“Neredeymiş Bay Köpek?” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
İlginizi çekebilir…
Tır Şoförü Ne Yapar?
195.00₺
Yolculuk başlasın, düt düüüt!
Şu an elinde tuttuğun kitabın buraya nasıl geldiğini biliyor musun? Veya evindeki eşyaların?
Etrafında görüp kullandığın hemen her şey oraya kendiliğinden gelmiyor.
Tır şoförü, üretildikleri yerden onları alıp bize getiriyor!
Kocaman, tam donanımlı bir tır kullanıyor. Tırın içini bir görsen; buzdolabı ve yatak bile var!
Sonuçta yorucu bir günün ardından tır şoförü dinlenmek isteyebilir. İşi yalnızca araç kullanmakla bitmiyor, başka görevleri de var…
Merak ediyorsan haydi atla, başlayalım yolculuğa!
İŞTE SANA TIR ŞOFÖRLERİ VE SEYAHATLERİ HAKKINDA HARİKA BİLGİLERLE DOLU BİR KİTAP.
Veteriner Ne Yapar?
195.00₺
Patili dostlarımız onlara emanet!
Hayvanları çok mu seviyorsun! Peki büyüyünce tüm gününü onlarla geçirebileceğin bir meslek olduğunu biliyor muydun? Veteriner hekimlik. Veteriner hayvanlarla ilgileniyor, hasta olanları iyileştiriyor. Bazen ameliyat yapıyor, bazense çiftliklere gidiyor. Evcil hayvanının aşılarını yapıyor, tırnaklarını kestiği bile oluyor! E tabii tüm bunları yaparken onları sevmeyi de unutmuyor.
Veterinerin bir gününde ona eşlik etmeye ne dersin?
İŞTE SANA VETERİNERLER VE BİR GÜNLERİ HAKKINDA HARİKA BİLGİLERLE DOLU BİR KİTAP.
Hücrenin Şarkısı: Dönüşen Tıp ve Yeni İnsan
330.00₺
NEW YORK TIMES, ECONOMIST ve GUARDIAN
Yılın Kitabı Seçkilerinde
2023 Baillie Gifford Ödülü Adayı
Tüm Hastalıkların Şahı ve Gen’in Pulitzer ödüllü yazarı Siddhartha Mukherjee insan olmanın anlamına dair bir başyapıtla geri dönüyor.
Hücrenin Şarkısı 1600’lerde, birbirlerinden iki yüz kilometre uzakta çalışan münzevi bir tekstil tüccarıyla sıradışı bir bilginin el yapımı mikroskopları sayesinde yaşam içindeki yaşamı ya da kendi verdikleri ismiyle hücreyi keşfetmeleriyle başlıyor. Mukherjee hikâyenin izini günümüze kadar sürerek, hücreye dair kavrayışımızın ve onu manipüle etme becerimizin (modern tıp) sadece bilimi değil, insana dair hemen her şeyi değiştirdiğini gösteriyor. Ve nihayetinde bizleri genleri düzenlenmiş embriyoların tasarlandığı, hücre naklinin doğal ile geliştirilmiş olan arasındaki sınırların bulanıklaştıracak şekilde kullanıldığı bir geleceğin sarp kayalıklarına götürüyor.
Yaklaşan bir devrim, yazılmamış bir tarih (ve bir gelecek) var: Hücrenin Şarkısı, bu devrimle birlikte açığa çıkan hücrelerin, hücreleri biçimlendirme kabiliyetimizin ve tıptaki dönüşümün tarihi.
“Henüz biyolojiye hayran değilseniz, Hücrenin Şarkısı sizi o noktaya getirebilir. Tam bir ustalık dersi.”—GUARDIAN
“Fazlasıyla tutkulu... Hücre biyolojisi kadar karmaşık ve yaşamın kendisi gibi büyük bir konuyu daha iyi ele alabilecek bir yazar tanımıyorum.”—THE TIMES
“Hücrenin Şarkısı’ndaki cümleler o kadar güzel ki kendinizi onun melodisine kaptırabilirsiniz.”—NEW YORK TIMES
Vücut Saati – Uykunuzu ve Yaşamınızı Değiştirecek Yeni Sirkadiyen Ritimler Bilimi
270.00₺
5 üzerinden 5.00 oy aldı
DEVRİMSEL BİR DÖNÜŞÜME HAZIR OLUN. —THE TIMES
Günbatımından sonra yediklerimiz kilomuzu neden etkiler?
Şafak vakti yapılan yürüyüş nasıl daha iyi bir gece uykusu sağlar?
Herkesin günde sekiz saat uykuya ihtiyacı var mı?
Bir ilacı doğru saatte almak neden önemli?
Günlük programlarımıza daha fazla iş, boş zamanlarımıza daha fazla faaliyet sıkıştırıyor, yer açmak için geceden ve uykudan gıdım gıdım çalıyoruz. Bize uyumak, yemek ve düşünmek için en doğru zamanı öğütleyen 24 saatlik biyolojik saatimizle inatlaşma halindeyiz. Yeni sirkadiyen ritimler bilimi bu inatlaşmayla riske attığımız tek şeyin uykumuz olmadığını söylüyor: Biyolojik saati yok saymak bizi enfeksiyonlara, kansere, obeziteye, Tip 2 diyabete, kalp hastalıklarına ve ruhsal bozukluklara karşı da savunmasız bırakıyor; dahası gündelik hayatta başarı ya da başarısızlığa olan mesafemiz çoğu kez faaliyetlerimizi bu 24 saatlik döngülerin yanında mı yoksa karşısında mı yürüttüğümüze bağlı olarak belirleniyor.
İngiliz nörobilimci Russell Foster, tüm yaşamını üstüne adadığı biyolojik saat araştırmalarından süzdüklerini, bu konudaki –biri Nobel Tıp Ödülü’ne layık görülmüş– devrimsel çalışmalarla birleştirerek bizleri vücut saatimizin “tik-tak”larını duymamızı sağlayacak büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Fiziksel ve zihinsel sağlığımızı iyileştirmeyi amaçlayan fayda odaklı sorular eşliğinde günün her bir saatinin yaşamımıza nasıl farklı ve olağanüstü etkileri olduğunu gösteriyor.
“Vücut saatimizin sağlığımızı, mutluluğumuzu ve yaşam süremizi bu kadar etkilediğini kim bilebilirdi? Çok şey öğrendim.”
—JAMES NESTOR, Nefes kitabının yazarı
“Vücut Saati’nin meselesi öylesine evrensel ki kim olursanız olun, sayfalarından işinize yarayacak bir bilgi edinmemeniz mümkün değil.”
—NEW SCIENTIST
“İnsan varoluşuna dair sorulmuş en ilgi çekici soruların cevaplarını arayan üst düzey bir rehber.”
—BILL BRYSON, Beden kitabının yazarı
Bavulumdaki Kırık Fincan
205.00₺
Kimsenin tanımadığı bir hayvan elinde kocaman bir bavulla çıkageldiğinde, etraftaki diğer hayvanlar haliyle meraklanıyor. O bavulun içinde ne olabilir? Çay fincanı mı? Peki. Masa ve sandalye mi? Hadi o da tamam. Bir ev ve ağaçlı bir tepe mi? Yok artık, bu yabancı ne dediğinin farkında değil herhalde.
Hayvanlar meraklarına yenilip bavulu izin almadan açınca, anlamlı bir fotoğrafla karşılaşıyorlar. Böylece tanımadıkları o hayvanın neler neler yaşadığını anlamaya başlıyor ve hep birlikte ona özel bir "hoş geldin" armağanı hazırlıyorlar.
2020 CILIP Kate Greenaway Madalyası finalisti
"Derinlere işliyor. Umarım tüm ebeveynler Bavulumdaki Kırık Fincan'ı çocuklarıyla paylaşır." Khaled Hosseini, Uçurtma Avcısı'nın yazarı
"Başkalarına karşı nezaket fikrini küçük çocuklara tanıtmak için sade ve güçlü bir yol." Axel Scheffler, Yayazula'nın çizeri
"Hoşgörü ve anlayış bu çocuk kitabının tam kalbinde." Laura Padoan, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği
Evlilik Meselesi
261.00₺
“YILIN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde
New York Times • NPR • Seattle Times • Publisher’s Weekly • The Times
Pulitzer Ödüllü Middlesex’in yazarından
On dokuzuncu yüzyılın büyük aşk hikâyeleri artık yalan mı oldu? Peki, yeni bir aşk hikâyesi anlatmak mümkün mü, içinde modern zaman gerçekleri, değişen roller, evlilik öncesi anlaşmalar, boşanmalar olsun…
1980’lerdeyiz… İflah olmaz romantik ve edebiyat tutkunu Madeleine Hanna, üniversite bitirme tezi için Jane Austen ve George Eliot’ın eserleri üstünden Victoria dönemindeki evlilik kurgusunu sorgulamakla meşgul. Tez konusu hayatını da ele geçirmiş durumda: Madeleine tutkulu, şiddetli ve ıstırap dolu bir aşk öyküsünün kahramanı. Üstelik aşkının diğer ucunda bir değil, iki erkek var: zeki, çekici biyoloji öğrencisi Leonard ile içine kapanık, kuşkularla dolu teoloji öğrencisi Mitchell.
Üniversite bitse de üçgen ayakta kalacak; gençliğin bitişiyle birlikte yüzleşecekler, hayatın anlamı ve aşkın gerçek doğasını sorgulamaya birlikte sürüklenecekler.
Bakir İntiharlar ve Middlesex’le adını çağdaş edebiyatın büyük ustaları arasına yazdıran Jeffrey Eugenides, Evlilik Meselesi’nde bize genç ve idealist olmanın, fikirler ve kitaplarla yanıp tutuşmanın coşkusunu hatırlatıyor.
Dahiler Sınıfı – Maradona
200.00₺
Buenos Aires'in yoksul mahallelerindeki tozlu sokaklar top peşinde koşturan yetenekli çocuklarla dolu. Ama içlerinden biri var ki, dünya futbol tarihine damga vuracak. Gelmiş geçmiş en iyi futbolcu sorulduğunda, çoğu insan onun adını anacak: Diego Armando Maradona.
Büyük ilgi gören Dâhiler Sınıfı serisi Maradona - Altın Çocuk ile devam ediyor.
Dâhiler Sınıfı Serisi Hakkında:
Bunlar, her biri kendi yöntemiyle; kelimeleriyle, icatlarıyla, seçimleriyle ve hatta kaderleriyle dünyayı değiştirmiş kadınların ve erkeklerin hayat hikâyeleri; şaşkınlık ve hayranlık duymanızı sağlayacak, hayal gücü ve merak duygunuzu harekete geçirecek büyüleyici hikâyeler. Dâhiler Sınıfı serisi bu özel insanları çocuklarla (9 yaş ve üstü) tanıştırmak üzere tasarlandı. İlk olarak yayımlandığı İtalya’da büyük övgü toplayan ve ardından pek çok dile çevrilen Dâhiler Sınıfı, minik ebadı, renkli illüstrasyonları, bilgiyi heyecan ve macerayla birleştiren anlatımıyla çocukların kolay okuyacağı, zor unutacağı, onlara öğrendiklerinden daha da fazlasını merak ettirecek bir seri.
Kimse Bakmazken Duygular Ne Yapar?
230.00₺
Farklı farklı duygular, az veya çok hepimizde varlar. Peki acaba bu tuhaf yaratıklar bizim onları hissetmediğimiz mesai saatleri dışında ne yapıyorlar?
Hangi duygu yükseklere tırmanıyor, hangisi yerin altına saklanıyor, hangisi bir baloncuğun içinde yaşıyor ve hangisi salyangozlara yardım ediyor? Kaygı, tam olarak neden çekiniyor? Güvenin kurduğu köprüden kimler kimler geçiyor?
25 dile çevrilen bu şairane kitap, içimizdeki duygulara bakmak, onları tanımak ve ailecek onlar hakkında sohbet etmek için harika bir davet.
Duygularımıza dair hem tatlı hem manidar gerçekler Oziewicz’nin şairane dili, Zając’ın muzip çizimleriyle birleşiyor; hoş detayları ve düşündüren metaforlarıyla her yaştan bizleri kendi içimizde yolculuğa çıkarıyor. Cevapları ararken çocukları kendi duygularıyla tanıştırıyor, hissetme ilhamı veriyor; duyguları yargılamadan sunarak onlar hakkında konuşmaya teşvik ediyor.
Gelecek Daha Güzel Günler mi Getirecek?
210.00₺
Gelişim. Modern çağın ışıltılı kavramlarından biri. Teknolojinin yaygınlaştığı, kişisel özgürlüklerin, küresel ilişkilerin hiç olmadığı kadar güçlendiği dünyamızda, insanlık altın çağına mı yaklaşıyor? Yoksa gelişim kavramının bir gerçeklik değil sadece bir ideoloji, Batı’dan çıkma bir illüzyon olduğunu söyleyen muhalifler mi haklı?
Dünyaca tanınmış dört düşünür günümüzün en sıcak tartışmalarından birini ele alıyor. Steven Pinker ve Matt Ridley geleceğin daha güzel günler getireceğine dair Alain de Botton ve Malcolm Gladwell’e meydan okuyor.
Savunan:
“Kaba gerçek şu ki, artık bakireleri yanardağlara atarak kurban etmiyor, lahana çaldılar diye insanların ellerini kesmiyoruz. Ve önceden yapıyorduk.”
-Steven Pinker
Muhalif:
“Geçmişte işler daha iyiye gitti diye bunun gelecekte de devam edeceği fikri, alt kademe borsacılarla sınırlı olduğunu düşündüğüm bir yanılgıdır.”
-Malcolm Gladwell
Gerçekçiler İçin Ütopya
233.00₺
“Bregman’a kulak verin. Geleceği şekillendirme işinde büyük gelecek vaat ediyor.”
Guardian
Çoğumuz mutlu olmadığımız işlerde haddinden fazla çalışıyor, kalan zamanda pek de ihtiyacımız olmayan şeyleri tüketerek mutlu olmaya uğraşıyoruz. Mesele bunun iyi olmaması ya da ileride her şeyin daha kötü olabileceği değil. Uygarlığımızın yönünü pek çok kez değiştirdik, bir kez daha değiştirebiliriz. Mesele elimizdekinden daha iyisini hayal edemiyor olmamız. Bugünün büyük fikirleri nerede? Son büyük idealimiz “satın alma gücü” müydü? Bundan böyle uygarlığımızın büyüklüğünü, neyi ölçtüğü meçhul gayrisafi milli hasıla üstünden mi konuşacağız?
“Gerçekçiler İçin Ütopya, bir geleceği tahmin girişimi değil, geleceğin kilitlerini açma girişimi,” diyor Bregman. “Ve bunun için, ütopyalara geri dönmeliyiz.” Köleliğin kaldırılmasından kadın erkek eşitliğine, uygarlığımıza kilometre taşı olmuş pek çok gelişme, öncesinde birer ütopyaydı. Gerçekçiler İçin Ütopya, pek çok saha çalışması, deney ve vakadan faydalanarak, günümüzde ütopik gelebilecek kimi fikirlerin (mesela çalışsın çalışmasın herkese temel gelir) aslında erişilebilir olduğunu gösteriyor. Yeter ki tüketim üstüne kurulmuş, piyasa gerçekleri üstünde uzlaşmış bir uygarlıktan daha iyisi olabileceğimizi hatırlayalım.
Yeter ki yeniden büyük hayaller kuralım.
“Sağ-sol klişeleriyle dolu beylik tartışmalara doyduysanız, cesur düşünce, taze fikirler ve kanıt temelli argümanlarla dolu Gerçekçiler İçin Ütopya’yı seveceksiniz.”
Steven Pinker
“Sızlanmaktan bir adım öteye geçmek isterseniz, bu kitabı okuyun.”
Evening Standard
Nöromandiya: Beynin Gizemlerine Çizgilerle Yolculuk
392.00₺
“Sosyal bir tür” olmak ne demek? Gruplar oluşturduğumuzda beynimizde ne değişiyor? Kendimize benzeyen insanlarla mı yoksa farklı olanlarla mı bir arada olmalıyız?
Birlikten gerçekten kuvvet doğuyor mu? Yoksa nerede çokluk, orada..?
Yaklaşık elli yıllık kariyerleri boyunca beyin hastalıkları üzerine önemli çalışmalara imza atan profesör çift Uta ve Chris Frith, Nöromandiya'da, "Beyin neyi bildiğini nereden bilir?" gibi temel bir sorudan başlayarak bizleri insan beyninin mucizeleri ve gizemleri arasında keyifli, çizgi roman tadında bir yolculuğa çıkarıyor.
İkili, nörobilimin doğuşundan otizm ve şizofreni üzerine bizzat gerçekleştirdikleri çığır açıcı araştırmalara, oradan da çeşitlilik, önyargı, güven ve empati gibi sosyal bilişin yeni sınırlarına uzanarak beynimizin işleyişi (ve diğer beyinlerle nasıl işbirliği yaptığı) hakkında sürükleyici ve fazlasıyla eğlenceli bir rehber sunuyor.
“Büyüleyici ve bağımlılık yaratacak kadar kolay anlaşılır bir rehber.” —Steve Pinker, Zihin Nasıl Çalışır kitabının yazarı
“İşbirliğinin önemini vurgulayan aydınlatıcı, ilham verici bir bilimsel yolculuk. Aynı zamanda merak, mizah ve alçakgönüllülüğün hoş bir karışımı.” —Kirkus
“Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Dünyanın önde gelen iki bilişsel nörobilimcisinin kariyerlerinin –ve ilişkilerinin– ilgi çekici bir hikayesi. Beynin nasıl çalıştığına dair esprili, erişilebilir bir giriş. Çizimleri de harika!” —Paul Bloom, Empati ve Hazzın Bilimi kitaplarının yazarı
Her Şeyin Sonu
270.00₺
Belki biz görmeyiz ama günün birinde her şey sona erecek. Evrenimizin bir başlangıcı olduğunu biliyoruz; peki bu hikâyenin sonunda ne olacak? Ve bu son bizim için ne anlama geliyor?
Capcanlı, esprili dili ve mizah anlayışıyla astrofizikçi Katie Mack, bizi kozmosun beş olası finaline –Büyük Çöküş, Sıcak Ölüm, Vakum Bozunumu, Büyük Yırtılma ve Sekme– doğru hayret verici bir geziye çıkarıyor. Bunu yaparken kuantum mekaniği, kozmoloji, sicim teorisi ve daha pek çok mühim kavram arasında bize keyifle yol gösteriyor. Halihazırdaki eksik evren bilgimizde yapılacak ufak oynamaların ortaya bambaşka gelecekler çıkarabileceğini keşfediyoruz: Evrenimiz nihayetinde kendi içine çökebilir, kendini yırtabilir, hatta –önümüzdeki birkaç dakika içinde– önlenemez biçimde genişleyen bir kıyamet baloncuğuna kurban gidebilir.
Bu sürükleyici “kozmik gerçekliğe kaçış” öyküsü, büyülü ve pek aşina olmadığımız bir fizik sahasını incelemenin ötesinde, yükselen bir astrofizikçinin evreni ve evrendeki yerimizi düşünürken yaşadığı heyecanı da bizle paylaşıyor. Patlayan yıldızlar ve sıçrayan evrenler arasında Mack, aciz faniler olarak yolun sonunu değiştiremesek de en azından ne olup bittiğini birazcık kavramaya başlayabileceğimizi gösteriyor.
Her Şeyin Sonu, tüm bildiklerimizin en ucuna doğru uzanan, çılgınca eğlenceli, şaşılacak derecede neşeli ve iyimser bir seyahat.