İlginizi çekebilir…
Alev Makinesi
Roberto Arlt’ın Yedi Deli Adam’ı tamamlama niyetiyle kaleme aldığı Alev Makinesi’nde, Astrolog ve Erdosain’in medeniyeti yok etme planları, teknolojik açıdan oldukça spesifik temellere otursa da psikolojik olarak son derece dengesiz bir hale bürünür. Grubun her bir üyesinin yarattığı oyunlar ve fanteziler, entrikalar ve komplolarla karakterize edilen içsel gerçeklikler, dünyadan her geçen gün daha fazla soyutlanmalarına yol açar. Fakat Alev Makinesi’nde trajediye yer yoktur; yok oluş kimyasal savaşın rasyonel ve bilimsel yöntemleriyle gerçekleşecektir. Okursa, kahramanların ahlak anlayışlarını terk ettikleri, dehşetin ve özkıyımın hüküm sürdüğü bir yerde, onlarla birlikte adım adım uçuruma sürüklenir.
“Roberto Arlt en büyük vizyonerlerimizden... Onun için yazmak dağlamaktır, asitle eritmektir; zalim bir şehri ve o şehrin köpekler gibi sürekli sinsi sinsi yaşamaya mahkûm edilmiş kadın ve erkeklerini birbiri ardına gözler önüne seren cam slaytlar yansıtan sihirli bir fenerdir… Bu, sanattır; tıpkı sokaklarda dövüşen Francois Villon ve tavernalarda bıçak sallayan Kit Marlowe’un mağrur Goya'sının (Arlt bunu okusaydı suratıma yumruk atardı) sanatı gibi... sadece büyük sanatın yapabileceği bir şekilde, bizi kendimizle yüzleştiren bir sanat.”
Julio Cortázar
Anne Ben Düştüm mü?
“Hayat çoğu zaman ‘Neden?’ sorumuza sağır, olup biteni bir mantığa oturtma çabamıza kayıtsızdır. Nedenleri görememenin yol açtığı keyfilik izlenimi, zihnimizi işlevsiz bırakıp bizi gafil avlar, güvenimizi sarsar, kaygılarımızı artırır. Oysa kurmaca, tekil bir yazarın zihinsel tasarımı olduğundan bizi düzenli, kavranabilir, rasyonel bir evrenle buluşturur. Bir romanın, bir filmin karşısında, hayatın ıskartaya çıkardığı anlama hünerimize kavuşuruz. Kurmacanın derli toplu zihni, bizimkine model olur. Öyleyse belki de kurmacalara yönelirken niyetim kafamı dağıtmak değildir de, gündelik hayatın darmadağın ettiği zihnimi toplamaktır. Neden-sonuç miyopisinden kaynaklanan yarın endişesinin pansumanıdır kurmacalar. Anlam veremediğim gündeliğin zihnimde açtığı yaralar, kurmaca karşısında tatlı tatlı kaşınarak iyileşir. Ertesi sabah yataktan kalkıp aynı keşmekeşin içine girebilecek gücü bulabiliyorsam, uzun günün sonunda beni şefkatle beklediğini bildiğim kurmacalar sayesindedir.”
Gerçek olmadıklarını, üstelik er ya da geç hikâyelerini unutacağımızı bildiğimiz halde filmlerden, romanlardan neden vazgeçemiyoruz? Karşıladıkları ihtiyaç tanımlanabilir mi? Kurmacalara neden muhtacız? Beliz Güçbilmez kurmaca-gerçek ilişkisini, ilk bakışta göze çarpan benzerlikleriyle değil de benzerliğin bağrındaki farkla düşünmeyi öneriyor. Kurmaca evreninin kişisel deneyim arşivimize ve duygusal repertuvarımıza katkısını da ürettiği hakikati de ancak o farkı koruyarak tecrübe edebileceğimizi anlatıyor. Anne Ben Düştüm mü? kurmacaların içinden hayata yönelttiği sorularla, mevcut koşullarda varoluşumuzu daha anlamlı kılmanın güvenli yollarını seriyor önümüze.
1979
Sırlar ve Yalanların Karanlığında Bir Gazeteci...
Glasgow’un tozlu sokakları, basın dünyasının amansız rekabeti ve derinlerde saklanan karanlık sırlar...
Val McDermid; polisiye edebiyatının ustası, okurlarını bu kez büyüleyici bir gerilimle 1979’a götürüyor. Genç gazeteci Allie Burns, kariyerinde iz bırakacak bir hikâye peşindedir. Ama gerçeği ortaya çıkarmak, düşündüğünden çok daha tehlikeli olacaktır. Meslektaşı Danny Sullivan ile birlikte bir yolsuzluk skandalını araştıran Allie, kendini hem hayatını hem de sevdiklerini riske atacak bir komplonun ortasında bulur. Tehditler, cinayetler ve yalanlar arasında, Allie yalnızca gazeteci kimliğiyle değil, insan olarak da sınanacaktır. 1979, yalnızca bir dönemin ruhunu ve gazetecilik etiğini sorgulamakla kalmıyor, aynı zamanda cesaret, dostluk ve adalet arayışıyla okuyucuyu derinlemesine etkileyen bir hikâye sunuyor.
Gerçeği aramaya cesaretin var mı? Bu gerilim dolu roman, sizi ilk sayfadan son satıra kadar nefessiz bırakacak. Val McDermid’in 1979’u, polisiye romanların altın standartlarını yeniden tanımlıyor.
“Ustaca kurgulanmış, karanlık ve sürükleyici.”
—Washington Post
“Türünün zirvesinde olan bir yazarın, yeteneğinin doruğunda yazdığı muhteşem bir roman.”
—Peter James
Kötü Tavsiye
Bilim kendi adına konuşmaz. Bilim insanları, kafa karıştırıcı olabilecek konulardaki içgörülerini halkın ihtiyaç duyduğu şekilde ifade edemezler. Ünlüler, taraftarlar, lobiciler ve arkalarındaki fon sağlayıcıları, bilim insanlarının basit yanıtlar verme konusundaki isteksizliklerinden yararlanıp medyayı yanıltan yanlış iddialarda bulunurlar ve bu sahte bilgi saldırısının ortasında insanların kafası kendileri için neyin iyi neyin kötü olduğu konusunda daha da fazla karışır. Kötü Tavsiye’de Paul A. Offit, yanlış bilgiyle mücadelede yapılması ve yapılmaması gerekenlere dair edindiği bilgeliği okurla paylaşıyor.
Offit bu kitabında bilim ve sahte bilim konularını ele alınken sadece kurnaz şarlatanların ve onların “mucizevi” tedavilerinin tetiklediği fikirleri değil aynı zamanda Holokost ve iklim değişikliğinin inkârı gibi yıpratıcı, tehlikeli ideolojileri de tartışıyor. Kötü Tavsiye bilime yönelik politik saldırılardaki artıştan rahatsız olan okurlar için kesinlikle eşsiz bir kılavuz niteliğinde. “Bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüşü tartışan kusursuz bir örnek.” –Publishers Weekly “Kötü Tavsiye bilimsel konularda kamuoyunu yanlış yönlendiren ayrıntıları akıcı ve mizahi bir üslupla okurvcxva sunuyor.” –Washington Post
Çoluk Çocuk
"Bir başyapıt, daha önce hiç açılmamış bir hazine sandığının içini görmek için ayrıcalıklı bir davet." Johnny Deep
COLTRANE’in öldüğü yazdı, aşkın ve isyanların yazıydı ve Brooklyn’de tesadüfi bir karşılaşmanın iki genç insanı sanat, bağlılık ve başlangıçlarla dolu bir hayat yolculuğuna çıkarttığı yazdı.
Pek çok eleştirmen tarafından 2010’un en iyi kitapları arasında olarak gösterilen ve son olarak prestijli National Book Awards’u kazanan ÇOLUK ÇOCUK, bir aşk hikâyesi olarak başlayıp bir ağıt olarak sona eriyor.
Altmışların sonu, yetmişlerin başındaki New York’a, onun zengin ve fakir insanlarına, sanatçılarına ve serserilerine bir selam çakıyor. Yolun başında birbirlerine göz kulak olmaya söz vermiş iki genç sanatçı, Patti Smith ve Robert Mapplethorpe’un yu¨kselişini ve şöhret kapısını aralayışlarını nefes kesici bir içtenlik ve saflıkta anlatan bu kitap, gerçek bir masal.
"...Robert hakkında, bizim hakkımızda yazabileceğim daha pek çok hikâye var. Ancak anlattığım hikâye bu. Anlatmamı istediği hikâye bu. Sözümü tuttum. Dünyanın kara ormanına dalan Hansel ile Gretel gibiydik. Asla hayal bile edemeyeceğimiz cazibelerin, cadıların ve iblislerin yanı sıra ancak bir kısmını hayal ettiğimiz ihtişamlarla karşılaştık. Bu iki genç adına hiç kimse ne konuşabilir, ne de birlikte geçirdikleri günler ve geceler hakkında doğruyu söyleyebilir. Bunu sadece Robert ile ben anlatabiliriz. Onun deyişiyle, bu bizim hikâyemiz. Ve o gittiği için, bunu size anlatma görevini bana bıraktı. "
Eğlenceli Boyama Küçük Prens
Küçük Prens hikâyesi hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı!
Haydi en sevdiğin boya kalemlerini al, hayal gücü şapkanı tak. Noktaları birleştir, aradaki farkları bul, bulmacaları çöz, ilginç bilgiler öğren! Ayrıca boyanacak birçok resim de seni bekliyor. Küçük Prens’in meşhur macerasını yeniden keşfet ve eğlenceli aktivitelerin tadını çıkar.
Hints For Life – Simple Explanations of Complex Topics
“But my friends know, there are many Murat’s they deal with, such as the spouse, father, uncle, young man, manager/supervisor, industrialist, Turkish etc. Even they have differenttypes, brave, impervious to the place of attack, with sarcastic characteristics depending on the situation. Do you think you’re any different?”
In this book, the prominent businessman Murat Ulker, who has transformed Yildiz Holding into a global company with more than 65,000 employees operating in an area where morethan a four billion consumer population lives across four continents, covers everything frommanagement and leadership to corporate communication and marketing, from science and technology to nutrition and health. Murat Ulker is the Chairman of the Board of Directors of pladis and Godiva, which includes United Biscuits, Ulker, Godiva, DeMet’s Company. Youwill read his views on various fields, from individual and social matters to culture and art.
In his writings, enriched with his observations and experiences based on the books he has read or the conferences he attended, Murat Ulker not only gives clues to the principles thathave enabled him to be successful but also makes many predictions about the future. In thesetexts written during the pandemic, he also imagines how the future will be shaped whilediscussing how the pandemic will affect our daily and working lives.
We think this book, compiled from the articles that a successful businessman sharesregarding his experiences and sources on his blog, will attract readers’ attention from allwalks of life.
Küçük Prens
KÜÇÜK PRENS, PROF. DR. ALİ ATIF BİR’İN SUNUŞU VE YAZARIN RENKLENDİRİLMİŞ ORİJİNAL ÇİZİMLERİ İLE RAFLARDA!
Bir çocuğun sorduğu basit bir “Neden?” sorusu, en karmaşık yetişkin cevaplarından daha güçlüdür. “Bir şeyi gerçekten tanımak istiyorsan, ona zaman ayırmalısın,” der tilki. Bu, her öğreticinin, hatta ana-babanın kulağına küpe olması gereken bir cümledir. Çünkü değerler, ilgi, yani zaman ayırma ve sabırla inşa edilir.
—Prof. Dr. Ali Atıf Bir
Yetişkinler rakamlara bayılırlar. Onlara yeni bir arkadaştan bahsettiğinizde size esas gerekli şeyleri hiç sormazlar: “Ses tonu nasıldı? Sevdiği oyunlar neler? Kelebek koleksiyonu var mı?” Onların soruları genelde şunlar olur: “Kaç yaşında? Kaç tane erkek kardeşi var? Kaç kilo?” Sadece bu şekilde onu tanıyabileceklerine inanırlar. Eğer yetişkinlere, “Çatısında güvercinler ve pencerelerinde sardunyalar olan pembe tuğladan muhteşem bir ev gördüm…” derseniz bu evi hayal etmekte zorlanırlar. Oysa onlara şöyle demek lazım: “Yüz bin liralık bir ev gördüm.” O zaman sevinçle, “Ne kadar da güzel!” diye haykırırlar.
Uçağı arızalanınca çöle acil iniş yapmak zorunda kalan pilot, küçük bir çocukla karşılaşır. Adı Küçük Prens olan bu çocuk, üç yanardağı ve bir çiçeğiyle birlikte yaşadığı gezegeni hakkında ilginç hikâyeler anlatır. Küçük bir çocuğun gözünden yetişkinlerin dünyasına uzanan bu yolculuğa yazarın kendi çizimleri de eşlik eder.
Dünya edebiyatı tarihinin en önemli eserlerinden olan Küçük Prens, 300 farklı dile çevrilmiş ve birçok kez de filme çekilmiştir. Antoine de Saint-Exupéry’nin bu başyapıtının, bugüne kadar tüm dünyada 150 milyondan fazla satıldığı tahmin edilmektedir. Küçük Prens sadece çocuklara nasıl büyük olunacağını öğretmez, yetişkinlere de nasıl iyi bir yetişkin olunacağını öğretir. Bu efsane kitap, Prof. Dr. Ali Atıf Bir’in sunuşu ve yazarın renklendirilmiş orijinal çizimleriyle şimdi raflarda!
Güvenlik İlkesi
Güvenlik, politikada ve medyada günümüzün en önemli bahis konularından birini oluşturur. Kamusal tartışmalarda sorumlu siyasetçilerin dilinden hiç düşmez: Güvensizlik duygusunun artmasından yakınılır, güvenliğin güya özgürlüklerin ilki olduğu ilan edilir, işsizlik ve ekolojiyle birlikte halkın en önemli sorunlarından biri olduğu saptanır, çocuğun gelişiminin ve yetişkinin mutluluğunun vazgeçilmez koşulu haline getirilir.
Öte yandan birkaç yıldan beri “gıda güvenliği”, “enerji güvenliği”, “insan güvenliği” vs gibi yeni terimler ortaya çıkmıştır. Son olarak, güvenliklerle ilgili ekonomik sektörün her biçimi (enformatik, ev otomasyonu, gözetim) büyük bir gelişme içerisindedir.
Ama bu güvenlik denen şey nedir? Bir duygu mu, siyasi bir program mı, maddi güçler mi, bir sis bulutu mu, bir umut mu, patolojik bir takıntı mı, bir meşruiyet kaynağı mı, pazarlanan bir mal mı, bir kamu hizmeti mi? Fransız filozof Frédéric Gros, bu eserinde güvenlik kavramına tarihsel bir yaklaşım getirerek Stoacılardan sosyal ağlara kadar geçirdiği evrimi inceliyor. Gros'nun bu kışkırtıcı incelemesi, güvenliğin hem geçmişteki anlamlarına hem de günümüzdeki kullanımlarına ışık tutarak, güvenliğin günümüzdeki suiistimallerini ve gündelik yaşamdaki yaygınlığını gözler önüne seriyor.
Durdurulamayan İnsanlık 2
HER ŞEY NEDEN BU KADAR ADALETSİZ?
Tarih kitapları krallar, kraliçeler ve komutanların hikâyeleriyle dolu. Peki tüm bu insanlar nereden çıktı? Bazı insanlar saraylarda yaşayıp herkese emirler yağdırırken bazılarının niçin o sarayları temizlemek ve emirlere itaat etmek zorunda olduğunu merak ettiniz mi hiç? Sapiens kitabıyla tüm dünyada satış rekorları kıran tarihçi yazar Yuval Noah Harari genç okurlara yönelik serisinin ikinci kitabında on bin yıl önce gerçekleşen devrimin bugün bile hayatımızı nasıl etkilediğini anlatıyor. Her şeyin hangi noktada yanlış gitmeye başladığını ama hatalarımızı düzeltmek için hâlâ şansımız olduğunu gösteriyor.
Buğday yetiştirmeye dair masum bir çabanın kıtlıklara, açlığa ve savaşlara nasıl yol açtığını keşfediyoruz. Eski çağların dâhilerinin yazıyı nasıl bulduğunu ve neden vergi ödemek zorunda olduğumuzu öğreniyoruz. İki geveze iskeletle, altın küpeli timsahla ve milyonlarca mutsuz tavukla tanışıyoruz. Ayrıca insanların bitki ve hayvanları kontrol etmeyi öğrenmesinin, bizi nasıl birbirimizi kontrol etmeye yönelttiğini anlıyoruz. Durdurulamayan İnsanlık: Dünya Neden Adil Değil büyük bir şeffaflık ve mizahla harmanlanan gerçek bir hikâye. Dünyamızın nasıl şekillendiğini, neden bazı insanların her şeyi varken diğerlerinin hiçbir şeyi olmadığını merak edenler için destansı bir macera.
Hollanda Evi
Bazen evler hayatımızın tam merkezine oturur, hatıralarımızın temel taşı olur. Ama ya bir ev, hayatınızdaki en büyük pişmanlığın da kaynağıysa?
Maeve ve Danny… İki kardeş, Pennsylvania’daki ihtişamlı Hollanda Evi’nde geçen bir çocukluk... Babalarının ani ölümüyle bu muazzam malikâneden haksızca sürülen kardeşler, geçmişin hayaletleriyle yüzleşirken hırs, kıskançlık, aşk ve affetmenin ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyorlar. Fakat geriye bakmak, geleceği kurmalarına engel olabilir mi?
Ann Patchett’in derin insan gözlemleri ve büyüleyici anlatımıyla örülen Hollanda Evi, aile sırları, sadakat ve sevginin sınavına dair etkileyici bir roman. Peki ya siz, hayatınızdaki en büyük sınavı vermeye hazır mısınız?
Bu hikâye kalbinize dokunacak ve sizi unutamayacağınız bir yolculuğa çıkaracak. Hollanda Evi ile zamanın nasıl akıp gittiğini unutacak, kendinizi bu karmaşık ve büyüleyici ailenin içinde bulacaksınız.
“Patchett, her zaman yaptığı gibi bizi edebiyattan çok hayata benzeyen bir gerçeğe götürüyor.”
The Guardian
“Ann Patchett’in kurgusunu okurken mucizeler bekleyebilirsiniz.”
New York Times Book Review
“Patchett, usta bir hikâye anlatıcı.”
O, the Oprah Magazine
Gordon Ramsay ile Rota Dışı – Bir Mutfak Macerası: Dünyanın Dört Bir Yanından 60 Tarifle
Gordon Ramsay ile Rota Dışı – Dünyanın Tadı, Mutfakların Hikâyesi Dünya mutfağının kaşifi, tutkulu bir şef ve kültürlerin elçisi Gordon Ramsay, bu kez sizi mutfağın sınırlarını aşan bir maceraya davet ediyor. National Geographic’in aynı adlı televizyon programından ilham alan Gordon Ramsay ile Rota Dışı, yalnızca bir yemek kitabı değil; bir keşif, bir kültür ve lezzet manifestosu. Ramsay, dünyanın en uzak köylerinden en canlı şehirlerine uzanan bu yolculuğunda, yerel halkın mutfak sırlarını öğreniyor ve onları kendi mutfağına taşıyor. Endonezya’nın zengin baharatlarıyla yapılan Rendang’tan Patagonya’nın buz gibi ikliminde pişirilen kuzu tandıra kadar her tarif, o bölgenin tarihini, kültürel bağlarını ve hikâyelerini anlatıyor.
Bu kitap bir tarif koleksiyonundan çok daha fazlasını sunuyor: Her sayfada, kültürlerin yemekle kurduğu bağları, geleneklerini ve bu yemeklerin ardındaki hikâyeleri keşfetmek mümkün. Ramsay ile yemeklerin evrimini ve onları hazırlarken hissettiği tutkuyu paylaşmak isteyen herkese hitap ediyor. Küçük mutfağınızdan dünyayı keşfetmeye, her bir yemeği bir hikâyeye dönüştürmeye hazır olun. Hayat bir yolculuksa, her tabak bir hikâye anlatır. Gordon Ramsay’nin rehberliğinde, hem tat alma duyunuzu hem de ruhunuzu doyuracak bu eşsiz maceraya adım atın.