Agora Bilim Pazarı
Kendinden Emin Bir Şekilde Kodlama
Kodlamanın temellerini öğrenmek ve kariyerinize hızlı bir başlangıç yapmak istiyorsanız Kendinden Emin Bir Şekilde Kodlama tam size göre!
Herkesin dijital bir hayatı var ancak çok azımız dünyaya hâkim olan yazılımın nasıl çalıştığını gerçekten anlıyoruz. Kodlama, iş piyasasında en çok talep edilen becerilerden biri ve temel bilgileri kavramak, yaratıcı potansiyelinizi geliştirip sizi diğerlerinden farklı kılabilir.
Rob Percival ve Darren Woods size HTML, CSS, JavaScript, Python, iOS ve Android uygulamaları oluşturma, hata ayıklama konularında adım adım bir öğrenme kılavuzu sunuyor. Bu kitabı okuyup pratik yaparak, becerilerinizi geliştirerek kod yazabilecek, kendi projelerinizi oluşturabilecek ve iş imkânları bulabileceksiniz.
Kendinden Emin Bir Şekilde Kodlama yeni becerilerinizi nasıl kullanacağınızla ilgili profesyonel yaşamınızı geliştirmek için ihtiyaç duyduğunuz yol haritasını önünüze sererken performansınızı da artıracak.
İnsanlarda ve Hayvanlarda Baskınlık ve Saldırganlık
Gezegenin en dominant canlısı saldıgan doğasıyla hayvanlar olmalıydı. Bu ünvanı onların elinden nasıl aldık?
Florida South Western Devlet Üniversitesinde Biyoloji Profesörü olan Henry R. Hermann, “İnsanlarda ve Hayvanlarda Baskınlık ve Saldırganlık” kitabında insanın evrendeki diğer canlılardan daha baskın olmasının nedenlerini inceliyor. The kitap etiketiyle raflarda yerini almaya hazırlanan kitap, insanı hayvanlardan ayıran zekânın insanlığı nasıl yıkıma sürüklediği sorusuna cevap ararken, saldırganlıkla ilgili birçok konuya da açıklık getiriyor.
Baskınlık ve saldırganlık oyununun kurallarını açgözlü ve bencil olanların belirlediği evrende, insanın kişiliklerinin geliştiği ortamlar, diğer hayvanlarla olan benzerlikleri ve farklılıkları, ahlâki veya ahlâksız yönleri tüm yönüyle ele alınıyor. Yüzlerce kaynak çalışmasının ardından oluşturulan psikoloji türündeki kitapta insanın saldırgan ve hâkim olma dürtüsünün günlük yaşamdaki etkilerine ve insanları baskınlığa ve saldırganlığa iten nedenleri bulacaksınız.
İşlenmiş Gıda Yanılgısı
Gıda tüketim alışkanlıklarımız sağlıklı ve uzun bir yaşamın belirleyicilerinden olmakla kalmayıp aynı zamanda bir keyif kaynağı ve kültürel mirasımızın değerli bir parçasıdır. Bu nedenle gıda tercihlerimizde çoğu zaman duygularımız mantığımızın önüne geçer. Gıda seçimlerimiz üzerinde kültürümüz, çevremiz, yaşadığımız yer, bulunabilirlik, ruh halimiz, damak zevkimiz rol oynar.
Reklam bombardımanı ve sözde uzmanların yarattığı gürültü de eklendiğinde, yolumuzu şaşırmamız mümkün. İşte ABD’nin ünlü Gıda Bilimi ve Teknolojisi profesörlerinden Robert L. Shewfelt, bu kitabında bilimsel bir bakış açısıyla işlenmiş gıdalar hakkında bilinenlerin doğruluğuna odaklanıyor ve gerçekleri çok samimi ve anlaşılır bir dille, birbirinden ilginç örneklerle anlatıyor.
Sevgi ve Para Arasında Ana Baba Olmak
1970 ve 1980’lerde çok daha rahat bir çocukluk geçirenler bugünün ebeveynleri olarak neden “helikopter ebeveynliğe” ve “kaplan anneliğe” büründüler?
Bugün ebeveynlerin çoğu çocukları uygunsuz bir şey yaptığında onları sert bir şekilde disipline etmekten kaçınırken “sert ebeveynlik” yüzyıllar boyunca neden o kadar popülerdi?
Ülkeler arası çocuk yetiştirme tarzlarındaki farklılıkların nedeni neydi?
Ebeveynlik sözkonusu olduğunda, insanlar genelde ekonomi hakkında düşünmezler. Oysa ekonomi, insanların nasıl karar verdiğini ve ebeveynler olarak alınan kararların neden en önemli kararlar arasında sayıldığını anlamayı amaçlayan bir sosyal bilimdir. Elinizdeki kitapta, insanların kaç çocuk yapmak istediklerini, çocuk yetiştirmeye ne kadar yatırım yaptıklarını ve hangi ebeveynlik tarzını seçtiklerini anlamanızda ekonominin yardımcı olabileceği savunuluyor. Ayrıca yine aynı bakış açısıyla ebeveynlikteki toplumsal cinsiyet rollerinin dönüşümü, ekonomik gelişim sürecinde geniş aileden çekirdek aileye geçişi, ebeveynlerin çocuk işçiliğine karşı değişen tutumları ve hatta sosyal sınıflar arasında farklı tercih ve değerlerin oluşumu ve aktarımı masaya yatırılıyor.
Matthias Doepke ve Fabrizio Zilibotti, ortaçağdan günümüze; ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya ve İsveç’ten Çin ve Japonya’ya uzanan araştırmalarında para, sevgi, bilgi ve zaman bağlamında ebeveynlik uygulamalarını detaylı bir şekilde inceliyorlar.
Sevgi ve Para Arasında Ana Baba Olmak ekonomik güçlükler ve artan eşitsizlik ortamında ebeveynlerin çocuklarını nasıl büyüttüğünü ve bunların ardındaki itici güçleri derin bir araştırmayla sunuyor.
Fanilik Üzerine Düşünceler – Tolstoy’dan Primo Levi’ye
Fanilik Üzerine Düşünceler – Tolstoy’dan Primo Levi’ye
Victor Brombert
Leo Tolstoy, Thomas Mann, Franz Kafka, Virginia Woolf, Albert Camus, Giorgio Bassani, J. M. Coetzee ve Primo Levi…
Victor Brombert, ölümü ve faniliğimizi, çeşitli siyasi ve kültürel bağlamlar içinde sekiz büyük yazarın eserlerinde arıyor. Tolstoy ve Thomas Mann’da bireyin fanilikle mücadelesini ortaya koyarken, Bassani ve Primo Levi’de toplumsal bir felaket olarak kültürlerin ölümünü aktarıyor. Woolf ve Camus’nün anlatılarında aldatıcı bir kurtuluş vaadi olarak sunulan ölüm, Coetzee’nin sayfalarında vahşet karşısında duyulan derin bir utanç olarak işleniyor.
Fanilik Üzerine Düşünceler bir edebiyat eleştirisinin ötesinde, faniliğin izlerini irdeleyerek bizi hayatta olmanın anlamıyla yüzleştiriyor.
“Belki de bütün düşünce ve sanat eylemi kaynağını dolaylı olarak fanilikten alıyordur. Bu noktada bir kez daha, doğrulanması mümkün olmasa da, André Malraux’nun insanı heyecanlandıran esrarengiz sözleri geliyor akla; mağarasının taş duvarına bizon çizen ilk insan, hem kendisinin hem de bizonun fani olduğunun farkındadır, ama aynı zamanda bu ilk sanatçı, fani hayvanı tasvir etmenin bir bakıma ‘hiçliğimizi yadsımak’ anlamına geldiğini de sezmiş gibidir.”
Doğanın Gizli Ağı
Doğa akla hayale gelmeyecek sürprizle dolu ve bizim bildiğimizden çok daha karmaşık. Yılların ormancısı ve çok okunan kitapların yazarı Peter Wohlleben, en son bilimsel bulguları ve onlarca yıllık gözlemlerini kullanarak bize bir kez daha doğaya hayret etmeyi öğretiyor. Ve etrafımızdaki dünyayı yepyeni gözlerle görmemizi sağlıyor.
Doğadaki canlılar birbirlerini nasıl etkiliyor? Farklı türler arasında nasıl bir iletişim var? Doğanın o meşhur dengesi gerçekten bizim zannettiğimiz gibi mi işliyor?
“Doğada her şey birbiriyle ilişki içindedir. Bu ilişki ağı öylesine karmaşık ve incelikle dallanıp budaklanmıştır ki muhtemelen tam anlamıyla kavrayıp çözmemiz hiçbir zaman mümkün olmayacak. Böyle olması aslında daha iyi sanırım; zira hayvanlara ve bitkilere baktıkça yaşadığımız şaşkınlığı hiçbir zaman yitirmeyeceğiz. En mühimiyse küçücük müdahalelerin bile çok büyük sonuçları olabileceğini kavramamız ve çok gerekmedikçe burnumuzu doğanın işine sokmaktan kaçınmamız olacaktır.
Şimdi bu hassas ağı daha net görebilmemiz için size bazı örnekler vermek istiyorum. O halde şimdi gelin birlikte şaşıralım!”
Edebiyat Fabrikası ve Seçme Yazılar
“İnsanın içine yerleşen ve orada ölen hisler vardır. İnsanın zayıflığının bir emaresidir bu. Sebebi itibarıyla küçük ama insanda yanıp, tükenip, dağılıp, kendine bir yer edinemeyip de hayatın ateşiyle savrulup giden, görünmez olduklarından insanın içinde nasıl barındıkları kestirilemeyen hisler vardır. Şöyle olur: İnsan çalışır, başka da bir şey yapmaz. Yüzlerce insan geçip gitti, onlarla birlikte çalışan insan görüntüsünün yarattığı izlenim de içlerinde parlayıp söndü. Sonra bir kişi daha gelip geçerken bu olağan durumda başka bir şey gördü. Gördükleri içinde sönmeyen, o küçücük şey koskocaman oldu, ona ıstırap verip dışarıya çıkmak için kıvrandırıp durdu. İşte o kişi hislerini kâğıda döktü, böylelikle rahatladı.”
Andrey Platonov'un yetkin kalemi yalnızca kurmaca eserlerde değil, denemeleri ve eleştiri yazılarında da hayat buluyor. Edebiyat Fabrikası’nda Platonov'un bu kurmacadışı metinleri, edebiyatın ve sanatın toplumsal dönüşümlerle nasıl etkilendiğini, yazarların bu değişimlere nasıl yanıt verdiğini ve edebiyatın insanların ve dönemin ruhunu nasıl şekillendirdiğini tartışıyor. Bu kitap, yazarın felsefi, siyasi ve edebi görüşlerini, toplumsal meselelere bakış açısını ve sanat anlayışını keşfetmek isteyen okurlara tatminkâr bir okuma sunuyor.
Kipling’ten Masallar
Rudyard Kipling çocukluk anılarından ve Hint masallarından ilham alarak, dünyadaki bazı şeylerin nasıl bugünkü hâline geldiğini anlatan sihirli masallar yazdı. Leoparın beneklerine nasıl kavuştuğunu, fillerin hortumlarının ve develerin hörgüçlerinin nasıl oluştuğunu ve bunlar gibi birçok gizemi büyülü bir anlatıyla aydınlatan bu masallar Ali Çetinkaya’nın çizimleriyle süslendi.
Kipling’in çocuklarına da anlattığı bu eğlenceli ve zekâ dolu masallar, minik okurları büyülü bir dünyanın kapılarını aralamaya çağırıyor.
Reklam Teorileri 2
Reklam nasıl çalışır?
Daha da önemlisi reklamda fark nasıl yaratılır?
Bu iki soruya neredeyse yüz yıldır reklam ve ilgili dallardaki bilim insanları cevap arıyorlar. Reklam Teorileri 1 ve Reklam Teorileri 2 bu iki soruya cevap arayan, psikoloji, sosyoloji veya pazarlama gibi farklı disiplinlerden gelen öncü teori, kavramsal çerçeve ve yapıların özetini yaparak, onların kapsayıcı bir ortak sesi olan kitaplardır.
Sinemaya Giriş: Bilimkurgu
Bilimkurgu, bilimle teknoloji arasındaki ilişkiye dair sorular soruyor; özel efektlerin anlam ve etki üretmede oynadığı role özel bir dikkat göstererek, gösteri, anlatı ve kendi kendini yansıtma kavramları arasındaki karşılıklı ilişkileri ele alıyor. Bilimkurguda rastlanan yüce, grotesk, “camp” çağrışımlarına değinerek, türün sömürgecilik, emperyalizm ve neoliberal küreselleşme söylemlerini nasıl yeniden üretip ifade ettiğine dair bir yol haritası çıkarıyor.
Mark Bould 1895’ten günümüze, aralarında Le voyage dans la lune(1902), 20,000 Leagues Under the Sea(1916), L’Atlantide(1921), King Kong(1933, 2005), Gojira(1954), Blade Runner(1982),Tetsuo(1989), G.O.R.A (2004), Sleep Dealer(2008), Avatar’ın (2009) bulunduğu pek çok film üzerinden ırk, sınıf, toplumsal cinsiyet ve cinsellik temsillerinin derinlemesine analizlerine yer vererek hem sinemaseverler hem de öğrenci ve akademisyenler için temel bir rehber sunuyor.
Sayılar ve Türümüze Katkıları: Sayı Sayma ve Kültürlerin Gelişimi
İnsan kültürleri şaşırtıcı derecede kısa bir süre öncesine kadar sayı mefhumuna sahip değildi. Sayıların
icadıyla gelen sözel ve sembolik temsiller, insan yaşantısında köklü bir dönüşüme yol açtı. Çocukluğunu
Amazonlardaki yerli kabileler arasında geçiren dilbilimci antropolog Caleb Everett ödüllü çalışması
Sayılar ve Türümüze Katkıları’nda bu dönüşümün kapsamını ortaya koyuyor, farklı kültürlerin sayılarla
ilişkisini ve sayıların insan zihnini, davranış ve kültürleri nasıl şekillendirdiğini incelikle ele alıyor.
Bilişsel bilimler, dilbilim, antropoloji, nörobiyoloji ve fizyoloji gibi farklı alanlardan pek çok araştırmayla
zenginleşen bu anlatıda arkaik sayı sistemleri, yerli kabilelerin farklı sayma uygulamaları, insanlarla diğer
hayvanların sayısal becerileri ve bu becerilerin nörobiyolojik kökenleri de ufuk açıcı örneklerle
açıklanıyor.
“Everett’in çok farklı alanlardan çarpıcı çalışmalarla desteklediği güçlü bir savı var: Sayılar ne doğaldır
ne de insan doğasına içkindir; insan zihninin yarattığı bilişsel bir icattır ve nicelikleri anlayıp ayırt etme
şeklimizi ebediyen değiştirmiştir. Sayıların tarım ve tarıma dayalı kalabalık toplumların gelişiminde hayati
rol oynadığına ilişkin savı da bir o kadar ikna edici.”
Amir Alexander, Wall Street Journal
“Everett binlerce yıllık insan evrimini irdeleme serüveninde Amazon ormanlarından Avustralya çöllerine
yolculuk ederken insan kültürlerinin çeşitliliğini daha derinden anlama çabasını asla elden bırakmıyor,
soluk kesici bir anlatıyla türümüzün en önemli bilişsel ve dilsel başarısını ele alıyor: sayı saymak ve
niceliksel kavramları kullanarak muazzam çeşitlilikteki kültürel faaliyetleri zenginleştirip geliştirmek.”
Bernd Heine, University of Cologne
“Sayılar zihin açan, yer yer de okuyucuyu şaşkına çeviren bir çalışma. Dilin kültürel bir icat olarak
türümüzü şekillendirmekteki hayati işlevini ikna edici bir şekilde ortaya koyuyor.”
Vyvyan Evans, New Scientist
Bilgiler ve Uyarılar:
- Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
- Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
- Bu kampanya, Kolektif Kitap tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.
Animal Farm (George Orwell)
Animal Farm is a satirical allegorical novella by George Orwell, first published in England on 17 August 1945. The book tells the story of a group of farm animals who rebel against their human farmer, hoping to create a society where the animals can be equal, free, and happy. Ultimately, the rebellion is betrayed, and the farm ends up in a state as bad as it was before, under the dictatorship of a pig named Napoleon.
According to Orwell, the fable reflects events leading up to the Russian Revolution of 1917 and then on into the Stalinist era of the Soviet Union. Orwell, a democratic socialist, was a critic of Joseph Stalin and hostile to Moscow-directed Stalinism, an attitude that was critically shaped by his experiences during the May Days conflicts between the POUM and Stalinist forces during the Spanish Civil War. The Soviet Union had become a totalitarian autocracy built upon a cult of personality while engaging in the practice of mass incarcerations and secret summary trials and executions. In a letter to Yvonne Davet, Orwell described Animal Farm as a satirical tale against Stalin (“un conte satirique contre Staline”), and in his essay “Why I Write” (1946), wrote that Animal Farm was the first book in which he tried, with full consciousness of what he was doing, “to fuse political purpose and artistic purpose into one whole”.
Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.
Phantasmagoria and Other Poems (Lewis Caroll)
“Phantasmagoria” is a poem written by Lewis Carroll and first published in 1869 as the opening poem of a collection of verse by Carroll entitled Phantasmagoria and Other Poems.
It is Lewis Carroll’s longest poem. “Phantasmagoria” is a narrative discussion written in seven cantos between a ghost (a Phantom) and a man named Tibbets. Carroll portrays the ghost as not so different from human beings:although ghosts may jibber and jangle their chains, they, like us, simply have a job to do and that job is to haunt. Just as in our society, in ghost society there is a hierarchy, and ghosts are answerable to the King (who must be addressed as “Your Royal Whiteness”) if they disregard the “Maxims of Behaviour”.
Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.
Some Short Christmas Stories (Charles Dickens)
The Autobiography of Charles Darwin 1809-1882 (Charles Darwin)
Charles Darwin’s Autobiography was first published in 1887, five years after his death. It was a bowdlerized edition: Darwin’s family, attempting to protect his posthumous reputation, had deleted all the passages they considered too personal or controversial. The present complete edition did not appear until 1959, one hundred years after the publication of The Origin of Species.
“No man can pretend to know Darwin who does not know his autobiography. Here, for the first time since his death, it is presented complete and unexpurgated, as it exists in the family archives. It will prove invaluable to biographers and cast new light on the personality of one of the world's greatest scientists. Nora Barlow, Darwin's granddaughter, has proved herself a superb editor. Her own annotations make fascinating reading.”
-Loren Eiseley
Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.
The Battle of Life (Charles Dickens)
The Battle of Life is an 1846 novel by Charles Dickens. It is the fourth of his five “Christmas Books”, coming after The Cricket on the Hearth and followed by The Haunted Man and the Ghost’s Bargain.
The setting is an English village that stands on the site of an historic battle. Some characters refer to the battle as a metaphor for the struggles of life, hence the title.
Battle is the only one of the five Christmas Books that has no supernatural or explicitly religious elements. (One scene takes place at Christmas time, but it is not the final scene.) The story bears some resemblance to The Cricket on the Hearth in two respects: it has a non-urban setting, and it is resolved with a romantic twist. It is even less of a social novel than is Cricket. As is typical with Dickens, the ending is a happy one.
It is one of Dickens’s lesser-known works and has never attained any high level of popularity – a trait it shares with The Haunted Man, in contrast to the other of his Christmas Books.
Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.
The Chimes A Goblin Story (Charles Dickens)
The Chimes: A Goblin Story of Some Bells that Rang an Old Year Out and a New Year In, commonly referred to as The Chimes, is a novella written by Charles Dickens and first published in 1844, one year after A Christmas Carol. It is the second in his series of "Christmas books," five novellas with strong social and moral messages that he published during the 1840s.
In addition to A Christmas Carol and The Chimes, the Christmas books include The Cricket on the Hearth (1845), The Battle of Life (1846), and The Haunted Man and the Ghost's Bargain (1848).
Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.
The Cricket on The Hearth (Charles Dickens)
The Cricket on the Hearth: A Fairy Tale of Home is a novella by Charles Dickens, published by Bradbury and Evans, and released December 20, 1845 with illustrations by Daniel Maclise, John Leech, Richard Doyle, Clarkson Stanfield and Edwin Henry Landseer. Dickens began writing the book around October 17, 1845 and finished it by December 1st. Like all of Dickens’s Christmas books, it was published in book form, not as a serial. Dickens described the novel as “quiet and domestic [...] innocent and pretty.” It is subdivided into chapters called “Chirps”, similar to the “Quarters” of The Chimes or the “Staves” of A Christmas Carol.
In July 1845, Dickens contemplated forming a periodical focusing on the concerns of the home. It was to be called The Cricket, but the plan fell through, and he transformed his idea into a Christmas book in which he abandoned social criticism, current events, and topical themes in favour of simple fantasy and a domestic setting for his hero’s redemption, though some have criticised this notion. The book was released on December 20, 1845 (the title page read “1846”) and sold briskly into the New Year. Seventeen stage productions opened during the Christmas season 1845 with one production receiving Dickens’s approval and opening on the same day as the book’s release. Dickens read the tale four times in public performance.
Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.