Taş Devrinden Robot Çağına Zamanımızı Nasıl Harcadığımızın Tarihi

258.00
Neden bu kadar çok çalışıyoruz? Çalışma bizim kim olduğumuzu neden ve nasıl belirliyor? Nasıl oldu da çalışma,hayatımıza anlam ve değer katan, toplumsal statümüzü belirleyen, zamanımızı kimlerle ve nasıl geçireceğimizi söyleyen, üstelik bedenimizi, çevremizi, eşitlik anlayışımızı dönüştüren bir şey haline geldi? Dünyanın önde gelen antropologlarından James Suzman bu kitabında, çalışmayla kurduğumuz ilişkinin 300 bin yıllık evrimini kayda geçiriyor ve bu ilişkinin günümüzde de köklü bir değişimden geçtiğini ve bu değişimin olası sonuçlarını gösteriyor. “Çalışmanın ne olduğu konusundaki temel varsayımlarımıza karşı çıkan etkileyici bir çalışma. Otomasyon, küresel iş piyasasını bütünüyle bozma tehdidi taşırken, çalışmanın ekonomik, psikolojik, hatta manevi önemini bir an evvel yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Suzman avcı-toplayıcıların, şempanzelerin, hatta kuşların yaşamlarını irdeleyerek ‘doğal’ kabul ettiklerimizin sıklıkla finans gurularının ve tarım dinlerinin şaibeli mirasından ibaret olduğunu vurguluyor. Umarım geçmişte zamanımızı nasıl geçirdiğimizi bilmek gelecekte daha makul seçimler yapmamızı sağlayacaktır.” Yuval Noah HARARI “Bu ufuk açıcı ‘derin tarih’ çalışmasında antropolog James Suzman,insan doğası hakkındaki ana akım ekonomik varsayımları sorguluyor ve modern kültürlerimizin artan eşitsizlik sorununu anlaşılır kılmak için önce geçmişimizi anlamamız gerektiğini iddia ediyor.” New Statesman

Teresa Hala’nın Soruşturmaları – Venedik’te Kayıp Köpek Vakası

200.00
İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN GÖRSEL VE MANTIKSAL BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN HAZIRLANMIŞ ETKİNLİKLİ VE ÇIKARTMALI POLİSİYE ÇİZGİ ROMAN BU BÖLÜMDE… Güzel bir ilkbahar sabahı, güneş semt pazarını aydınlatıyor. Ancak bu huzurlu hava birden bozuluyor. Kaniş Mimi ortalarda yok… Kaçtı mı yoksa kaçırıldı mı? Teresa Hala’ya ipuçlarını toplamasında yardım edelim ve neler olduğunu öğrenelim! Ama bunun için önce, şu merak uyandıran mantık oyunlarını çözmemiz gerek: eksik şekilleri bulma, harfleri ve şekilleri döndürme, dizileri yeniden düzenleyip tamamlama, labirentleri çözme, tarif edilen gizemli kişiyi bulma, simetrileri tamamlama, kümeleri okuma ve tamamlama. Teresa Hala’nın Soruşturmaları serisinin ilkokul bir ve ikinci sınıf öğrencileri için tasarlanan ilk kitabı Venedik’te Kayıp Köpek Vakası ile, okuma yazmayı yeni yeni öğrenen çocukların özellikle görsel becerilerini geliştirmeleri amaçlanmaktadır. Bu nedenle yazılı metinler olabildiğince kısa tutuldu, bilişsel yükler olabildiğince azaltıldı. İlköğretimin sonraki yıllarını da kapsayarak devam edecek bu maceralı seri, egzersizler aracılığıyla çocukları motive etmeyi ve sürekli bir keşif ortamına sokmayı hedefliyor.

Teresa Hala’nın Soruşturmaları 3 – Müzedeki Sahte Tablo

200.00
İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN GÖRSEL VE MANTIKSAL BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN HAZIRLANMIŞ ETKİNLİKLİ VE ÇIKARTMALI POLİSİYE ÇİZGİ ROMAN Teresa Hala’ya ipuçlarını toplamasında yardım edelim ve neler olduğunu öğrenelim! Ama bunun için önce şu merak uyandıran mantık oyunlarını çözmemiz gerek: • denklemleri ve simetrileri tamamlama, • dizileri yeniden düzenleyip tamamlama, • olayları zamansal olarak sıralama, • labirentleri çözme, • tarif edilen gizemli kişiyi bulma, • kümelerle ilgili problemleri çözme. İlkokul üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri için tasarlanan serinin üçüncü kitabı Müzedeki Sahte Tablo’da, öğrencilerin gerek görsel- mantıksal ve sayısal gerekse dil ve problem çözme becerilerini oyunlarla geliştirmeleri amaçlanmaktadır. İlköğretimin iki, üç ve dördüncü sınıflarını kapsayacak şekilde hazırlanan bu polisiye seri, zihin egzersizleri aracılığıyla çocukları sürekli keşfetme ve çözüm üretmeye teşvik etmeyi hedefliyor. BU BÖLÜMDE… Teresa Hala ile Plinyo’nun müze ziyareti beklenmedik bir olayla bölünür. Birileri, ünlü Venedik Aslanı tablosunu sahtesiyle değiştirmiştir! Acaba bunu kim yaptı?

On Bir

185.00
Gece geç saatlerde sunduğu radyo programını arayıp umutlarını, korkularını ve pişmanlıklarını paylaşan uykusuz Londralılar onu Xavier Ireland olarak tanıyor. Hiçbiri onun sevdiği her şeyi terkedip -gerçi önce sevdiği her şey onu terketti- yeniden başlamak için Londra'ya geldiğini bilmiyor. Bir daha kaybetmemek için başkalarını kendi hayatının parçası yapacak her türlü yakınlaşmadan uzak bir hayat yaşıyor artık. Ta ki o hayatın tam ortasına Pippa düşene dek. Tuhaf bir şekilde hayatına sızan bu temizlikçi kız onun silmeye çalıştığı geçmişiyle yüzleşmesine, hiç ummadığı yerlerde teselli ve huzur bulmasına yardımcı oluyor. Keşke biraz daha erken karşılaşsalardı... Xavier’nin o karlı günde yaptığı ve yapar yapmaz içini kemirmeye başlayan bir seçim, hiç tanımadığı on bir hayatı çoktan bambaşka yollara saptırmıştı. Zeki, dokunaklı ve yer yer kahkaha attıracak kadar eğlenceli. Independent Mark Watson’ın yayımlandığı tüm dillerde büyük ilgi gören zeka, mizah ve hayat dolu romanı ON BİR, seçmediklerimizin bizi seçimlerimiz kadar etkileyip etkilemediğini sorguluyor. Aşkın, kaybedişin ve uzak bildiğimiz yaşamlara yakınlığımızın hikayesi ON BİR. Okuduktan sonra okumuş diğer insanları bulup hakkında konuşmak isteyeceğiniz bir kitap.

Marcy ve Sfenks’in Bilmecesi: Destansoy Ailesi’nin Efsaneler Koleksiyonu 2

187.00
İlk maceramızda kasabasını donmaktan kurtaran Arthur, bu kez kurtarılması gereken kişinin ta kendisi. Ve bu zorlu görev Arthur’un kızı Marcy’nin omuzlarında. Destansoy Ailesi'nin Efsaneler Koleksiyonunda ikinci serüvene hoş geldiniz. Maceraperest babası Arthur bir not bırakıp ortadan kaybolunca, kızı Marcy tüm cesaretini toplayıp Mısır’da onu aramaya çıkıyor. Eski Mısır tanrılarıyla tanışıp, hava gemileriyle seyahat ettikten sonra kendini yüce Sfenks’in karşısında buluyor. İçeride tutsak kalmış Arthur'a ulaşmak için Sfenks'in bilmecesine doğru cevabı vermesi gerek. Acaba Marcy en büyük korkularını yenip babasını kurtarabilecek mi? “Macerayı, mitolojik karakterleri ve kolay okunan kitapları seven çocuklar için tam bir ziyafet.” –Booktrust KIRKUS YILIN EN İYİ RESİMLİ KİTABI SEÇKİSİNDE

Gılgamış / Hepsi Sana Miras Serisi

203.00
''Gerçek dost yüreğinin yoldaşıdır." Bu öykü sıradışı ama yıkıcı bir güce sahip olan bir çocuğun nasıl bilge bir erkeğe dönüştüğünü anlatıyor. Bu çocuğun da, tıpkı sizin gibi, çok özel bir ismi var: Gılgamış. On kitaplık HEPSİ SANA MİRAS serisinin ikinci kitabı, Gılgamış'ın öyküsünü bize prestijli Guardian İlk Kitap Ödülü sahibi Yiyun Li anlatıyor, ünlü çizer Marco Lorenzetti ise resimliyor.

Denizler Altında Yirmi Bin Fersah / Hepsi Sana Miras serisi

200.00
“Siz kimsiniz?” diye sordu Pierre Amca. “Neredeyiz biz?” “Ve neden bizi burada tutuyorsunuz?” “Önce ilk soruyu yanıtlayayım,” dedi sakallı adam. “Bana Kaptan Nemo diyebilirsiniz. Şu anda benim keşfim olan Nautilus adlı deniz aracındasınız.” “Bize ne yapmayı düşünüyorsunuz?” “Sizi burada tutmaya niyetliyim.” “Sizden bizi serbest bırakmanızı talep ediyorum,” dedi Pierre Amca. Bunu duyan Kaptan Nemo neşesiz bir kahkaha attı. Jules Verne’in bu ünlü bilimkurgu klasiğini çağdaş edebiyatın en önemli yazarlarından Dave Eggers günümüze taşıyarak 14 yaşındaki Consuelo’nun gözünden yeniden anlatıyor. Ünlü okyanus bilimci Pierre Arronax ve ekibi, okyanuslarda terör estiren, gemileri batıran gizemli sualtı canavarını avlamak için denizlere açılır. Fakat tuhaf gerçekle yüzleşmeleri çok uzun sürmez: Deniz canavarı sandıkları şey aslında Nautilus adında bir denizaltıdır ve eşsiz zekasını tehlikeli fikirlere adamış Kaptan Nemo tarafından yönetilmektedir. Consuelo ve Arronax için asıl macera Kaptan Nemo ile tanışmalarıyla başlayacaktır. On kitaplık HEPSİ SANA MİRAS serisinin altıncı kitabında, bir Jules Verne klasiği olan Denizleri Altında Yirmi Bin Fersah'ın öyküsünü bize ünlü Amerikalı yazar ve eğitim aktivisti Dave Eggers (Müthiş Dahiden Hazin Bir Eser) anlatıyor, Fabian Negrin ise resimliyor.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fizik Fikri

250.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Sabah daha yüzümüzü yıkamadan fizik prensipleriyle yüzleşiyoruz; geçen zamanın çetelesini tutan çalar saat, ışık dalgalarını yansıtan ayna, musluktan incelen bir sütun şeklinde akan su. Ya da şöyle bakalım: günlük sohbetlerimizde pek de adını anmadığımız Bernoulli denklemi olmasa, uçağın uçabilmesini; Maxwell denklemleri olmasa, elektromanyetik dalgalar üstünden dünyayı saran iletişim ağları kurmamızı ya da X-ışınlarının keşfini nasıl açıklayacaktık? Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fizik Fikri, bizi çevreleyen fizik prensiplerini mümkün olan en anlaşılır dil ve sunumla ortaya koyuyor. Kütleçekim, ışık, enerji gibi temel kavramlardan başlayıp kuantum, kaos, karanlık enerji, Tanrı Parçacığı gibi bilimsel arayışın parlak fikirleriyle dolu bir evrene yol alıyor. Ünlü fizikçilerin yaşamına dair kısa bilgiler, buluşları o günün şartlarıyla görmemizi sağlayacak zaman çizelgeleri ve açıklayıcı illüstrasyonlarıyla bu kitap fiziğin temelini anlamak için eşsiz bir rehber.

Başkalarının Aklı

279.00
“YILIN EN İYİ KİTABI” Forbes • Times • The Huffington Post • Bloomberg Bir girişimci, insanları sonu meçhul bir biyoteknoloji projesine milyarlar akıtmaya ikna edebilirken, bir doktor hastasını hayati bir aşıyı yaptırmaya ikna edemiyor. Bir siyasetçi zerre gerçekliği olmayan tezlerle kitleleri peşinden sürüklerken, aksini –hem de bilimsel dayanaklarıyla– sunan rakibi kimseye sözünü dinletemiyor. Neden? Gündelik işlerimizden biri de başkalarını ikna etmek: Çocuğumuza öğretiyor, müşterilerimizi yönlendiriyor, hastalarımıza yol gösteriyor, dostlarımıza akıl veriyor, sosyal medyada takipçilerimizi bilgilendiriyoruz. Peki her gün yaptığımız bu işte ne kadar iyiyiz? Başkalarının fikrinden etkilenmemizde ya da kendi fikirlerimizle onları etkileyebilmemizde belirleyici olan ne? Tali Sharot basit bir sorunun peşine takılıyor: Başkalarını dinlerken beynimizde neler oluyor? Önce, nöroloji ve psikoloji sahasındaki son çalışmalardan faydalanarak bu etkileme-etkilenme oyununda Taş Devri’nden beri pek fazla yol alamadığımızı ortaya koyuyor Sharot. Birinin fikir ya da davranışlarını değiştirmeye çalışırken seçtiğimiz yolların çoğu aslında beynin işletim sistemiyle uyumsuz. Sonra güzel haberi veriyor: Daha iyisi mümkün; beynimizin rolünü kavrayarak bu çift taraflı oyunda kartları yeniden dağıtabiliriz. Pek çok saygın yayın organı tarafından yılın kitabı seçkilerine dahil edilen Başkalarının Aklı, yaşamımızın rotasında fazlasıyla belirleyici olan, buna karşılık fazlasıyla donanımsız olduğumuz bir alanda bize sunulmuş muazzam bir kılavuz.

Steve Jobs: 48 Dile Çevrilen Biyografisi

346.00

Çok satan Benjamin Franklin ve Albert Einstein biyografilerinin yazarı Walter Isaacson, Steve Jobs’ın kendisiyle tam işbirliği içinde yazılmış ilk ve tek biyografisini sunuyor.

Ben teknoloji üretmenin sezgi ve yaratıcılık gerektirdiğini, sanatsal üretiminse gerçek disiplin gerektirdiğini anlayan az sayıda kişiden biriyim.'
Jobs’la iki yıldan uzun süre boyunca yapılan kırktan fazla röportajın -ayrıca yüzden fazla akrabasıyla, arkadaşıyla, hasmıyla, rakibiyle ve iş arkadaşıyla yapılan görüşmelerin- temel alındığı bu kitap, kusursuzluk tutkusuyla ve azmiyle altı endüstride (kişisel bilgisayarlar, animasyon filmler, müzik, telefonlar, tablet bilgisayarlar ve dijital yayıncılık) çığır açmış yaratıcı bir girişimcinin inişli çıkışlı hayatını ve güçlü kişiliğini anlatıyor. Jobs çevresindeki insanları çileden çıkarabiliyor ve umutsuzluğa sürükleyebiliyordu. Ama kişiliği ve ürünleri birbiriyle bağlantılıydı; tıpkı Apple’ın donanımlarıyla yazılımlarının genellikle olduğu gibi, entegre bir sistemin parçalarıydı. Dünyanın dört bir yanındaki toplumlar dijital çağ ekonomileri kurmaya çalışırken, Jobs yenilikçiliğin ve uygulanabilir hayal gücünün mutlak ikonu olarak öne çıkıyor. 21. yüzyılda değer yaratmanın en iyi yolunun yaratıcılığı teknolojiyle birleştirmek olduğunu biliyordu, bu yüzden hayal gücü atılımlarını takdire şayan mühendislik başarılarıyla birleştiren bir şirket yarattı. Jobs bu kitabın yazılma sürecinde işbirliğinde bulunsa da, yazılanlar üstünde söz sahibi olmayı ve hatta kitabı yayınlanmadan önce okuma hakkını bile istemedi. Hiç sınır koymadı, tersine tanıdığı insanları dürüst konuşmaya teşvik etti. “Gurur duymadığım bir sürü şey yaptım, örneğin 23 yaşındayken kız arkadaşımı hamile bırakmam ve sonrasındaki tavrım bunlardan biri,” dedi. “Ama öğrenilmesine izin veremeyeceğim kadar kötü sırlarım yok.” Jobs birlikte çalıştığı ve rakip olduğu insanlar hakkında içtenlikle ve bazen zalimce konuşuyor. Arkadaşları, düşmanları ve iş arkadaşları da aynı şekilde davranarak, onun iş hayatına yaklaşımını biçimlendiren tutkularından, takıntılarından, mükemmeliyetçiliğinden, sanatçılığından, huysuzluğundan, kontrol saplantısından ve sonuçta ortaya çıkan yaratıcı ürünlerden dobraca bahsediyorlar. Jobs çevresindeki insanları çileden çıkarabiliyor ve umutsuzluğa sürükleyebiliyordu. Ama kişiliği ve ürünleri birbiriyle bağlantılıydı; tıpkı Apple’ın donanımlarıyla yazılımlarının genellikle olduğu gibi, entegre bir sistemin parçalarıydı. Onun öyküsü yaratıcılıkla, karakterle, liderlikle ve değerlerle ilgili, hem eğitici hem de uyarıcı bir öykü.

Matt Haig Roman Seti

967.00
Zamanı Durdurmanın Yolları Tom Hazard’ın tehlikeli bir sırrı var. 41 yaşında sıradan bir tarih öğretmeni gibi görünse de nadir rastlanan bir hastalık yüzünden aslında yüzyıllardır hayatta. Shakespeare’le aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook’la açık denizleri fethetmiş, Fitzgerald’larla içki içmiş. Ama şimdi, tek istediği normal bir hayat sürmek. Kimliğini değiştirmeye devam ettiği sürece geçmişini geride bırakabilir ve hayatta kalabilir. Yapmaması gereken tek bir şey var, âşık olmak. İngiltere’nin en önemli yazarlarından Matt Haig’in büyükövgü toplayan, 37 dile çevrilen ve yakında Benedict Cumberbatch tarafından sinemaya aktarılacak kitabı Zamanı Durdurmanın Yolları, insanın kendini kaybedip tekrar bulmasına dair güzel bir roman. “Matt Haig insan doğasının aydınlık ve karanlık tarafına aynı ölçüde hâkim. Ve bu yetisini harika öyküler yaratmak için kullanıyor.”-NEIL GAIMAN “Matt Haig yüreğimizi dokuyor. Bu kitabın gücüne karşı koymak zor.”-GUARDIAN “Olağanüstü bir kitap.-STEPHEN FRY “Bu yılın ve nice yılların en iyi kitabı. Baş döndüren bir okuma. Zaman durdu...”-DANNY WALLACE İnsanlar “Bu satırları okuyanlarınızın büyük çoğunluğunun, insanların bir mitten ibaret olduğuna inandığını biliyorum ama ben size onların gerçekten var olduklarını bildirmek üzere buradayım. Bilmeyenler için söyleyeyim, insan dediğimiz şey orta zekâlı ve iki ayaklı bir yaşam formu; evrenin çok ıssız bir köşesinde yer alan küçük ve sulu bir gezegende, büyük ölçüde yanılsamalarla dolu bir varoluş sürdürüyor.”

Yağmurlu bir akşamda Profesör Andrew Martin, önce dünyanın en büyük matematik bilmecesini çözmeyi başarıyor, ardından sırra kadem basıyor. Nihayet bir yol kenarında çırılçıplak halde bulunduğunda, kıyafetsizlikten daha ciddi bir meselesi olduğu ortaya çıkıyor: Andrew Martin artık insanlardan tiksiniyor; görünüşlerinden de yiyip içtiklerinden de bitmeyen şiddet ve savaş arzularından da... Yabancı bir tür arasında kaybolmuş hissediyor kendini. Sevgi ve aile kavramları onda şaşırtıcı bir ilgi uyandırsa da tüm sakinlerinden nefret ediyor bu gezegenin. Newton hariç... Ama o da bir köpek işte...

Sahi, kim bu adam? Onun –ya da herhangi birinin– insanlık hakkındaki tüm fikrini değiştiren şey ne olabilir?

Son yılların en önemli romancılarından Matt Haig, onca karmaşıklığına rağmen hayatın içindeki mutluluğa ve insan doğasına dair alışılmadık bir hikâye sunuyor. İnsanlar, neşeli ve etkileyici bir üslupla “bizi” bize anlatıyor.

Gece Yarısı Kütüphanesi “Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var,” dedi. “Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün…Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?” Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar. Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi? İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora’nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkânına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.