehir olan Troya da insanların musibetleriyle harap haldedir. Lukka, Troya’da soylu Hektor ve çevik Akhilleus ile aynı düzeyde bir savaşçı olduğunu kanıtlar.
Ben Bova, antik Troya efsanesine heyecan verici ve şaşırtıcı yeni bir bakış açısı getiren Hititli romanıyla klasik bir hikâyeye yeni bir soluk getiriyor.
EKOLOJİK İNSANCILLIĞIN ÖNCÜLERİ
304.00₺
Bir kitaba üç düşünsel yaşamöyküsü sığdıran Brian Morris, modern ekoloji hareketinin gelişimine damgasını vuran Lewis Mumford, René Dubos ve Murray Bookchin’in fikirlerini, son derece kolay anlaşılır bir biçimde ele alıyor. Bu isimler, bir uçta endüstri megamakinesinin öteki uçtaysa modernlik karşıtı tepkinin yer aldığı çıkışsız ikiliğin ötesine geçerek oldukça makul mantıklı bir üçüncü yol öneriyor. Morris’in ekolojik insancıllık adını verdiği bu ümitvar gelenek, doğayla tekrar hemhal olmuş bir toplum; ekolojik, eşitlikçi ve demokratik bir kent ve kültürü yaratma düşünü benliklerimizde canlandırıyor.
Lafı dolandırmayan, açık ve akıcı üslubuyla sokaktaki eylemciden kuram meraklısı akademisyenlere ve ekologlara kadar her kesime hitap eden Ekolojik İnsancıllığın Öncüleri, ekolojiye, siyasete, felsefeye merak duyanların ya da halihazırda sahada faaliyet gösterenlerin tekrar tekrar okuması gereken bir eser.
KENTSİZ KENTLEŞME
412.00₺
Bugün, insan ilişkilerinin ayrışmaya başladığı bir dünyada yaşıyoruz. Akıl bedenin, düşünce maddenin, birey topluluğun, kent kuşaklan kentlerin, kentler kırsal kesimin, insanlık ise 'vahşi ve yola getirilmesi güç' olarak görülen doğanın karşısında yer alıyor. Böylesi 'yoksun' bir noktaya evirilmemizde en büyük pay sahibi olan ulus-devlet ise artık totaliter bir karaktere bürünmüş durumda. Politika, kentsel ve katılımcı özünden kopartılıp 'devlet'e indirgenmiş, yurttaşlar vergi mükellefi birer 'seçmen'e dönüştürülerek etkisizleştirilmiştir. Toplumsal sorunlarda söz sahibi olan bir zamanların aktif yurttaşı, giderek eylemsizleşmiş, düşünsel becerileri azalmış, umursamazlığı artmış; bütün etkinliğini alışveriş, moda, dış görünüş ve kariyer gibi alanlarda göstermeye başlamıştır. Ne devletin ne de onun doğrudan uzantısı olan politik partilerin halkla 'doğrudan' bağı vardır artık. Demokrasi kavramının doğuşu ve gelişimine sahne olan kentler, ulus-devletin yarattığı 'kentleşme' denen süreçte homojen, mekanik ve kâr hırsının her şeyin önüne geçtiği bir pazar haline gelmiştir. Halk kültürü sentetikleşmiş; insan ilişkilerinde evlilik bir 'yatırım'a, çocuk yetiştirme 'iş'e, hayat bir 'bilanço'ya, idealler 'satın alınabilir şeyler'e, yerleşimler ise 'işletme'ye dönüşmüştür.
Doğal hayatı ve insani toplulukları yok ederek ulus-devleti güçlendiren kentleşme anlayışlarına karşı bir yerel yönetim programını tartışmaya açıyor. Yerel yönetim kurumlarını birbirleriyle uyum içinde çalışabilecek biçimde yeniden yapılandırmaktan; insan ilişkilerinde dayanışmayı içeren yaratıcılıktan; ulus-devletin yerine politik açıdan konfederasyon sistemine dayanan yerel yönetimlerden; insanlık ile doğa arasında katılımcı, hiyerarşik olmayan yeni bir ilişki kurmaktan; kentin yeni bir tür etik birlik, bireyin insani bir ölçek içinde güçlendirildiği, katılımcı ve ekolojik bir karar sistemi ile yurttaşlık kültürünün tek kaynağı olarak yeniden kurgulanmasmdan... söz ediyor.
KATILIMCI DEMOKRASİ
325.00₺
1960’ların Yeni Sol’u tarafından popülerleştirilen kavramın mirasına ithafen yayımlanan Katılımcı Demokrasi, aradan geçen zaman perspektifinde demokrasinin demokratikleşmesi tartışmalarına müdahil olan görüşleri yeniden sorguluyor ve vatandaşların demokrasiye katılımı üzerine vurgusuyla hem tarihi hem de çağdaş anlamda konu üzerine yazılmış en iyi makaleleri bir araya getiriyor.
Kitabın editörleri Dimitrios Roussopoulos’la C. George Benello dışında George Woodcock, Murray Bookchin, Don Calhoun, Stewart Perry, Rosabeth Moss Kanter, James Gillespie, Gerry Hunnius, John McEwan, Arthur Chickering, Christian Bay, Martin Oppenheimer, Colin Ward, Sergio Baierle, Anne Latendresse, Bartha Rodin ve CLR James gibi yazarların makalelerini içeren bu çalışma, Porto Alegre ve Montreal modelleriyle birlikte yeni kentsel ekoloji ve doğrudan demokrasi tartışmalarını da ele alıyor.