İmkânsız Yaratıklar (Sert Kapak)

415.00
WATERSTONES YILIN KİTABI ÖDÜLÜ Benzersiz Katherine Rundell, ödül ve övgülere boğulan kitabı İMKÂNSIZ YARATIKLAR’da bizi efsanelerdeki tüm o yaratıkların hâlâ yaşadığı vahşi ve büyüleyici bir yere götürüyor. Büyükbabasının sözünü dinlemeyip boğulan bir griffin yavrusunu gizli gölden kurtardığı gün Christopher’ın hayatı sonsuza dek değişti. O gün Christopher, hiçbir haritada görünmeyen takımadaların varlığını öğrendi: Hiç var olmadıklarını ya da çoktan yok olduklarını sandığımız tüm efsanevi yaratıkların yaşadığı yer, ARŞİPELAGO. Ve aynı gün, uçan paltolu Malu’yla tanıştı. Peşindeki katilden kaçarken evinden fazlaca uzaklaşmış bu çaresiz kızı yalnız bırakamazdı. Üstelik katil, çok daha büyük bir kötülüğün parçasıydı.
 İkili, deniz canavarları, ölümcül bilmeceler, yırtıcı yaratıklar, meymenetsiz tiplerle dolu vahşi bir yolculuğa çıkacak; yolda sfenkslere danışacak, krakenlerle savaşıp ejderhalarla pazarlık etmek zorunda kalacak.
 Dünyanın kaderi bu iki çocuğun ellerinin arasında. “Önce Tolkien vardı, sonra Pullman ve şimdi artık Katherine Rundell var.” —Michael Morpurgo

 “Katherine Rundell bir dâhi. Her yaştan ve her türden okuru memnun eden özgün ve heyecan veren kitaplar yazıyor.” —Neil Gaiman
 “Günümüzün en yetenekli hikâye anlatıcılarından birinin elinden çıkmış bir klasik, âdeta bir mucize.” —Katherine Applegate

Hiddet

260.00
SESSİZ HASTA’nın yazarından. “Şaşırtmacanın ustası Michaelides’in en beğendiğim romanı.” –LUCY FOLEY Yedi kişi görkemli bir adada mahsur kalmıştık. İçimizden biri katildi. Lana Farrar eski bir Hollywood yıldızı ve muhtemelen dünyanın en ünlü kadınlarından biri. Her yıl en yakın arkadaşlarını İngiltere’nin kasvetli gökyüzünden uzaklara, kendisine ait bir Yunan adasına davet ediyor. Cennete bir hafta sonu kaçamağı… Yine öyle olması gerekiyordu. Ama şiddetli bir fırtına sonucu konuklar adada mahsur kalınca önce dostlukların makyajı aktı, sonra berbat sırlar ortaya saçıldı. Nihayetinde telafisi imkânsız bir şey oldu. Hikâye dünya basınında manşetleri süsledi ve o günden beri, bu korkunç gece hakkında sürekli yeni bir söylenti çıkıyor. Bense olayların dışında kalmayı seçtim. Orada yaşananları zihnimde tekrardan canlandıracak gücüm yok. Kim olduğumu mu merak ettiniz? Adım Elliot Chase. O gece oradaydım. Bu hikâyeyi bildiğinizi düşünebilirsiniz. Ama yanılıyorsunuz… “Büyüleyici, şaşırtıcı ve sürprizlerle dolu bir labirent, Sessiz Hasta’dan bile daha iyi.” –JP DELANEY
 “Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı nadir kitaplardan biri. Michaelides asla hayal kırıklığına uğratmıyor.” –RAGNAR JONASSON “Bildiğiniz tüm güvenilmez anlatıcıları unutun. Bir de üstüne iki romana yetecek kadar şaşırtmaca.” –DAVID BALDACCI

Paniğe Mahal Yok

274.00
Bir Şey Olduğu Yok'un Yazarından “Onun kitaplarıyla tanışın. Eşi benzeri olmayan dünyaların kapılarının açıldığını göreceksiniz." — THE ATLANTIC Time, Esquire, USA Today, Entertainment Weekly, Vogue, Millons ve Kirkus'un "Yılın En İyi Kitabı" seçkilerinde. Frankie Budge on altısında, yazar olmaya hevesli, okula mesafeli, sıradışı bir genç kız. Oldukça yalnız. 1996 yazının akıllara ziyan sıcağını atlatmaya çabalarken, büyükannesinin evine yeni taşınan en az onun kadar egzantrik Zeke ile tanışır. İkilinin arasında hem romantik hem de yaratıcı kıvılcımlar uçuşmaya başlar. Küçük kasabayı birlikte tasarladıkları imzasız afişler ve göreni afallatan şifreli metinlerle donatırlar: Kenar, altın arayıcılarıyla dolu bir gecekondu mahallesi. Biz kaçağız, kanunsa bize aç, bize susamış. Afişler yayıldıkça, işin arkasında kimlerin olduğu sorusu yerel halk arasında koca bir paniğe neden olur; kasabanın sınırlarını aşıp trajik sonuçlara yol açacak bir panik. Sene 2016. Frances Eleanor Budge’ın özenle kurduğu hayatı yirmi yıl sonra gelen bir telefonla altüst olmak üzere. 1996 Coalfield Paniği olarak bilinen ve bunca yıldır üstünü örtmek için uğraştığı şeyin sorumluluğunu alma zamanı geldi. Kevin Wilson'ın benzersiz zihni gençlik aşkı, kimlik ve sanatın kestirilemez gücü üzerine alışılmadık bir yolculuğa çıkarıyor bu kez bizleri. Paniğe Mahal Yok peşimizi bırakmayan sırlar ve gerçeğin özgür bırakabilecekleri hakkında cesur bir büyüme hikâyesi. “Wilson o kadar eğlenceli, zeki ve ‘zahmetsizce gerçeküstü’ hikâyeler anlatıyor ki okumaktan çok, tatlı bela yeni bir arkadaşla tanışmak gibi geliyor.” — ENTERTAINMENT WEEKLY “Wilson bizlere bir kez daha oyununun zirvesinde olduğunu gösteriyor. Cesur bir hikâyeyi kendine has anlatımı, sanatın gücü ve yitip giden gençliğin getirdiği belirsizliklerle süslüyor.” — CHICAGO REVIEW OF BOOKS

Edebiyat Fabrikası ve Seçme Yazılar

190.00
“İnsanın içine yerleşen ve orada ölen hisler vardır. İnsanın zayıflığının bir emaresidir bu. Sebebi itibarıyla küçük ama insanda yanıp, tükenip, dağılıp, kendine bir yer edinemeyip de hayatın ateşiyle savrulup giden, görünmez olduklarından insanın içinde nasıl barındıkları kestirilemeyen hisler vardır. Şöyle olur: İnsan çalışır, başka da bir şey yapmaz. Yüzlerce insan geçip gitti, onlarla birlikte çalışan insan görüntüsünün yarattığı izlenim de içlerinde parlayıp söndü. Sonra bir kişi daha gelip geçerken bu olağan durumda başka bir şey gördü. Gördükleri içinde sönmeyen, o küçücük şey koskocaman oldu, ona ıstırap verip dışarıya çıkmak için kıvrandırıp durdu. İşte o kişi hislerini kâğıda döktü, böylelikle rahatladı.” Andrey Platonov'un yetkin kalemi yalnızca kurmaca eserlerde değil, denemeleri ve eleştiri yazılarında da hayat buluyor. Edebiyat Fabrikası’nda Platonov'un bu kurmacadışı metinleri, edebiyatın ve sanatın toplumsal dönüşümlerle nasıl etkilendiğini, yazarların bu değişimlere nasıl yanıt verdiğini ve edebiyatın insanların ve dönemin ruhunu nasıl şekillendirdiğini tartışıyor. Bu kitap, yazarın felsefi, siyasi ve edebi görüşlerini, toplumsal meselelere bakış açısını ve sanat anlayışını keşfetmek isteyen okurlara tatminkâr bir okuma sunuyor.

Kayıp Kitap Avcıları 2 – Dört Buçuk Silahşorlar

230.00
Tuhaflıkların sonu gelmiyor. Yıllardır severek okuduğumuz hikâyelerin başına garip şeyler gelmeye devam ediyor. Şimdi de Üç Silahşorlar! Kitabın orta yerinde, aslında hikâyede olmaması gereken bir karakter belirdi: esrarengiz Cüce Gumpo! Bu kötü karakterli cüce, bildiğimiz Üç Silahşorlar hikâyesinin altını üstüne getirmekte kararlı. Alba ve Diego hikâyeyi onarmak zorundalar. Bunun için önce Paris’e gitmeleri, kitap karakteri kılığında hikâyeye sızmaları, sonra da bir yolunu bulup bu davetsiz misafiri kapı dışarı etmeleri gerekiyor. Peki, sıcak çikolata aşkı Gumpo’yu FINIS kapısına götürmeye yetecek mi? Ve unutmadan: “Şimdiye kadar yazılmış en güzel öykü” hâlâ kayıp...

Gece ve Sonra

279.00
Will ile Rosie'nin yolları henüz ergenlik yıllarındayken kesişir. Her anlamda birbirlerinin zıddı iki genç. Herkesin gözünde mükemmel, geleceği parlak, planları hazır Rosie ve onun ikiz kardeşinin öngörülemez ve asi arkadaşı Will. Bir gece bir kâse mısır gevreğiyle başlayan, paylaşılan müzikler, birlikte çıkılan gizli yürüyüşler ve gece yarısı yapılan telefon konuşmalarıyla ilerleyen arkadaşlıkları önce kaçınılmaz sonra da –yaşadıkları bir trajedi sonucu– imkânsız bir ilişkiye dönüşür.
 Yıllar içinde yolları tekrar tekrar kesiştikçe Will ile Rosie, kendilerini birbirlerine geri dönmenin yolunu bulmaktan alamazlar. Ancak bazen doğru yerde olsanız da zaman yanlıştır.  Gece ve Sonra, ilişkilerin bizi götürdüğü kusurlu ve karmaşık yolların hikâyesi. Dostluk ve sadakatin, ikinci şansların ve kaçırılan fırsatların, söylenen ve söylenmeyen sözlerin, hayatın araya girmesinin.  "İz bırakacak karakterlerle kurulmuş gerçekçi, şefkatli ve bitmesini istemeyeceğiniz bir hikâye." –Jojo Moyes 
 "Çarpıcı, acı verecek kadar güzel ve umut dolu. Aklımdan çıkmayacak." –Chris Whitaker
 "Bir aşk hikâyesinden çok daha fazlası. Şiddetle tavsiye ediyorum." –Ann Napolitano

İlyada

165.00
Dünya üzerinde her toplum zaman içinde kendi tarihini, inançlarını ve değerlerini ele alan sözlü ve yazılı anlatılar yaratmıştır. Bu büyük anlatılar iyi-kötü, doğru-yanlış, cesaret-korku, sevgi-nefret, yaşam-ölüm gibi zıtlıklara dair izler barındırır ve gücünü, kalıcığını bu zıtlıklar arasındaki çekişmelerden alır. Binlerce yıldır okunan, modern edebiyatı derinden etkilemiş destanlar bunların en önemli örnekleridir. Bu dizimizde, çocuk ve gençler için uyarlanmış, çizimlerle zenginleştirilmiş destanları okurlarıyla buluşturuyoruz. İlyada’da Yunanistan’dan gelen Akhalarla bugünkü Çanakkale yakınlarında yaşayan Troyalılar arasındaki Troya Savaşı’nın son iki ayı anlatılır. Bir tercih yüzünden başlayan ve on yıl süren bu savaşa tanrılar da sık sık müdahale eder. Kahramanlık, cesaret, yaşamın değeri, savaşın yıkıcılığı üzerine güçlü izler barındıran bu büyük eser yaklaşık üç bin yıl öncesine ait olmasına rağmen hâlâ tüm dünyada okunmaktadır.

Aeneis

150.00
Dünya üzerinde her toplum zaman içinde kendi tarihini, inançlarını ve değerlerini ele alan sözlü ve yazılı anlatılar yaratmıştır. Bu büyük anlatılar iyi-kötü, doğru-yanlış, cesaret-korku, sevgi-nefret, yaşam-ölüm gibi zıtlıklara dair izler barındırır ve gücünü, kalıcığını bu zıtlıklar arasındaki çekişmelerden alır. Binlerce yıldır okunan, modern edebiyatı derinden etkilemiş destanlar bunların en önemli örnekleridir. Bu dizimizde, çocuk ve gençler için uyarlanmış, çizimlerle zenginleştirilmiş destanları okurlarıyla buluşturuyoruz. Aeneis’te Troya Savaşı’nı sağ salim atlatan Aeneas’ın yurdundan ayrılıp İtalya topraklarına yaptığı yolculuk ve oraya vardıktan sonra Latinlerle girdiği savaş anlatılır. Aeneas Harpyler, Kikloplar ve deniz canavarları gibi efsanevi yaratıklarla karşılaşır, ölüler ülkesine iner ama en büyük mücadeleyi insanlara karşı verecektir. Yunan şair Homeros’un İlyada ve Odysseia’sından bazı mitolojik öğelerin de yer aldığı bu eser aynı zamanda Roma İmparatorluğu’nun temellerinin atılışının destanıdır.

Neredeymiş Bayan Uğur Böceği?

375.00
Dünyanın en sevilen ve en çok satan bebek kitaplarından, ödüllü Neredeymiş? serisi şimdi Türkçe.
 Bu göz alıcı serinin her kitabında, birbirinden farklı karakterler, rengarenk özel kesim keçelerin ardına saklanmış, minik okurlarını bekliyor. P. Arrhenius'un sevimli çizimleri ile bezeli bu eğlenceli saklambaç oyunu, 6 aydan 24 aya kadar minik okurları hem şaşırtacak hem de kıkırdatacak. Asıl sürpriz ise son sayfada gizli. Son sayfada özel kesim keçeyi kaldırdıklarında kendilerini görecekleri bir ayna ile karşılaşacaklar. "İşte buradasın!"
 Neredeymiş Bayan Uğur Böceği?'nde minik okurlar, çiçeklerin arasında yaşayan hayvanlarla saklambaç oynayacak, tırtılı, arıyı, salyangozu ve uğur böceğini bulacak ve kitabın sonundaki sürpriz ile çok eğlenecekler.
 Ebeveynler Neredeymiş? serisine bayılıyor çünkü bu kitaplar güzel oldukları kadar “en heyecanlı” minik okurlara bile dayanacak kadar sağlamlar. Minikler Neredeymiş? serisine bayılıyor çünkü bu saklambaç oyunu onları hem şaşırtıyor hem de güldürüyor. 
Sainsbury Çocuk Kitapları Ödülü  “Bu sağlam karton kitabın keçe perdeleri tam da miniklerin çekiştirmesi için yaratılmış, bu sayede en küçük çocuğu bile kitaplara alıştırabilir ve eğlenceli aktiviteler yapabilirsiniz. Ingela Arrhenius’un sevimli ve rengarenk çizimleri miniğinizin ilgisini hemen çekecek cinsten. Küçüklerle harika anılar yaratmak için ideal.” -BookTrust
 Serinin Diğer Kitapları: Neredeymiş Bay Aslan? Neredeymiş Bay Köpek? Neredeymiş Bay Ördek?

Ne Çok Bacak! -
Aşırı Eğlenceli Sayma ve Toplama Kitabı

205.00
Bir odada tek başımaysam, toplam kaç bacak vardır sence? Peki, toplam kaç bacak olur bir kutup ayısı çat kapı çaya gelse? Bir kanguru, sırtında bir kurbağa ile hoplaya zıplaya odaya girse... Kaç bacak oldu toplam, hadi söyle. İngiltere’nin en iyi on çocuk kitabı yazarı arasında gösterilen, çok sevilen Komik Hayvan İsimleri Bakanlığı'nın muzip yaratıcısı Kes Gray’den kahkaha garantili bir sayma ve toplama kitabı! DİKKAT: GÜLERKEN SAYMAYI UNUTMA!

Basit Yaşama Felsefesi

155.00
“Ancak basit yaşam, uyuyan hayalgücünü uyandırabilir; alışkanlıkların gücünü zayıflatabilir. Basit yaşam, her şeyin yaydığı ve her şeyde yankılanan hayatın durgun, dingin sesini dinlemeye istekli olanlara, dünyada var olmaya ilişkin öneriler sunar.” Basit Yaşama Felsefesi antik çağlardan günümüze basitliği bir yaşam biçimi olarak gören ve benimseyen tarihi figürlerin motivasyonlarını ve uygulamalarını anlatırken Henry David Thoreau'dan Steve Jobs'a, Diogenes’den Jean-Jacques Rousseau’ya, Kinikler ve Quakerlardan gönüllü basitlik ve küçülme gibi kavramlara dek bir dizi insanı, uygulamayı ve hareketi bir araya getiriyor. Jérôme Brillaud insanların hemen her şeye sahip olmak istediği, her türlü deneyimi satın almaya gönüllü olduğu fakat yalnız kalmamak, eksilmemek ve elindekileri kaybetmemek için bitmez tükenmez bir çaba gösterdiği eşi benzeri görülmemiş bir karmaşa ve tüketim çağında, okuruna basit yaşama dair son derece yoğun ve kapsamlı bir anlatı sunuyor.

Dahiler Sınıfı – Maradona

200.00
Buenos Aires'in yoksul mahallelerindeki tozlu sokaklar top peşinde koşturan yetenekli çocuklarla dolu. Ama içlerinden biri var ki, dünya futbol tarihine damga vuracak. Gelmiş geçmiş en iyi futbolcu sorulduğunda, çoğu insan onun adını anacak: Diego Armando Maradona.

Büyük ilgi gören Dâhiler Sınıfı serisi Maradona - Altın Çocuk ile devam ediyor. 
Dâhiler Sınıfı Serisi Hakkında:
 Bunlar, her biri kendi yöntemiyle; kelimeleriyle, icatlarıyla, seçimleriyle ve hatta kaderleriyle dünyayı değiştirmiş kadınların ve erkeklerin hayat hikâyeleri; şaşkınlık ve hayranlık duymanızı sağlayacak, hayal gücü ve merak duygunuzu harekete geçirecek büyüleyici hikâyeler. Dâhiler Sınıfı serisi bu özel insanları çocuklarla (9 yaş ve üstü) tanıştırmak üzere tasarlandı. İlk olarak yayımlandığı İtalya’da büyük övgü toplayan ve ardından pek çok dile çevrilen Dâhiler Sınıfı, minik ebadı, renkli illüstrasyonları, bilgiyi heyecan ve macerayla birleştiren anlatımıyla çocukların kolay okuyacağı, zor unutacağı, onlara öğrendiklerinden daha da fazlasını merak ettirecek bir seri.

İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü ve Diğer Öyküler: 25. Yıl Özel Basım (Sert Kapak)

290.00
25. YIL ÖZEL BASKI ŞÖMİZLİ SERT KAPAK Beter Böcek, Makas Eller, Wednesday ve Ölü Gelin'in yaratıcısı Tim Burton'ın tuhaf olanı büyüleyici bir şeye dönüştürdüğü kaçık dehasına eşlik edin. İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü'nde Burton, zalim dünyalarında sevgi ve aidiyet bulmak için mücadele eden, yanlış anlaşılan, dışlanan, hafif ürkütücü ama bir o kadar sempatik çocuklardan kurulu bir uyumsuzlar çetesine can veriyor. Öykülere eşlik eden gotik çizimleriyle bu umudu ama talihsiz varlıkların hem sevimliliğini hem de trajedisini gözler önüne seriyor. Gerçekle hayalin sınırlarının silindiği, olağan ve olağanüstünün el ele verip yaramazlık yaptığı, kara mizahla örülü bu derleme, çağımızın en büyük hikaye anlatıcılarından birinin elinden çıkmış bir kült.

Şu Anda Burada mıyız?

150.00
…Suzan diye ne kaldıysa kendinde serbest bırakıyor, tarihin başka bir cildinde ölmüş sualtı canlıları kadim bir denizin tabanında sıkışarak taşa dönmüş, aralarından aşağı akıyor, çok yavaş ama bilmediği başka bir hızla süzülüyor, milyonlarca yıl önce birbiriyle çarpışmış plakalar okyanusların ve karaların yeni düzenini oluştururken gezegenin dış yüzünden kaçmak isteyenler için böyle çatlaklar bırakmış, o kadar dar ki bu aralıklar, üst dünyanın yavaşça öldüren yapıştırıcılarla kabuğuna eklediği parçalar sığmıyor, onlar geride kalıyor, bu basınç miktarıyla mutlu mikroorganizmalar var etrafında, belki annesi sesleniyor şu anda, Suzan yok, telefonu çalıyor, başvurunuz için çok teşekkürler, başka bir adayla devam etmeye karar verdik, Suzan uzayın diğer ucunda, geçmişi ve geleceği buluşturan bir kavuşma anında, indikçe magmayla aynı kıvama geliyor, Suzan gibi ama değil gibi, yıldızların devrini tamamlayan çemberin, derin zamanın, belki ilk kez dünyanın parçası oluyor Suzan, merkezin kendine has akıntılarına kapılıyor, o ivmeye bırakıyor kendini, dönüyor, kaldırım taşlarının yüzlerce kilometre altında dans ediyor... Bir gece, sekiz kişi, genleşen zamanda derinlere, yabancılaşmanın ve yalnızlaşmanın çekirdeğine doğru bir yolculuk. Etrafında konuşulanlar ve konuşulmayanlarla kendi dilini yaratan bir masa. Her şey fazlasıyla gerçek, kendiliğinden gerçeküstü. Taşlar, sığırcıklar, kırılan CV’ler, içimizdeki fosiller, derimizden geçen nötrinolar, hiç geçmeyen günler; kendini dünyanın tüm haritalarında kaybolmuş hissedenlerin dünden ve yarından koparak âna sıkışan hikâyeleri... Pınar Öğünç ilk romanı Şu Anda Burada mıyız?’da bu çağın insanlarının zihninde, kalbinde, damarlarında dolaşıyor; prekarya kozmosunu kendine özgü bir bakış ve ustalıklı bir üslupla yazıyor.

Vladimir

270.00
Şudur tek dileğim: Bırakın, bildiğim gibi delireyim. –Sophokles, Elektra Ellili yaşlarının sonlarında bir kadın; küçük bir üniversitede ders veren, sevilen bir edebiyat profesörü. Aynı üniversitede öğretmenlik yapan John ile kuralları baştan konmuş, ziyadesiyle özgür bir evlilikleri var. Otuz yıldır işlemiş bu açık evlilik, eski öğrencilerin John’u uygunsuz ilişki ile suçlaması ve hakkında soruşturma başlatılmasıyla arıza veriyor. Kızı ve öğrencileri ondan kocasını terk etmesini bekliyor. O ise sadece evliliğini değil, görünüşünü, kariyerini, kendine dair her şeyi sorguluyor. Tüm bu çalkantılar ve dinmeyen kampüs dedikoduları yetmezcesine, isimsiz anlatıcımızın kampüse misafir öğretmen olarak gelen genç, şöhretli ve evli roman yazarı Vladimir’e karşı saplantısı her geçen gün büyüyor. Julia May Jonas birçok dile çevrilen cesur ve sarsıcı ilk romanı Vladimir’de bizi ahlaki koşullanmaların insan kalbinin dürtüleriyle çarpıştığı bir bölgeye götürüyor. Karanlık mizahla yoğrulmuş bu kışkırtıcı roman, mahrem dünyalarımızı kaplayan mayın tarlasının haritasını ustalıkla çıkarırken iktidar ile arzunun arasındaki gri bölgeyi gözler önüne seriyor.  “Nefes kesen bir ilk roman: gösterişli, sert ve über kışkırtıcı.” –Lily King “Yılın En İyi Kitabı” seçkilerinde Washington Post, Guardian, Time, NPR, Kirkus ve Newsweek

Evlilik Portresi

260.00
Women’s Prize for Fiction Finalisti 1550’ler Floransa’sı… Grandük Cosimo de’ Medici’nin üçüncü kızı Lucrezia, çizim konusunda eşsiz yeteneğe sahip, hayal gücü sınır tanımayan bir çocuk; gösterişli palazzo’daki gösterişsiz, unutulmuş konumundan fazlasıyla hoşnut. Ablasının beklenmedik ölümüyle Lucrezia ilk kez kendini ilginin merkezinde buluyor. Ablası yerine, Ferrara Dükü Alfonso’yla evlenmek zorunda. Lucrezia, henüz on beşinde ve kafası karmakarışık bir şekilde, pek de hoş karşılanmadığı muammalarla dolu bir sarayda buluyor kendini. Muammaların en büyüğü ise kocası. Hangisi gerçek? Düğün zamanı muziplikleriyle ve neşesiyle onu kendine çeken adam mı, yoksa kendi kız kardeşlerinin bile karşısında titremesine neden olan despot yönetici mi? Bir tek şey ayan beyan ortada: Lucrezia’nın sarayda var olabilmesi, ailenin iktidarını devam ettirecek bir vâris doğurmasına bağlı.  Maggie O’Farrell ödüllü kitabı Hamnet’tan sonra bu kez Rönesans İtalya’sında bir kadının kaderine karşı ayakta –ve hayatta– kalma mücadelesini anlatıyor. Tarihin donukluğunu kelimeleriyle canlandırarak okura bir Rönesans tablosu kadar çarpıcı bir hikâye sunuyor.  “O’Farrell, en basit tarifiyle, benzersiz.” –Guardian

Murdo: İmkânsız Hayaller Kitabı

225.00
  2021 Premio Andersen ve Premio Strega Ödülleri “Yetiler gerçek değil derler. Ama işte buradayım. Adım Murdo, ben bir yetiyim. Ne zaman böyle desem, yetilerin sadece hikâyelerde var olduğunu söylerler. Yalnızca efsanelerde. Kitap sayfalarının arasında. Kurduğum imkânsız hayallerden ilki bu işte: bir kitabın dışında var olmak. Kâğıttan olmayan dağlarda yaşamak.” 

Murdo, küçük hayali bir yeti. Her sayfada bize bir hayalini anlatıyor: şiirden bir hırka örmek, bir ayakkabıya saklanmak, bir çakıl taşıyla sırlarını paylaşmak, içinde “her şey”in olduğu bir sandviç, yağmurun yerden göğe doğru yağdığı tepetaklak bir dünya...

Alex Cousseau’nun kendisine Premio Andersen ve Premio Strega gibi iki prestijli ödül kazandıran sınır tanımaz yaratıcılığı Éva Offredo’nun yalın ve muzip çizimleriyle birleşiyor, ortaya çocukluğun şiirini muhteşem bir dille aktaran, yediden yetmişe herkesi sarıp sarmalayacak ve dönüp dönüp tekrar okuma isteği uyandıracak bu büyüleyici kitap çıkıyor.

Tadında Ekonomi: Aç Bir Ekonomistin Gözünden Dünya

279.00
Ha-Joon Chang’in mitolojisi bile sarımsakla yoğrulmuş Güney Kore’den çıkıp üzerinde sarımsağın doğmadığı Birleşik Krallık’a geldiği 1980’ler, İngiliz mutfağının o şanlı yavanlığından sıyrılarak, farklı tatlarla zenginleşmeye çalıştığı bir dönemdi. Dünya ise aynı dönemde yavanlaşma pahasına tek bir fikrin hâkimiyetine geçiyordu: serbest piyasa ekonomisi.  Ünlü ekonomist, yazar ve mutfak tutkunu Ha-Joon Chang’in, ekonomide farklı bakış açılarına açık olmanın, en az farklı mutfaklara açık olmak kadar sağlıklı olduğu fikrinden yola çıkarak kaleme aldığı Tadında Ekonomi, zorlu iktisadi fikirleri, dünyanın dört bir yanından yiyeceklerin hikâyeleriyle aynı tabakta servis ederek ekonomik tercihlerimizin yaşadığımız dünyayı nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Masum bağımlılığımız çikolatanın, post-endüstriyel bilgi ekonomilerine –ve işsiz bir geleceğe– dair de bir şeyler anlattığını ya da Güney Amerika yemeklerinden gumbo’yu ağızda eriyecek kadar yumuşacık yapan bamyanın, kapitalizm ile özgürlükler arasındaki karmaşık ilişkiyi de temsil ettiğini gösteriyor. Chang, mutfağında yemek pişirirken eline aldığı malzemeler üstünden ücretsiz ev işlerinin gizli maliyetinden iklim krizine, serbest piyasanın yanıltıcı dilinden havuçların turunculaşma hikâyesine kadar uzanarak, bizlere cesur fikirlerle dolu ve sindirimi kolay bir ziyafet sunuyor.  Ezber bozan ve esprili anlatımıyla Tadında Ekonomi, ekonomiyi kavramanın bir yemek tarifi öğrenmeye benzediğini gösteriyor: Eğer onu iyice anlarsak, değiştirebiliriz de.  “Chang’in karmaşık fikirleri basitçe açıklayabilmek gibi muhteşem bir yeteneği var... İster yemekten ister ekonomiden bahsetsin, Chang harika bir yazar.” –BEE WILSON, SUNDAY TIMES  “Aynı anda hem beni güldüren hem ağzımı sulandıran hem de ekonomiyle ilgili düşüncelerimi yeniden gözden geçirmemi sağlayan tek kitap. Çok komik, çok dolu ve iştah açıcı.” –BRIAN ENO

Alev Makinesi

280.00
Roberto Arlt’ın Yedi Deli Adam’ı tamamlama niyetiyle kaleme aldığı Alev Makinesi’nde, Astrolog ve Erdosain’in medeniyeti yok etme planları, teknolojik açıdan oldukça spesifik temellere otursa da psikolojik olarak son derece dengesiz bir hale bürünür. Grubun her bir üyesinin yarattığı oyunlar ve fanteziler, entrikalar ve komplolarla karakterize edilen içsel gerçeklikler, dünyadan her geçen gün daha fazla soyutlanmalarına yol açar. Fakat Alev Makinesi’nde trajediye yer yoktur; yok oluş kimyasal savaşın rasyonel ve bilimsel yöntemleriyle gerçekleşecektir. Okursa, kahramanların ahlak anlayışlarını terk ettikleri, dehşetin ve özkıyımın hüküm sürdüğü bir yerde, onlarla birlikte adım adım uçuruma sürüklenir. “Roberto Arlt en büyük vizyonerlerimizden... Onun için yazmak dağlamaktır, asitle eritmektir; zalim bir şehri ve o şehrin köpekler gibi sürekli sinsi sinsi yaşamaya mahkûm edilmiş kadın ve erkeklerini birbiri ardına gözler önüne seren cam slaytlar yansıtan sihirli bir fenerdir… Bu, sanattır; tıpkı sokaklarda dövüşen Francois Villon ve tavernalarda bıçak sallayan Kit Marlowe’un mağrur Goya'sının (Arlt bunu okusaydı suratıma yumruk atardı) sanatı gibi... sadece büyük sanatın yapabileceği bir şekilde, bizi kendimizle yüzleştiren bir sanat.” Julio Cortázar

İlkbahar ve Yaz – Dünyamı Keşfediyorum

290.00
Yaşasın! Bahar geldi! Güneş tatlı tatlı parlıyor, yapraklar yeşeriyor. Bir kuş şarkı söylüyor ve ben çiçek topluyorum. Şimdi ilkbahar bitti, yaz geldi! Güneş parlak ve sıcak, biz de plajdayız. Kumda ve suda oynuyorum, küçük deniz kabukları topluyorum. Akşam olunca da ayıcığıma sarılıp mışıl mışıl uyuyorum. Minik okuru ilkbahar ve yaz mevsimlerinin güzellikleriyle tanıştıran, kolay anlaşılır ve ilgi çekici resimlerle dolu, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri minikleri, onları çevreleyen dünya ile buluşturuyor. Seri Hakkında: Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.