- Ürün stoklarımızda kalmadığından, sepetinize "EBRU SANATI TERAPİSİ" ekleyemezsiniz.
İlginizi çekebilir…
Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları
"Yumurtalardan korkuyorum…O hiçbir deliği olmayan, yuvarlak beyaz şeyler…"
Alfred Hitchcock
Sinemanın Dâhileri Hakkında Sadece Arkalarından Konuşabileceğiniz Gerçekler
Tamam, yaratıcılıkta sınır tanımayan bu şahsiyetlerin sizin bizim gibi hayatları olmasını zaten beklemiyorduk. Ama Francis Ford Coppola hangi akla hizmet 3D pornografik film çekmiş olabilir ki? Ya da Chaplin neden haftalarca banyo yapmayı reddeder? Stanley Kubrick uzaylı paranoyasını bir sigorta poliçesiyle taçlandırdı mı? Woody Allen gibi henüz beşikteyken depresyona girmek, Ingmar Bergman gibi evini iki ruhla paylaştığını düşünmek, Martin Scorsese gibi ayın on birinci günlerinde uçağa binmemek ya da Kurosawa gibi setin ortasında "tükenmişlik sendromuna" yakalanmak bu mesleğin parçası mı? Ve siz bir kitabı okurken kaç kez "Yok artık, bu kadar da değil!" diyebilirsiniz?
Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları, Luis Buñuel'den Quentin Tarantino'ya, sinemanın yönünü değiştirmiş dâhilerin sıradışı hayatlarını, garip set ritüellerini, ilginç kişilik özelliklerini, tuhaf alışkanlıklarını ve patolojik zaaflarını, tüm çarpıcılığıyla -ve sansürsüz- ortaya koyuyor.
Işıklar sönsün! Film başlasın!
ROBERT SCHNAKENBERGER, aynı seriden Büyük Yazarların Gizli Hayatları da dahil çok sayıda kitabın yazarıdır. Brooklyn, New York'ta yaşar.
Postmodern Siyaset Pazarlaması
Kökleri iki yüz yıllık Osmanlı-Türk modernleşme sürecinin başlangıcına dayanan ve siyaset geleneğinde bulunan devamlılık ve kopukluk, günümüzde yeni renkler, biçimler ve tarzlarla ortaya çıkıyor. İçinde bulunduğumuz tarihsel dönemin tüm etkileri ülkemizde de kendini her alanda hissettiriyor. Postmodern siyaset ve pazarlamayı geniş bir yelpaze içinde ele alıp yorumlama ve anlamlandırma ihtiyacı duyuluyor.
Çelişkiler, iniş ve çıkışlar, zıtlıklar, akışkanlıklar, belirsizlik ve bilinmezlikler taşıyan yeni tarz siyaset pazarlamasının günümüzdeki görünümü nedir? Bugün çok daha bulanık ve puslu günlerin yaşandığı, eski gerçeklerin dağıldığı, tüm yaşananların hayal mi, gerçek mi yoksa her ikisi de mi olduğunun yanıtının verilemediği bir ortamda, bu manzaradan çıkarılabilecek siyaset ve pazarlama uygulamaları şüphesiz ki kendini gösteriyor. Postmodern perspektiften bakınca, siyaset alanının ve pazarlamanın bir arada nasıl göründüğü ve bunların ne tür bir yol haritası çıkaracağı sorularına verilecek cevaplar, siyasetçiler dahil olmak üzere tüm paydaşlar ve seçmenler için önem kazanıyor.
Önümüzdeki seçimde, hem siyaset hem de siyaset pazarlaması açısından ne gibi oluşumlar ve değişimler etki alanı yaratacak? Hangi ayaklara yaslanarak siyasal pazarlama süreci yönetilecek? Postmodern Siyaset Pazarlaması, bahsi geçen konular ve sorular özelinde eleştirel tartışmaya bir zemin hazırlayarak, okuyucuyu siyaset ve pazarlama ekseninde yeni kavrayışlar ve uygulamalarla tanıştırıyor.
Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fizik Fikri
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN
Sabah daha yüzümüzü yıkamadan fizik prensipleriyle yüzleşiyoruz; geçen zamanın çetelesini tutan çalar saat, ışık dalgalarını yansıtan ayna, musluktan incelen bir sütun şeklinde akan su. Ya da şöyle bakalım: günlük sohbetlerimizde pek de adını anmadığımız Bernoulli denklemi olmasa, uçağın uçabilmesini; Maxwell denklemleri olmasa, elektromanyetik dalgalar üstünden dünyayı saran iletişim ağları kurmamızı ya da X-ışınlarının keşfini nasıl açıklayacaktık?
Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fizik Fikri, bizi çevreleyen fizik prensiplerini mümkün olan en anlaşılır dil ve sunumla ortaya koyuyor. Kütleçekim, ışık, enerji gibi temel kavramlardan başlayıp kuantum, kaos, karanlık enerji, Tanrı Parçacığı gibi bilimsel arayışın parlak fikirleriyle dolu bir evrene yol alıyor. Ünlü fizikçilerin yaşamına dair kısa bilgiler, buluşları o günün şartlarıyla görmemizi sağlayacak zaman çizelgeleri ve açıklayıcı illüstrasyonlarıyla bu kitap fiziğin temelini anlamak için eşsiz bir rehber.
Rıhtım
Kayıp bir çocuk…
Ve ortaya çıkarılması gereken bir yalan ağı…
Varlıklı bir ailenin on beş yaşındaki çocuğu olan Oscar Dreyer-Hoff kaybolduğunda, herkes bunun her zamanki kaybolmalarından biri olduğunu ve yirmi dört saat içinde ortaya çıkacağını varsayar. Ancak saatler ve günler geçtikçe aile daha da telaşlanır ve dedektif Jeppe Kørner ve Anette Werner Oscar’ın hayatını daha derinlemesine araştırmaya başlar. Aileye kötü niyetli notları kim gönderiyordur? Oscar’ın en yakın arkadaşı hangi sırları saklamaktadır? Ve limanda gerçekten neler olmaktadır?
Kørner ve Werner’in şimdiye kadarki en zorlu davasında, ellerindeki az kanıtla, Oscar’ı bulma ihtimalleri gittikçe azalmaktadır. Çoksatan Kiracı ve Kelebek Evi romanlarının yazarı Katrine Engberg, Kopenhag polisiyesi serisine gerilim ve muamma dolu Rıhtım ile devam ediyor.
“Engberg’i okumak, Jo Nesbo’nun ilk dönemlerini okumak, büyük bir polisiye yazarlığı kariyerine adım atmak gibi.”
—The New York Times Book Review
Basketbol (ve Diğer Şeyler)
Basketbol (ve Diğer Şeyler) her bir bölümde farklı bir basketbol sorusuna cevap veriyor. Ve bunlar, “Larry Bird, Magic Johnson’dan daha mı iyiydi?” gibi klişe sorular değil, aksine doğru bildiklerinizi gözden geçirmenizi sağlayacak kadar kışkırtıcı ve zihin açıcı sorular:
Michael Jordan’ın hangi versiyonu en iyi Michael Jordan’dı?
Kobe Bryant kariyeri boyunca kaç yıl gerçekten ligin en iyi oyuncusuydu?
Tüm zamanların en iyi smaççısı kim?
En önemli NBA şampiyonluğu hangisidir?
Allen Iverson mı, Dwyane Wade mi basketbol tarihi için daha önemlidir?
Shea Serrano bu sorulara, kendine özgü zekâsını ve bilgeliğini kullanarak, detaylı istatistiklerle desteklediği argümanlarla cevap veriyor. Bazen doğru bilinen yanlışları, bazen de istatistiklerin gizlediği gerçekleri ortaya çıkarıyor. Ama bunu rakamların soğuk yüzüyle değil, eğlenceli, fantezi dolu varsayımsal sorular sorarak yapıyor:
Eğer 1997’deki Karl Malone ile bir ayı bir sezonluğuna yer değişselerdi, hangisi o sezon daha başarılı olurdu?
Shaq ve Hakeem o teke tek maçı yapmış olsalardı neler yaşanırdı?
İmkânınız olsaydı kimin üstünden smaç basmak isterdiniz?
Basketbolun en güzel anlarını, hikâyelerini ve efsanelerini tartışan bu kitap, basketbolun mitolojisini eğlenerek keşfetmek isteyenlerin her zaman başucunda duracak.
“Asla fark etmediğiniz sorulara yanıt veren hem eğlenceli hem de bilgilendirici bir kitap.”
–Slam Magazine
“Eğlenceli dipnotlar ve muhteşem çizimlerle dolu.”
–Buzzfeed
“Zekice yazılmış, güzelce çizilmiş. Basketbolseverler için olmazsa olmaz bir kaynak.”
–Esquire
Wikipedia’ya İnanmalı mıyız?
Çevrimiçi etkileşime girdikçe yeni bilgi türleri ve topluluklar yaratıyoruz. Bu topluluklar nasıl oluşuyor? Bilgi kaynağı olarak onlara güvenip güvenemeyeceğimizi nasıl bilebiliriz? Başka bir deyişle, Wikipedia’ya inanmalı mıyız? Bu kitap, topluluğun ve bilginin tanımını, internetin yeni topluluk türlerini nasıl kolaylaştırdığını ve bilginin çevrimiçi işbirliği ve sohbet yoluyla nasıl şekillendiğini araştırıyor.
Amy S. Bruckman, kendimizi çevrimiçi ortamda temsil edişimizin etkileşimimizi şekillendirme biçimini, çevrimiçi ortamdaki kötü davranışların sebeplerini ve bu konuda yapılabilecekleri irdeliyor. Ve en önemli soruyu soruyor: İnternet kullanıcıları ve tasarımcıları olarak internetin hepimizin içindeki en iyiyi ortaya çıkarmasını nasıl sağlarız?
Wikipedia’ya İnanmalı mıyız? çevrimiçi toplulukları daha iyi anlamak, internette geçirdiği zamanı daha kaliteli ve güvenli hale getirmek, insan-bilgisayar etkileşimi ve sosyal bilişim hakkında fikir edinmek isteyen herkesin okuması gereken kayda değer bir kaynak.
“Bu kitap, çevrimiçi hayatın duygusal ve sosyal amaçlarımıza nasıl hizmet edeceğine dair yol gösteren bir rehber niteliğinde.” –Sherry Turkle
“Wikipedia’yı güvenli ve verimli bir şekilde kullanmak istiyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız.” –Howard Rheingold
“Tek kelimeyle harika! Bruckman, çevrimiçi topluluk tasarımı bilimini ifade etmek için sosyolojik ve psikolojik tüm bakış açılarını bir araya getiriyor.” –Keith N. Hamptony
Online Flört Online Romantizm
“Tüm dünyanın dijitalleşmesi ile aşkın kuralları yeniden şekilleniyor.”
Teknoloji artık duygusal ilişkilerimizi de yönetiyor, tutku dolu ilişkileri başlatmamız, devam ettirmemiz ve sonlandırmamız için yepyeni bir dünyanın kapılarını aralıyor. Karşı cinsler arası iletişim hızlanıyor, ilişkiye geçme biçimleri çeşitleniyor. Sosyal medya platformları ve birçok uygulamayla yeni ilişkilere yelken açmak bir tık uzağımızda.
Herkesin umudu gerçekten sevdiği, sevildiği ve derin bir iletişimi sağladığı “doğru kişi”yi bulmak. Bu kitap ilişki ve aile danışmanlığında uzun yıllar deneyimi olan, uzman İrem Hattat’ın dijital çağda âşık olmak, kendini sevmek, sevilmek ve yakınlaşmanın değişimi üzerine bilgileri, görüşleri ve çıkarımlarıdır. Bir anlamda açık ya da kapalı dijital kimliğiniz üzerinden ilişki yaşamaktansa gerçek “hayatınızı” nasıl daha iyi bir hale getirebileceğinizin de yol haritasıdır.
Eğer eş bulma amacıyla online flört gerçeğini öğrenmek istiyorsanız ya da eşinizin, flörtünüzün ya da hayat arkadaşınızın gözüne bakmak yerine günde elli kere akıllı telefonuna bakanlardansanız, saatlerinizi gerçek dünyadan ziyade online olarak hiç tanımadığınız kişilerle etkileşimde bulunarak geçiriyorsanız, bu kitap tam da sizin için yazıldı.
Küçük Prens
KÜÇÜK PRENS, PROF. DR. ALİ ATIF BİR’İN SUNUŞU VE YAZARIN RENKLENDİRİLMİŞ ORİJİNAL ÇİZİMLERİ İLE RAFLARDA!
Bir çocuğun sorduğu basit bir “Neden?” sorusu, en karmaşık yetişkin cevaplarından daha güçlüdür. “Bir şeyi gerçekten tanımak istiyorsan, ona zaman ayırmalısın,” der tilki. Bu, her öğreticinin, hatta ana-babanın kulağına küpe olması gereken bir cümledir. Çünkü değerler, ilgi, yani zaman ayırma ve sabırla inşa edilir.
—Prof. Dr. Ali Atıf Bir
Yetişkinler rakamlara bayılırlar. Onlara yeni bir arkadaştan bahsettiğinizde size esas gerekli şeyleri hiç sormazlar: “Ses tonu nasıldı? Sevdiği oyunlar neler? Kelebek koleksiyonu var mı?” Onların soruları genelde şunlar olur: “Kaç yaşında? Kaç tane erkek kardeşi var? Kaç kilo?” Sadece bu şekilde onu tanıyabileceklerine inanırlar. Eğer yetişkinlere, “Çatısında güvercinler ve pencerelerinde sardunyalar olan pembe tuğladan muhteşem bir ev gördüm…” derseniz bu evi hayal etmekte zorlanırlar. Oysa onlara şöyle demek lazım: “Yüz bin liralık bir ev gördüm.” O zaman sevinçle, “Ne kadar da güzel!” diye haykırırlar.
Uçağı arızalanınca çöle acil iniş yapmak zorunda kalan pilot, küçük bir çocukla karşılaşır. Adı Küçük Prens olan bu çocuk, üç yanardağı ve bir çiçeğiyle birlikte yaşadığı gezegeni hakkında ilginç hikâyeler anlatır. Küçük bir çocuğun gözünden yetişkinlerin dünyasına uzanan bu yolculuğa yazarın kendi çizimleri de eşlik eder.
Dünya edebiyatı tarihinin en önemli eserlerinden olan Küçük Prens, 300 farklı dile çevrilmiş ve birçok kez de filme çekilmiştir. Antoine de Saint-Exupéry’nin bu başyapıtının, bugüne kadar tüm dünyada 150 milyondan fazla satıldığı tahmin edilmektedir. Küçük Prens sadece çocuklara nasıl büyük olunacağını öğretmez, yetişkinlere de nasıl iyi bir yetişkin olunacağını öğretir. Bu efsane kitap, Prof. Dr. Ali Atıf Bir’in sunuşu ve yazarın renklendirilmiş orijinal çizimleriyle şimdi raflarda!
Yanlış Alarm
Time’ın “En Etkili 100 Kişiden Biri” ilan ettiği, Foreign Policiy’nin “En İyi 100 Küresel Düşünürden Biri” seçtiği ve Guardian’ın “Gezegeni Kurtaracak 50 Kişiden Biri” olarak tanımladığı Bjorn Lomborg’a göre iklim değişikliği konusunda hissedilen panik yarardan çok zarara neden oluyor. Kasırgalar kıyılarımıza vuruyor. Orman yangınları ülkelerimizi kasıp kavuruyor. Kutuplardaki buzullar günden güne eriyor. Politikacılar ve aktivistler bu konuda ortak bir mesajı benimsiyorlar: “İklim değişikliği gezegenimizi mahvediyor ve bunu durdurmak için bir an önce sert tedbirler almalıyız.” Çocuklar gelecekleri hakkında endişeye kapılıyorlar, yetişkinler böyle bir dünyada çocuk sahibi olmanın etik olup olmadığını tartışıyorlar.
Bjorn Lomborg Yanlış Alarm’da tüm bu tartışmalara noktayı koyuyor: “İklim değişikliği gerçek olsa da bir kıyamet tehdidi olarak görülmemelidir. Kötü ekonomi politikaları, dünyanın geleceği için çok daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Paniğe kapılan liderler, küresel ısınmayı önlemeye yönelik son derece pahalı ve bir o kadar da etkisiz politikalarla uğraşırlarken ülkelerin gelişmesi, aşılama, eğitim, tarım gibi çok daha acil pek çok konuda gerçekten fayda sağlayabilecek tüm adımları tamamen arka plana itmektedirler.”
Yanlış Alarm iklim değişikliği hakkında duyduğunuz neredeyse her şeyin yanlış ve çarpıtılmış olduğunu, kişisel tedbirlerimizin işe yaramayacağını ve politikacıların kontrolü ele almaları gerektiğini gözler önüne sererken daha iyi bir dünya için de somut önerilerde bulunuyor.
“İklim değişikliği konusunu akademik referanslarla değerlendiren ikna edici bir kitap.” –Publishers Weekly
“Titiz bir araştırma örneği. Kesinlikle okumaya değer.” –Forbes
“Lomborg kıyameti andıran tartışmaların panzehirini bu kitapta sunuyor.” –Jordan Peterson
“Biz insanlar, ekonomik krizlerin olumsuz etkilerini önemli ölçüde azaltabilecek şekilde iklim değişikliğine uyum sağlama yeteneğine sahibiz. Bunun nasıl yapıldığını öğrenmek için Yanlış Alarm’ı okumalısınız.” –Niall Ferguson
Bilim İletişimi
Bilimi halka iletme çabalarının izi 16. yüzyıla dek sürülebilir. O yıllardan bu yana bilim iletişimi gelişerek gittikçe daha karmaşık bir hal almıştır ve günümüzün en önemli meselelerinden birçoğunun temelini oluşturmaktadır.
Bilim İletişimi bilim hakkında konuşmaktan halkla etkileşime geçmeye, bilim eğitiminden bilim haberciliğine, bilim iletişiminin son dönemlerdeki eğilimleriyle değişimlerine değiniyor.
Teorik bilgiyi pratikle birleştiren, konunun özüne odaklanan, tutarlı ve anlaşılır bir inceleme sunan Bilim İletişimi bu alanda çalışan profesyonellere ve alanın öğrencilerine ihtiyaç duyacakları temel bilgi, strateji ve bakış açılarıyla donatılmış güncel bir rehber sunuyor.
Bir Şey Olduğu Yok
Fang Ailesi'nin Yazarından
Yılın En İyi Kitabı seçkilerinde
New York Times * Washington Post * People * Time * Buzzfeed
Lillian ve Madison’ın yatılı okulda başlayan beklenmedik dostlukları, Lillian’ın olaylı bir şekilde okulu terk etmesiyle mektuplara kalmıştı. Ta ki yıllar sonra yine bir mektupla gelen yardım çağrısına kadar.
Madison, Lillian’dan üvey ikizlerine bakıcılık yapmasını istiyor. Ama bir detay var: İkizler kızıp üzülünce alev alıyorlar. Gerçekten, alev alıyorlar. Kendilerine zarar vermeyen ama etraflarında ne varsa yakıp yıkan, korkutucu ve bir o kadar da göz alıcı alevler.
Bocalamakla geçen hayatında kaybedecek pek de bir şeyi olmayan Lillian, yazı çocuklarla geçirmeyi kabul ediyor. Üçü artık birbirlerine güvenmeyi, başkalarını umursamamayı –ve Madison’ın politikacı kocasından uzak durmayı– öğrenmek zorundalar. Peki ama Lillian gece uykusunda bile onlar yüzünden yanabileceği gerçeğiyle ne yapacak? Bir an önce onlardan uzaklaşmanın yollarını mı arayacak yoksa bu tuhaf güzellikteki çocuklarla el ele verip dünyanın karşısına mı dikilecek?
Birbirlerini anlamaya, dünyadaki küçük yerlerini bulmaya çalışan sıra dışı karakterlerin buluştuğu bu tuhaf, yumuşak ve eğlenceli roman, Kevin Wilson'ın olağanüstü ile olağanı aşılamadaki muazzam becerisini bir kez daha doğruluyor.
“Bu kitabın güzelliğini aklım almıyor. Her şeyiyle özgün, bir o kadar da muhteşem.” Taffy Brodesser-Akner, New York Times
“Benzerini okumuştum diyeceğiniz tek bir satır yok. O kadar taze bir ses.” Entertainment Weekly