Stoacılığı Yaşamak

269.00
“Bu kitap, insan doğası ve bu doğanın idaresi hakkındadır. Antik dönemlerde, veya belki de tüm tarih boyunca, bu konuyu en zekice işleyenler Stoacılardı. Nasıl düşünmemiz ve nasıl yaşamamız hakkında tavsiye verdiklerinde, günümüzde ‘Stoacı’ kelimesiyle özdeşleşen nemrut bir duygusuzluk akla gelmemeli. İlk Stoacılar, filozofların ve psikologların en maharetlilerindendi; üstelik son derece uygulamacı kişiliklerdi; gündelik yaşamın sorunlarına çözümler sunuyorlardı ve akıldışı eylemlerimizin üstesinden gelmek için tavsiye veriyorlardı, ki bu çözümler ve tavsiyeler günümüzde hâlâ geçerlidir ve işe yaramaya devam etmektedir. Bu kitaptaki bölümler, onların en faydalı öğretilerini on iki ders halinde sunmaktadır.” Farnsworth, bu derslerde Stoacılığın teknik ve metafizik detaylarına girmez; ölüm, arzu, haz, tutku, erdem ve yargı gibi bizi doğrudan ilgilendiren ve yaşamımızda hayati bir öneme sahip olan konulara odaklanır. En çok faydalandığı figürler, öğretinin simge isimleri Seneca, Epiktetos ve Marcus Aurelius’tur. Fakat Farnsworth, bu meşhur temsilcilerle sınırlı kalmaz; Epikür, Cicero, Plutarkhos, Montaigne ve Schopenhauer gibi Stoacı sayılmayan pek çok farklı isimden de birçok alıntı sunar. Böylece Stoacılığın zamanı aşan bir öğreti olduğunu bize gösterir.

İşaret

269.00
“Muhteşem. Konu öyle tanıdık, karakterler öyle gerçek ki sadece distopya demeye gönlüm razı gelmiyor.” –MARIANA ENRIQUEZ Yakın gelecek, İzlanda. Empati Testi adı verilen yeni bir teknoloji, bireylerin merhamet seviyesini ölçerek iyi ile kötüyü ayırt etmeyi, böylece toplum huzurunu kaçıracak olası eylemlerin önüne geçmeyi vadediyor. Kısa bir süre sonra testin zorunlu tutulup tutulmayacağını oylamak için referanduma gidilecek. Ulus ikiye bölünmüş durumda. Bir taraf testin daha güvenli bir toplum yaratacağına inanırken diğer taraf işaretlemeyi gayriinsani görüyor. Karar günü yaklaşırken dört karakter –kuşkucu öğretmen Vetur, önde gelen psikologlardan Oli, testi geçemeyen işkadını Eyja ve teste girmeme hakkı için savaşan Tristan– kendilerini ahlaki ikilemler, derin önyargılar, dehşet verici adaletsizlikler ve kişisel mücadelelerle dolu bir sorular yumağının içinde buluyor: Toplumsal haklar nerede sonlanır, özgür irade nerede başlar? Ütopya ne zaman distopyaya dönüşür? Ortak iyinin ne olduğuna kim karar verecek? İzlanda edebiyatının aykırı sesi Frida İsberg’in tedirgin edici ve sürükleyici bu çağdaş romanı, bize korkuyla mı yoksa insanların birbirine olan inancıyla mı dönen bir dünyada yaşamak isteyeceğimizi soruyor. “İsberg, kamu vicdanı ve bilinci üzerine âdeta bir başyapıt yazmış. Karakterleri o kadar biricik, insani ve yanılabilir ki şu anda telefonumu elime alıp onlardan birini arayabilirmişim gibi hissediyorum. Uzun zamandır okuduğum en besleyici çağdaş romanlardan biri.” –KAVEH AKBAR İZLANDA KADIN EDEBİYATI ÖDÜLÜ P. O. ENQUIST EDEBİYAT ÖDÜLÜ FJARA EDEBİYAT ÖDÜLÜ “İç içe geçen olay örgüsüyle İşaret, toplum mühendisliğinin riskleri ve bireysel eylemliliğin sınırları hakkında önemli sorular soruyor. Kesinlikle çarpıcı bir ilk roman.” Hernan Diaz

HİTİTLİ

268.00
İsimsiz bir kahramanın anlatılmamış hikâyesi: Kurnaz Odysseus için Truva Atı’nı inşa eden, İsrailoğulları için Eriha’nın surlarını yıkan, güzel yüzü uğruna bin gemi kaldırılan Helen’i hem yakışıklı Paris’ten hem de mağrur Meneleos’tan çalan adamın hikâyesi. Hititli asker Lukka, Asurlulara karşı yaptıkları uzun ve acımasız seferden ülkesine döndüğünde, bir zamanların görkemli Hatti İmparatorluğu’nu keşmekeş içinde bulur; başkent alevlere ve dehşet saçan yağmacı çetelere teslim olmuştur. Fakat Lukka daha beterini henüz görmemiştir: Babası katledilmiş, karısı ve iki küçük oğlu köle tacirleri tarafından kaçırılmıştır. Lukka, köle tacirlerini Yunan toprakları boyunca takip edip savaşın kasıp kavurduğu Troya’ya varır. Vaktiyle muhteşem bir şehir olan Troya da insanların musibetleriyle harap haldedir. Lukka, Troya’da soylu Hektor ve çevik Akhilleus ile aynı düzeyde bir savaşçı olduğunu kanıtlar. Ben Bova, antik Troya efsanesine heyecan verici ve şaşırtıcı yeni bir bakış açısı getiren Hititli romanıyla klasik bir hikâyeye yeni bir soluk getiriyor.

Okul Yılları

265.00
26 DİLE ÇEVRİLEN ANNE BABA SİHRİ SERİSİNDEN Çocuğunuz dünyayı keşfetmeye başladığında bazı sınırları nasıl öğreteceksiniz? Peki yolunu kendi bulmak istediğinde ona nasıl rehberlik edeceksiniz? İlkokula başlamaları ile birlikte çocuklar, iniş çıkışlar ve belirsizliklerle dolu, önemli bir gelişim dönemine girerler. İlk kez daha büyük bir toplulukta yerlerini bulmaya, “ben” olmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışırlar. Dışlanma, itibar kaybetme korkusu büyüktür; çocuklar matematik ödevleri, kırılgan arkadaşlıklar ve başka endişelerle dolu bir hayatta sosyal acemilerdir. Bu süreçte size düşen, fırtınaları birlikte atlatmak için yanlarında olmak ve çocuğunuzun bu dünyanın bir parçası olması için güvenli ortamı yaratıp yolu hazırlamaktır. Ünlü psikolog ve aile terapisti Hedvig Montgomery, 26 dilde yayımlanan Anne Baba Sihri serisinin dördüncü kitabı Okul Yılları’nda, anne babalara ilköğretim çağı çocuklarının ihtiyaçlarını anlamaları için hem profesyonel hem de ailevi deneyimlerini açıkyüreklilikle paylaşarak yol gösteriyor. Duygusal dalgalanmalar, aile ve arkadaşlık ilişkileri, zorbalık ve okul sorumluluklarını yerine getirmedeki güçlükler gibi çocukların bu döneminin önemli sorunlarını başarıyla yönetebilmeleri ve kalbinin sesini dinleyen çocuklar yetiştirebilmeleri için rehberlik ediyor.

Martech El Kitabı

265.00
Artık pazarlamanın kalbi teknolojiyle atıyor. Ama asıl soru şu: Hangi teknolojiler, nasıl ve ne zaman? Pazarlamanın dijitalleştiği bu çağda, doğru teknolojiyi kurmak, markanızın en büyük farkı olabilir. E-posta otomasyonundan CRM sistemlerine, veri analiz araçlarından içerik yönetim platformlarına kadar… Peki bu sistemleri nasıl birbirine entegre edersiniz? Nereden başlamalısınız? Ve en önemlisi: Hangi araçlar gerçekten işe yarıyor?Martech El Kitabı, dijital çağda öne çıkmak isteyen pazarlamacılar, yöneticiler ve girişimciler için hazırlanmış kapsamlı ve uygulamaya dönük bir yol haritası sunuyor. Müşteri deneyimini mükemmelleştirmekten pazarlama otomasyonu kurmaya, veri analiziyle strateji geliştirmekten potansiyel müşteri yönetimini kusursuzlaştırmaya kadar tüm süreci adım adım anlatıyor. Uluslararası alanda tanınan pazarlama uzmanı Darrell Alfonso’dan, Spotify ve Amazon gibi dev markalardan alınan ilham verici vaka analizleri, sektör liderleriyle yapılan röportajlar ve doğrudan uygulayabileceğiniz stratejik önerilerle dolu bu rehber, pazarlama teknolojilerinin karmaşık dünyasını sadeleştiriyor, gücünüze güç katıyor. Artık sezgiler değil, veriler konuşuyor. Artık geleneksel yöntemler değil, entegre çözümler kazanıyor. Martech El Kitabı ile pazarlamanın geleceğine bugünden yön verin.

Beyin Fırtınası

265.00
Sinirbilimci David J. Linden öncü beyin araştırmacılarıyla muhabbet edip birlikte çakırkeyif olduktan sonra her birine aynı soruyu sorar: “Beynin işleyişi konusunda dünyaya açıklamayı en çok istediğin fikir hangisi? ” Verdikleri yanıtlar sonunda insan zihni ve onun olanakları hakkındaki bilgimizi genişletmeyi amaçlayan ve popüler bilim denemelerinden oluşan bu eşsiz eser meydana gelir. Uzmanlık alanları arasında insan davranışı, moleküler genetik, evrimsel biyoloji ve karşılaştırmalı anatomi bulunan katılımcılar, kişilikten algıya, öğrenmeye, güzelliğe, sevgiye ve sekse kadar birçok büyüleyici konuyu ele alır. Yaptıkları son deneylerin ayrıntılarına girmez, söyleyeceklerini terimlerle boğmazlar ve gayet net, aydınlatıcı, çoğu zaman da hiç beklenmedik ve sezgiye aykırı yanıtlar verirler. Nihayetinde de bireysel deneyimlerin beynimizin yapısını nasıl dramatik bir şekilde değiştirebildiğini gösterirler. Profesör Linden ve arkadaşları hem bilim meraklılarının hem de profesyonellerin erişilebilir ve keyifli bulacağı büyüleyici ve aydınlatıcı bir derleme ile insan zihninin yapısına ve sinirbilimin son teknoloji dünyasına yeni bir pencere açıyor.

Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları

265.00
"Yumurtalardan korkuyorum…O hiçbir deliği olmayan, yuvarlak beyaz şeyler…" Alfred Hitchcock Sinemanın Dâhileri Hakkında Sadece Arkalarından Konuşabileceğiniz Gerçekler Tamam, yaratıcılıkta sınır tanımayan bu şahsiyetlerin sizin bizim gibi hayatları olmasını zaten beklemiyorduk. Ama Francis Ford Coppola hangi akla hizmet 3D pornografik film çekmiş olabilir ki? Ya da Chaplin neden haftalarca banyo yapmayı reddeder? Stanley Kubrick uzaylı paranoyasını bir sigorta poliçesiyle taçlandırdı mı? Woody Allen gibi henüz beşikteyken depresyona girmek, Ingmar Bergman gibi evini iki ruhla paylaştığını düşünmek, Martin Scorsese gibi ayın on birinci günlerinde uçağa binmemek ya da Kurosawa gibi setin ortasında "tükenmişlik sendromuna" yakalanmak bu mesleğin parçası mı? Ve siz bir kitabı okurken kaç kez "Yok artık, bu kadar da değil!" diyebilirsiniz? Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları, Luis Buñuel'den Quentin Tarantino'ya, sinemanın yönünü değiştirmiş dâhilerin sıradışı hayatlarını, garip set ritüellerini, ilginç kişilik özelliklerini, tuhaf alışkanlıklarını ve patolojik zaaflarını, tüm çarpıcılığıyla -ve sansürsüz- ortaya koyuyor. Işıklar sönsün! Film başlasın! ROBERT SCHNAKENBERGER, aynı seriden Büyük Yazarların Gizli Hayatları da dahil çok sayıda kitabın yazarıdır. Brooklyn, New York'ta yaşar.

Büyük Yazarların Gizli Hayatları

265.00
KATİLLERE, ALDATANLARA, UYUŞTURUCU BAĞIMLILARINA VE EDEBİYAT DÜNYASININ DİĞER EFSANELERİNE DAİR GARİP AMA GERÇEK HİKAYELER William Shakespeare’den Leo Tolstoy’a dek pek çok yazarın sıradışı ve sansürsüz bir profilini sunan Büyük Yazarların Gizli Hayatları, lise öğretmeninizin sormaya korktuğu tüm zorlu soruları ele alıyor: Nedir Lewis Carroll’un şu küçük kızlarla meselesi? J. D. Salinger gerçekten kendi idrarını mı içerdi? Lord Byron kaç kadınla -ve erkekle- yattı? Ayn Rand neden Charlie’nin Melekleri’ne bayılırdı? Klasik edebiyat okulda hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı! ROBERT SCHNAKENBERG Distory: A Treasury of Historical Insults da dahilçok sayıda kitabın yazarıdır. Brooklyn,New York’ta yaşar.

Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları

265.00
Leonardo'dan (sözde sodomist) tutun da Caravaggio'ya (hüküm yemiş katil), Edward Hopper'a (karısını dövmekle itham edilir) varana kadar herkes hakkında taşkın anekdotlar sunan Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları, büyük ustaların uluslararası sanatının gerisindeki ahlâksızca, buğulu ve gözü kara hikâyeleri anlatıyor. Michelangelo'nun vücut kokusu çok kötü olduğu için asistanlarının onunla çalışmaya dayanamadığını; Vincent van Gogh'un bazen doğrudan doğruya tüpten boya yediğini; ve Georgia O'Keefe'nin çıplak resim yapmaya bayıldığını öğreneceksiniz. İşte asla unutmayacağınız bir sanat tarihi dersi. Öğretmenlerinizin Size Büyük Ressamlar ve Heykeltraşlar Hakkında Asla Anlatmadığı Şeyler ELIZABETH LUNDAY mimari ve sanat konusunda uzman olan bir gazeteci. mental_floss dergisinin "Şaheserler" sütununu yazıyor. CİNAYET, SAHTEKÂRLIK, DÜZENBAZLIK VE BÜYÜK SANAT ÜZERİNE GERÇEK HİKÂYELER....

Yaşayanı Onarmak

264.00
“Bu kadar etkileyicisini okumamıştım... Öyle ki kitap bittiğinde insan yoksunluk hissediyor.” 
– Lydia Kiesling, Guardian NOTRE DAME DE SION EDEBİYAT ÖDÜLÜ SIMON LIMBRES’İN KALBİ YİRMİ DÖRT SAAT SONRA CLAIRE MEJAN’IN BEDENİNDE ATACAK. O GÜN YAŞAM, SIMON’UN ÖLÜMÜNDEN İBARET OLACAK. Simon’un sörf yapmak için uyandığı günün öyküsü bu. Sonrasında geri dönüşsüz komaya gireceği, ailesinin organ naklini kabul etmenin yükünü omuzlayacağı, doktorların bir ölüm üstünden başka hayatları şekillendireceği, yıkımla umudun kol kola gezdiği bir günün öyküsü. Biçimsel olarak cüretkâr olduğu kadar duygusal olarak da etkileyici olan Yaşayanı Onarmak yayımlandığı yıl Fransa’nın prestijli edebiyat ödüllerinin neredeyse tümünü kazandı ve ardından Uluslararası Man Booker Ödülü’ne aday oldu. Maylis de Kerangal, benzersiz anlatımıyla her bir karakterin zihnine girmemizi, yaşama –ve ölüme– hiç bakmadığımız bir yerden, hiç sınanmadığımız bir andan bakmamızı sağlıyor. “Muhteşem.” –LE MONDE “Bu bir yaratılış ilahisi.” –LE FIGARO “En yakın dostlarıma verdiğim kitap…” –DANIEL PENNAC “Bir antik tragedya kadar etkileyici.” –L’EXPRESS “Zaman zaman isyan ettirse de Yaşayanı Onarmak umuda boyanmış bir kitap.” –LA PRESSE

Afili Lügat – Bir Aforizma Kitabı

264.00
Yeryüzüne ayak basmış en parlak zihinlerin çarpıcı, ilham verici ve sıklıkla komik sözlerini bir araya toplayan; onları hırstan endişeye, enginardan pencereye 399 ayrı başlık altında derleyen; çocuğunuzun balığının ölümünden kuantum teorisine, karşınıza çıkarabilecek hemen her durum için söyleyecek sözü olan bir kitap... Tüm aforizma kitaplarının sultanı, Afili Lügat. İnsanı yaratmak tuhaf ve özgün bir fikirmiş ama buna koyunu eklemek, gereksiz bir tekrar olmuş.
MARK TWAIN Ödüller hakkında bilinmesi gereken tek şey, Mozart'ın hiç ödül kazanmamış olduğudur.
HENRY MITCHELL Bu ülkeyi nasıl yöneteceğini bilen herkesin taksi sürme ve saç kesmekle meşgul olması ne büyük talihsizlik.
GEORGE BURNS Kimileri bilgi nehrinden kana kana içer, kimileri ise yalnızca ağzını çalkalar.
WOODY ALLEN Elinizi sıcak bir sobanın üstünde bir dakika tutsanız, size bir saat gibi gelir. Güzel bir kızın yanında bir saat otursanız, bir dakika gibi gelir. İşte görelilik budur.
ALBERT EINSTEIN Dünyada hakkıyla tanımak istediğim tek kişi benim.
OSCAR WILDE Arka kapağı bu satıra kadar okunmuş kitap, sıcak bir yuvayı hak ediyordur belki de.
domingo sakinleri

Anlamıyorsun İşte : Genç Kadın İçin Yaşam Rehberi

264.00
“21. YÜZYIL KIZININ HAYATTA KALMA KİTİ. KIZINIZA VEREBİLECEĞİNİZ EN İYİ HEDİYE.” –CAITLIN MORAN Ergenlik ve ardından gelen gençlik çağları fazlasıyla değişken, karmaşıklığıyla dillere destan bir dönem. Günümüz genç kadını geçmişe göre çok daha özgür ve çok daha fazla seçeneği olduğunun farkında. Buna karşılık, göğüslemek zorunda olduğu zorlukların ve kendisinden beklentilerin çıtası da bir o kadar yüksek. Peki bugünün genç kızı hayatının bu dönemiyle nasıl baş ediyor? Onu endişelendiren ne? Neleri değiştirmek ister, neyi duymak ona iyi gelir? Anlamıyorsun İşte, ergenlikle başlayıp yirmili yaşlara uzanan süreci genç kızların bakış açısından ele alan bir rehber. Doğrudan onlara sesleniyor, tıpkı kalpten konuşan bir arkadaş ya da asla yargılamayan bir abla gibi. Dr. Tara Porter, otuz yıllık deneyiminden yararlanarak genç kızlara kendi psikolojileri hakkında içgörü sunuyor; sınavlardan arkadaşlığa, aileden aşka, anksiyeteden eğitime, diyetten sosyal medyaya her konuda önerilerde bulunuyor. Genç kızlara kendilerini anlamak ve ifade etmek için bir yol, ebeveynlere ise çocuklarının göz devirmelerinin, “Beni hiç anlamıyorsun!” yakınmalarının ardındakileri gösterebilecek yetkin bir kaynak sunan Anlamıyorsun İşte, dünyanın tüm genç kızları ve aileleri için temel bir başucu kitabı. “GENÇ KIZLARIN YÜZLEŞTİĞİ ZORLUKLARA DAİR BİLGİ, SAMİMİYET VE MİZAH DOLU.” –JULIA SAMUEL 20 DİLE ÇEVRİLDİ

Nakano Eskici Dükkânı

264.00
“Kawakami okuru heyecanlandırmak için havai fişeklere ihtiyacı olmadığının farkında.” —THE JAPAN TIMES Hitomi, civardaki bir eskici dükkânında çalışmaya başlayınca kendini sıradışı insanların arasında bulur: birkaç eş eskitmiş, muzip ve patavatsız Bay Nakano; onun hiç evlenmemiş, ressam kız kardeşi Masayo; tuhaflık derecesinde içine kapanık –ama her nasılsa Hitomi’nin gönlünü çalacak– genç Takeo; her gün dükkâna girip çıkan türlü huyda insan ve sırlarla dolu onlarca eşya. Herkesin ve her şeyin bir hikâyesinin olduğu bu dükkânda Hitomi hayatı, aşkı ve insanlar ile sırlar arasındaki zarif dansı keşfetmeye başlar. Son dönem Japon edebiyatının parlayan ismi Hiromi Kawakami’den, bir başınayken sıradan duran ama bir eskici dükkânında yan yana geldiklerinde neredeyse sihirli bir bütün yaratan insanların –ve eşyaların– yalın, neşeli ve biraz da hüzünlü öyküsü. “Kawakami, bize özüne kadar damıtılmış imgeler, doğrudan kalbe giden cümleler ve tüm hayatları tek bir nefeste sunacak anlatım hâkimiyeti sunuyor.” –THE NEW YORK TIMES BOOK REVIEW “İnce ince düşünülmüş, tuhaf, arızalı ve abartısız karakterler... Yine de kitabın sonuna vardığınızda, kendinizi onları fazlasıyla önemserken buluyorsunuz.” –KIRKUS “İlginç, zarif, zamansız... Büyüsüne kapılmamak elde değil.” –THE DAILY MAIL

Maymun Yılı

264.00
National Book Award sahibi Çoluk Çocuk ve M Treni’nin yazarından, düşler ile gerçekleri unutulmaz bir yılın panoramasında iç içe geçiren, insanın içine işleyen bir kitap. Patti Smith, San Francisco’nun efsanevi konser salonu Fillmore’daki yeni yıl konserlerinin ardından, kendini Santa Cruz sahilinde aylaklık yaparken bulur. Tek başına dolaşacağı bir yılın eşiğindedir. Bir sebep ya da süreyle kısıtlanmadan, kendi harikalar diyarına götürür bizi. Bir plandan çok polaroid kamerası ve tabelalar vardır burada. Şubat ayında, gerçeküstü bir ay yılının başlamasıyla, beklenmedik değişiklikler olacak, ortalık karışacak ve keder kaçınılmaz hale gelecektir. Bir yabancının dediği gibi, “Her şey mümkün. Ne de olsa bu yıl Maymun Yılı.” Sürekli keşfeden, düşünen, yazan, müzmin meraklı Smith için maymun yılı, yaşamın girdabındaki değişimlerle –verilen kayıplar, ilerleyen yaş ve Amerika’nın dramatik siyasi iklimi– bir dönüm noktası olacaktır. Smith’in kendine has polaroidleriyle süslenen, sürükleyici, zarif ve çoğu zaman da nüktedan bir kitap Maymun Yılı; içinde yaşadığımız çalkantılı günler için adeta bir mihenk taşı. “Hayaller, sevgi ve kırık dökük gerçeklerin tamiri üzerine senfonik bir keşif.” MARIA POPOVA, BRAIN PICKINGS “Sihirli.” GUARDIAN “Muhteşem.” NEW YORK TIMES

M Treni

264.00
“Oğlan büyüdü, baba öldü, kız benden uzun, kötü bir rüyadan dolayı ağlıyor. Lütfen sonsuza dek kalın, diyorum tanıdığım şeylere. Gitmeyin. Büyümeyin.” Çoluk Çocuk ile bizi fena halde hazırlıksız yakalayan Patti Smith, “hayatımın yol haritası” olarak tanımladığı M Treni’nde zihninin derinliklerine doğru bir tren yolculuğuna çıkıyor. Patti Smith anılarını, hayal dünyasını, bir bardak koyu kahveden ya da bir Murakami satırından aldığı hazzı bir araya toplayıp kelimelerle tutturuyor. “Kaybedip bir daha bulamadıkları”nın yerini yine kelimelerle dolduruyor. “O gamsız balona, dünyaya inanıyorum” diyen koca ruhlu bir sanatçının hayata yazdığı bir aşk notu M Treni. Harika şarkı sözleri yazmak bir şey, M Treni gibi bir kitap yazmak ise bambaşka bir şey. Bundan sonra yapacaklarını saymazsak M Treni, Patti Smith’in yarattığı en iyi şey. The Nation Patti Smith bizim için yaşıyor, yazıyor ve söylüyor. Washington Post

Kaşık Bükenler

264.00
Astral seyahatçi Maureen, yalan detektörü Irene, kahin Buddy, telekinetik becerileriyle Frankie ve onlara liderlik eden usta dolandırıcı Teddy… Muhteşem Telemachus Ailesi 1970’lerin ortalarında, sihirbazlık ve zihin okuma gösterileriyle ülke çapında üne kavuşmuşlardı. Ancak bir gece, televizyonda, hem de canlı yayında, sihir onları terk edince tüm aile utançlarıyla birlikte Şikago’ya çekilip görünmez olmayı seçti. Artık hiç kimsenin hatırlamadığı bu aileyle yirmi yıl sonra yeniden karşılaşıyoruz. Televizyondaki rezaletten çok sonra doğan torun Matty, kendi güçlerini keşfettikçe, bitkin, bitik –ve bu halde bile kapıya Gizli Servis’i getirmeyi becermiş– ailesinin hâlâ ve gerçek manada muhteşem olduğunu fark ediyor. Kaşık Bükenler, her bir ferdi özel biri olma potansiyeliyle lanetlenmiş, süper arızalı ve aynı zamanda gayet normal bir ailenin üç kuşaklık tuhaf ve efsanevi hikâyesi. "Pervasız." Guardian “Hınzır mizahı, unutulmaz karakterleri ve dozunda doğaüstü büyüsüyle Kaşık Bükenler dörtnala gidiyor… Gregory’nin karakterleri sadece yetenekleriyle değil, son derece tanıdık insanilikleriyle de sihirli.” Pittsburgh Post-Gazette “Usta işi… Gregory, aile ilişkilerindeki olağan gizemler ile Şikago mafyasının ve karanlık devlet örgütlerinin gaddar melodramasını zarafetle birleştiriyor." Kirkus Reviews

Kahve Ambarı Salep Toz 500 gr

264.00

Rahatlama Kitabı: Suyun Üstünde Kalmamı Sağlayan Düşünceler

264.00

Hiçbir şey, pes etmeyen ufacık bir umuttan daha güçlü değildir.

Rahatlama Kitabı, zor günlerden çıkarılmış derslerin ve öyle zamanlarda biraz olsun iyi hissettirecek önerilerin bir derlemesi. Gece Yarısı Kütüphanesi ve İnsanlar gibi sevilen kitapların yazarı Matt Haig, Rahatlama Kitabı’nda kendi deneyimlerinden öğrendiklerini, Marcus Aurelius, Emily Dickinson, James Baldwin gibi fikirleriyle ilham vermiş isimlerden edindikleriyle harmanlayarak yaşamın iniş ve çıkışları üzerine kısa ve umut dolu metinler sunuyor. Zihnin zindanlar yaratabileceğini ama yanında anahtarlarını da verdiğini gösteriyor bizlere. Mutluluğun ancak “olmanız beklenenleri” bir kenara bıraktığınızda filizlenebildiğini hatırlatarak, yaşama telaşı arasında şöyle bir yavaşlayıp, var olmanın güzelliği ve tahmin edilmezliğinin değerini bilmeyi yüceltiyor. Bir dostun aklına, sarılmanın huzuruna –ve en kötü zamanlarda bile umudu hatırlamaya– ihtiyaç duyduğunuzda elinizde olmasını isteyeceğiniz bir kitap. “Matt Haig insanlık halleriyle, onun aydınlık ve karanlığıyla empati kuruyor; mükemmel anlatılarını inşa etmek için renk paletinin tamamını kullanıyor.” —Neil Gaiman “Modern hayatın keskin bir gözlemcisi.” —New York Times

Nevrotik Bir Gezegenden Notlar

264.00
Dünya aklımızı zorluyor.  çılgın ve gergin bir gezegen, telaşlı ve gergin insanlarını yaratıyor; politikadan vücut kitle endeksimize hemen her şey bizi dehşete düşürüyor. Çılgın bir dünyada çıldırmadan nasıl yaşarız? Çevremiz kesintisiz anksiyete kaynağına dönüşmüşken nasıl mutlu hissedebiliriz? Matt Haig, haberlerden sosyal medyaya, iş ortamından bağımlılıklara çevremizi kuşatmış dış etkenlerin “nasıl hissettiğimiz” üstündeki etkisini anlamaya, dijital çağın törelerini sorgulamaya, biraz daha serinkanlı olmaya çağırıyor bizleri. Nevrotik Bir Gezegenden Notlar, anksiyete ve panik atakla uzun yıllar mücadele etmiş bir  21. yüzyıl insanından, böyle bir yüzyılda kendimizi mutlu, bütün ve insan hissedebilmek üzerine kişisel ve yaşam dolu bir bakış. Duygularımızın, sahip olduklarımız kadar mühim olduğunu gösteren, dünyadaki o pek kıymetli vaktimizi nasıl harcadığımızı değiştirebilecek bir kitap.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Uzaylılar: Bilim Soruyor, Orada Kimse Var mı?

264.00
Uzaylılar Var mı? Cevap evetse: Neye benziyorlar? Nerede yaşıyorlar? Bilinç sahibi varlıklar mı? Ve şayet onlar bizi bulsa neler olurdu? Bunlar belki de bugüne kadar sorduğumuz en büyük sorular. Ünlü fizikçi, yazar ve belgesel yapımcısı Profesör Jim Al-Khalili, yanına hayatlarını gerçeği bulmaya adamış dünyanın önde gelen bilim insanları ve uzmanlarını da alarak bu büyük sorulara cevap aramaya girişiyor. Satürn’ün uydusu Titan’daki buz bloklarını ve hidrokarbon göllerini ziyaret etmeye, uzayda yaşayabilen sekiz ayaklı minik yaratıklarla tanışmaya, uzaylılar tarafından kaçırılma iddialarının ardında yatan sinirbilimsel sebepleri duymaya hazır olun. Yolda bir ahtapotun zihnine giriyor, uzayda bir uygarlık bulma olasılığını ya da bir yerlerde yaşam varsa evrimleşerek bizim “zeki” diyebileceğimiz bir şeye dönüşme ihtimalini hesaplıyor, uzay yolculuklarını ileride tamamen sayborg teknolojisine mi havale edeceğiz gibi sorulara cevap arıyoruz. Galaksinin en uç noktalarından taze edinilmiş bilgiler ve bolca merak ile dolu Uzaylılar, başını yıldızlı göğe kaldırıp kendine “Acaba yalnız mıyız?” sorusunu sormuş herkes için biçilmiş kaftan.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Bilinçli ve Şiddetsiz İletişim

262.00
Dile Gelmenin, Gerçeği Söylemenin ve Derinlemesine Dinlemenin İpuçları Ne söylediğimiz önemlidir. Belki de şimdi, içinde yaşadığımız bu büyük değişim çağında her zamankinden de önemli. Sözlerimiz çok iyi şeylerin başlamasına fırsat verebileceği gibi çok büyük yıkımlara da yol açabilir. Pek çoğumuz kültürel kodlar doğrultusunda, bu durumu değiştirmenin elimizde olduğunu pek de düşünmeden konuşuruz ancak nasıl yapacağımızı bilirsek sözcüklerimiz hem kendi dünyamızı hem de tüm çevremizi değiştirebilir. Şiddetsiz İletişim eğitmeni ve beden farkındalığı ile travma çözümlemesi uzmanı Oren Jay Sofer gerçekten düşündüklerimizi söylemek, sözcüklerin gücünü doğru şekilde kullanmak, doğru dinlemeyi öğrenmek ve etkili iletişimi hayatınıza dahil edebilmek için kullanacağınız çok yönlü ve uygulanabilir bir rehber sunuyor.

Sabri Ülker’in Hayatı

262.00
"Sabri Ülker'in yaşam öyküsü ve içindeki dersler, bu muazzam fırsatlar ve hiç bitmeyen çalkantı dünyasında çok güncel bir öykü." - Ram Charan, Dünyanın dört bir yanındaki yönetim kurulları ve CEO'ların danışmanı ve çeşitli dillerde basılmış 4 milyon kopyası olan 35 iş kitabının yazarı ve ortak yazarı “Kitapta Sabri Ülker ve onun 'yasaları'na ilişkin kavrayış, sonsuz dinleme yeteneğine ve 'başkalarının yerine' ayak uydurabilen bir adama işaret ediyor. Bu, uzun oyunu oynayan ve küçük bir Türk işletmesinden başarılı bir küresel işletmeye başarıyla geçen biriydi.” - Helen Pitcher, OBE, Başkan ve Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Olmayan Direktör Eksiklikler, zorluklar ve imkansızlıklar başarıya engel midir? Kendimizi içinde bulabileceğimiz olumsuz koşulları kabul edip pes mi etmeliyiz yoksa hayallerimiz için savaşmalı mıyız? Çocukluğunu ve gençliğini savaş şartlarında geçiren Sabri Ülker ikincisini seçti. Bu kitap, tek çeşit bisküvi üreten Ülker'i tüm imkansızlıklara rağmen bugün olduğu gibi büyük bir gıda devi haline getiren iş adamı Sabri Ülker'in hayat hikayesidir. Hayatı boyunca ilkelerinden asla taviz vermeyen ve hep doğru yolda ilerleyen Sabri Ülker, yardımsever ve mütevazi bir kişiliğe sahipti, her zaman perde arkasında dururdu. Ancak bu kitapla birlikte Sabri Ülker'in hayatı ve Ülker'in kuruluşundan bu yana büyüme hikayesi gün ışığına çıkıyor. Ülker'i de bünyesine katan Yıldız Holding, 4 kıtada 4 milyarı aşan tüketici nüfusuna ürün satışı, yurt içi ve yurt dışında 65.000'den fazla istihdam yaratmasıyla Türkiye'nin ilk global şirketlerinden biri haline geldi ve Sabri Ülker'in izinden gitmeye devam ediyor. yaşam ve iş ilkeleri. Sabri Ülker'in hayat hikayesi, ailesine, çalışanlarına ve onunla karşılaşan herkese büyük ilham veriyor.

Saçmalıklar Çağı

261.00
DOĞA, BAY ALLNUT, BU DÜNYAYA AŞMAK İÇİN GETİRİLDİĞİMİZ ŞEYDİR.” Katharine Hepburn, Afrika Kraliçesi filminden Tatminsizlik, tedirginlik, arzu ve kırgınlığın sarhoş edici kokteyliyle huzuru kaçmamış kaç kişi var bugün? Kim daha genç, daha yetenekli, daha saygın, daha tanınmış ve daha çekici olmanın özlemini çekmiyor? Kim daha fazlasını hak ettiğine inanmıyor ve eline daha fazlası geçmediğinde öfkelenmiyor? Başarısızlık artık yeni tabu, ağza alınması yasak bir küfür. Boktan şeylerin başa gelebileceğini çok az kimse kabulleniyor. Trajedilerimiz bile bir anlam taşımalı, “hayırlara vesile” olmalı. İnsanlar ne doğalarından ne de seçimlerinden sorumlular. Peki nasıl geldik bu noktaya? Michael Foley, en eski metinlerden en son psikoloji araştırmalarına kadar uzanıyor ve bunları popüler kültüre dair gündelik tuhaflıklarla –paket açma videoları, “görülüyorum öyleyse varım” sanrıları, kişisel gelişime bulanmış mutluluk, koleksiyonerliğe bulanmış doyumsuzluk– eşleyerek günümüzün kültürel şartlandırmalarının absürd doğasına ışık tutuyor. Saçmalıklar Çağı bizi, suçu yaşadığımız çağa atıp kendimizi temize çıkarmak yerine, önce kendimizle –ve kendimizi kandırmadaki muazzam kapasitemizle– tanışmaya, böylece tüm bu saçmalığın doğasını anlamaya davet ediyor. “Modern yaşam tüm şartlandırmalarıyla sizi mutsuzluk ve hayal kırıklığı dolu bir yola sürüklüyor. Bu kitap üstesinden gelmenize yardım edebilir.” –Guardian

Evlilik Meselesi

261.00
“YILIN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde New York Times • NPR • Seattle Times • Publisher’s Weekly • The Times Pulitzer Ödüllü Middlesex’in yazarından On dokuzuncu yüzyılın büyük aşk hikâyeleri artık yalan mı oldu? Peki, yeni bir aşk hikâyesi anlatmak mümkün mü, içinde modern zaman gerçekleri, değişen roller, evlilik öncesi anlaşmalar, boşanmalar olsun… 1980’lerdeyiz… İflah olmaz romantik ve edebiyat tutkunu Madeleine Hanna, üniversite bitirme tezi için Jane Austen ve George Eliot’ın eserleri üstünden Victoria dönemindeki evlilik kurgusunu sorgulamakla meşgul. Tez konusu hayatını da ele geçirmiş durumda: Madeleine tutkulu, şiddetli ve ıstırap dolu bir aşk öyküsünün kahramanı. Üstelik aşkının diğer ucunda bir değil, iki erkek var: zeki, çekici biyoloji öğrencisi Leonard ile içine kapanık, kuşkularla dolu teoloji öğrencisi Mitchell. Üniversite bitse de üçgen ayakta kalacak; gençliğin bitişiyle birlikte yüzleşecekler, hayatın anlamı ve aşkın gerçek doğasını sorgulamaya birlikte sürüklenecekler. Bakir İntiharlar ve Middlesex’le adını çağdaş edebiyatın büyük ustaları arasına yazdıran Jeffrey Eugenides, Evlilik Meselesi’nde bize genç ve idealist olmanın, fikirler ve kitaplarla yanıp tutuşmanın coşkusunu hatırlatıyor.

Ben Ben – Ölümle On Yedi Karşılaşma

261.00
“YILIN KİTABI” SEÇKİLERİNDE SUNDAY TIMES • GUARDIAN • TIMES OBSERVER • TELEGRAPH Ölümcül seyreden bir çocukluk hastalığı, neredeyse felaketle sonlanacak bir ergenlik isyanı, ıssız bir patikada bir seri katille karşılaşma, eksik personelli bir hastanede beceriksizce yaptırılan bir doğum. Bunlar çağdaş edebiyatın önemli yazarlarından, Costa Ödülü sahibi Maggie O’Farrell’ın bizzat yaşadığı ve bu sıra dışı anı kitabıyla okuruyla paylaştığı, ölümle on yedi karşılaşmasından sadece dördü. Gerçek, soluksuz bırakan ama hepsinden öte, bizlere “derin bir nefes alıp kalbimizin atışını dinlememizi” hatırlatan bir anı-roman. "Nefes kesecek kadar iyi." Guardian “O’Farrell eline okla yayı alıp doğrudan kalbe nişanlıyor.” Times “Ölüm hakkında olup da kendimi bu kadar canlı hissettiren hiçbir kitap olmadı.” Tracy Chevalier “O’Farrell her manada bir mucize. Bu kitabı asla unutamayacağım.” Ann Patchett GOODREADS OKUR ÖDÜLLERİ ANI KATEGORİSİ YARI FİNALİSTİ

Zeropedia: Her Şey Hakkında Her Şey (Karton Kapak)

261.00
Kara delik nedir? Evdeki toz nereden gelir? Diyojen kimdir? Tardigrad nedir? Etobur bitkiler nasıl beslenir? Mikrodalga fırın yiyecekleri nasıl ısıtır? Noktacılık, Roswell olayı, homeopati, Lazarus taksonu, estivasyon, Rosetta taşı, plasebo etkisi nedir, nedir, nedir? "Tek bir şey hakkında her şeyi bilmektense, her şeyden biraz biraz bilme" prensibiyle yola çıkan çizgi roman yazarı ve bilim aşığı Fabcaro ile çizer Julien/cdm, önce birbirinden alakasız görünen soruları bir araya getiriyor, sonra bunları basit, fazlasıyla eğlenceli –ve her biri altı karikatür kutucuğuna sığacak– şekilde yanıtlıyorlar. Zeropedia meraklı zihinler için her şey hakkında her şey.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

İlahi Kudret

260.00
“Parlak, sürükleyici, acımasızca dürüst.” –Margaret Atwood Tarihte olduğu gibi mitolojide de merkezdeki figürler, çoğu kez erkekler. Olympos’un zirvesinden Troya’nın kapılarına dek anlatılan destanlarda karar veren, savaşan, fetheden hep onlar. Kadınlar ise ya kıskanç ve intikamcı tanrıçalar rolünde ya da bir erkeğin kaderini değiştiren güzellik sembolleri. Hal böyle olunca, Athena’nın zekâsı yalnızca babasının kafasından çıkmasıyla anılır, Demeter’in yasına mevsimler bahane edilir, Persephone’nin zorla yeraltına götürülmesi ise romantik bir evliliğe dönüştürülür. Peki ya mesela bu kadar basit değilse? Yazar ve araştırmacı Natalie Haynes, İlahi Kudret’te mitolojinin gölgede bırakılmış tanrıçalarını merkeze alıp, insanlık tarihinde –ve popüler kültürdeki güç, beden, arzu ve adalet anlatılarında– nasıl bir rol oynadıklarını sorgulayarak mitlere yeni bir yön veriyor. Aphrodite’den Hera’ya, Artemis’ten Hestia’ya dek birçok güçlü tanrıçayı yeniden ele alan Haynes, onların öfkesini, iradesini, zaaflarını ve hakikatlerini özgün, akıcı ve kimi zaman da mizahi bir dille gözler önüne seriyor, bildiğimizi sandığımız efsaneleri baştan sona yeniden düşünmeye davet ediyor. “Haynes’in rahat ve mizahi üslubu, hem Yunan mitolojisine hâkim okurları sayfalar boyunca sürüklemeyi başarıyor hem de bu kadim öyküleri yeni kuşaklar için ulaşılabilir kılıyor.” –Publishers Weekly “Natalie Haynes zarif bir anlatıcı olduğu kadar son derece donanımlı bir rehber de. Engin bilgisini okura asla yük gibi hissettirmiyor; aksine, klasikleri büyük bir ustalıkla günümüze taşıyor.” –Kate Atkinson

Hiddet

260.00
SESSİZ HASTA’nın yazarından. “Şaşırtmacanın ustası Michaelides’in en beğendiğim romanı.” –LUCY FOLEY Yedi kişi görkemli bir adada mahsur kalmıştık. İçimizden biri katildi. Lana Farrar eski bir Hollywood yıldızı ve muhtemelen dünyanın en ünlü kadınlarından biri. Her yıl en yakın arkadaşlarını İngiltere’nin kasvetli gökyüzünden uzaklara, kendisine ait bir Yunan adasına davet ediyor. Cennete bir hafta sonu kaçamağı… Yine öyle olması gerekiyordu. Ama şiddetli bir fırtına sonucu konuklar adada mahsur kalınca önce dostlukların makyajı aktı, sonra berbat sırlar ortaya saçıldı. Nihayetinde telafisi imkânsız bir şey oldu. Hikâye dünya basınında manşetleri süsledi ve o günden beri, bu korkunç gece hakkında sürekli yeni bir söylenti çıkıyor. Bense olayların dışında kalmayı seçtim. Orada yaşananları zihnimde tekrardan canlandıracak gücüm yok. Kim olduğumu mu merak ettiniz? Adım Elliot Chase. O gece oradaydım. Bu hikâyeyi bildiğinizi düşünebilirsiniz. Ama yanılıyorsunuz… “Büyüleyici, şaşırtıcı ve sürprizlerle dolu bir labirent, Sessiz Hasta’dan bile daha iyi.” –JP DELANEY
 “Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı nadir kitaplardan biri. Michaelides asla hayal kırıklığına uğratmıyor.” –RAGNAR JONASSON “Bildiğiniz tüm güvenilmez anlatıcıları unutun. Bir de üstüne iki romana yetecek kadar şaşırtmaca.” –DAVID BALDACCI

Evlilik Portresi

260.00
Women’s Prize for Fiction Finalisti 1550’ler Floransa’sı… Grandük Cosimo de’ Medici’nin üçüncü kızı Lucrezia, çizim konusunda eşsiz yeteneğe sahip, hayal gücü sınır tanımayan bir çocuk; gösterişli palazzo’daki gösterişsiz, unutulmuş konumundan fazlasıyla hoşnut. Ablasının beklenmedik ölümüyle Lucrezia ilk kez kendini ilginin merkezinde buluyor. Ablası yerine, Ferrara Dükü Alfonso’yla evlenmek zorunda. Lucrezia, henüz on beşinde ve kafası karmakarışık bir şekilde, pek de hoş karşılanmadığı muammalarla dolu bir sarayda buluyor kendini. Muammaların en büyüğü ise kocası. Hangisi gerçek? Düğün zamanı muziplikleriyle ve neşesiyle onu kendine çeken adam mı, yoksa kendi kız kardeşlerinin bile karşısında titremesine neden olan despot yönetici mi? Bir tek şey ayan beyan ortada: Lucrezia’nın sarayda var olabilmesi, ailenin iktidarını devam ettirecek bir vâris doğurmasına bağlı.  Maggie O’Farrell ödüllü kitabı Hamnet’tan sonra bu kez Rönesans İtalya’sında bir kadının kaderine karşı ayakta –ve hayatta– kalma mücadelesini anlatıyor. Tarihin donukluğunu kelimeleriyle canlandırarak okura bir Rönesans tablosu kadar çarpıcı bir hikâye sunuyor.  “O’Farrell, en basit tarifiyle, benzersiz.” –Guardian

Okumak ve Anlamak

260.00
Freud, James, Nabokov, Pessoa, Proust, Rancé, Schnitzler… Özenle örülmüş edebi metinlerin kurgularını psikanalizle çözerek bizi konuşamadıklarımızla yüzleştiren Michel Schneider, Nabokov’un kelimelerinde dil üzerinden tahakküm kuran totaliter rejimlerin izini sürerken, Freud’a “Ne düşünüyorsun?” diye sorarak düşünürün zihne duyduğu tutkuyu masaya yatırıyor. Yer yer cesur adımlarla “ideal” psikanalizin peşine düşen Schneider, Pessoa’nın yarattığı şair maskelerinin ardındaki içsel mücadeleleri ifşa ediyor. Henry James ve Schnitzler’in eserlerinde saklı arzuları ararken, Proust’un annesiyle kurduğu ilişkinin inkar ve yadsımaya dayanan köklerini kazıyor. Okumak ve Anlamak, bir yanda psikanaliz kuramını sorgularken, diğer yanda edebiyatın karanlık dehlizlerindeki insanlık hallerini çözümlemeleriyle aydınlatıyor. “André Breton’dan bu yana birçok yazarın bir baş dönmesine tutulmuş gibi teslim olduğu düş öykülerinden edebi anlamda daha sıkıcı bir şey yoktur. İnsan kendini ifade etmek veya itirafta bulunmak için değil, kendini saklamak için yazar. Roman kahramanları için rüyalar ve hayal etmek başka şeylerdir. Herkes düş görür. Herkes yazmaz. Düş ve yorumu, psikanalizin kraliyet yoluyken edebiyatın demokratik çıkmazıdır.”

Tekerlekli Yalan

260.00
TEKERLEKLİ YALAN JULIET MACUR Juliet Macur korkunç detaylar veriyor. Kan torbaları. Şırıngalar. Davalar. Bu nasıl bir çılgınlık! –Evening Standard. İmparatorluğu çökmüş ve evini satmak zorunda olan bir adam… Onu muhteşem evinde ziyarete gittiğinde böyle bir Lance Armstrong karşılıyor gazeteci Juliet Macur'u. Defalarca karşı karşıya geldiler. Ama ilk kez yenik bir adam var karşısında. Armstrong’un skandal sonrasında görüşmeyi kabul ettiği nadir kişilerden biri Macur. Lakin öyküyü sadece onun ağzından dinlememekte kararlı. Ailesinden yakın arkadaşlarına, yetkililerden sponsorlara, rakiplerinden takım arkadaşlarına, bilerek ya da bilmeyerek bu büyük yalanın parçası olmuş yüzü aşkın isimle görüşüyor. Ve karşımıza doymak bilmez bir hırsa sahip bir adamın kimi yerde acıklı kimi yerde gülünç kimi yerdeyse nefret uyandırıcı, yalanlarla örülü hikâyesi çıkıyor. Ünü bisiklet sporunun ötesine geçmiş bir bisikletçinin, yetkilileri, gazetecileri ve hayranlarını yıllarca nasıl kandırdığını, imajını korumak için nasıl insanları kullanarak –bazen onların hayatı pahasına– etrafına bir duvar ördüğünü ve “Armstrong Sistemi” adıyla anılan, gelmiş geçmiş en karmaşık, en ayrıntılı doping programını nasıl şeytani bir ustalıkla yarattığını ve uygulattığını bir bir ortaya koyuyor Macur. TEKERLEKLİ YALAN: Lance Armstrong'un Düşüşü, kaybetmemek için spor tarihinin en büyük organize suç organizasyonunu kurmayı göze almış bir sporcunun, en zengin hayal gücünün bile sınırlarını zorlayacak, akılalmaz ama gerçek hikâyesi. Cevaplanması gereken ilk soru: “Neden yaptı bunu?” Ve “Nasıl bu kadar uzun süre paçayı sıyırabildi?” Macur sis perdesini kaldırınca ortaya Antik Yunan destanlarını hatırlatan bir karakter çıkıyor: ölümcül kusurları olan bir yarı tanrı. –Toronto Star

Şifa: Zihnin İyileştirici Gücüne Dair Bilimsel Bir Yolculuk

260.00
KRALİYET AKADEMİSİ BİLİM KİTABI ÖDÜLÜ 2016 FİNALİSTİ NEW YORK TIMES BESTSELLER Zihin bedeni etkiler, bunu biliyoruz. Bir melodiyle tüylerimiz diken diken olur, bir görüntü karşısında gözyaşı dökeriz ve bir temas kalp atışlarımızı değiştirir. Ama soru zihin bedeni iyileştirebilir mi olduğunda, umut taciri yeni çağ guruları tarafından istila edilmiş, bırakın inanmayı, üstüne kafa yormanın bile akıldışı görüldüğü bir sahada buluruz kendimizi. Doğru, zihnimiz –kimilerinin pazarladığı gibi– kanseri yenecek mucizevi bir ilaç değil ama bir ağrı kesici ya da antidepresan işlevi görebildiğini gösteren bilimsel araştırmaları nereye koyacağız? Jo Marchant'a göre insanlığın ortak çıkarı bu alanı yok saymaktan değil, tersine şüpheciliği elden bırakmadan merak ve inatla gerçekle masalı birbirinden ayırmaktan geçiyor. Büyük yankı uyandıran ve Kraliyet Akademisi Ödülü finalisti olan kitabı ŞİFA’da, heyecan verici araştırma ve vakaların peşinden dünyayı dolaşarak şu sorulara cevap arıyor: Alternatif tıbba yönelmek hepten bir yanılgı mı, yoksa bir fark yaratabilir mi? Düşüncelerimiz, inançlarımız ve duygularımız fiziksel sağlığımızı etkileyebilir mi? Zihnimizi bedenimizi iyileştirmek üzere eğitebilir miyiz? ŞİFA, zihnin iyileştirme potansiyelini, sınırlarını ve bizim bu potansiyelden nasıl faydalanabileceğimizi ortaya koyan büyüleyici ve ufuk açıcı bir yolculuk. “Bir zihni ve bir bedeni olan herkes bu kitabı okumalı.” - Henry Marsh, Sakın Zarar Verme'nin yazarı

Sessiz Hasta

260.00
46 DİLDE 2,5 MİLYON OKUR GOODREADS YILIN EN İYİ GERİLİM ROMANI ÖDÜLÜ NEW YORK TIMES ÇOKSATANLAR LİSTESİNDE 46 HAFTA "YILIN EN İYİ KİTAPLARI" SEÇKİLERİNDE AMAZON - PUBLISHERS WEEKLY SESSİZLİĞİN KÖKLERİ TAHMİN EDEBİLECEĞİNİZDEN ÇOK DAHA DERİNLERDE. Başarılı ressam Alicia Berenson, kocası Gabriel onun için endişelenmesin, iyi olduğunu görsün diye bir günlük tutuyordu. Bu çok sevdiği adam, ondan sebep mutsuz olmamalıydı. Alicia Berenson, otuz üç yaşında, kocasını suratına beş kez ateş ederek öldürdü. Sonrasında tek kelime bile konuşmadı. Adli psikoterapist Theo Faber, yıllardır kimsenin başaramadığını başarıp Alicia’yı konuşturabileceğinden emin. Ama olur da başarırsa, gerçeği duymak isteyecek mi? “Unutulmaz! Hitchcock gerilimi, Agatha Christie kurgusu ve Yunan trajedisinin birleşimi.” Entertainment Weekly “Sayfalar, çevirirken parmaklarınızın arasında tutuşup yanıyor.” David Baldacci "Zekice kurgulanmış, sofistike bir gerilim.” Lee Child

Paravatan – Neden Dünyayı Hırsızlar Ve Dolandırıcılar Yönetiyor Ve Onlardan Nasıl Geri Alırız?

260.00
“YILIN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde Sunday Times • Economist • Times 2019 ORWELL ÖDÜLÜ Finalisti Eskiden bir devlet çalışanı ülkesini soymaya kalktığında çaldığı parayla yapabileceklerinin bir sınırı vardı. Kendine yeni bir araba alır, gösterişli bir ev yaptırır veya eşine dostuna para dağıtırdı; seçenekleri üç aşağı beş yukarı bu kadardı. Bir noktadan sonra eve istiflediği paralar ya odalardan taşacak ya da farelere yem olacaktı. Derken birkaç bankerin aklına parlak bir fikir geldi. Artık hırsızlar daha büyük hayaller kurabilirdi. Araştırmacı gazeteci Oliver Bullough bizi kanunların işlemediği, devletlerin erişemediği süper zenginler ülkesi Paravatan’a doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Halkının parasını çalan kleptokratlar, bu paranın aklanıp katlandığı zengin ülkeler, dolandırıcılar ve onların beyaz yakalı yardakçıları... Bullough büyük ses getiren ve prestijli Orwell Ödülü finalisti olan kitabında sistemin nasıl çalıştığını, Avrupa ve ABD’nin “saygın” kurumlarının nasıl birer kara para aklama üssüne dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Bu, 21. yüzyılda paranın, gücün ve yozlaşmanın hikâyesi. Ve bu hikâyeyi değiştirmek için hâlâ çok geç değil. “Paravatan’ı ziyaret etmeden gücü, serveti ve fakirliği anlayamazsınız.” Simon Kuper, New Statesman

İyi Adam

260.00
Her şeyi vardı. Ama kapı çaldığında, Ted intihar etmek üzereydi. Kapıdakinin vazgeçip gitmesini beklerken masanın üstündeki not ilişti gözüne, kendi el yazısıyla yazılmış: “Kapıyı aç. Tek çıkışın bu.” Ted ne notu yazdığını hatırlıyor ne de kapıdaki adamı tanıyor. Adamın bir teklifi var: Madem ölmek istiyorsun, intihar edip aileni utandırma; biz öldürülmeni sağlayabiliriz. Şartımız basit: Senin gibi intihara karar vermiş birini öldürecek, böylece zincire katılacaksın… Son bir iyilik. Teklifi kabul ettiği anda kendini şeytani bir oyunun içinde buluyor Ted. Çıkmaya çalıştıkça onu daha da derinlere sürükleyen biri var; bu kanlı labirenti tepeden gören, Ted’i kendinden bile iyi tanıyan ve asla güvenmemesi gereken biri… 34 dilde yayımlanan ve yakında beyaz perdeye aktarılacak İYİ ADAM, mükemmel kurgusu ve bitmeyen dolambaçları ile zihin bulandıran, ‘Anladım,’ dediğiniz anda sizi ters köşeye yatırıveren bir psikolojik gerilim romanı. "Aklınızı alacak bir psikilojik gerilim. Federico Axat çok seveceğiniz ama asla güvenemeyeceğiniz bir yazar” New York Times

Hamnet

260.00
2020 WOMEN’S PRIZE FOR FICTION ÖDÜLÜ 2020 AMERİKAN ULUSAL KİTAP ELEŞTİRMENLERİ BİRLİĞİ ÖDÜLÜ YILIN EN İYİ KİTABI seçkilerinde: NEW YORK TIMES • WATERSTONES • BILL GATES KİTAP KULÜBÜ 1500’lü yılların sonu... Londra’nın doğusundaki bir kasabada yaşayan Hamnet adında bir oğlan, telaşla merdivenden iniyor. Ateşler içinde yatan ikiz kardeşine yardım edecek birini bulması gerek. Anne oradan iki kilometre uzakta, arı kovanlarının başında, bu bereketli canlıların neden huzursuzlandığını anlamaya çalışıyor. O an bilmese de ömrünün geri kalanı, asıl kendi içinde aniden oluşan huzursuzluğa kulak verip de eve gitseydi yaşananları değiştirip değiştiremeyeceğini merak ederek geçecek. Hamnet’ın duyulmayan haykırışı, annenin ömür boyu dönüp durduğu bir an olarak kalacak. Baba günlerce, haftalarca, kilometrelerce uzak. Oğlu var gücüyle bağırsa bile duyamaz. Tiyatrosuyla şehir şehir gezip alkış tufanları yaratan oyunlarını sergiliyor. Yıllar sonra kalemini kendi acısından daldıracak mürekkebe. Ve yüzyıllar boyu dillerden düşmeyecek bir oyun yazacak: Hamlet. Maggie O’Farrell, tarihsel gerçeklerden beslenerek yazdığı bu olağanüstü romanda bir anne babanın en büyük korkusunu odağına alıyor. Yıllardır nasıl biri olduğunu anlamak için kelimeleri tek tek incelenen Shakespeare’in en büyük acısına bambaşka bir gözle, biyografilerde sadece bir isimden ibaret olan annenin pişmanlıklarıyla, acılarıyla, korkularıyla yaklaşıyor ve dört yüz yıldan eski bir hikâyeyi okurun yüreğine modern bir klasik olarak hediye ediyor.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri

260.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Kabul edelim, bir sanat müzesi ziyareti ilham verici bir deneyim olabileceği gibi feci sıkıcı bir hal de alabilir. Sırf sanat eseri diye baktığımız her resim ya da heykeli seveceğiz diye bir kaide yok elbette. Ama şu da gerçek: Baktığımızın arkasındakini görmemizi sağlayacak bilgiye sahip olmak, o eseri başka türlü görmemize, anlayabilmemize ve hatta ondan etkilenebilmemize sebep olabiliyor. Başka bir deyişle, “barok” ya da “post-modern” gibi tanımlar biz dost meclisinde kullanıp havalı –ya da komik– gözükelim diye uydurulmadı: faydalılar. Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri, Rönesans, klasik Yunan ve eski Mısır gibi ana sanat dönemlerinin yanı sıra romantizm, minimalizm, sürrealizm ve pop art gibi önde gelen hareketleri önemli temsilcilerinin eserlerinden örneklerle sunan, ideal bir sanat tarihine giriş kitabı. Tüm dünyada bir milyon adedin üstünde satan Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fikir serisine ait bu kitap, Degas ile Monet ya da Dali ile Duchamp arasındaki farkı ayırt edemeyenleri –yalnız değilsiniz!– tarih öncesinden bugüne yaratıcılık, emek ve isyanla dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikoloji Fikri

260.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Hemen herkesin sizin psikolojiniz üzerine sizden çok kafa yorduğu bir zamanda yaşıyoruz. Şampuanınızın üstündeki yazı karakterinden ofis duvarlarının rengine; sevgili seçiminizden kime oy verdiğinize; tükettiklerinizden bağımlılıklarınıza hemen her şey psikolojik araştırmaların konusu ve bunların etkisi altında şekilleniyor. Psikoloji bilimi, hakkınızda o meşhur “beni anlamadılar!” serzenişiyle kestirip atamayacağınız kadar fazlasını biliyor; insana başka türlü bakmanızı sağlayacak kadar fazlasını. Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikoloji Fikri, anlatım dilinden tasarımına kadar kolay anlaşılır olmayı hedeflemiş, şahane bir psikolojiye giriş kitabı. Duygu, düşünce ve davranışlarımızın kökenine dair biliminsanlarının yaptığı keşifleri, sonuçlarına inanmakta zorluk çekeceğimiz deneyleri ve “neden itaat ederiz?” gibi mühim soruların cevaplarını (s.97, lütfen hemen şimdi bir göz atın) paylaşıyor. İnsanı –öncelikle de kendini– tanımak isteyen herkes için güzel bir rehber.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Mimarlık Fikri

260.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Mimarlık Fikri, Mısır piramitlerinden Guggenheim Müzesi’ne, baroktan günümüzün yeşil binalarına, mimarlık tarihindeki büyük fikirler, göz alıcı başarılar ve bunların ardındaki yaratıcı zihinlerle tanıştırıyor bizleri. Bir binanın ne zaman sadece bir bina, ne zaman sanat olduğunu kestirebilmek, çoğu zaman bakıp geçtiğimiz binaların ardında yatan birikim ve estetiğin farkına varıp bilindik sokakları bambaşka bir gözle yürümek ve mimari tercihlerimizin yüzyıllardır yaşam tercihlerimizle nasıl örtüştüğünü görmek için harika bir rehber Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Mimarlık Fikri.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Matematik Fikri

260.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Sıfırı kim keşfetti? Neden dakikada 60 saniye var? Sonsuz ne kadar büyük? Birbirine paralel çizgiler nerede kesişirler? Ve bir kelebeğin kanat çırpışı gerçekten de dünyanın diğer ucunda fırtınaya sebep olabilir mi? Artık okuldayken matematikte ne kadar kötü olduğunuzdan matah bir şeymiş gibi bahsetmekten sıkıldıysanız, Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Matematik Fikri büyüleyici bir evrene giriş için harika bir fırsat. Profesör Tony Crilly, Roma rakamlarından Fermat’nın son teoremine; Oyun kuramından sihirli karelere uzanıyor; sudoku, şifre kırma, piyango ya da bileşik faiz hesabının arkasındaki temel mantığı anlatıyor; kalkülüs, istatistik ve cebirin –olur da istersek– gerçek hayatta nasıl işimize yarayabildiğini ortaya koyuyor. Matematik bundan daha keyifli olmamıştı...

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fizik Fikri

260.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Sabah daha yüzümüzü yıkamadan fizik prensipleriyle yüzleşiyoruz; geçen zamanın çetelesini tutan çalar saat, ışık dalgalarını yansıtan ayna, musluktan incelen bir sütun şeklinde akan su. Ya da şöyle bakalım: günlük sohbetlerimizde pek de adını anmadığımız Bernoulli denklemi olmasa, uçağın uçabilmesini; Maxwell denklemleri olmasa, elektromanyetik dalgalar üstünden dünyayı saran iletişim ağları kurmamızı ya da X-ışınlarının keşfini nasıl açıklayacaktık? Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fizik Fikri, bizi çevreleyen fizik prensiplerini mümkün olan en anlaşılır dil ve sunumla ortaya koyuyor. Kütleçekim, ışık, enerji gibi temel kavramlardan başlayıp kuantum, kaos, karanlık enerji, Tanrı Parçacığı gibi bilimsel arayışın parlak fikirleriyle dolu bir evrene yol alıyor. Ünlü fizikçilerin yaşamına dair kısa bilgiler, buluşları o günün şartlarıyla görmemizi sağlayacak zaman çizelgeleri ve açıklayıcı illüstrasyonlarıyla bu kitap fiziğin temelini anlamak için eşsiz bir rehber.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Felsefe Fikri

260.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Kabul, konuyu “Felsefe yapma!” diye kestirip atabilmek büyük konfor. Felsefenin çetin sorularıyla cebelleşmektense filozoflara fildişi kulelerde yaşayan ve “kaşıyacak bir şey olsun diye uyuz icat eden” muhteremler klişesiyle bakmak mümkün. Ama klişeler üstünden yaşamak yerine kendi yolumuzu çizmek istiyorsak, yüzümüzü dönmemiz gereken yer felsefedir. Bırakın hayattan kopuk olmayı, tam da hayatın özüne dair konuşan şey felsefedir. Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Felsefe Fikri, anlatım dilinden tasarımına kadar kolay anlaşılabilir olmayı hedeflemiş, okuru dolambaçlı yollarda yalnız bırakmayan ideal bir felsefeye giriş kitabı. Felsefenin odağında olmuş bilgi, bilinç, kimlik, etik, hukuk ve estetik gibi kavramlar hakkındaki tartışmaları; kavanozdaki beyin problemi, Platon’un mağarası, berber paradoksu, ünlü “düşünüyorum öyleyse varım” önermesi ve tutuklu ikilemi gibi keyifli ve zihin açıcı başlıklar üzerinden okurla paylaşıyor. Önyargılarını kırıp adabıyla felsefe yapmak isteyen herkes için hayli faydalı bir kitap.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Ekonomi Fikri

260.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Büyük fikirleri kolay anlaşılır ve etkileyici bir üslupla okura sunmaktaki başarısıyla dünyada bir milyondan fazla satışa ulaşmış 50 Fikir serisinin beşinci kitabında, Edmund Conway bizi ekonominin merkezini oluşturan fikir ve akımlarla tanıştırıyor. Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Ekonomi Fikri, Adam Smith’in “görünmez el”i ve arz talep kanunu gibi temel doktrinlerden servet ile mutluluk arasındaki ilişkiyi sorgulayan son dönem araştırmalarına, Keynes’in 20. yüzyılın akıbetini değiştiren “Genel Teori”sinden irrasyonel doğamızı hesaba katmak için ekonomi ile psikolojiyi birleştiren davranışsal iktisada ve hatta gelecekte belirleyici olacak alternatif ekonomi akımlarına kadar uzanıyor. Bize ekonomideki güç dengelerini, bankaların işleyişini, dünyanın uzak bir köşesinde belirip soframıza kadar giren finansal krizleri, neden futbolcuların bu kadar çok kazandığını, piyasanın “ayı” ve “boğa”larını, yaratıcı yıkımı, küreselleşmeyi, eşitsizliği, toplu piyasa hezeyanlarını ve bitmeyen emeklilik yaşı pazarlıklarını anlamamızı sağlayacak alet çantasını sunuyor. Gerçek hayattan pek çok örnek ile desteklenmiş Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Ekonomi Fikri, ekonominin her bir gün her birimizin hayatını nasıl derinden etkilediğini anlamak ve etkilerine karşı biraz olsun hazırlıklı olmak için güzel bir rehber.

Benim Oyunum

260.00
“İstese sahadaki her pozisyonun en iyi oyuncusu olabilirdi.” -ERIC CANTONA “Cruyff’ü tanımadan önce futbol hakkında hiçbir şey bilmiyordum.” -PEP GUARDIOLA “Cruyff güzel oyunu daha da güzelleştirmek için herkesten daha fazlasını yaptı.” -GARY LINEKER “Top her ayağına geldiğinde heyecanlandığınız o muhteşem futbolculardan biriydi.” -BOBBY CHARLTON Johan Cruyyf’ün gelmiş geçmiş en büyük futbolcu olup olmadığını tartışabiliriz ama futbolun doğasını tek başına en fazla değiştiren oyuncu olduğu su götürmez bir gerçektir. Gerek sahada gerek kenarda, Cruyff futbolun ödün vermeyen dehasıydı. Onun futbol görüşü –Total Futbol– oyunun oynanışını baştan aşağı değiştirdi. Kazanmak kadar seyir zevkine de inanıyordu. Ajax ve Barcelona’da yerleştirdiği tarzın göz kamaştıran akıcılığı, dünyanın en beğenilen takımlarının oyun tarzlarının temeline dönüştü. Yayımlandığı pek çok ülkede çoksatanlar listelerine giren BENİM OYUNUM’da Cruyff, Amsterdam’ın beton sokaklarında başlayan hikâyesini, oyununu tanımlayan ve ardından gelen futbolcu ve çalıştırıcı nesillerine damga vuran felsefeyi paylaşıyor; neredeyse futbolu kadar akıcı bir dil ve etkileyici bir dürüstlükle.

Zamanı Durdurmanın Yolları

260.00
Tom Hazard’ın tehlikeli bir sırrı var. 41 yaşında sıradan bir tarih öğretmeni gibi görünse de nadir rastlanan bir hastalık yüzünden aslında yüzyıllardır hayatta. Shakespeare’le aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook’la açık denizleri fethetmiş, Fitzgerald’larla içki içmiş. Ama şimdi, tek istediği normal bir hayat sürmek. Kimliğini değiştirmeye devam ettiği sürece geçmişini geride bırakabilir ve hayatta kalabilir. Yapmaması gereken tek bir şey var, âşık olmak. İngiltere’nin en önemli yazarlarından Matt Haig’in büyükövgü toplayan, 37 dile çevrilen ve yakında Benedict Cumberbatch tarafından sinemaya aktarılacak kitabı Zamanı Durdurmanın Yolları, insanın kendini kaybedip tekrar bulmasına dair güzel bir roman. “Matt Haig insan doğasının aydınlık ve karanlık tarafına aynı ölçüde hâkim. Ve bu yetisini harika öyküler yaratmak için kullanıyor.”-NEIL GAIMAN “Matt Haig yüreğimizi dokuyor. Bu kitabın gücüne karşı koymak zor.”-GUARDIAN “Olağanüstü bir kitap.-STEPHEN FRY “Bu yılın ve nice yılların en iyi kitabı. Baş döndüren bir okuma. Zaman durdu...”-DANNY WALLACE

Sondan Başlıyoruz

260.00
Kaliforniya’da okyanus manzarasına bakan yamaçlarda, sakin bir kasaba. Duchess Day Radley, tutunamamış yetişkinler dünyasına doğmuş, on üç yaşında bir kız, kendi deyişiyle bir “kanun kaçağı”. Beş yaşındaki kardeşi Robin’i büyütmek ve otuz yıl önceki bir cinayetle enkaza dönüşmüş annesi Star’ı kollamaktan başka gayesi yok. Walk, büyüdüğü kasabadan hiç çıkmamış bir polis şefi. En yakın dostu Vincent’ı hapse yollayan ifadeyi vermenin acısı ve yitirilen güzel bir yaşam umudunun yaraları asla iyileşmemiş. Otuz yılın ardından Vincent’ın serbest kalmasıyla geçmişin nefesi bugüne karışıyor. Duchess, annesini korumaya çalışırken kasabaya felaketi getiren fitili ateşleyecek ve yüzleşilemeyen gerçekler ortaya serilecek.
Hayatın sunduklarından fazlasını hak edenlerin hikâyesi bu. Cinayet ve intikamın romanı; sırların ve yalanların, dostluğun, aşkın ve sarsılmaz aile bağlarının... Doğrunun. Yanlışın. Ve ikisi arasında yaşanan hayatlarımızın.
“Dünyayı fethedecek bir kitap.” –RUTH JONES “İnanılmaz! Karakterler öyle iyi tasarlanmış ki her an sayfadan fırlayacaklarmış gibi geliyor.” –B. A. PARIS “...büyüleyici, uzun zamandır romanlarda gördüklerime benzemeyen bir genç kahraman...” –JOHN HART “Unutulmayacak karakterlerle dolu, nefis yazılmış bir cinayet romanı.” –JANE HARPER

Yitik Kızlar

260.00
Edward Fosca bir katil! Mariana bundan emin ama hiçbir şey yapamıyor. Çünkü Cambridge Üniversitesi’nde Yunan Tragedyası profesörü olan Fosca, bütün kampüsün hayran olduğu, yakışıklı, karizmatik ve lekesiz bir adam. Özellikle Genç Kızlar Kulübü denen özel hayran topluluğundaki öğrencileriyle ilginç bir yakınlığı var. Bu kızlardan birinin törensel şekilde katledilmesi üzerine Mariana, psikoterapi uzmanlığını polise yardım için kullanmaya başlıyor. Eski okulu Cambridge’de, kuleler ve taş duvarların sardığı bu cennette, antik geleneklerin uğursuz bir şeyi sakladığının farkında. Lehinde görgü tanığı olmasına rağmen, katilin Edward Fosca olduğundan zerre şüphesi yok. Ama bir profesör neden öğrencisini öldürür? Ve neden Yunan mitolojisinin “genç kızı” Persephone’nin ayinlerinden ve yeraltı dünyasına yolculuğundan söz edip duruyor? Kampüste yeni bir cesedin bulunmasıyla, Mariana’nın suçlunun Fosca olduğunu kanıtlama çabası onu çöküşün kıyısına sürükleyecek bir saplantıya dönüşüyor. Sessiz Hasta ile Goodreads Yılın En İyi Gerilim Romanı ödülünü kazanan Alex Michaelides’den, bugüne dek 40 dile çevrilmiş, soluksuz okuyacağınız bir roman. “Michaelides’in uzun zamandır beklenen romanı… Anlatımı kuvvetli ve karşı konulmaz.” –NEW YORK TIMES

İnsanlar

260.00
“Bu satırları okuyanlarınızın büyük çoğunluğunun, insanların bir mitten ibaret olduğuna inandığını biliyorum ama ben size onların gerçekten var olduklarını bildirmek üzere buradayım. Bilmeyenler için söyleyeyim, insan dediğimiz şey orta zekâlı ve iki ayaklı bir yaşam formu; evrenin çok ıssız bir köşesinde yer alan küçük ve sulu bir gezegende, büyük ölçüde yanılsamalarla dolu bir varoluş sürdürüyor.” Yağmurlu bir akşamda Profesör Andrew Martin, önce dünyanın en büyük matematik bilmecesini çözmeyi başarıyor, ardından sırra kadem basıyor. Nihayet bir yol kenarında çırılçıplak halde bulunduğunda, kıyafetsizlikten daha ciddi bir meselesi olduğu ortaya çıkıyor: Andrew Martin artık insanlardan tiksiniyor; görünüşlerinden de yiyip içtiklerinden de bitmeyen şiddet ve savaş arzularından da... Yabancı bir tür arasında kaybolmuş hissediyor kendini. Sevgi ve aile kavramları onda şaşırtıcı bir ilgi uyandırsa da tüm sakinlerinden nefret ediyor bu gezegenin. Newton hariç... Ama o da bir köpek işte... Sahi, kim bu adam? Onun –ya da herhangi birinin– insanlık hakkındaki tüm fikrini değiştiren şey ne olabilir? Son yılların en önemli romancılarından Matt Haig, onca karmaşıklığına rağmen hayatın içindeki mutluluğa ve insan doğasına dair alışılmadık bir hikâye sunuyor. İnsanlar, neşeli ve etkileyici bir üslupla “bizi” bize anlatıyor.