“Tuhaf Hikâyeler Akademisi Baskerville” sepetinize eklendi. Sepeti görüntüle
İlginizi çekebilir…
Tır Şoförü Ne Yapar?
195.00₺
Yolculuk başlasın, düt düüüt!
Şu an elinde tuttuğun kitabın buraya nasıl geldiğini biliyor musun? Veya evindeki eşyaların?
Etrafında görüp kullandığın hemen her şey oraya kendiliğinden gelmiyor.
Tır şoförü, üretildikleri yerden onları alıp bize getiriyor!
Kocaman, tam donanımlı bir tır kullanıyor. Tırın içini bir görsen; buzdolabı ve yatak bile var!
Sonuçta yorucu bir günün ardından tır şoförü dinlenmek isteyebilir. İşi yalnızca araç kullanmakla bitmiyor, başka görevleri de var…
Merak ediyorsan haydi atla, başlayalım yolculuğa!
İŞTE SANA TIR ŞOFÖRLERİ VE SEYAHATLERİ HAKKINDA HARİKA BİLGİLERLE DOLU BİR KİTAP.
Nöromandiya: Beynin Gizemlerine Çizgilerle Yolculuk
392.00₺
“Sosyal bir tür” olmak ne demek? Gruplar oluşturduğumuzda beynimizde ne değişiyor? Kendimize benzeyen insanlarla mı yoksa farklı olanlarla mı bir arada olmalıyız?
Birlikten gerçekten kuvvet doğuyor mu? Yoksa nerede çokluk, orada..?
Yaklaşık elli yıllık kariyerleri boyunca beyin hastalıkları üzerine önemli çalışmalara imza atan profesör çift Uta ve Chris Frith, Nöromandiya'da, "Beyin neyi bildiğini nereden bilir?" gibi temel bir sorudan başlayarak bizleri insan beyninin mucizeleri ve gizemleri arasında keyifli, çizgi roman tadında bir yolculuğa çıkarıyor.
İkili, nörobilimin doğuşundan otizm ve şizofreni üzerine bizzat gerçekleştirdikleri çığır açıcı araştırmalara, oradan da çeşitlilik, önyargı, güven ve empati gibi sosyal bilişin yeni sınırlarına uzanarak beynimizin işleyişi (ve diğer beyinlerle nasıl işbirliği yaptığı) hakkında sürükleyici ve fazlasıyla eğlenceli bir rehber sunuyor.
“Büyüleyici ve bağımlılık yaratacak kadar kolay anlaşılır bir rehber.” —Steve Pinker, Zihin Nasıl Çalışır kitabının yazarı
“İşbirliğinin önemini vurgulayan aydınlatıcı, ilham verici bir bilimsel yolculuk. Aynı zamanda merak, mizah ve alçakgönüllülüğün hoş bir karışımı.” —Kirkus
“Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Dünyanın önde gelen iki bilişsel nörobilimcisinin kariyerlerinin –ve ilişkilerinin– ilgi çekici bir hikayesi. Beynin nasıl çalıştığına dair esprili, erişilebilir bir giriş. Çizimleri de harika!” —Paul Bloom, Empati ve Hazzın Bilimi kitaplarının yazarı
Duygular En Çok Neyi Sever?
230.00₺
“Duygu” dediğimiz şu tuhaf yaratıkların sence nasıl bir yaşamları var? Hangi duygular birbirleriyle iyi geçiniyor, hangileri anlaşamıyor? En çok nelerden korkuyor, nelerden hoşlanıyorlar?
Çok sevilen Kimse Bakmazken Duygular Ne Yapar?’ın yaratıcıları, başrollerde yine duygularımızın olduğu sekiz minik ve etkileyici öyküyle geri dönüyor.
Merak ile Kaygı’nın meşhur dolap altı sohbetlerine kulak veriyor, Cesaret’in pek bilinmeyen kardeşiyle tanışıyor, İnat’ın yapıştığı yerden inmesini bekliyoruz; Fesatlık’ı tuzaklar kurarken, Şükran’ı elinde bir fincan sıcak çikolatayla Hafıza’nın koridorlarında gezerken, Sabır’ı kısık ateşte reçel kaynatırken izliyoruz.
Duygular En Çok Neyi Sever?’de Oziewicz’in şiirsel dili, Zając’ın muzip çizimleriyle birleşiyor, ortaya duygularımıza bambaşka bir gözle bakmamızı ve onları daha iyi anlamamızı sağlayan, incelikli, eğlenceli ve yaratıcı bir resimli kitap çıkıyor.
İşaret
269.00₺
“Muhteşem. Konu öyle tanıdık, karakterler öyle gerçek ki sadece distopya demeye gönlüm razı gelmiyor.” –MARIANA ENRIQUEZ
Yakın gelecek, İzlanda. Empati Testi adı verilen yeni bir teknoloji, bireylerin merhamet seviyesini ölçerek iyi ile kötüyü ayırt etmeyi, böylece toplum huzurunu kaçıracak olası eylemlerin önüne geçmeyi vadediyor. Kısa bir süre sonra testin zorunlu tutulup tutulmayacağını oylamak için referanduma gidilecek. Ulus ikiye bölünmüş durumda. Bir taraf testin daha güvenli bir toplum yaratacağına inanırken diğer taraf işaretlemeyi gayriinsani görüyor.
Karar günü yaklaşırken dört karakter –kuşkucu öğretmen Vetur, önde gelen psikologlardan Oli, testi geçemeyen işkadını Eyja ve teste girmeme hakkı için savaşan Tristan– kendilerini ahlaki ikilemler, derin önyargılar, dehşet verici adaletsizlikler ve kişisel mücadelelerle dolu bir sorular yumağının içinde buluyor: Toplumsal haklar nerede sonlanır, özgür irade nerede başlar? Ütopya ne zaman distopyaya dönüşür? Ortak iyinin ne olduğuna kim karar verecek?
İzlanda edebiyatının aykırı sesi Frida İsberg’in tedirgin edici ve sürükleyici bu çağdaş romanı, bize korkuyla mı yoksa insanların birbirine olan inancıyla mı dönen bir dünyada yaşamak isteyeceğimizi soruyor.
“İsberg, kamu vicdanı ve bilinci üzerine âdeta bir başyapıt yazmış. Karakterleri o kadar biricik, insani ve yanılabilir ki şu anda telefonumu elime alıp onlardan birini arayabilirmişim gibi hissediyorum. Uzun zamandır okuduğum en besleyici çağdaş romanlardan biri.” –KAVEH AKBAR
İZLANDA KADIN EDEBİYATI ÖDÜLÜ
P. O. ENQUIST EDEBİYAT ÖDÜLÜ
FJARA EDEBİYAT ÖDÜLÜ
“İç içe geçen olay örgüsüyle İşaret, toplum mühendisliğinin riskleri ve bireysel eylemliliğin sınırları hakkında önemli sorular soruyor. Kesinlikle çarpıcı bir ilk roman.” Hernan Diaz
Veteriner Ne Yapar?
195.00₺
Patili dostlarımız onlara emanet!
Hayvanları çok mu seviyorsun! Peki büyüyünce tüm gününü onlarla geçirebileceğin bir meslek olduğunu biliyor muydun? Veteriner hekimlik. Veteriner hayvanlarla ilgileniyor, hasta olanları iyileştiriyor. Bazen ameliyat yapıyor, bazense çiftliklere gidiyor. Evcil hayvanının aşılarını yapıyor, tırnaklarını kestiği bile oluyor! E tabii tüm bunları yaparken onları sevmeyi de unutmuyor.
Veterinerin bir gününde ona eşlik etmeye ne dersin?
İŞTE SANA VETERİNERLER VE BİR GÜNLERİ HAKKINDA HARİKA BİLGİLERLE DOLU BİR KİTAP.
Kısa
245.00₺
MUCİZELERİ SAYMAK'IN YAZARINDAN
NEWYORK TIMES BESTSELLER
JULIA BOYUNUN KISA OLMASINDAN FAZLASIYLA DERTLİYDİ.
AMA OZ BÜYÜCÜSÜ HER ŞEYİ DEĞİŞTİRECEKTİ.
Annesinin ısrarını hiç anlamamıştı Julia. Dansta iyi değildi ve dürüst olmak gerekirse sesi de… Neyse! Oz Büyücüsü’nün seçmelerine katılmak ona ne katabilirdi ki? Ancak Julia’nın kafasındaki sorular yerini hızla tiyatronun büyüsüne bırakır. Başta kendi cüce ama özgüveni dev rol arkadaşı Olive ve sanatçı ruhlu eşsiz Bayan Chang olmak üzere, gösteri sayesinde tanıdığı tüm insanlar, hissettiği duygular, yaşadığı deneyimler sadece tiyatro değil kendisi hakkındaki düşüncelerini de değiştirir. Julia’nın boyu hâlâ aynı olsa da artık çok daha “uzun boylu” hayalleri vardır.
New York Times çoksatanlar listesine giren, pek çok dile çevrilen ve ülkemizde de büyük beğeni toplayan Mucizeleri Saymak’ın yazarı Holly Goldberg Sloan’dan muzip, duygusal, şaşırtıcı ve karşı konulamaz bir dönüşüm öyküsü.
“Sloan sempatik ve büyüleyici genç karakterler yaratmakta gerçek bir usta. Mucizeleri Saymak’ı yıldız yapan her şey bu kitapta da var.”
Entertainment Weekly
Kendime Notlar
245.00₺
"Rahatsız edici bir kadın olmaktan korkuyorum. Ve yeterince rahatsızlık vermemekten. Korkuyorum. Ama yine de yapıyorum.”
Emilie Pine bu baş döndürücü ilk kitabında hayatında iz bırakan olaylarla konuşuyor; toplum olarak konuşacak dili yeterince geliştiremediğimiz, acı tatlı, gizli kapaklı, aynı zamanda sıradan olaylar bunlar. Kısırlık, alkolik bir ebeveynle ilgilenmek, kadınların bedenleri ve acıları çevresindeki tabular, cinsel şiddet ve kendine şiddet gibi dile getirilmez konuları radikal dürüstlüğüyle anlatıyor, kadınların sessizliğini tercih eden topluma cesaretle isyan ediyor. Bir kadının hikâyesi bu, aynı zamanda tüm kadınların hikâyesi. Kahredici, dokunaklı, bilgelik ve sevinç dolu bir kitap Kendime Notlar.
“Emilie Pine’ın keskin sesi hassas noktalara dokunuyor; hikâyesi tamamen özgün ama elimin tersi gibi tanıdık. Kendime Notlar bu yıl okuduğum en iyi anı kitabı.” Glennon Doyle
“İnsanın kalbini hem kırıyor hem tamir ediyor; açık ve dürüst.” RTÉ
“Herkesin içinde okumayın çünkü ağlayacaksınız.” Anne Enright
“@emiliepine, benliğinin bu bölümlerine sahip çıktığın için teşekkürler. Bunu yapmakla bana da kendi benliğimin benzer bölümlerine ulaşıp onlara sahip çıkma gücü verdin. Sen ve ben aynıyız.” Gillian Anderson
“Acı verici, uzlaşmaz, çok parlak. . . Hemen her kadının keşke duymazdan gelebilseydim diyeceği o ısrarcı içsesin duyuluşu.” Financial Times
Metropol
290.00₺
İki yüz bin yıllık insan varoluşunda hiçbir şey bizi şehir kadar derinden değiştirmedi. İmparatorluklar yükseldi ve yıkıldı, yaşam muazzam bir devinimle değişirken şehirler arka planda insanlığın laboratuvarı gibi çalıştı. Antik Roma'nın hareketli pazar yerlerinden modern Tokyo'nun neon ışıklı gökdelenlerine kadar şehirler, binlerce yıldır yenilik, sanatsal ifade ve sosyal çalkantıların hem merkezi hem de dönüştürücüsü olageldi.
Tarihçi ve yazar Ben Wilson, şehirlerin tarihinin aynı zamanda uygarlığımızın tarihi olduğunu göstermek için bizi 26 şöhretli şehirden geçen, yedi bin yıllık bir dünya turuna çıkarıyor. Demokrasi ve felsefenin ilk adımlarını attığı Atina agorasını, İslam dünyasının kalbinde bir bilgi ve kültür köprüsü olan Ortaçağ Bağdat'ının dolambaçlı sokaklarını, sarsıcı sosyal değişimlerin merkezi Londra'nın Sanayi Devrimi sırasındaki direncini, bireyi kalabalığa kurban veren New York gökdelenlerinin ruh sağlığımıza etkisini ve ekonomik güç sembolü 21. yüzyıl Şanghay'ının ekoloji kavşağındaki dönüşümünü mercek altına alıyor.
Metropol, yaşadığımız şehirlerin hem en büyük zaferlerimize nasıl ışık tuttuğunu hem de en derin kusurlarımızı nasıl ortaya çıkardığını gözler önüne seriyor.
"Neden şehirlere tutulduğumuzu ve neden –onca kıyamet ve karamsarlığa rağmen– yakın zamanda onları terk etmemizin olası durmadığını anlamamızı sağlıyor." ―Tim Smith-Laing, Daily Telegraph
"Dünyanın en büyük şehirleri aracılığıyla uygarlık tarihine yaratıcı bir bakış." ―Times
Köprünün Öte Yanı
258.00₺
GÖLÜN KIYISINDA'nın yazarından
2006 MAN BOOKER ÖDÜLÜ ADAYI
"Büyük mutlulukları ve hüzünleri çağrıştırıyor."
Times
Böyle bir kaybın acısından sonra artık hiçbir şeyin onun için önemli olmayacağını zannederdiniz ama besbelli ki işler hiç de öyle yürümüyordu. Aksine şimdi her konuda korkuyla doluydu. Sanki sonunda kaderin korkunç gücünü, sinsiliğini, sırtını yaslayabileceğinden emin olduğun o tek şeyi nasıl da anında silip yok edebileceğini görmüştü ve artık sürekli omzunun üstünden arkaya bakıp duruyor, bir sonraki darbenin nereye inebileceğini anlamaya çalışıyordu.
Kanada’nın çağdaş edebiyattaki en önemli temsilcilerinden Mary Lawson’ın pek çok dile çevrilen ve Man Booker Ödülü’ne aday gösterilen romanı Köprünün Öte Yanı, Kuzey Kanada’nın uçsuz bucaksız topraklarında iki kardeşin ve iki kuşağın hikâyesini anlatıyor. İkircikli kardeşlik ilişkileri, rekabet, saplantılı aşk ve karmakarışık duygular üzerine yalın ve zarif bir roman.