49 sonuçtan 13-24 arası gösteriliyor

Patikalar Üzerine, Bir Keşif

89.00
“Seni o yere tekrar bağlayacak ve onu senin kılacak bir hikâye her zaman vardır.” Gazeteci Robert Moor hevesin deneyime, merakın bilgeliğe, dünyanın iddiasının dünyayı anlamaya adım adım dönüştüğü bilgi dolu bir yürüyüşe çıkarıyor okuru. Görünmez karınca patikalarından kıtaları bağlayan yürüyüş yollarına, otobanlardan internet ağlarına çok farklı şekillerde patikalar inşa ettiğimizi ve bunların dünyayı anlamamıza nasıl yardımcı olduğunu anlatıyor. Robert Moor bizzat yürüdüğü patikaların tarihöncesinden kalma izlerini incelerken insanlığın kadim sorularında, tıpkı bir yolu şekillendiren izler gibi birikmiş cevapları hatırlatıyor: Düzen kaostan nasıl çıktı? Hayvanların denizden karaya sürünerek çıkmaya başladıkları yolculukları bir kıtadan diğerine uzanacak genişliğe nasıl ulaştı? İnsanın doğa ve teknolojiyle ilişkisi bizi çevreleyen dünyayı ​nasıl şekillendirdi? Ve son olarak her birimiz kendi yaşam patikalarımızı nasıl seçeriz? "Yabana ilişkin rastladığım en kısa ve öz tanım bu: ben olmayan. Orada, kendi imgemiz içinde yeniden şekillendirmemiş olduğumuz o tek yerde, çok derin ve kadim bir bilgelik biçimi bulunabilir. Albert Camus ‘Bütün güzelliğin kalbinde insandışı bir şey yatar,’ diye yazmıştı. Bu insandışı yüreği yalnızca aşinalığın pembe gözlükleri indiğinde görürüz.”

Meditasyonun Temelleri

65.00
Meditasyon nedir? Bilimsel yöntemlerle incelenebilir mi? Kendine özgü teknikleri var mı? Meditasyon hakkında tarihsel ve güncel bir inceleme sunan Meditasyonun Temelleri Hint, Çin ve Tibet gibi Doğu kaynaklarının yanında Batılı kaynaklardan da yararlanarak günümüz dünyasında meditasyonun kadim öğretilerdeki konumunu araştırıyor. Bu sebeple kimi zaman Anadolu ve Ortadoğu kültürlerinin unsurlarına kimi zamansa yeni bilimsel ve nörolojik bulgulara değiniyor. Bu kitaba özel çizimlerle gösterilen duruşlar ve mudralar, meditasyon tekniklerini ana hatlarıyla ortaya koyarken mantralar, yontralar ve konsantrasyon için gerekli diğer pratikler ise meditasyonu geniş bir perspektiften ele alıp kendi yaşamımıza uyarlayabilmemizi sağlıyor. “Meditasyon, uyku halinde her şeyden uzaklaşmak değil, tam tersine uyanıklığın en üst noktasında her şeye yakınlaşmaktır. Gerçeği, gerçekliği perdelemek değil, perdelenen gerçekliği aralamak ve saf, yalın gerçeklikle karşı karşıya gelebilmektir. Meditasyon başka dünyalara yolculuk yapıp, oralarda dolaşmak ve geri dönmek değil, o ‘başka dünya’nın çok uzaklarda olmadığını fark etmek ve o dünyayı olduğumuz yere getirmektir. Bütün ikiliklerin, dünyevilik-ruhanilik, zihin-beden gibi ayrımların ortadan kalkmasıdır.”

Hegel ve Modern Toplum

78.00
Hegel ve Modern Toplum Charles Taylor Frederick Neuhouser’in önsözüyle “Öğrencilere ikincil kaynak olarak tavsiye edilebilecek Hegel üzerine İngilizce yazılmış en iyi kitap.”-Teaching Philosophy Felsefe tarihine özgün katkılarıyla yirminci yüzyılın en önemli filozoflarından biri kabul edilen Charles Taylor bu zengin çalışmasında Hegel’in toplum felsefesinin günümüz için geçerliliğini ortaya koyuyor. Hegel’in özgürlük felsefesine yaptığı vurguyla, çağımızın en büyük sorunlarını düşünürken birey ve toplum ilişkisini, yabancılaşma ve öznellik meselesini tarihsel bir bakışla yeniden değerlendirmemize fırsat veriyor. Hegel düşüncesinin temellerini anlaşılır bir dille özetleyen bu çalışma Hegel’i keşfetmek isteyen okurlar için de çok değerli bir kaynak. “Özgür bireylerin kendi toplumsal etkinliklerini salt faydalı değil, aynı zamanda kim olduklarını dışavuran etkinlikler olarak gördüğü Hegelci toplum tasavvuru, bugün artık kırk sene öncesine göre çok daha uzak bir hedef gibi görünüyor ve bu nedenle, Taylor’ın çığır açan yapıtı, günümüz toplum felsefecileri tarafından yeniden yorumlanmayı hak ediyor.”-Frederick Neuhouser

Göçebe Özneler

90.00
Göçebe Özneler Rosi Braidotti Göçebe Özneler Rosi Braidotti’nin 21. yüzyılda kıta felsefesini ve çağdaş feminist kuramı derinden etkileyen makalelerini bir araya getiriyor. Öznellik, cinsiyet farklılığı, beden politikaları, queer kuramı ve “ötekilik” gibi meseleleri göçebelik çerçevesinde ele alan Braidotti yaratıcı ve öznel üslubuyla çağdaş akademik yazı disiplininin karşı kutbuna yerleşiyor ve feminist yazına bir “oluş” alanı açıyor. raidotti bir yandan 20. yüzyıl Kıta Avrupası felsefe geleneğini şekillendiren düşünürleri feminist bağlamda eleştirel bir okumaya tabi tutarken, diğer yandan feminist kuramcıların metinlerinde cinsiyet farklılığı kuramının izlerini sürüyor. Deleuze ve Guattari’nin “göçebelik” kavramını feminist kimlik, mekân ve beden politikaları bağlamında yeniden düşünüyor ve kadın hareketinin siyasal kuramı hem yaratıcı hem de eleştirel bir şekilde tekrar inşa etmesini öneriyor. “Braidotti son yıllarda akademiyi derinden etkileyen güçlü eleştiri geleneğinde pozitif bir dönüş arayanlar için yaratıcı üretkenlik adına bir felsefe ve düşünce anlayışı sunuyor. Entelektüel söylemin giderek akademik disipline sıkıştığı çağımızda kapsamlı tartışma ve müzakere için yeni bir patika açıyor.”-Elizabeth Weed, Brown University “Braidotti’nin queer kuramı, kimlik politikaları gibi feminizmdeki diğer pozisyonları da kendi bakış açısından samimiyetle değerlendirdiği bu eser, onu postyapısalcı feminizmin en canlı ve önemli düşünürlerinden biri olarak konumlandırıyor.”-Eugene W. Holland, Ohio State University

Biyoloji Felsefesi

83.00
Brian Garvey evrim ve evrimsel biyolojinin ortaya koyduğu felsefi soruları irdelediği kitabında; doğal seçilim, yaratılışçılık, bencil gen, alternatif seçilim birimleri, sistem kuramı, makroevrim gibi konulara değinerek biyoloji ile etik, din ile insan doğası ilişkisini ele almaktadır.
  • Çevirmen: Murat Can Mutlu
  • Yayın Tarihi: 10.09.2020
  • Baskı Sayısı: 1. Baskı
  • Sayfa Sayısı: 382
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 13.5 x 21 cm
  • ISBN: 9786058023185

Yöneylem Araştırması – Uygulamalar ve Algoritmalar Kitap Açıklaması

639.00
Yöneylem Araştırması Uygulamalar ve Algoritmalar 1. Model Oluşturmaya Giriş 1 2. Temel Lineer Cebir 11 3. Doğrusal Programlamaya Giriş 49 4. Simplex Algoritması ve Hedef Programlama 127 5. Duyarlık Analizi: Uygulamalı Yaklaşım 227 6. Duyarlılık Analizi ve Dualite 262 7. Ulaştırma, Atama ve Aktarma Problemleri 360 8. Ağ Modelleri 413 9. Tamsayılı Programlama 475 10. Dooğrusal Programlamada İleri Konular 562 11. Doğrusal Olmayan Programlama 610 12. Kalkülüs ve Olasılık Tekrarı 707 13. Belirsizlik Altında Karar Verme 737 14. Oyun Teorisi 803 15. Deterministik ESM Stok Modelleri 846 16. Olasılık Stok Modelleri 880 17. Markov Zincirleri 923 18. Deterministik Dinamik Programlama 961 19. Olasılıklı Dinamik Programlama1016 20. Kuyruk Teorisi 1051 21. Simülasyon 1145 22. Process Modeli ile Simülasyon 1191 23. Excel @Risk Eklentisi İle Simülasyon 1191 24. Tahmin Modelleri 1275

İnsan Sonrası Bilgi

128.00
"Zamanımıza layık olmak, eleştirel ve yaratıcı bir tutum içinde ona tesir etmek önemlidir. Umutsuzluk bir proje değildir ama olumlama öyledir. Temellendirilmiş, hesap verebilir ve aktif bir ‘biz' oluşturarak işe başlamamız gerekir. İçinde bulunduğumuz insan sonrası zamanlarda, teknolojinin aracılık ettiği sosyal ilişkiler içinde, ekonomik küreselleşmenin olumsuz etkileri ve hızla bozulan bir çevrede, ‘hakikat sonrası' politik liderlerin paranoyak ve ırkçı retoriğine karşı, olumlayıcı etik ve politik pratikleri inşa etmek için birlikte nasıl emek verebiliriz? Yaratıcı direnişle nasıl toplumsal olarak sürdürülebilir umut ufukları üretebiliriz? Beşeri bilimlerdeki akademisyenler mevcut durumda insan sonrası zorluklara cevap olacak şekilde bilgi alanlarını nasıl yeniden şekillendiriyor? Nihilizme direnmek, tüketici bireycilikten kaçınmak ve yabancı düşmanlığına karşı bağışıklık kazanmak için hangi araç gereçleri kullanabiliriz? Tüm bunların yanıtı ittifaklar, çapraz bağlantılar ve başımızı derde sokan konularda güç de olsa konuşarak ‘bizi; bir halkı' oluşturma praksisinde yatıyor. Bu bakımdan içinde bulunduğumuz insan sonrası zamanlar, geniş ölçekli insandışı bileşeniyle birlikte, bütünüyle pek insanca." Otuz yılı aşkın süredir beşeri bilimler alanında çalışmalar yapan Rosi Braidotti, pek çok açmaz ve çelişki barındıran insan sonrası dönemde ortaya çıkan yeni öznellik türleri, bilgi üretim pratikleri ve akademik çalışma alanlarını inceleyerek ileriye yönelik olumlayıcı bir yol haritası çiziyor. Bütün canlı yaşamı, ekolojiyi ve teknolojiyi bir süreklilik olarak gören; duygulanıma, ilişkiselliğe ve çapraz üretkenliğe odaklanan, farklılıklardan beslenen, olumlayıcı etiği kendine rehber edinen, materyalist ve eleştirel, neşeli, tutkulu ve yaratıcı bir insan sonrası yaklaşım öneriyor. İnsan Sonrası Bilgi Dördüncü Endüstri Devrimi ile Altıncı Yok Oluş'un kesişiminde yaşadığımız insan sonrası dönemde beşeri bilimlerin dönüştürücü potansiyelini gerçekleştirmeye yönelik bir çağrı niteliğinde.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Kolektif Kitap tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Yumuşaklığın Gücü

65.00
“Yumuşaklık bir muamma… Karşılamak ile vermekten müteşekkil bir ikili harekete eklenmiş, ölümle doğumun imzaladığı geçişlerin eşiğinde beliriyor. Kendi yoğunluk derecelerini taşıdığı, sembolik bir kuvvet olduğu ve şeyler ile varlıklar üzerinde dönüştürücü bir kabiliyeti bulunduğu için de bir güç. […] Bana içini dökenleri dinlerken, her kişisel deneyimde yumuşaklığı duydum. Onun direniş kuvvetini ve ele gelmez sihrini ‘aktarım' dediğimiz gizemde hissettim. Dünyayla ilişkisine bakınca gördüm ki yumuşaklık ilk olarak yaşamı taşıyan, kurtaran ve geliştiren bir zekâ...” “Bir felsefe kitabının konu ettiği meselenin tavrını takındığı çok nadiren görülür: Maddeyi ele alırken töze, yüzeyi ele alırken geometriye dönüşmesi, hatta zamana seslenirken sabırsızlanması gibi. Yumuşaklığın Gücü yumuşak bir kitap olmak gibi inanılmaz bir hünere sahip. Yumuşaklık ‘hakkında’ yumuşaklığın kendisi ‘tarafından’ yazılmış bir kitap. […] Yumuşaklığın Gücü bizi eğiten, yatıştıran, rahatsız eden, ama hepsinden önce bize bir şekilde daima, her an dokunan önemli bir metindir. Bu sayede okur, kırılganlığa adanmış bu kitaptan -şüpheye yer bırakmayacak şekilde- güçlenerek çıkar.” Catherine MALABOU

TOPLUMSAL EKOLOJİNİN FELSEFESİ

46.00
Doğa nedir? İnsanlığın doğadaki yeri nedir? Toplumun doğal dünya ile ilişkisi nedir? Bir ekolojik çöküntü çağında bu soruları yanıtlamak gündelik yaşamlarımız açısından ve bizimle birlikte diğer yaşam biçimlerinin yüz yüze geleceği gelecek açısından büyük önem taşımaktadır. Bunlar metafizik düşünceye ait uzak, hayali bir dünya ile ilişkilendirilmesi gereken soyut felsefi sorular değildir. Bu soruları şiirsel eğretilemelerle veya düşüncesiz, sıradan tepkilerle, rast gele bir tarzda da yanıtlayamayız. Bunları yanıtlarken kullanacağımız tanımlar ve etik standartlar, sonuçta insan toplumunun doğal evrimi yaratıcı şekilde destekleyeceğini mi, yoksa, kendimiz de dahil olmak üzere, bütün kompleks yaşam-biçimleri açısından gezegenimizi yaşanmaz hale mi getireceğine, karar verebilir. Bu kitaba Toplumsal Ekolojinin Felsefesi adını verdim, çünkü diyalektik doğalcılığın toplumsal ekolojinin en temel iletisinin desteklerini oluşturduğuna inanıyorum. Gerçekten de “Ekolojik Açıdan Düşünmek” felsefi ve etik olan­dan, toplumsal ve vizyoner olana doğrudan bir geçişi oluşturur. Ekolojik sorunlar ve fikirler üzerinde onlarca yıl düşünmek, bana, felsefenin özellikle de bir diyalektik doğalcılığın toplumsal kura­ma ve ekolojik sorunlara ilişkin anlayış gücümüzü engellemediği­ni öğretmiştir. Aksine, bizlere bu sorunları tutarlı bir bütün için­de bir araya getirmek için ussal araçlar sağlar ve bu bütünü daha doğurgan ve yenilikçi yönlere doğru genişletmek için bir çerçeve oluşturur.

BİLGİNİN BELİRSİZLİKLERİ

49.00
zaman kavramı her zaman değişkenli arz eder. Çünkü “geleceğe olan inanç, tarih içinde farklıklar göstermiştir. Sosyal bilimin kendi ana mecrasına doğru yol almasında önemli bir rol oynayan İ. Wallerstein, Bilginin Belirsizliği kitabında bilginin sosyal bilim boyutundaki tartışmalı pozisyonunu sorguluyor. Ve bunun toplumsal mücadeleyle kazanacağı evrenin neler olacağını ortaya koymaya çalışıyor. “… Sosyal bilimler, mevcut durumda neler olduğundan söz etmeye çalışır. Aynı anda hem toplumsal gerçekliği yansıtan, hem de bu gerçekliği etkileyen ve aynı anda hem güçlünün hem de ezilenin aracı olan bir toplumsal gerçeklik yorumu inşa eder. Sosyal bilimler bir toplumsal mücadele alanıdır; ama biricik toplumsal mücadele alanı değildir ve muhtemelen toplumsal mücadelenin en önemli alanı da değildir. Sosyal bilimlerin tarihi biçimini nasıl önceki toplumsal mücadeleler belirlemişse, bunların kazanacağı biçimi de gelecekteki toplumsal mücadelelerin sonuçları belirleyecektir. Yirmi birinci yüzyıldaki sosyal bilimler hakkında söylenebilecek tek şey, onun entelektüel açıdan heyecan verici, toplumsal açıdan önemli ve su götürmez biçimde çekişmeli bir alan olacağıdır.” Bu kitap, böylesi belirsiz bir bilginin parametrelerini araştırma çabası olmasının yanı sıra bu bilginin değerinin attırılması ve onun bireysel ve kolektif ihtiyaç, arzu ve umutlarımıza daha uygun hale getirilmesi için neler yapılabileceğini ortaya koyma girişimidir. Bilim hepimizi ilgilendiren bir macera ve fırsattır ve hepimizi ona katılmaya, onu inşa etmeye ve onun sınırlarını keşfetmeye sevk eder.

Zamanın Melodisi

61.00
Dünyada bana kalan tek iyi şey, Birkaç kez oyalanmış olmaktır. Yaşam olanca sıradanlığıyla boş vakitlerimizi alır elimizden; hepimiz hayatımızı kazanmak için çalışmak zorundayız, düzenin çarkı böyle işler. Hal böyle olunca zaman öldürmek bir tür sabotaja dönüşür. Peki neden konuşmayız kaybettiğimiz zaman üzerine? Neden kelimeler bile kaybettiğimiz zamanı betimlemeye yetmez? Zamanın Melodisi kayıp zamanı, çalıntı zamanı, öldürülen zamanı ve eylemsizliği el üstünde tutarak hak ettikleri değeri vermeye çalışırken zaman öldürmenin çeşitli hâllerini keşfe çıkıyor: Melankoli, eğlence, başarısızlık, ağırdan almak, salınmak, sıkıntı, hayal kurmak, sigara tüttürmek… “Lakayt olmakla birlikte sorunsuz bir eylemsizlik olan oyalanmanın, kayıp zamanın modern hali olduğu sonucuna vardım. Burton, Pascal ve Baudelaire bu sebeple oyalanmıyordu. Onlar kayıp zamanın eski biçimlerini tasvir ediyordu. Melankoliye kapılmadan, Tanrı’nın varlığı üzerine bahse girmeden, can sıkıntısı çekmeden oyalanmak, bu eylemsizlikte kalmak için makinelerin dünyasında yaşamak ve dolayısıyla da kendini bu zamansallıktan koparmanın önemli olduğunu bilmek gerekir.”

Yeni Gerçekçilik Manifestosu

52.00
“Hatalarımızdan ders alırız ya da en azından başkaları ders alır. Hakikate veda ederek, ‘İktidar’a karşılıksız bir armağan vermekle kalmaz, büyük ölçüde insanın yanılsama ve büyüye karşı elindeki yegâne özgürleşme şansından –yani gerçekçilikten– vazgeçmiş oluruz.” Kıta felsefesi geleneği içinde gerçekçiliğe dönüş çağrısını ilk yapanlardan İtalyan felsefeci Maurizio Ferraris’in bu çalışması postmodernizmin özgürleştirici amaçlarla çıktığı yolun bugün içinde bulunduğumuz itaat düzenine nasıl vardığını Nietzsche’den Heidegger’e, Foucault, Lyotard, Feyerabend’den Derrida’ya uzanan bir hatta ele alıyor. Kitap bir postmodernizm eleştirisi ortaya koymakla birlikte postmodernizmin ideolojik sonuçlarından yararlanan; gerçek dünyanın reality show’a, eleştirinin dedikoduya, umudun endişeye, kesinliğin belirsizliğe ve inkârın genel bir tavra dönüştüğü hakikat sonrası çağdan beslenen popülizmin felsefi temellerini de gösteriyor ve çıkış yolu için ne pozitivizme ne postmodernizme yaslanan bir eleştirel felsefeyi yeniden gündeme getirme amacı taşıyor. Ferraris için yeni gerçekçilik eleştirel bir yön değişiminin adı, bununla toplumsal gerçekliği somut bir analiz ve dönüşüm zeminine dönüştürebilmek adına maskenin ardında başka maskeler aramak yerine örtüyü kaldırmayı öneriyor. Aslında bu çağda işe koşabileceğimiz felsefenin imkânlarını sorguluyor.