İlginizi çekebilir…
Hayvanlar Üzerine (3 Kitap)
Hayvan Olmak: Bir İnsanın Hayvana Dönüşmesinin İzini Sürmek
Charles Foster
Bu değerli gezegeni herkes ve her şey gibi paylaşan insanlara, canlı olmaya dair samimi ve radikal bir bakış açısı sunan Hayvan Olmak, hayvan olmayı deneyimleyebilmek gerçekten mümkün müdür, sorusunu hep yakınında tutarak diğer canlı türleriyle aramızda zaman içinde oluşmuş sınırları belirsizleştirmeye dönük bir çabanın ürünüdür.
Bir imkansızın peşinden giderek hayvan olmanın doğasını keşfe çıkan tutkulu doğabilimci Charles Foster, porsuk, susamuru, alageyik, tilki ve ebabil “olmayı” tecrübe etmeye kalkışarak, yitirdiğimiz vahşiliğimizin, inkar ettiğimiz vahşiliğimizin ve vahşileşebilmemizin nükteli hikâyesiyle zamanda unuttuğumuz tabiatımızı yeniden hatırlamamızı sağlıyor.
“Doğa yazını genellikle etrafı sömürgeci adımlarla arşınlayan ve iki metrelik mesafeden yeryüzünde gördüklerini anlatan insan hikayelerinden ya da hayvanların giyindiğini savunan insanlardan ibarettir. Bu kitap dünyayı, çıplak Welsh porsukları, Londra tilkileri, Exmoor susamurları, Oxford ebabilleri, İskoç ve West Country alageyikleriyle aynı düzlemde görerek anlatmak üzerine bir çabadır. Aynı zamanda koklama ve işitmenin görme duyusundan daha işlevsel olduğu bir yaşam alanında hareket etmenin nasıl bir his olduğunu öğrenmenin de hikayesi... Bir nevi edebi Şamanizm, ve itiraf etmeliyim ki, çok ama çok eğlenceliydi.”
Hayvanların Gizli Yaşamı
Peter Wohlleben
“Geyikler, yabandomuzları ya da kargaların, kendi içinde mükemmel olan hayatlarını yaşarken eğlenebildiklerini de kavrayan biri, kadim ormanlardaki yapraklar arasında neşeyle dolaşan o minik hortumluböceklerine de saygı duyabilir belki.”
Kimisi evimizin sakini, kimisi sokakların, kimisiyle penceremizde karşılaşıyoruz kimisiyle yabanda, ama kesin olan şu ki ne zaman seslerine kulak versek günümüz güzelleşiyor. Ne kadar farkında olduğumuz bir yana onları duyuyor, onları görüyor, onları etkiliyor ve onlardan etkileniyoruz. Bu kitap farklılıklarıyla bizi büyüleyen hayvanlarla duygu, düşünce ve değerler dünyamızdaki ortaklıkları gösteriyor. Bu sayede bizi hayvanlar âleminin diğer üyeleriyle ilgili varsayımlarımızı sorgulamaya ve bizimki kadar kırılgan yaşamlarına iştirak ederken bu bilgiyle hareket etmeye davet ediyor.
Doğa üzerine yazdığı kitapları onlarca dile çevrilip milyonlarca okura ulaşan Peter Wohlleben bu kitabında birbirlerine adlarıyla seslenen kuzgunlardan kendi yaptıklarına kafa yorup pişman olan sıçanlara, tavukları kandıran horozlardan sadık domuzlara, utangaç atlardan yas tutan geyiklere ve yavrularını eğiten keçilere kadar yeryüzünü paylaştığımız türlü çeşit hayvanın hikâyesine yer veriyor.
“Etkileyici ve okunaklı diliyle Peter Wohlleben’ın bu kitabı da başka bir cevher. Yazarın bilimsel keşiflerle kendi deneyimlerini harmanlamaktaki ustalığı sayesinde her bir sayfasını zevkle okudum. Siz de okuyun ve bir daha asla yeryüzünü diğer canlıların renkli ve zengin yaşamlarıyla paylaştığımız konusunda şüpheye düşmeyin.”
―Jonathan Balcombe
Hayvanların Tarihi - Felsefi Bir Deneme
Oxana Timofeeva
Sunuş: Slavoj Žižek
“Hayvanlar gitgide, teker teker sahneyi terk edip insanlığı kendi temsilleriyle, evcil hayvanları ve oyuncaklarıyla baş başa bırakıyor.”
Çalışmalarını çağdaş felsefenin sorunları merkezinde sürdüren akademisyen Oxana Timofeeva, Aristoteles’ten ödünç aldığı adla Hayvanların Tarihi'ni felsefi bir hat üzerinde kuruyor, tabiri caizse, “felsefe tarihini hayvanların tarihi olarak okumayı” öneriyor.
Hayvanlar bugün daha ziyade evcilleştirme, kapatma ya da imgeleştirme yoluyla gündelik hayatımıza, dilimize, düşünce dünyamıza dahil olurken bu çalışma “hayvan meselesi”ni Aristoteles’ten Hegel’e, Adorno’dan Deleuze’e uzanan geniş bir felsefe geleneğine ve Bataille, Kafka, Platonov gibi yazarların metinlerine atıfta bulunarak ele alıyor, hayvanla insan arasında aşina olduğumuz tüm ayrımlardan, insanlığa ve hayvanlığa dair tüm keskin tanımlardan azade yeni bir düşünme ve tartışma imkânı sunuyor.
“Eğer felsefe bilgelik sevgisiyse, Oxana Timofeeva'nın Hayvanların Tarihi, hayvan sevgisinden mürekkep bir felsefe çalışmasıdır. Felsefeyi hayvanlara karşı yanlış tutumundan ötürü kolayca mahkûm etmek yerine, hayvanlara haysiyetlerini iade etmek üzere Aristoteles'ten Deleuze'e filozofların nasıl daha farklı yorumlanabileceğini yeni baştan anlama çabasına giriyor. Hayvanların Tarihi, bize, biz insanlara, yeni bir dünya kazanmak için tüm ‘devrimci hayvanlar’la birlik olmayı öğretiyor. “
— Benjamin Noys
Neden Serisi: Neden Kaka Yaparım?
Sabri Ülker Vakfı Yayınları tarafından hazırlanan Neden Kaka Yaparım? – Neden Serisi,çocukları okul öncesi eğitime alıştırmak, öğrenim ve motor becerilerini geliştirmek için yayımlanmıştır. Çocukların merak ettiği birçok soruya cevap veren Neden Serisi kitapları, eğitici olmasının yanı sıra hareketli tasarımı sayesinde çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırıyor.
Herkes kaka yapar! Ama hiç nasıl olduğunu merak ettin mi?
Kaka nereden gelir? Vücudumuz hangi besinlere ihtiyaç duyar? Kaka neden önemlidir? Bütün soruların cevabını bu kitapta bulabilirsiniz.
Şaşırtıcı bilgilerle dolu bu kitabı okurken hem eğlenecek hem de bilgi dağarcığınızı geliştireceksiniz.
Gezi Kitapları Seti (4 kitap)
Latin Amerika
“Sınırları Kaldırdım” adlı blogun yazarı Okan Okumuş’un Latin Amerika’daki gezilerinden yola çıkarak hazırladığı Latin Amerika – Alternatif Bir Gezi Rehberi on iki ülkeyi kapsıyor. Açılışı Brezilya’yla yapan bu gezgin rehberinde Arjantin, Patagonya, Kolombiya, Küba, Meksika, Guatemala, Honduras, Nikaragua, Peru, Şili ve Bolivya üzerine sadece “nerede ne yenir, ne içilir?” sorularının cevabı yok. Turistten ziyade gezgin olmak isteyenler için alternatif rotalar ve öneriler, bu ülkelerin tarihlerine, kültürlerine dair bilgiler ve kişisel gözlemlerle bildiğimiz gezi rehberlerinden ayrılan bu kitapla, “uzaklardaki” Latin Amerika’nın büyüleyici atmosferine biraz daha yaklaşacaksınız. Sonra kim bilir, belki sırt çantanızı toplayıp yollara düşeceksiniz...
“Sınırları Kaldırdım” serisi Asya, Afrika ve Okyanusya’yla devam edecek.
“Hiç kuşkusuz, bu kitapta anlatılanlar hayata bakışımın ve gezginlik anlayışımın yansımalarıdır. Salt tüketen olmaktan kaçınan ve gittiği yerin yaşamına dokunmaya çalışan, oradaki yaşamları dünü ve bugünüyle birlikte anlamaya, anlamlandırmaya uğraşan bir gezi anlayışı bu.”
Kuzey ve Orta Afrika
Gezgin Okan Okumuş, Kuzey ve Orta Afrika - Alternatif Bir Gezi Rehberi’yle Yeşil Burun Adaları, Etiyopya, Fas, Senegal, Tanzanya, Ruanda, Uganda, Kenya ve Mısır’daki yol deneyimlerini, turizm endüstrisinden bağımsız biçimde seyahat etmeye ilgi duyan okurlarıyla paylaşıyor.
Okan Okumuş’un sırt çantasıyla yaptığı gezileri akıcı üslubuyla anlattığı Sınırları Kaldırdım dizisinin üçüncü kitabı Kuzey ve Orta Afrika’da unutulmaz yerel lezzetlerle tanışacak, vahşi doğada maceralara atılacak, farklı kültürden pek çok insana merhaba diyecek, yerel ritüellere katılacak ve bu ülkelerdeki gündelik yaşama olduğu kadar ilginç, çarpıcı tarihi olaylara da tanıklık edeceksiniz.
Yazarla birlikte binip yolculuk edeceğiniz sept-place’lar, boda-boda’lar ve tuk tuk’larla bazen enerjik metropollerin keşmekeşine takılacak bazen de tek bir turist bile görmeden günlerin geçeceği, henüz kitle turizmine yenik düşmemiş dingin cennetlere uğrayacaksınız.
Sınırları Kaldırdımdizisi Madagaskar, Güney Afrika Cumhuriyeti, Lesotho, Mozambik, Malavi, Zambiya, Botsvana, Zimbabve ve Namibya’yı içine alan Güney Afrikakitabıyla devam edecek.
Doğu Asya
Bilindik gezi kavramını bir adım öteye taşıyarak gittiği her yerde yabancı değil misafir olmak isteyen bir gezginden, alışılmışın dışında bir gezi rehberi.
Uzak diyarları yakına getiren gezgin Okan Okumuş, sırt çantasında taşıdığı anılarıyla Latin Amerika’dan sonra bu kez Doğu Asya’ya götürüyor bizi. Japonya’nın modern sokaklarında yürüyüp Vietnam’ın konuksever sofralarına konuk olacak, Kamboçya’nın tapınaklarından geçerek Tayland’ın yüzen pazarlarına ve Laos’un huzurlu dağ köylerine varacaksınız. Myanmar’da beklenmedik düğünlerden Çin’in antik kentlerine; efsanevi Trans Sibirya tren yolculuğuyla Moğolistan steplerinden geçerek Sibirya’ya uzanan bir yolculuğa hazır olun.
“Sınırları Kaldırdım” serisinin ikinci kitabı Doğu Asya – Alternatif bir Gezi Rehberi, yeni bir maceraya atılırken gerekli her türlü teknik bilginin yanında, alternatif rotalar, gizli lezzetler, kültür, tarih ve en önemlisi insanlara dair kesitlerle dolu zengin bir Doğu Asya sergisi sunuyor.
Sırt çantanızı alıp yollara düşme vakti!
Güney Afrika
Bilindik gezi kavramını bir adım öteye taşıyarak gittiği her yerde yabancı değil misafir olmak isteyen Okan Okumuş’tan alışılmışın dışında bir gezi rehberi.
“Sınırları Kaldırdım” dizisinin dördüncü kitabı Güney Afrika - Alternatif Bir Gezi Rehberi’nde insan hikâyeleri, efsaneler, tarih, kültür, alternatif rotalar ve yerel lezzetlerin harmanlandığı sıcak bir yolculuk bekliyor sizleri.
Bu yolculuk boyunca Okan Okumuş’la birlikte Güney Afrika Cumhuriyeti’nde muhteşem üzüm bağlarına ve Ümit Burnu’na uğrayacak, “ülke içinde ülke” Lesotho’da dağ köyünde bir aileye konuk olacak, Mozambik Adası’nda pastel renkli evlerin arasında yürüyerek bir şifacıyla tanışacaksınız. Malavi’de dağlara tırmanıp göl etrafında dolaşacak, Zambiya’da zengin yaban hayatını keşfedecek, Zimbabve’de Viktorya Şelaleleri’ne gideceksiniz. Botsvana’da Okavango Deltası’nda kanoyla yolculuk edecek, Namibya’da Herero yerlilerinin düğününe katılacak, Madagaskar’ın benzersiz doğası ve renkli kültürüyle karşılaşacaksınız.
Suç ve Ceza
Fyodor Dostoyevski’nin efsanevi eseri Suç ve Ceza, gençler için uyarlandı!
Resimlerle zenginleştirilen bu özel uyarlama, vicdan, adalet ve içsel hesaplaşma üzerine düşündürüyor.
Raskolnikov, bir zamanlar zeki ve gelecek vadeden bir üniversite öğrencisiydi.
Ama yoksulluk, umutsuzluk ve hayal kırıklıkları içinde yolunu kaybetti.
Bir çıkış ararken, onu geri dönülmez bir karara sürükleyen karanlık bir düşünceye kapıldı.
Fakat ne kadar güçlü olmaya çalışsa da, vicdanının sesi peşini bırakmaz.
Annesi ve kız kardeşinin gelişi, onu iyice sarsar.
Üstelik deneyimli bir dedektif, şüphelerini adım adım derinleştirmektedir.
Raskolnikov adaletten kaçabilecek midir?
Yoksa en büyük ceza, zaten kendi içinde midir?
Gerilim, psikolojik çözümleme ve vicdan muhasebesiyle örülü unutulmaz bir klasik.
Histeri
“Histeri ile ilgili her deneme, onun meşhur özelliklerini anmak zorunda. Histeri dendiğinde, bedenlerinin cinsel
istekleri altında bunalmış, cinsel düşüncelerini bastıran, konversiyonlarına kayıtsız, ötekiyle had safhada
özdeşleşen, kendini teatral tarzda ifade eden, kendini varoluşuna adayacağı yerde onu gündüz düşlerinde hayal
eden, çocuksu bir masumiyeti erişkin dünyeviliğine yeğleyen insanlar akla gelir. Telkinden mustariptirler; ya
ötekinden kolayca etkilenir, ya da düşüncelerini kendilerine refakat eden diğer histeriklere aktarırlar. Her ne
kadar karakter bozuklukları âleminde ikamet eden başkaları da yukarıdaki özelliklerden bir veya birkaçını
paylaşsa da bunların tümü yalnızca histerikte tek ve dinamik bir biçim altında bir araya gelir.
Kendime biçtiğim vazife, bütün bu özellikleri histerik biçimin kalıbına dökecek bir teori temin etmek.”
Sigmund Freud’dan hareket eden, Melanie Klein ve Donald Winnicott ekollerine uğrayan, Fransız psikanalitik
düşüncesinden Jacques Lacan’ı da ihmal etmeyen bu eserinde Bollas, histeri hususunda uzun süredir var olan
fikirlere yeni bakış açıları getirerek psikanaliz ve psikoterapiyle ilgilenen öğrenciler ve profesyonellerin yanı
sıra Batı kültüründe kişiliğin oluşumuyla ilgilenen sıradan okurlar için de aydınlatıcı bir metin sunuyor.
Mutluluk Paradoksu
Mutlu bir yaşam hayali, Platon’dan beri düşünürleri meşgul etmiştir ve modern zamanlarda bu konu, çağımızın en önemli konularından biri haline gelmiştir. Terapistlerin ve guruların yükselişi, mutluluk arayışının kültürümüzde ne kadar yayıldığını ortaya koymaktadır.
Mutluluk Paradoksu, bu modern saplantının nasıl geliştiğini inceliyor. Ziyad Marar, aradığımız ruh halini bulmanın nasıl son derece zor olduğunu ve mutluluğu aramaya ayrılan enerjinin büyük kısmının boşa harcandığını gösteriyor. Yazar, mutluluğun aldatıcı derecede basit bir fikir olduğunu ama her zaman anlaşılması zor olduğunu, çünkü bir paradoksa dayandığını iddia ediyor. Bu paradoks, kuralları çiğneme, macera veya kendini ifade etme arzusu ile toplumun onayını kazanma ihtiyacı arasındaki çatışma.
Psikoloji, felsefe, tarih, popüler romanlar, televizyon ve filmlerden oluşan geniş bir kaynak yelpazesinden yararlanırken özgürlük, onaylanma ya da meşruiyet gibi kavramları sorgulayan Mutluluk Paradoksu, yaşamında anlam arayan herkese daha cesur bir yol öneren bir başucu kitabı!
Kolektif Bilim Seti (7 Kitap)
Darwin’in Kayıp Dünyası: Hayvan Yaşamının Gizli Tarihi
Martin Brasier
Türlerin Kökeni’ni kaleme alırken Charles Darwin’in kafasını tek bir soru karıştırıyor ve evrim teorisini çıkmaza sokuyordu: “Neden Kambriyen dönemden önce yaşamış canlılara ait kalıntılar bulunamıyordu?” Literatürde “Darwin’in İkilemi” olarak bilinen bu problem yıllarca çözülemeyecekti, ta ki paleontoloji profesörü Martin Braiser evrimin “kutsal kâse”sinin peşine düşene kadar.
Darwin’in Kayıp Dünyası Braiser’ın Kambriyen patlaması öncesinde yaşamış canlı türlerine ait fosilleri arayışının öyküsünü anlatıyor. Karayip sahillerinden Sibirya steplerine uzanan bu zorlu bilimsel çaba, hayvan yaşamının evrimindeki kayıp halkaların izini sürüyor. Bilimin en büyük gizemlerinden birinin kapısını aralarken bizi günümüzün canlı çeşitliliğinden karmaşık hücrelerin ortak yaşama dayalı kökenine uzanan bir yolculuğa çıkarıyor.
“‘Kambriyen patlaması’ evrimsel bulmacaların en büyüğüdür ve son yıllarda büyük araştırmalara konu olmuştur. Braiser’ın merak uyandırıcı kitabı bize bu konuda tatminkâr bir yanıt veriyor. Konusunu geniş kitlelere bu kadar canlı ve kapsamlı bir şekilde sunma beceri ve iradesine sahip çok az yazar vardır.”
Anthony Hallam
“Organizmaların ve çevrenin birlikte yarattığı bu evrimsel hikâyede Darwin’in İkilemi’ne Braiser’ın bulduğu çözümü okumak büyük keyif.”
Lynn Margulis
Darwin’le Akşam Yemeği:
Evrim Yeme İçmeyi Nasıl Etkiler?
Jonathan Silvertown
“Her alışveriş listesi, her yemek tarifi, her menü ve yemek pişirmek için kullandığımız her malzeme evrimci anlayışın babası Charles Darwin’le akşam yemeğine üstü kapalı bir davettir.”
Jonathan Silvertown Darwin’le Akşam Yemeği’nde en eski hominin atalarımızla bizi büyük bir sofra etrafında bir araya getiriyor. Ekmek, et, süt ürünleri, deniz ürünleri, sebzeler, baharatlar, tatlılar gibi temel gıdalar ve değişen beslenme alışkanlıklarımız üzerinden yaşamın evrimine ışık tutuyor.
Tat ve koku alma duyularımızın nasıl evrimleştiğinden acının sofralarımıza nasıl girdiğine, karbonhidrat ve yağ düşkünlüğümüzden yemeklerimizi neden ve ne zaman paylaşmaya başladığımıza dek okuma iştahını kabartan sorularla şekillenen bu çalışma, gıda sorununun hayatımızı temelden etkilediği günümüzde, neyi nasıl yediğimizi farklı düşünmeye davet eden bir kılavuz.
“Yemek hakkında gereğinden fazla kitap olsa da, benim gibi biri olduğunuzu ve bu tür davetlerin size de hiçbir zaman fazla gelmeyeceğini umarak, şu an elinizde tuttuğunuz şeyin bir kitaptan ziyade bir akşam yemeği daveti olduğunu farz edelim istiyorum. Ancak baştan belirtmeliyim ki bu farklı bir akşam yemeği olacak; zihinlerimizi beslemeye yönelik bir akşam yemeği.”
“Jonathan Silvertown yemeğin ne kadar eski olduğunu; tarihte ilk kimin neyi yediğini ve insanların neden yiyeceklerin peşine düştüğünü iyi biliyor.”
— Leslie Nemo, Scientific American
Kökenler: Yaratılışın Bilimsel Öyküsü
Jim Baggott
Evren nasıl oluştu? İlk madde ne zaman meydana geldi? Galaksiler, yıldızlar, güneş sistemleri hangi süreçlerle ortaya çıktı? Canlılığın kökeni nedir? İnsan olmak ne anlama gelir?
İnsanlık tarihi boyunca yaratılışla ilgili çok farklı hikâyeler anlatılagelmiştir. Jim Baggott Kökenler’de yaklaşık 14 milyarlık bu öyküyü günümüzün bilimsel anlayışı ve birikimi çerçevesinde ele alıyor. Uzamın, zamanın, kütlenin, enerjinin, ışığın, galaksilerin, Güneş’in, Dünya’nın, yaşamın ve en nihayetinde Homo sapiens’in oluşumuna uzanan büyüleyici bir yolculuğa çıkıyor. Kozmoloji, jeoloji, evrim, antropoloji ve nörobilimdeki çağdaş düşünceleri bir araya getirerek varlığımızın kökenlerine dair bildiklerimizi haritalandırıyor ve henüz bilemediğimiz karanlık noktalara işaret ediyor. Bir bakıma yıldız tozlarından yaratılan insanın yıldızları yaratan müthiş tekillikten bugüne olup bitenleri anlamak için gösterdiği destansı çabayı özetliyor.
“Kökenler gerçekten ‘bizim’ hakkımızda bir kitap. Üzerinde yaşadığımız dünyanın nasıl oluştuğunu, yaşamın nasıl başlayıp evrilerek bizi meydana getirdiğini, bizim hikâyemizi anlatıyor. Kökenler’de sorgulanmamış olguları çoğunluğun açıklamalarından, kuşku uyandıran yorumlardan, safi spekülasyonlardan ayırmaya çalıştım. Bu kitap, bildiğimizi ve açıklayabildiğimizi düşündüğümüz şeylere dair net, dengeli ve (umarım) önyargısız bir bakış açısı isteyen okurları hedefliyor. Yaratılışın bilimsel hikâyesinin ‘kabul edilmiş’ ya da ‘resmi’ bir versiyonu bulunmuyor; fakat olsaydı, muhtemelen elinizdeki kitaba benzeyen bir şey olurdu.”
Novasen - Yaklaşan Hiperzekâ Çağı
James Lovelock
Bryan Appleyard ile birlikte
Gaia teorisiyle yaşamlarımızı ve gezegenimizi anlama biçimimizi sonsuza dek değiştiren, çağımızın önemli çevreci düşünürlerinden Lovelock, Dünya’da yaşamın geleceği hakkında muazzam bir yeni teori atıyor ortaya. Lovelock, üç yüz yılın sonunda Antropesen’in bittiğini ve Novasen adını verdiği yeni bir çağın başlamak üzere olduğunu iddia ediyor. Bu yeni çağda, şu anki yapay zekâ sistemlerinden yeni bir elektronik yaşam biçimi ortaya çıkacak: bizden on bin kat daha hızlı düşünen, kendi kendisini iyileştirme ve kopyalama becerisine sahip siborglar. Lovelock’a göre bu hiperzeki varlıklar, kıyamet senaryolarının aksine, gezegenimize en az bizim kadar bağlı olacak ve Dünya’yı soğutma, Gaia’daki organik yaşamı koruma projesinde bizimle birlikte çalışacak. Bu yeni çağla evrende düşünen tek varlık, kozmosu anlayan tek varlık olma statümüzü kaybedeceğiz. Belki de Novasen, zekânın tüm evreni kaplayacak bir şey haline gelişinin başlangıcı olacak, yani kozmosun enformasyona dönüşmesinin.
“Antroposen’in başlamasından kısa süre sonra hızlanmanın gücüyle kendisinden geçen yarışçı çocuklara döndük. Üç yüz yıldır hız pedalına basıyoruz, şimdi de insan yapımı elektronik, mekanik ve biyolojik şeylerin Dünya sistemini kendi başlarına yönetebileceği çağa yaklaşıyoruz.”
KİTAP ÜZERİNE
"Hiperzekâyı anlamak istiyorsanız, Novasen iyi bir başlangıç."
Tim Radford, Nature
"Novasen, kabilemizin bir büyüğünün, okumak için gereken kısa süreye fazlasıyla değen birikmiş bilgeliğinin bir ürünü."
Stephen Cave, Financial Times
"Bilim alanında zamanımızın en büyük düşünürü."
Sunday Times
"Dünya'ya bakışımızı değiştiren biliminsanı."
Independent
Sayılar ve Türümüze Katkıları
Sayı Sayma ve Kültürlerin Gelişimi
Caleb Everett
İnsan kültürleri şaşırtıcı derecede kısa bir süre öncesine kadar sayı mefhumuna sahip değildi. Sayıların icadıyla gelen sözel ve sembolik temsiller, insan yaşantısında köklü bir dönüşüme yol açtı. Çocukluğunu Amazonlardaki yerli kabileler arasında geçiren dilbilimci antropolog Caleb Everett ödüllü çalışması Sayılar ve Türümüze Katkıları’nda bu dönüşümün kapsamını ortaya koyuyor, farklı kültürlerin sayılarla ilişkisini ve sayıların insan zihnini, davranış ve kültürleri nasıl şekillendirdiğini incelikle ele alıyor.
Bilişsel bilimler, dilbilim, antropoloji, nörobiyoloji ve fizyoloji gibi farklı alanlardan pek çok araştırmayla zenginleşen bu anlatıda arkaik sayı sistemleri, yerli kabilelerin farklı sayma uygulamaları, insanlarla diğer hayvanların sayısal becerileri ve bu becerilerin nörobiyolojik kökenleri de ufuk açıcı örneklerle açıklanıyor.
Sayılar, İspanyolca, İtalyanca ve Çinceye çevrilmiş. 2018’de dilbilim dalında Amerikan Yayıncılar Birliği Prose Ödülü’ne layık görülmüş. 2017’de ABD Smithsonian Enstitüsü tarafından yeryüzünün işleyişini daha iyi anlamamıza yardımcı olan on bilim kitabı arasında gösterilmiştir.
“Everett’in çok farklı alanlardan çarpıcı çalışmalarla desteklediği güçlü bir savı var: Sayılar ne doğaldır ne de insan doğasına içkindir; insan zihninin yarattığı bilişsel bir icattır ve nicelikleri anlayıp ayırt etme şeklimizi ebediyen değiştirmiştir. Sayıların tarım ve tarıma dayalı kalabalık toplumların gelişiminde hayati rol oynadığına ilişkin savı da bir o kadar ikna edici.”
Amir Alexander, Wall Street Journal
“Everett binlerce yıllık insan evrimini irdeleme serüveninde Amazon ormanlarından Avustralya çöllerine yolculuk ederken insan kültürlerinin çeşitliliğini daha derinden anlama çabasını asla elden bırakmıyor, soluk kesici bir anlatıyla türümüzün en önemli bilişsel ve dilsel başarısını ele alıyor: sayı saymak ve niceliksel kavramları kullanarak muazzam çeşitlilikteki kültürel faaliyetleri zenginleştirip geliştirmek.”
Bernd Heine, University of Cologne
“Bu disiplinlerarası incelemede antropolog Caleb Everett sayı sistemlerinin evrimiyle ortaya çıkan sayısız olanak ve yeniliğe ışık tutuyor.”
Rachel E. Gross, Smithsonian
“Harika… Cesur ve derinlikli… Everett ele aldığı araştırmaların çeşitliliğiyle evrensel ve ikna edici bir anlatı sunuyor. Bilişsel deneylerin inceliklerini anlatırken de kabilelerin ritüellerini ve dilbilgisine ilişkin teknik detayları anlatırken de konuya aynı şekilde hâkim. Çocukluk yıllarını misyoner eğitimci ebeveynleriyle Amazon ormanlarında geçirmesinin avantajıyla keskin kavrayışlar sunuyor (babası ünlü dilbilimci David Everett). Sayılar ufuk açan, yer yer de okuyucuyu şaşkına çeviren bir çalışma. Dilin kültürel bir icat olarak türümüzü şekillendirmekteki hayati işlevini ikna edici bir şekilde ortaya koyuyor.”
Vyvyan Evans, New Scientist
Sıradışı Beyinlerden Öğrenebileceklerimiz // Eric R. Kandel
Beynin fiziksel yapısı dünyayla ilişkilenmemizi nasıl etkiliyor? Beynimiz milyarlarca sinir hücresinin gönderdiği sinyallerle bilincimizi, duygularımızı, dili ve sanatı nasıl kodluyor? Olağanüstü karmaşıklıktaki bu ağ, biz olgunlaştıkça gelişen fakat yaşamımız boyunca sürekliliğini şaşırtıcı ölçüde koruyan benlik duygumuzu nasıl oluşturuyor?
Beyin biliminin öncülerinden Nobel ödüllü Eric R. Kandel bilinci ve benlik farkındalığını oluşturan karmaşık sinir ağlarında ortaya çıkan aksaklıkların otizm, depresyon, bipolar bozukluk, şizofreni, Alzheimer, Parkinson ve travma sonrası stres bozukluğuna nasıl dönüşebildiğini açıklıyor. Beyin biliminin bilişsel psikolojiyle, beynin de zihinle ilişkisini göstererek hem ortak insanlık deneyiminin sosyallik, benlik, hafıza, karar alma, yaratıcılık gibi pek çok yönünü var eden hem de kaygı, stres, bağımlılık gibi pek çok sorunun altında yatan mekanizmalara ve insan zihninin işleyişine ışık tutuyor.
Kandel, alanın meraklılarına psikiyatrik araştırma, tanı ve tedavi yaklaşımlarının tartışılacak pek çok yönüne de tanıklık etme fırsatı vererek beyin bilimini inşa eden keşif ve araştırmaların tarih boyunca kat ettikleri yolları, aksayan zihinsel süreçlerin biyolojik kökenlerini ve güncel tedavi yaklaşımlarını sistemli ve anlaşılır bir dille aktarıyor.
Tuhafı Aşma Zamanı
Kuantum Fiziğine Farklı Bir Bakış
Philip Ball
“Kuantum mekaniği ‘tuhaf’ görünebilir ama mantıksız değildir. Sadece yeni ve aşina olmadığımız bir mantık devrededir. Kavrayabilirseniz, yani kuantum mekaniğinin işte bu şekilde işlediğini kabul edebilirseniz, o zaman kuantum dünyası tuhaf görünmekten çıkıp farklı gelenek ve görenekleriyle, kendi güzel iç tutarlılığıyla bambaşka bir yer olur çıkar.”
Tuhafı Aşma Zamanı analojiler, metaforlar, imgelerle dolu kuantum anlatılarından farklı olarak, burada ve şimdi hakkındaki peşin hükümlerimizi sarsan, uzay ve zamanla dalaşan, dile dökemediğimiz, mantığımızı hiçe sayan kuantum dünyasının neden “tuhaf” olduğunu değil, neden bizim dünyamızın ona benzemediğini anlatıyor.
Kuantum kuramının nasıl işlediğini, hakkındaki klişeleri, yanlış yorumları, deneyimlediğimiz dünyanın sezgi karşıtı ilkelerini nasıl yarattığını, bizim gerçeklik, bilgi ve dille kurduğumuz ilişkilerin sınırlarını neden, nasıl zorladığını tartışarak bu kuramla birlikte bugüne kadar bildiğimiz bazı şeylerin artık neden geçerli olmadığını gösteriyor.
“Ball’un son derece kolay anlaşılır metni, günümüzde kuantum mekaniğinin temellerinin teoride nasıl ele alındığını tüm detaylarıyla gösteriyor. Tuhafı Aşma Zamanı’nın bu alanda okuduğum en iyi kitap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.”
Margaret Wertheim, Washington Post
“Kuantum fiziği hakkında yazılmış son yılların en özgün ve ilgi çekici kitabı.”
Brian Clegg, Physics World
Ammonite
Ammonitler,soyu tükenmiş deniz canlılarıdır.Nautilus türleri gibi kabuklu canlı türlerine yakından ilişkilidir.Ammonitler Devoniyen döneminde ortaya çıktı ve Kretase döneminde yok oldular.
Ammonitler mükemmel indeks fosilleridir ,spiralli ve spiralsiz formlar olarak bulunurlar
Bulunan en büyük ammonit fosili 1,8 metre çapındaydı, ancak yaşam odası eksikti. 1895 yılında Almanya, Westphalia yakınlarında bulunmuştur.
Ürün Boyutları: 25cm x 8cm x 23cm
Ahşap Kaide ile birlikte yüksekliği 38cm'dir.
%100 El Yapımıdır. Bir Ammonite fosilinin ölçüleri baz alınarak tasarlanmıştır.Polyester, resin ve plastik kullanılmadan üretilmiştir.
Malzeme:Kil,Siyah Ahşap Kaide
Ürün Boyutları: 25cm x 8cm x 23cm
Triceratops
Bu etkileyici canlılar Geç Kretase döneminde (68-66 milyon yıl önce) Kuzey Amerika'da yaşadılar ve fosil kalıntıları 1887 yılında Denver, Colorado'da bulundu.
Otobur bir dinozor cinsi olan Triceratops 8–9 metre uzunluğa, 3 metre yüksekliğe, 6-12 ton ağırlığa erişebilirdi. İsmi; Antik Yunanca tri (üç), keras (boynuz) ve ops (yüz) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur.
3 boynuzu kendisini Tyrannosaurus Rex gibi yırtıcılardan koruyabilmek için evrimleşmiştir.
Müze ve bilimsel araştırma kalitesinde hazırlanmış, yetişkin bir Triceratops fosilinin kafatası baz alınıp benzer ölçülerde kil kullanılarak tasarlanan heykel çalışmasıdır.
Ürün Boyutları: 28cm x 18cm x 20cm
Ahşap Kaide ile birlikte yüksekliği 30cm'dir.
%100 El Yapımıdır. Yetişkin bir Triceratops fosilinin ölçüleri baz alınarak tasarlanmıştır.
Polyester, resin ve plastik kullanılmadan üretilmiştir.
Malzeme:Kil,Siyah Ahşap Kaide
Ürün Boyutları: 28cm x 18cm x 20cm
Bir Kâşifin Felsefesi
Son derece zorlu koşullarda hayatta kalmak, tatmin edici bir yaşam sürmek için öğretilerle doludur. Bunu “Üç
Kutba” da (Kuzey Kutbu, Güney Kutbu ve Everest Zirvesi) yürüyerek ulaşan ilk kâşif olan Erling Kagge’den
daha iyi kimse bilemez. Kagge son derece akıcı ve samimi bir dille kaleme aldığı kitabı Bir Kâşifin
Felsefesi’nde, onu dünyanın ve insan dayanıklılığının sınırlarına götüren keşif gezilerinden edindiği bilgelik ve uzmanlığı okuruyla paylaşıyor.
İyimser bir bakış açısı geliştirmekten zihnimizi doğru zamanda kalmaya ikna etmeye, küçük şeylerden zevk
almayı öğrenmekten yalnızlığımızla barışmaya kadar türlü meselelerle ilgili deneyimlerini on altı maddede
sıraladığı kitabında Erling Kagge, en zorlu koşullarda hayatta kalabilmenin anlamlı bir yaşam sürme konusunda bize ne kadar çok şey öğretebileceğini gözler önüne seriyor.
Savaş ve Barış
Lev Tolstoy’un başyapıtı Savaş ve Barış, gençler için uyarlandı!
Resimlerle zenginleştirilen bu özel versiyon, hem kalplere dokunuyor hem de tarihî bir döneme ayna tutuyor.
Piyer, içine kapanık ve kendi halinde bir gençtir. Yakışıklı ve kendinden emin arkadaşı Andrey’in gölgesinde kalır. Ancak babasının ölümünden sonra büyük bir servete konunca, birden herkesin ilgisini çeken biri hâline gelir.
Savaş, Moskova’nın kapılarına dayandığında hayat artık eskisi gibi değildir.
Toplum değişmekte, dostluklar sınanmakta, kalpler karmaşık duygularla çarpmaktadır.
Güzel ve cesur Nataşa, hem Piyer’in hem de Andrey’in hayatını derinden etkileyecektir.
Aşk, savaş, dostluk ve kimlik arayışı…
Piyer ne istediğini ve kim olduğunu bulabilecek midir?
Nataşa, kalbinin sesini dinleyip gerçek aşkı seçecek midir?
Büyük sorular, zorlu kararlar ve unutulmaz karakterlerle dolu bir klasik: Savaş ve Barış.
Basit Yaşama Felsefesi
“Ancak basit yaşam, uyuyan hayalgücünü uyandırabilir; alışkanlıkların gücünü zayıflatabilir. Basit yaşam, her şeyin yaydığı ve her şeyde yankılanan hayatın durgun, dingin sesini dinlemeye istekli olanlara, dünyada var olmaya ilişkin öneriler sunar.”
Basit Yaşama Felsefesi antik çağlardan günümüze basitliği bir yaşam biçimi olarak gören ve benimseyen tarihi figürlerin motivasyonlarını ve uygulamalarını anlatırken Henry David Thoreau'dan Steve Jobs'a, Diogenes’den Jean-Jacques Rousseau’ya, Kinikler ve Quakerlardan gönüllü basitlik ve küçülme gibi kavramlara dek bir dizi insanı, uygulamayı ve hareketi bir araya getiriyor.
Jérôme Brillaud insanların hemen her şeye sahip olmak istediği, her türlü deneyimi satın almaya gönüllü olduğu fakat yalnız kalmamak, eksilmemek ve elindekileri kaybetmemek için bitmez tükenmez bir çaba gösterdiği eşi benzeri görülmemiş bir karmaşa ve tüketim çağında, okuruna basit yaşama dair son derece yoğun ve kapsamlı bir anlatı sunuyor.
Yatağın İki Ucu
“Yatak odasında başlayan sessizlik, bazen bir ömrü sarar …”
Cinsellik, bir ilişkinin en mahrem, en dürüst aynasıdır. Ama ne yazık ki çoğumuz o aynaya bakmaktan çekiniriz. En çok da sevdiklerimize… Aynı yatağı paylaştığımız insanlara… Yıllardır süren evliliklerde bile konuşulamayan, utanılan, bastırılan dile dökülmeyen sorularla yaşıyoruz. Birbirini seven ama artık duymayan, dokunan ama hissetmeyen, aynı yastıkta ama farklı dünyalarda olan çiftlerin sessizliğinde çoğumuz kendimizi buluyoruz.
İşte bu kitap, o sessizliği duyan ve “Acaba sadece biz mi böyleyiz?” diyen herkes için yazıldı.
İlişki ve aile danışmanı İrem Bir, yıllar boyunca kendisine çekinilerek sorulan 100’den fazla cinsellik sorusunu cesurca, sıcaklıkla ve samimiyetle yanıtlıyor. Hiçbir soruyu küçümsemeden, hiçbir duyguyu yok saymadan…Yatağın İki Ucu, sadece cinselliği değil; uzaklaşmayı, yakınlaşmayı, susmayı, gülmeyi arzu etmeyi kaybetmeyi ve yeniden denemeyi de konuşuyor.Bu Kitapta, belki de kendinize bile sormaya çekindiğiniz bir soruya cevap bulacaksınız. Belki de yalnız olmadığınızı fark edip derin bir “oh” çekeceksiniz. Çünkü her sorunun ardında bir arayış vardır. Ve bazen en büyük aydınlık, birlikte susmanın değil, birlikte konuşmanın ardından gelir. Bu kitap, ilişkinizdeki sessizliğe bir ses olsun diye burada.
Bir Rus Piyanistin Otoportresi
Yüzyıllardır sanatçılara, bilim insanlarına ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında birçok ülkeden sürgünlere yuva olan Viyana bu karışımın yarattığı havayla entelektüel dünyada son derece ihtişamlı bir yere sahip. Geçmişin kayıp ruhları şehrin kafelerinde çağdaş eşlikçilerine unutulmaya yüz tutan hayatlarını anlatıyor, yaşamlarının son demlerinde anılarını kayıt altına alıyor. İşte bu kafelerden birinde isimsiz bir anlatıcı, eski roman karakterlerinden biri gibi duran bir Rus piyanistle tanışıyor. Dünyaca ünlü piyanist Suvorin kitabın anlatıcısına savaşın dehşetini, nefes almakta güçlük çektiği diktatörlük rejimini, öğretmenlik yaptığı yılları, her sahne performansında neler hissettiğini ve büyük aşkı eşini aklına geldiği şekliyle sansürsüzce anlatıyor. Beat Kuşağının önemli temsilcilerinden Wolf Wondratschek, Bir Rus Piyanistin Otoportresi’nde bazı insanların güzellik, müzik ve tutkunun peşinde koşarken nelerden vazgeçtikleri, yaptıkları bu fedakârlıklara değip değmediği gibi ebedi soruları tartışıyor. Yazarın diliyse sanki kurmaca metinlerin temel standartlarına göre yazılmış bir metin değil de müzikal bir eser gibi duyuluyor.
Bir Rus Piyanistin Otoportresi egosuz, kurnaz, derin, komik, otantik ve son derece gizemli; hem de tüm bunları hiç zorlanmadan yapıyor. Muazzam bir alçakgönüllülük romanı kuşatıyor. Bağıran bir dünyada, usulca ve yavaşça çalınan bir şarkı.
Ethan Hawke, The New York Times Book Review
Wondratschek’in katmanlı anlatısı dil, sanat, politika ve tarih üzerine düşünüyor ve romanda çok fazla olay yaşanmasa da okuruna kafa yoracağı çok konu veriyor. Thomas Mann ve Elias Canetti’ye ilgi duyan okurlar bu kitabı zevkle okuyacaklar.
Kirkus
Reklam Teorileri 2
Reklam nasıl çalışır?
Daha da önemlisi reklamda fark nasıl yaratılır?
Bu iki soruya neredeyse yüz yıldır reklam ve ilgili dallardaki bilim insanları cevap arıyorlar. Reklam Teorileri 1 ve Reklam Teorileri 2 bu iki soruya cevap arayan, psikoloji, sosyoloji veya pazarlama gibi farklı disiplinlerden gelen öncü teori, kavramsal çerçeve ve yapıların özetini yaparak, onların kapsayıcı bir ortak sesi olan kitaplardır.
Kolektif Düşünce Seti (11 kitap)
Felsefeden fiziğe, antropolojiden edebiyat incelemesine, sosyolojiden ekolojiye düşüncenin açtığı farklı patikalar arasındaki bağlantıları buluşturmayı amaçladığımız bir dizi.
Yaşam Bilgisi // Georges Canguilhem
Yakınsama: Evreni Açıklayan En Derin Fikir // Peter Watson
İnsan, Hayvan ve Ötesi: Türkiye’de Hayvan Çalışmaları // Kiraz Özdoğan, M. Fatih Tatari, Ali Bilgin
İnsan Sonrası Bilgi // Rosi Braidotti
İnsan Sonrası // Rosi Braidotti
Göçebe Özneler // Rosi Braidotti
Anlatının Gücü: Kitle Kültürü Çağında Hikâyecilik // Robert Fulford
Yol Bilenler: Kadim Bilgeliğin Modern Dünyadaki Önemi // Wade Davis
İdeoloji Olarak Biyoloji: DNA Doktrini // R. C. Lewontin
İçimizdeki Evren: Kuantumdan Kozmosa // Neil Turok
Ekoeleştiri: Ekoloji ve Çevre Üzerine Kültürel Tartışmalar // Greg Garrard
Yeme İçme Kültürü (4 Kitap)
Beslenme Hakkında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar
Marcello Ticca
Sağlığımız için büyük önem taşıyan gıda ve beslenmeyle alakalı sayısız önyargı, klişe, yanlış inanış ve yalan mevcut. Köhnemiş yanlış bilgilerin yanı sıra özellikle günümüzde internet ve basın yoluyla hiçbir kontrole tabi tutulmadan, bilimsel kanıtlara dayanıp dayanmadığı önemsenmeden hızla dolaşıma giren haberler birçoğumuzu sağlığımızı tehlikeye sokabilecek tercihler yapmaya itiyor.
İtalya’nın önde gelen gıda ve beslenme uzmanlarından Marcello Ticca bu kitabında insanların zihninde kök salmış yanlış inanışların en yaygınlarını bilimsel zeminde inceleyip çürütürken temel besinlerimizin bileşenlerine, tavsiye edilen tüketim miktarlarına ve besinlerden en fazla faydayı sağlamak için yapılması gerekenlere dair pratik bilgi ve önerilerle bilinçli bir beslenme düzenini nasıl benimseyebileceğimizi anlatıyor.
“... beslenme konusundaki yanlış bilgilerin günümüzde de çok kolay doğduğu, kök saldığı ve yayıldığı bir gerçek. Yoksa ‘özellikle’ günümüzde mi demeliyiz? Çünkü 2000’lerde internetle beraber bazı haberlerin kurgulanıp ‘viral’ hale gelmesi, beslenme konusundaki ‘sahte haberlerin’ azalmak yerine çarpıcı şekilde çoğalmasına ve günbegün yenilerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Tek başına bu gözlem bile durumu değerlendirmenin ve son yirmi yılda hazırlanan en geçerli derlemeleri dahi güncelleştirmenin gerekliliğini ortaya koymaya yeter.”
Bira
Rick Kempen
Biranın öyle düşünmeden kafaya dikip susuzluğunuzu gidereceğiniz bir içki olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yapımında sadece su, tahıl, maya ve şerbetçiotu kullanılmasına rağmen sayısız türde üretilebilen bu halk içkisi insan medeniyetiyle neredeyse yaşıt, şaraptan ise bin yıl daha eski. Sanayi Devrimi’ne kadar tarihin her döneminde ve coğrafyasında kadınlar tarafından üretilen bira uzun yıllar halkların beslenme rejiminin önemli bir parçası olmuş. “Bu kitabın konusu da işte bu halk içeceği olan biradır.”
Elinizdeki kitap, otuz yılını bu içkiye adamış bir “bira militanının” biranın çevresini kuşatan alan olarak tanımladığı “Bira Diyarı”na yapacağınız yolculukta kullanışlı bir rehber niteliğinde. Bira yapımından biranın tarihteki yerine, bira türlerinden tadıma, ambalajından saklanmasına, hangi yemeklerle ne tür bira içilebileceğinden sağlıkla ilişkisine, bira ülkelerinden bira festivallerine ve dünyanın önemli tadım merkezlerine dek her şeyi bu kitapta bulabilirsiniz.
“Uygar şarapla avam bira karşılaştırmasına son vermenin zamanı geldi de geçiyor.”
“Rick Kempen birayı ilgilendiren her konunun önemli bir temsilcisi. Bol miktardaki bira bilgisini ustalıkla, hevesle ve mizahi bir dille genel okur için bir araya getiriyor.”
– Thérèse Boer
“Kalbi birayla dolu bir adam. Her ne kadar günümüzde küçük bira üreticilerinin yenilikçi biralarına övgü düzmek moda olsa da Rick iyi yapılmış geleneksel bir Pilsen’in kalitesini de sonuna kadar destekliyor.”
– Michel Ordeman
“Mizahi yanı kuvvetli bu kitap aynı zamanda bira dünyasını ciddiyetle inceliyor. Zevk alarak okudum.”
– Menno Olivier
Dolce Vegan: Kolay, Geleneksel ve Sağlıklı Vegan Tatlılar
Virginia Elena Patrone
Adil bir mutfak için “tatlı” bir başlangıç
“Bu kitaptaki tarifler size basit, sağlıklı vegan tatlıları evde üreteceğiniz malzemelerle nasıl yapacağınız konusunda yol gösterecek. Bu tariflerle madalyonun en tatlı yüzüyle işe başlayabilir ve bunu tatlı devrimi olarak adlandırabiliriz.”
Virginia Elena Patrone beden sağlığıyla toplum sağlığı arasındaki ilişkiden hareket ederek okurları hem kendi malzemelerinin üreticileri olmaya hem de “iyi tüketimin politikasına” katılmaya davet ediyor. Bunu yaparken malzemelerimizi evde nasıl üretebileceğimize, besinlerin bedenimize faydalarına, tüketiciler olarak tercihlerimizin önemine odaklanıyor.
Dolce Vegan'da yer alan yaklaşık 90 tatlı tarifi, “hayvansal ürün içermeyen sağlıklı malzemelerle ve sadece üç basit malzemeyle sonsuz sayıda lezzetler yaratabilen anneanne ve babaannelerimizin zamanından” esinleniyor.
Tütün
Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfiyle dünyanın tamamını etkisi altına alan bir bitkinin, tütünün toplumsal yaşam üzerindeki muazzam etkisinin izini sürüyor Berlinli yazar Detlef Bluhm. Edgar Allan Poe, Arthur Conan Doyle, Sigmund Freud, Walter Benjamin, Robert Musil, Albert Einstein, Jean Paul Sartre, Albert Camus, Ernesto Che Guevara gibi pek çok önemli isim ise düşünceleri, eserleri, yaşamlarıyla eşlik ediyor tütünün kültürel tarihine.
“Divana uzanmış keyif çatıyorsunuz, kendinizi düşüncelerinizin akışına bırakıyor, içmeden sarhoş oluyorsunuz; tiksinmeden, Champagne şaraplarının şurup benzeri tadını ağzınızda hissetmeden, kahvenin verdiği sinirli yorgunluğu duymadan. Beyniniz hiç bilmediğiniz beceriler geliştiriyor, kafatasınızın ağırlığını hissetmiyorsunuz artık, hafif kanatlarla hayaller diyarına uçuyorsunuz, etrafta pır pır eden hezeyanlarınızı, muhteşem bir çayırda kızböceklerini kovalayan bir çocuk gibi hayal meyal algılıyorsunuz ve kendinizi olmak istediğiniz yerde, en ideal halinizle görüyorsunuz. En güzel umutlar geçiyor yanınızdan, artık yalnızca birer hayal değil bunlar, ete kemiğe bürünmüşler ve Taglioni gibi büyük bir zarafetle süzülüyorlar. Tütün tiryakileri, siz bu duyguyu bilirsiniz!”
Balzac
Çocuklar İçin Sanat Eğitimi – Empresyonizm Pop-Art
Sanatın Renkli Dünyasına İlk Adım!
Çocuklar İçin Sanat Eğitimi: Empresyonizm & Pop Art
Sanat sadece resim yapmak değildir; görmek, hissetmek ve yaratmaktır!
Bu renkli kitap, çocuklara sanat tarihinin en ilham verici iki akımını — Empresyonizm ve Pop Art — eğlenceli, anlaşılır ve bol etkinlikli bir dille tanıtıyor.Claude Monet’nin sisli manzaralarından Andy Warhol’un renkli portrelerine, çocuklar bu kitapta hem sanatın dâhilerini tanıyacak hem de kendi yaratıcılıklarını keşfedecekler.
-Her sayfa, eğlenceli aktivitelerle dolu.
-Minik okurlar, öğrendiklerini uygulayarak kendi sanat eserlerini oluşturuyor.
Bu kitap, hem öğretici hem ilham verici. Sanat sevgisini erken yaşta kazandırmak isteyen aileler için harika bir
başlangıç noktası!
Neden Serisi: Neden Kanım Akar?
Sabri Ülker Vakfı Yayınları tarafından hazırlanan Neden Kanım Akar? – Neden Serisi,çocukları okul öncesi eğitime alıştırmak, öğrenim ve motor becerilerini geliştirmek için yayımlanmıştır. Çocukların merak ettiği birçok soruya cevap veren Neden Serisi kitapları, eğitici olmasının yanı sıra hareketli tasarımı sayesinde çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırıyor.
Derin sıyrıldığında veya kesildiğinde gördüğün kırmızı şeyler kandır. Kan çok önemlidir ve derinin altında kalması gerekir?
Kan nedir ve ne işe yarar? Kanında ne var? Dolaşım sistemi nasıl çalışır? Kalp kaç bölümden oluşur? Bütün soruların cevabını bu kitapta bulabilirsiniz.
Şaşırtıcı bilgilerle dolu bu kitabı okurken hem eğlenecek hem de bilgi dağarcığınızı geliştireceksiniz.
Dünyayı Değiştiren Sıra Dışı Müslümanlar
Evrim fikrini ilk ortaya atan kişiyi bildiğinizden emin misiniz?
Dünyanın en eski üniversitesini kimin kurduğunu hiç merak ettiniz mi?
Joan of Arc dışında kadın bir komutanın varlığından haberdar mısınız?
Bu sorulara doğru cevapları verebilmek için göz alıcı illüstrasyonlarla süslenmiş bu harika kitabı bir an önce okuyup, unutulmaz Müslüman kahramanların hikâyelerini keşfetmelisiniz!
Şu Anda Burada mıyız?
…Suzan diye ne kaldıysa kendinde serbest bırakıyor, tarihin başka bir cildinde ölmüş sualtı canlıları kadim bir denizin tabanında sıkışarak taşa dönmüş, aralarından aşağı akıyor, çok yavaş ama bilmediği başka bir hızla süzülüyor, milyonlarca yıl önce birbiriyle çarpışmış plakalar okyanusların ve karaların yeni düzenini oluştururken gezegenin dış yüzünden kaçmak isteyenler için böyle çatlaklar bırakmış, o kadar dar ki bu aralıklar, üst dünyanın yavaşça öldüren yapıştırıcılarla kabuğuna eklediği parçalar sığmıyor, onlar geride kalıyor, bu basınç miktarıyla mutlu mikroorganizmalar var etrafında, belki annesi sesleniyor şu anda, Suzan yok, telefonu çalıyor, başvurunuz için çok teşekkürler, başka bir adayla devam etmeye karar verdik, Suzan uzayın diğer ucunda, geçmişi ve geleceği buluşturan bir kavuşma anında, indikçe magmayla aynı kıvama geliyor, Suzan gibi ama değil gibi, yıldızların devrini tamamlayan çemberin, derin zamanın, belki ilk kez dünyanın parçası oluyor Suzan, merkezin kendine has akıntılarına kapılıyor, o ivmeye bırakıyor kendini, dönüyor, kaldırım taşlarının yüzlerce kilometre altında dans ediyor...
Bir gece, sekiz kişi, genleşen zamanda derinlere, yabancılaşmanın ve yalnızlaşmanın çekirdeğine doğru bir yolculuk. Etrafında konuşulanlar ve konuşulmayanlarla kendi dilini yaratan bir masa. Her şey fazlasıyla gerçek, kendiliğinden gerçeküstü. Taşlar, sığırcıklar, kırılan CV’ler, içimizdeki fosiller, derimizden geçen nötrinolar, hiç geçmeyen günler; kendini dünyanın tüm haritalarında kaybolmuş hissedenlerin dünden ve yarından koparak âna sıkışan hikâyeleri... Pınar Öğünç ilk romanı Şu Anda Burada mıyız?’da bu çağın insanlarının zihninde, kalbinde, damarlarında dolaşıyor; prekarya kozmosunu kendine özgü bir bakış ve ustalıklı bir üslupla yazıyor.
Cinsellik ve Başarısız Mutlak
Slavoj Žižek, felsefi sisteminin bugüne kadarki en titiz çalışmasında, diyalektik materyalizmin yeni bir tanımını sunuyor.
Bu kitabında, Alain Badiou, Robert Brandom, Joan Copjec, Quentin Meillassoux ve Julia Kristeva gibi isimlerin eserlerini yorumlamakla sınırlı kalmıyor; popüler bilimden kuantum mekaniğine, cinsel farktan analitik felsefeye uzanan bir macera vadediyor. Žižek Möbius şeridini, çapraz-kapağı ve Klein şişesini gözümüzde canlandırarak varlık, öz ve kavramdan oluşan Hegel mantığının temel üçlüsüne hareket kazandırıyor. Yeni Hegel ve Kant okumaları ise film, politika ve kültür üzerine yorumlarla birlikte sahneleniyor.
Goblin Ormanı
BURADA HER ŞEY MÜMKÜN HER ŞEYİN BİR BEDELİ VAR.
Hazel yetimhanede büyümüş bir kızdır; hayatı son derece sıradan, sessiz ve yalnız geçmiştir. Ta ki en yakın arkadaşı Pete’le birlikte, yetimhaneden kaçmaya karar verene kadar…
Ama kaçışları, hayal ettiklerinden çok daha gizemli bir kapıyı aralamıştır. Pete esrarengiz yaratıklar tarafından kaçırılmıştır. Hazel, korkularından arkasını bırakıp Goblin Ormanı’na adım attığında, hiç bilmediği bir dünyayla karşılaşır: Gücü tükenen periler, karanlık bir tehdit ve içinde henüz keşfetmediği sıra dışı bir güç…
Hazel, hem arkadaşını kurtarmak hem de kaybolmakta olan sihri yeniden canlandırmak zorundadır. Ama Goblin Ormanı’nda herkesin bir yüzü daha vardır. Kime güveneceğine karar vermek Hazel için, en az karanlıkta savaşmak kadar zor olacaktır. Sihirle, dostlukla ve cesaretle örülmüş unutulmaz bir maceraya hazır olun!
Goblin Ormanı, sizi bekliyor…
Oblomov
İvan Gonçarov’un kült eseri Oblomov, gençler için uyarlandı!
Bu resimli özel uyarlama, edebiyatın en ilginç karakterlerinden biriyle tanışman için seni bekliyor.
İlya Oblomov, St. Petersburg’un tam ortasında, konforlu evinde huzur içinde yaşamaktadır. Şık mobilyaları, sadık bir hizmetçisi ve köyde büyük bir malikanesi vardır. Davetler, partiler, akşam yemekleri… Hepsi ayağına kadar gelir.
Ama bir sorun vardır: Oblomov dışarı adım atmaya bile üşenmektedir.
Günlerini yatağında hayal kurarak geçirir. Kalabalıklar, konuşmalar, kararlar…
Tüm bunlar ona yorucu ve gereksiz gelir.
Peki, hayat böyle sadece hayal kurarak yaşanabilir mi?
Oblomov, harekete geçmek için gerekli cesareti bulabilecek midir?
Yoksa kendi konfor alanında kalmanın bedeli, hayallerini ve aşkını yitirmek mi olacaktır?
Tembellik, kararsızlık ve hayatta yön bulma üzerine düşündüren zamansız bir klasik.
Triceratops No.2
Bu etkileyici canlılar Geç Kretase döneminde (68-66 milyon yıl önce) Kuzey Amerika'da yaşadılar ve fosil kalıntıları 1887 yılında Denver, Colorado'da bulundu.
Otobur bir dinozor cinsi olan Triceratops 8–9 metre uzunluğa, 3 metre yüksekliğe, 6-12 ton ağırlığa erişebilirdi. İsmi; Antik Yunanca tri (üç), keras (boynuz) ve ops (yüz) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur.
3 boynuzu kendisini Tyrannosaurus Rex gibi yırtıcılardan koruyabilmek için evrimleşmiştir.
Müze ve bilimsel araştırma kalitesinde hazırlanmış, yetişkin bir Triceratops fosilinin kafatası baz alınıp benzer ölçülerde kil kullanılarak tasarlanan heykel çalışmasıdır.
Ürün Boyutları: 28cm x 18cm x 24cm
Ahşap Kaide ile birlikte yüksekliği 30cm'dir.
%100 El Yapımıdır. Yetişkin bir Triceratops fosilinin ölçüleri baz alınarak tasarlanmıştır.
Polyester, resin ve plastik kullanılmadan üretilmiştir.
Malzeme:Kil,Siyah Ahşap Kaide
Ürün Boyutları: 28cm x 18cm x 24cm
Kolektif Siyaset Seti (7 Kitap)
Bedreddin: Hayatı ve Düşünceleri
Murat Küçük
“Adil bir dünyanın özlemini duyuyordum. O dünyada hepimize yer olmalıydı. Oysa iktidar savaşlarıyla birbirini boğazlayan orduların ayakları altındaydı insanlık. Yoksulların çaresizliğini düşündükçe bir şeyler yapmamız gerektiğini hissediyordum.”
Söz konusu Şeyh Bedreddin olunca yanıtları belki de her daim muğlak sorularla baş başa kalırız. Bir medrese âlimiyken neden tasavvuf yolunda menzil almıştır? Fikirlerinin Anadolu ve Balkanlar’da bu kadar etkili olabilmesinin nedeni nedir? Dinlerin eşitliğine dair düşüncelerinde Hıristiyan-Helen köklerinin etkisi var mıdır? İsyancılara atfedilen özel mülkiyet karşıtı fikirlerin ilham kaynağı gerçekten Şeyh Bedreddin midir? Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’le yolları nasıl kesişmiştir? İsyanı planlamış mıdır yoksa rüzgârın yönüne doğru mu yürümüştür sadece?
Murat Küçük zihninde bu sorularla altı yüzyıl önceye gidip söyleşiye davet ediyor Bedreddin’i. Daha yakından tanımak istiyor bu akılcı fıkıh âlimi, gönül gözü açık sufi ve isyankarların yoldaşı şeyhi... Tarihin karanlıklarında kalmış olayları hayali bir Bedreddin’le aydınlatma emeliyle akıl ve kalple dolu bir yolculuğa çıkarıyor bizleri.
Okuyucuya Not: Hayali söyleşiler, dünyayı değiştiren, onu anlamamızı sağlayan önemli isimlerle tanışmak veya onları yeniden keşfetmek isteyenlere keyifli bir okuma sağlamak amacıyla hazırlandı. Bu söyleşiler hayal ürünü olsa da biyografik gerçeklere dayanıyor.
Gezi Ruhu ve Politik Teori
Murat Özbank
2013 yılının Haziran ayında, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı dolduran çok dilli, çok dinli, çok ideolijili, çok kimlikli insan çoğulluğu arasında bir "ruh" dolaştı: özgürlük ve demokrasi ruhu. Bu ruh, Türkiye'de siyasal hayatı ve siyasal tahayyülü derinden etkileyebilecek gelişmelerin ve arayışların yolunu açtı. Peki nasıl doğmuş, nasıl büyümüştü bu ruh? Dile gelecek olsa hangi kavramlarla konuşur, nasıl bir kuramsal zemine yaslanırdı?
Gezi Ruhu ve Politik Teori bu sorulara yanıt arayan, öznellikle nesnelliği, bir siyaset gözlemcisinin kavramsal bakışıyla bir katılımcının heyecan, umut ve öfkesini harmanlayan, hem politik hem de teorik bir kitap. Bir yandan 2013 Haziran’ının o ateşli günleri üzerine yeniden düşünmek için bir fırsat veriyor, bir yandan da Weber, Arendt, Schumpeter ve Habermas’ın siyasete dair teorileri ve kavramlarıyla tanıştırıyor bizi. Hem politikaya ve politik teoriye merak duyanlar için bir başlangıç sunuyor, hem de Gezi olaylarının demokratik siyasetin bugünü ve geleceği açısından anlamı üzerine düşünmek isteyenlere özgün, berrak ve samimi bir üslupla rehberlik ediyor.
Gezi Ruhu ve Politik Teori olayların gerçekliğini doğrudan sunan bir fotoğraf değil, çıplak gözle görülenlerin gerisindeki ruhu, "Gezi Ruhu"nu yansıtan bir portre çalışması. Tam da o ruhun içerdiği öznelerarası niteliğe uygun şekilde...
WEBER'DEN ARENDT'E GEZİ'DE POLİTİK GÜÇ VE ŞİDDET
ERDOĞAN'DAN SCHUMPETER'E GEZİ'DE DEMOKRASİ VE POLİTİK MEŞRUİYET
GEZİ'DEN HABERMAS'A DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI
İşgal Et-İtaatsizlik Üzerine Üç Tez
W. J. T. Mitchell, Bernard E. Harcourt, Michael Taussig
Occupy hareketinin bir başka örneği de 2013 yılında Gezi Parkı Direnişi’yle Türkiye’de yaşandı. Direnişle birlikte Türkiye’de birçok ezberin bozulduğuna şüphe yok. Peki, Tahrir Meydanı’yla Zuccotti Park’ın “işgal”inin ardından tüm dünyayı etkisi altına alan bu hareketin temeli neye dayanıyor, talebi ne?
İşgal Et, Orta Doğu’dan New York, Chicago, Londra, Berlin, Frankfurt, Quebec ve Hong Kong gibi şehirlere uzanan “kamusal alanı işgal etme” eylemlerinin dinamiklerini üç farklı açıdan ele alıyor.
Taussig’in, eylemcilerin işgal ettiği Zuccotti Park üzerine kendi gözlemlerini etnografyayla harmanlayarak yazdığı açılış makalesinin ardından Bernard E. Harcourt “sivil itaatsizlik” ile “siyasi itaatsizlik” arasındaki önemli farkı inceliyor. Occupy Wall Street eylemcilerinin “siyasi itaatsiz”ler olarak, yani siyasi söylemleri ve stratejileri reddederek yeni, radikal bir protesto biçimini nasıl hayata geçirdiklerini gözler önüne seriyor. Son olarak medya eleştirmeni ve kuramcısı W. J. T. Mitchell, Occupy imgelerinin kitle iletişim araçları ve sosyal medya aracılığıyla tüm dünyaya yayılmasını mercek altına alıp devrim anıtı olarak “boş alan”ın nasıl kullanıldığını irdeliyor.
“Belirli talepleri olmadığı için Occupy hareketinin ilkel ve dağınık olduğunu düşünüyorlar. Sanki eşitlik bir talep, üstelik bireyi de gerçekliği de yeniden tanımlayan hem ahlaki hem ekonomik bir talep değilmiş gibi.”
-Michael Taussig
“İktidarla uzlaşmayı, geleneksel siyasete uymayı, kurallara göre oynamayı en baştan reddeden Occupy yeni bir siyasi angajman, yeni bir siyaset biçimi yarattı. Geleneksel siyasetin kelime haznesine meydan okuyan, kullandığımız grameri muğlaklaştıran, siyasetin dilini bütün oyunbazlığıyla çarpıtan yeni bir angajman biçimiydi bu.”
-Bernard E. Harcourt
“Belki de ‘boş alan’ yalnızca devrimin değil... gelecek yeni bir demokrasi, yeni bir küresel düzen ihtimalinin de tek gerçek anıtıdır.”
-W. J. T. Mitchell
Marcel Duchamp ve İşin Reddi
Maurizio Lazzarato
Zamanı ve dünyayı yaşamanın bambaşka bir yolu olarak tembel eylem!
“Duchamp kapitalist toplumdaki vazife, rol ve ölçülere teslim olmayarak hem sanatsal hem de ücretli işi inatla reddetmiş, üstelik sanatın ve sanatçının tanımlarına meydan okumakla da yetinmemiştir.” Onun radikal eylemsizliği kapitalist toplumun üç sacayağına birden meydan okumasından ileri gelir: Mübadele, mülkiyet ve emek.
Maurizio Lazzarato, Marcel Duchamp’ın yerleşik iktidar ilişkilerini askıya almanın, politik kırılmayı mümkün kılan koşulları yaratmanın ve yeni bir öznelliğin inşasının başlangıç noktası olarak tanımladığı “işin reddi” ve “tembel eylem” kavramlarını, hem sosyoekonomik bir eleştiri hem de felsefi bir kategori olarak ele aldığı kitabında, henüz çözülememiş bir ihtilafa işaret ederek Duchamp üzerinden yeni bir kapı aralıyor: “Amaçlanan çalışmama özgürlüğü müdür yoksa çalışarak özgürlüğe kavuşmak mıdır?”
“İşin reddi” ve “tembel eylem” bir olanağa işaret eder ve “Olanak bir zerreciktir,” der Duchamp. Artık aynı şekilde görüp aynı şekilde duymadığımız bu olanağa erişmekse başka bir yaşam biçimine bağlıdır, “zerreciğin tembel sakinleri” gibi.
Marx Okumak
Slavoj Žižek , Frank Ruda ve Agon Hamza
Bu kitapta sunulan felsefi okuma, Marx ile Platon, Descartes ve Hegel arasında üretken olabilecek kısa devreler sunmak üzere şekilleniyor: Kapitalist mağarada Platoncu Marx, öznellik düşmanlarına öznelliği savunan Kartezyen Marx, emek temelinde özilişkisel bir olumsuzluk gören Hegelci Marx bir araya geliyor.
Günümüzün önemli Marksist düşünürlerinden Žižek, Ruda ve Hamza, cesur bir felsefi hamleyle Marx’ı yeni bir özgürleşme siyasetine zemin sunabilecek tarzda yeniden yorumluyorlar. Sonuçta, parçacık fiziğinden güncel siyasi eğilimlere uzanan bir turla kapitalizmin içinde bulunduğu krize farklı bir yaklaşım getiren muhayyel, yaratıcı ve deneysel bir okuma çıkıyor karşımıza.
“Çok yerinde bir zamanlamayla kaleme alınmış bu eserde yazarlar, alışılagelmiş şekilde Hegel eleştirisi üzerinden Marx’ı anlama yaklaşımını tersine çeviriyor, işe Marx’tan başlayıp sonra Hegel’e dönüyorlar. Önümüze yepyeni bir entelektüel ufuk açıyorlar.”
Kojin Karatani
“Marx Okumak bizi günümüzde Marx’ın kazandığı yeni önemi anlamaya çağırdığı kadar, felsefe ile Marx’ı buluşturmanın gücünü de ortaya koyuyor. Her sayfası felsefi bir Marksizmi nasıl tasavvur edilebileceğini ortaya koyan ilham verici fikirlerle dolu.”
Todd McGowan, Vermont Üniversitesi
Mümkün Ütopya: Yaşanabilir Bir Toplum İçin Stratejiler
Michael Albert
“Zihinler değişiyor. Rejimler çöküyor. Yeni yapılar doğuyor. Çalkantılı zamanlar, çalkantılı değişimler yaşanıyor. Yine de zaferin kaçınılmaz olduğunu söyleyemeyiz. Peşine düşülen hedeflere erişmek için insanlar acı ve öfkeden sıyrılıp harekete geçmeli, bölünmüşlükten beraberliğe ve mücadeleden zafere yürümeli. Anlık zaferlerin ötesinde yeni toplumsal ilişkiler biriktiren ve çeşitlendiren kazanım yörüngelerine ihtiyacımız var.”
“Yeni bir toplum yaratma yolunda aktivist bir ‘toplumsal değişim ekibi’ işe nereden başlayacağını, nihai hedefini ve başlangıç noktasından bitiş noktasına nasıl gideceğini bilmek zorundadır. Bu kitabın konusu işte tam olarak budur.”
Mümkün Ütopya yaşanılabilir bir toplum için yeni seçenekler, davranışlar ve sonuçlar doğuracak yeni uygulamalar üzerine bir çalışma. Michael Albert mevcut gerçekliğe dair kıyamet senaryolarının kurgulandığı günümüzde sabırlı, ağırbaşlı ve cüretkâr olmanın altını çizerek “İnsanların küçümsendiği bir sığınak yerine karşılıklı yardım için bir aracıya dönüşen hareketleri” nasıl yaratabileceğimize kılavuzluk edecek bir teori ortaya koyuyor. Bunu yaparken bizi bir arada tutan hükümet, ekonomi, akrabalık ve kültürün birbirleriyle, değişimle ve tarihle ilişkisini anlamaya ve bildiğimiz toplumsal hiyerarşileri yaratmadan işlevlerini nasıl yerine getirebileceklerini görmeye yardımcı oluyor.
Birbirimiz adına nasıl harekete geçebiliriz?
Harekete geçtiğimizde karşılıklı olarak nasıl fayda sağlarız?
Kendimizi nasıl örgütleriz?
Siyasal bağlantılarımız sebebiyle ne tür faydalar ve sorumluluklar ediniriz?
İnsanlar bir toplumsal harekete katıldıktan ve o hareketin tanımlanmış hedefleriyle aynı çizgiye geldikten sonra neden o hareketi terk ederler?
Mevcut kurumların kalıcılığını önden kabullenerek yalnızca kötü yanlarını iyileştirmekle mi yetineceğiz (yani reformist olacağız) yoksa mevcut kurumları ihtiyaç duyulan işlevlerini yeni yollarla karşılayan yeni kurumlarla mı değiştireceğiz (yani devrimci olacağız)?”
“Mümkün Ütopya adil bir dünya yaratabilecek dinamik bir hareket isteyen aktivistlerin yüzleştiği birçok soruyu yanıtlıyor.”
Bill Fletcher, Jr.
Rota
Politikada Yönümüzü Nasıl Bulacağız?
Bruno Latour
“Yaşayabileceğimiz bir toprağı nasıl bulacağız? […] Nereye gideceğimizi de, nasıl yaşayacağımızı da, kimlerle birlikte yaşayacağımızı da bilmiyoruz. Bir yer bulmak için ne yapmalıyız? Yönümüzü nasıl bulacağız?”
Toprak mefhumunun yapısı değişiyor, tüm aidiyetler dönüşüm sürecinde, herkes evrensel anlamda paylaşılabilir bir dünyanın, içinde yaşanabilir bir toprağın eksikliğiyle karşı karşıya ve yerküre direnmeye başladı; tarihte ilk defa insan toplumları, yer sisteminin insan eylemine verdiği tepkileri kavramak zorunda… Bruno Latour, Rota’da çizdiği bu manzaranın “belli bir tarihsel eğrinin sonu”na işaret ettiğini iddia ediyor ve bunu toplumsal sınıf mücadelesinin, bir jeo-toplumsal yer mücadelesine dönüşümü olarak yorumluyor.
Latour dünyanın karşılaştığı üç büyük sorunu bu dönüşüm temelinde değerlendirerek göç krizinin, iklim durumunun inkârının ve inanılmaz boyutlara ulaşan eşitsizliğin aslında tek bir olay olduğunu iddia ediyor. Artık Küresellik/Yerellik, Sağ/Sol, Batı hayranlığı/karşıtlığı üzerinden politika yapmanın geçersiz kaldığını, onun yerine “Modernleşmenin birbiriyle çelişkili kıldığı, aslında birbirini tamamlayan iki hareketi” gözetmemiz gerektiğini söylüyor: bir yandan toprağa bağlanmak, öte yandan dünyasallaşmak.
Kolektif Tarih Seti (6 Kitap)
Bu dizide, farklı odak noktalarına sahip olmakla birlikte kendini egemen anlatının dışında kuran kültürel, siyasal ya da toplumsal tarih çalışmalarını bir araya getirmek amaçlanıyor.
Dava: Sokrates’ten O. J. Simpson’a Yargılamanın Tarihi // Sadakat Kadri
Hava Nasıl Tarih Yazar: Antikçağdan Günümüze İklim Değişiklikleri ve Felaketler // Ronald D. Gerste
Yedi Ucuz Şey Üzerinden Dünya Tarihi // Raj Patel - Jason W. Moore
Sessizliğin Tarihi: Rönesanstan Günümüze // Alain Corbin
Tarihin İnsanları: Kişilikler ve Tarihn Seyri i// Margaret MacMillan
Modern Avrupa Halkları Tarihi // William A. Pelz
Neden Serisi: Neden Kaşınırım?
Sabri Ülker Vakfı Yayınları tarafından hazırlanan Neden Kaşınırım? – Neden Serisi, çocukları okul öncesi eğitime alıştırmak, öğrenim ve motor becerilerini geliştirmek için yayımlanmıştır. Çocukların merak ettiği birçok soruya cevap veren Neden Serisi kitapları, eğitici olmasının yanı sıra hareketli tasarımı sayesinde çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırıyor.
Kaşıntı kolunda, bacağında ya da başında olabilir! Vücudumuzun her yerinde kaşıntı hissedebiliriz. Peki, neden?
Kaşıntı nasıl hissettirir? Kaşıntı yapan şey nedir? Sinir sistemi nasıl çalışır? Kaşıntıya çözümler nelerdir? Bütün soruların cevabını bu kitapta bulabilirsiniz.
Şaşırtıcı bilgilerle dolu bu kitabı okurken hem eğlenecek hem de bilgi dağarcığınızı geliştireceksiniz.