Partnerlerimiz
Bilim Tohumları: GDO’yu Nasıl Bu Kadar Yanlış Anladık?
GDO, günümüzün en korkutucu, şeytan sözcüklerinden biri haline geldi. Peki ama GDO denince ne anlıyoruz? GDO teknolojisini ne kadar iyi biliyoruz? Hakkında düşündüklerimizin ne kadarı gerçek ne kadarı yanlış yönlendirmelere dayanıyor? GDO teknolojisi gerçekten insanlığı ve dünyayı tehdit ediyor olabilir mi? Ya biri çıkıp her şeyi yanlış anladığımızı söyleseydi?
Gazeteci-yazar Mark Lynas, 90’lı yıllarda GDO karşıtı hareketin önde gelen isimlerindendi. Yıllar boyunca sürdürdüğü araştırmalar yirmi yıl sonra onu GDO karşıtı hareketin diğer tarafına taşıdı. Peki bu değişimin sebebi neydi?
Bu kitap, GDO konusunu kapsamlı şekilde ele alırken genetik mühendisliği ürünü gıdaların yararları ve potansiyel tehlikeleri hakkında da derin bir analiz sunuyor. Uzun yıllara yayılmış derin bir araştırmaya dayanan Bilim Tohumları, GDO’ya hem karşıt hem yandaş insanların gözünden bakarken Mark Lynas’ın geçirdiği dönüşümün hikâyesini de ele alıyor ve kaçınılmaz soruyu soruyor: GDO’ları nasıl bu kadar yanlış anladık?
Aşırı Düşünme Kitabı
Aşırı düşünmek… Uzun uzun düşünmek… Endişelenmek…
Psikolog Gwendoline Smith, birçok insanın muzdarip olduğu bu yaygın kaygı biçimini araştırıyor ve faydalı önerilerde bulunuyor.
Gwendoline Smith, olumlu ve olumsuz aşırı düşünme kavramlarını ayırarak, endişe hakkındaki gerçeği ve sizi engelleyen düşünce virüsleriyle nasıl başa çıkılacağını anlaşılır bir dille anlatıyor.
Birçok örnek, anekdot ve karikatürün yer aldığı Aşırı Düşünme Kitabı, kafanızda neler olup bittiğini anlamanıza yardımcı olacak ve sorunlarınızı ele alıp çözebilmeniz için güçlü stratejiler sunacak.
Bilişsel davranış teorisine dayanan bu kitap, kişisel yaşamınızdan ilişkilerinize, işinize kadar hayatınızın tüm alanlarında kaygılı düşünce kalıplarıyla savaşmanıza rehber olacak eşsiz bir kaynak.
Yeni Bukalemunlar
YENİ NESİL TÜKETİCİLER İÇİN YEPYENİ PAZARLAMA STRATEJİLERİ
…Ürünleri, yaptıkları şeyler için satın almayız.
Onları, geldikleri anlam için satın alırız…
Tüketiciler değişiyor ve çeşitleniyor ama onları tanımlamak için kullanılan pazarlama kategorileri aynı kalıyor. Oysa yeni nesil tüketicilerle iletişim kurmanın yeni yollarının bulunması gerekiyor.
Erkek ya da kadın, iş ya da oyun, çevrimiçi ya da çevrimdışı… Modern tüketiciler geleneksel sınırlara meydan okudukça ve birden çok alt kültürün üyeleri olarak tanımlandıkça, bu ve diğer pazar kategorileri geçerliliğini yitiriyor. Yeni Bukalemunlar bu yeni nesille nasıl etkileşime geçileceğini ve rekabette nasıl öne çıkılacağını ortaya koyuyor.
Pazarlama profesörü ve endüstri danışmanı olan Michael R. Solomon, pazarlamacıları geleneksel kategorilerin ötesine geçmeye ve tüketicilerle bir pazar segmenti yerine bireyler olarak iletişim kurmaya yönlendiriyor. Tarih, veri, deneyim ve örnekleri birleştiren Yeni Bukalemunlar şimdi ve gelecekte tüketicilere hitap eden ürün ve hizmetler sunmak isteyen her pazarlamacı (veya okuyucu) için gerçek bir başucu kaynağı.
Doğru Çeviklik Kılavuzu
“Şirketiniz çevik olma yolculuğunda nerede olursa olsun, Doğru Çeviklik Kılavuzu üst yönetim ekipleri için faydalı bir rehber olarak hizmet ediyor.”
– Ritch Allison, Genel Müdür, Domino’s Pizza
“Dönüştürücü değişime öncülük etmekten sorumlu iş liderleri Doğru Çeviklik Kılavuzu’ndan büyük ölçüde yararlanacaklar.”
– Paul Sanford, Kıdemli Başkan Yardımcısı, Teslimat Çözümleri, Cigna
Bu kitabı yazmaya başladığımızda okuyucuların neyi farklı yapmalarını istediğimizi sorduk kendimize. Çözmeye çalıştığımız müşteri sorunu neydi? Nihayetinde, çeviklikle ilgili olarak halka açık sayısız kitap, makale ve blog mevcut. Dünyanın neden bir diğerine ihtiyacı olsun ki?
Cevap çok basitti. Çeviklik konseptinin sinir bozucu bir hevesten daha değerli ve pratik bir araç olmasını gerçekten istiyoruz. Çevik zihniyetlerin ve yöntemlerin, bir organizasyondaki insanları çok daha mutlu ve başarılı kılabileceğine inanıyoruz. Okuyucuların, beş ila on yıl arasındaki kendi çeviklik geçişlerine baktıklarında, hayal kırıklığı ve pişmanlık yerine gurur ve tatmin duygularını hissetmelerini diliyoruz.
Endişemiz, çevikliğin modaya uygun şekilde kötüye kullanımının tüm fikri berbat etmesi. Eğer fanatikler bir tür dengesizliği tam tersi yönde düzeltmeye çalışırlarsa –ya da otoriterler bunu insanları emirlere eskisinden daha hızlı bir şekilde itaat etmeye zorlamak için başka bir uyarı olarak kullanırlarsa– çeviklik çok yakında yönetim manyaklarının kalite süreçlerine ve iş süreçlerini yeniden tasarlama faaliyetlerine dahil olacak…
Yürümenin 52 Yolu
… Bu kitap, yürümeye yazdığım aşk mektubumdur. Umarım sizi oturduğunuz yerden kalkıp yola koyulmak, sık sık yürümek ve çoğu zaman açık havada yaşanan bir hayatın büyük ayrıcalığının tadını çıkarmak için harekete geçirir…
Nasıl yürüneceğini bildiğimizi düşünürüz. Ne de olsa yürümek, kazandığımız ilk becerilerden biridir. Ancak çoğumuz bu konuda rutinlere takılıp kalırız; hep aynı yerde, aynı şekilde, aynı süre boyunca ve aynı insanlarla yürürüz.
Bilimsel çalışmalarla ve anekdotlarla donatılan, bir yürüyüş rutininin nasıl oluşturulacağına dair ipuçlarıyla desteklenenen Yürümenin 52 Yolu sizi yeni yerlerde, yeni yürüyüş arkadaşlarıyla, gündüz ya da gece fark etmeksizin yeni zaman aralıklarında yürümeye, yürürken yeni beceriler edinmeye teşvik edecek ve her adımınızda hayattan daha fazlasını elde edebileceğiniz gerçeğini gözler önüne serecek bir rehber niteliğinde.
“Yürümenin faydalarını anlatan bu kitap, yıl boyunca dışarı çıkmanız ve hareket etmeniz konusunda sizi motive edecek.” –Booklist
“Streets, dışarı çıkıp hareket etmenin ‘içinde yaşadığımız karmaşık dünyayı takdir etmemize’ yardımcı olabileceğine dair kayda değer örnekler sunuyor. Yola koyulmaya hazır okurlar bu kitaptan ilham alacaklar.” –Publishers Weekly
İnsanlarda ve Hayvanlarda Baskınlık ve Saldırganlık
Gezegenin en dominant canlısı saldıgan doğasıyla hayvanlar olmalıydı. Bu ünvanı onların elinden nasıl aldık?
Florida South Western Devlet Üniversitesinde Biyoloji Profesörü olan Henry R. Hermann, “İnsanlarda ve Hayvanlarda Baskınlık ve Saldırganlık” kitabında insanın evrendeki diğer canlılardan daha baskın olmasının nedenlerini inceliyor. The kitap etiketiyle raflarda yerini almaya hazırlanan kitap, insanı hayvanlardan ayıran zekânın insanlığı nasıl yıkıma sürüklediği sorusuna cevap ararken, saldırganlıkla ilgili birçok konuya da açıklık getiriyor.
Baskınlık ve saldırganlık oyununun kurallarını açgözlü ve bencil olanların belirlediği evrende, insanın kişiliklerinin geliştiği ortamlar, diğer hayvanlarla olan benzerlikleri ve farklılıkları, ahlâki veya ahlâksız yönleri tüm yönüyle ele alınıyor. Yüzlerce kaynak çalışmasının ardından oluşturulan psikoloji türündeki kitapta insanın saldırgan ve hâkim olma dürtüsünün günlük yaşamdaki etkilerine ve insanları baskınlığa ve saldırganlığa iten nedenleri bulacaksınız.
Zaman / Zemin / Zuhur
Geçmiş’in izleri, şimdi’nin hızla akan zamansallığı ve geleceği tahayyül biçimleri sanatta, özellikle de tiyatro sanatında yapıta nasıl ve ne ölçüde yansıyor? Unutmaya ve hatırlamaya dair pratikler bizde ve Batı’da nasıl farklılaşıyor? “Unutuşun kolay ülkesinde” yaşayan bizler, geçmişi yok saymaya meylettikçe icra ettiğimiz herhangi bir sanat dalında sadece bugüne çağırabildiğimiz geçmiş temsillerine tutunuyor, hafıza kırıntılarımızla ona yepyeni bir beden şekillendiriyoruz. İşte bu yeni bedeni, zaten bir tür temsil yoluyla işleyen tiyatro sahnesine çıkardığımızda, hakikatten fazlasıyla uzak bir geçmiş imgesiyle kendimizi yanıltıyor olabilir miyiz?
Zaman/Zemin/Zuhur’da Beliz Güçbilmez işte tam da böyle bir merakla, Osmanlı’dan köklenen,
Tanzimat’la birlikte geçmişinden kopmaya niyetli üstelik Batı tiyatrosuna öykünen gerçekçiliğiyle, yeni kurulan cumhuriyetin gölgesinde filizlenen Türk tiyatrosunun bebek adımlarının peşine düşüyor. Güçbilmez kitabında Antik Yunan’dan beri süregelen Batılı tiyatro geleneğine özenen Türk tiyatrosunun çocukluğunu ve bir nevi ergenlik sancılarını dışarıdan, son derece detaycı ama bir o kadar da anlayışlı bir bakış açısıyla analiz ediyor.
Geçmişinden kaçan toplum, o geçmişi yok saymanın yolunu bulmuş, tiyatrosunda, üstelik de gerçeği temsil etmeyi vaat eden “gerçekçi” tiyatrosunda geçmişle hiç ilgilenmemiş, yekpare bir an’da, dondurulmuş bir zaman’da ve salt bir “satıh”a dönüşmüş zemininde, kendini, ansızın zuhur eden hikâyelere tutturmuştur. Öyleyse gerçekçi Türk tiyatrosu kendini derinliksiz, iki boyutlu bir satıh olarak kurdukça, anlattığı hikâyeyi ona yaklaşmadan, kişilerini canlandırmadan dışardan anlattıkça, sadece görünümü, sathı ya da dışıyla ilgilenen bir zâhirperest’e dönüşmüş; Araba Sevdası’nın züppesi Bihruz’un ruhunu hiç durmadan şâd etmiştir.
Celestron 22088 Nexstar 6′ SLT SCT Teleskop
Teleskop kitinin tamamı basit, alet gerektirmeyen bir montajdır ve hızlı SkyAlign hizalama prosedürü sizi dakikalar içinde uzayın derinliklerini gözlemlemeye hazır hale getirecektir.
NexStar 6SLT'niz ay yüzeyini, Venüs'ün evrelerini, Mars'ı, Jüpiter'in dört uydusundaki kutup kapaklarını ve Satürn'ün ayrıntılarını gözlemlemenize olarak tanır.
Starry Night Yazılımı
Celestron'un Yıldızlı Gece Yazılımını indirerek takımyıldızlarını ve gezegenlerin konumlarını öğrenebilir, yaklaşan bir gözlem seansı için yıldız çizelgelerini yazdırabilirsiniz.
Dahası yıldızları nasıl tanımlayacağınızı ve daha fazlasını kaynaklarıyla öğrenebilirsiniz.
Güneş Uyarısı
- Güneşe asla çıplak gözle veya optikle doğrudan bakmayın (uygun güneş filtresine sahip değilseniz). Kalıcı ve geri dönüşü olmayan göz hasarına neden olabilir.
- Güneşin bir görüntüsünü herhangi bir yüzeye yansıtmak için asla optiğinizi kullanmayın. Dahili ısı birikimi, optiğe ve ona bağlı tüm aksesuarlara zarar verebilir.
- Optiklerinizi asla denetimsiz bırakmayın. Doğru çalıştırma prosedürlerine aşina olan bir yetişkinin, özellikle çocukların yanında her zaman optiğinizin yanında olduğundan emin olun.
ÖZELLİKLER
Optik Tasarım Schmidt-Cassegrain
Açıklık 150mm (6")
Odak Uzaklığı 1500mm (59")
Odak Oranı f/10
Mercek Odak Uzunluğu 1 20mm (.78")
Mercek Büyütme 1 75x
Mercek Odak Uzunluğu 2 9mm (.35")
Mercek Büyütme 2 167x
Bulucu Dürbün Yıldız Bulucu
Yıldız Diyagonal 1.25"
Optik Tüp Alüminyum
Maksimum Kullanılabilir Büyütme 354x
Minimum Kullanılabilir Büyütme 21x
Yıldız Parlaklık Limiti 13.4
Çözünürlük (Rayleigh) .93 ark saniye
Çözünürlük (Dawes) 0.77 ark saniye
Işık Toplama Gücü (İnsan gözüyle karşılaştırıldığında) 459x
İkincil Aynanın Kapladığı Görüş 55.88mm (2.2")
İkincil Aynanın Kapladığı Görüş Çapı 37%
İkincil Aynanın Kapladığı Görüş Alanı 14%
Optik Kaplamalar StarBright XLT
Optik Tüp Uzunluğu 406.4mm (16")
Optik Tüp Çapı 181mm (7.1")
Optik Tüp Ağırlığı 8 lbs (3.6 kg)
Kırlangıç Vixen/CG-5 Kırlangıç bar
Celestron 22097 NexStar 127SLT Bilgisayar Donanımlı Teleskop
Celestron'un yenilikçi NexStar Yıldız Konum Teleskobu (SLT), yüksek kaliteli optiklerin benzersiz kombinasyonu, kullanıcı dostu bilgisayarlı arayüzü ve sağlam tek çatal kol montajı sayesinde yıllardır müşterilerin favori teleskobu olmuş durumda.
Bu teleskop, önceden monte edilmiş, ayarlanabilir paslanmaz çelik bir tripod, çabuk açılan çatal kol, NexStar+ bilgisayarlı el kumandası, 127 mm Maksutov-Cassegrain optik tüp ve birçok bonus aksesuarla birlikte gelir.
Teleskop kitinin tamamı basit, alet gerektirmeyen bir montaj özelliğine sahiptir ve hızlı SkyAlign hizalama prosedürü sizi dakikalar içinde gözlemlemeye hazır hale getirir.
Bu eşsiz teleskop ile ay yüzeyini, Venüs ve evreleri, Mars'ı, Jüpiter'in dört uydusundaki kutup başlıkları ve halkaları açıkça görülebilen Satürn'ün ayrıntılarını gözetleyebilirsiniz.
Bilgisayarlı AltAzimuth
NexStar SLT teleskopu, teleskopun gece gökyüzünde hareket ediyormuş gibi görünen nesneleri izlemesini sağlayan tek bir çatal kollu altazimut yuvasına sahiptir.
NexStar+ El Kontrolü
NexStar+ veritabanı 600'den fazla gökada, 300 küme ve düzinelerce ikili yıldız içerir. Bu bilgisayarlı el kumandası, bir düğmeye basarak 40.000 gök nesnesinden herhangi birine otomatik olarak dönmenizi sağlar.
SkyAlign Teknolojisi
Tescilli SkyAlign hizalama prosedürümüz, bilgisayarlı bir teleskopun kurulumunu ve kullanımını hiç olmadığı kadar hızlı ve kolay hale getirir.
Teleskopu gökyüzündeki üç parlak nesneye doğrultun ve teleskop konumunu üçgenleştirebilir ve gökyüzündeki diğer herhangi bir nesneyi otomatik olarak bulabilir.
Dahili Aksesuarlar
Teleskopunuz bir StarPointer ™ kırmızı nokta bulucu dürbün, bir yıldız köşegen ve iki göz merceği (25 mm ve 9 mm) içerir. İki göz merceği, düşük veya yüksek güçlü gözlem için farklı büyütmeler sunar.
Yıldız köşegeni, sağdan bir görünüm ve gökyüzüne bakarken daha rahat bir görüş açısı sağlar. StarPointer ™ kırmızı nokta bulucu dürbün, daha kolay gözlem için bir nesneyi göz merceğinizde hızla ortalamanıza yardımcı olur.
NexStar 127SLT, siz daha deneyimli bir amatör astronom olurken sizinle birlikte büyümeye hazır. StarSense AutoAlign, SkyPortal WiFi modülü ve PowerTank Lithium dahil tüm Celestron'un en yeni aksesuarlarıyla uyumludur.
Starry Night Yazılımı
Celestron'un Yıldızlı Gece Yazılımını indirerek takımyıldızlarını ve gezegenlerin konumlarını öğrenebilir, yaklaşan bir gözlem seansı için yıldız çizelgelerini yazdırabilirsiniz.
Dahası yıldızları nasıl tanımlayacağınızı ve daha fazlasını kaynaklarıyla öğrenebilirsiniz.
TEKNİK ÖZELLİKLER
Garanti Bilgisi
2 Yıl
Optik Tasarım Maksutov-Cassegrain
Diyafram 127 mm
Odak Uzaklığı 1500 mm
Odak Oranı f/12
Mercek 1'in Odak Uzaklığı 25 mm
Mercek 1'in Büyütülmesi 60x
Mercek 2'nin Odak Uzaklığı 9 mm
Mercek 2'nin Büyütülmesi 167x
Bulucu Kapsamı StarPointer™ kırmızı nokta bulucu dürbünü
Yıldız Diyagonali 1.25
Optik Tüp Alüminyum
En Yüksek Kullanılabilir Büyütme 300x
En Düşük Kullanılabilir Büyütme 18x
Sınırlayıcı Yıldız Büyüklüğü 13
Çözünürlük (Rayleigh) 1.1 ark saniye
Çözünürlük (Dawes) 0.91 ark saniye
Işık Toplama Gücü (İnsan gözü karşılaştırmalı) 329x
Optik Kaplamalar Tamamen kaplamalı
Optik Tüp Uzunluğu TBD
Optik Tüp Çapı TBD
Optik Tüp Ağırlığı TBD
Kırlangıç CG-5 kırlangıç çubuğu
Montaj Tipi Bigisayarlı rakım - azimut tek çatal kolu
Enstrüman yük kapasitesi 3.6 kg (8 libre)
Yükseklik ayar aralığı (montaj ve tripod dahil) 762 mm - 1270 mm
Tripod Bacak Çapı 31,75 mm (1,25") Paslanmaz çelik
Kafa Ağırlığı 2.3 kg (5 libre)
Aksesuar Tepsisi Evet
Tripod Ağırlığı 2.3 kg
Dönüş Hızları 9 dönüş hızı - maksimum hız 3°/saniye
Takip Oranları Yıldız, güneş ve Ay
İzleme Modları Alt-Az, EQ Kuzey ve EQ Güney
Küresel Koruma Sistemi Yok
Kırlangıç Uyumluluğu CG-5 sele plakası
Yardımcı Port Sayısı 1x AUX Bağlantı Noktası ve 1x el kontrol Bağlantı Noktası (el kumandası her iki Bağlantı Noktasını da kullanabilir)
Otomatik Kılavuz Bağlantı Noktası Numara
Güç Gereksinimleri 12 VDC - 8xAA Piller (dahil değildir)
Motorlu Sürücü DC Servo Motor
Hizalama Prosedürleri SkyAlign, Otomatik 2 Yıldızlı Hizalama, 1 Yıldızlı Hizalama, 2 Yıldızlı Hizalama, Güneş Sistemi Hizalama
Bilgisayarlı El Kontrolü 1 El Kontrol Portu ve 1 AUX Portu
NexStar+ Veritabanı 220 en derin gökyüzü ve güneş sistemi dahil 40.000'den fazla nesne
Yazılım Celestron Starry Night Basic Edition Yazılımı ve SkyPortal Uygulaması
Dahil Öğeler Optik tüp, tripod ve montaj apartatı, 20 vve 10mm mercek, kırmızı nokta dürbün, Dik görüntü 90° diyagonal, kılavuz
Güneş Uyarısı
- Güneşe asla çıplak gözle veya optikle doğrudan bakmayın (uygun güneş filtresine sahip değilseniz). Kalıcı ve geri dönüşü olmayan göz hasarına neden olabilir.
- Güneşin bir görüntüsünü herhangi bir yüzeye yansıtmak için asla optiğinizi kullanmayın. Dahili ısı birikimi, optiğe ve ona bağlı tüm aksesuarlara zarar verebilir.
- Optiklerinizi asla denetimsiz bırakmayın. Doğru çalıştırma prosedürlerine aşina olan bir yetişkinin, özellikle çocukların yanında her zaman optiğinizin yanında olduğundan emin olun.
Büyücüler Çağı
Yaşam ve insan varoluşu hakkında yeni soruların sorulduğu, bazı fikirlerin ilk kez düşünüldüğü bir on yıl. Uzun yıllar Philosophie Magazin dergisinin yayın yönetmenliğini yapan Wolfram Eilenberger; iki dünya savaşı arası dönemde 1920’lerin ruh halini, büyük belirsizliği, biten bir savaşın ardında bıraktığı tahribatı ve bir sonrakinin yaklaşan ayak seslerini, yükselen ekonomik krize karşın her şeye eşlik eden yaşam sevincini, eskinin yıkıldığı ama yeninin ne olduğu nun da tam bilinemediği bir zaman aralığını dört büyük filozofun hayatı üzerinden anlatıyor.
Dünyaya çarpan bir göktaşı misali aniden ortaya çıkan ve Hannah Arendt'e olan aşkıyla kavrulan Martin Heidegger. Cambridge'deki herkes bir felsefe tanrısı olarak ona taparken taşrada ilkokul çocuklarına yoksulluk içinde ders vermeyi seçen, servetini reddetmiş bir milyarderin oğlu, büyük dâhi Ludwig Wittgenstein. Letonyalı bir anarşistle Capri'de yaşadığı aşkın bir devrimciye dönüştürdüğü Walter Benjamin. Ve son olarak, ülkesini terk etmeden önce Hamburg'un burjuva mahallelerinde Nazi iktidarının ve Yahudi düşmanlığının yükselişine çıplak gözle tanık olan Ernst Cassirer. Farklı kökenlerden, farklı dünya anlayışlarından gelip farklı bir geleceğe yelken açsalar da temelde peşine düştükleri soru aynıdır: İnsan nedir?
Wolfram Eilenberger, bu dört aykırı filozofun yaşamlarında ve devrimci düşüncelerinde bugünkü dünyamızın kökenlerini görüyor. 1920’lere felsefe tarihi üzerinden bu bakış; aynı zamanda günümüz dünyasındaki benzer anlamsızlığa, tıkanmışlığa dair hem bir hatırlatma hem de bir ilham kaynağı. Ama hepsinden önce büyüleyici bir okuma deneyimi.
Yumuşaklığın Gücü
“Yumuşaklık bir muamma… Karşılamak ile vermekten müteşekkil bir ikili harekete eklenmiş, ölümle doğumun imzaladığı geçişlerin eşiğinde beliriyor. Kendi yoğunluk derecelerini taşıdığı, sembolik bir kuvvet olduğu ve şeyler ile varlıklar üzerinde dönüştürücü bir kabiliyeti bulunduğu için de bir güç. […] Bana içini dökenleri dinlerken, her kişisel deneyimde yumuşaklığı duydum. Onun direniş kuvvetini ve ele gelmez sihrini ‘aktarım' dediğimiz gizemde hissettim. Dünyayla ilişkisine bakınca gördüm ki yumuşaklık ilk olarak yaşamı taşıyan, kurtaran ve geliştiren bir zekâ...”
“Bir felsefe kitabının konu ettiği meselenin tavrını takındığı çok nadiren görülür: Maddeyi ele alırken töze, yüzeyi ele alırken geometriye dönüşmesi, hatta zamana seslenirken sabırsızlanması gibi. Yumuşaklığın Gücü yumuşak bir kitap olmak gibi inanılmaz bir hünere sahip. Yumuşaklık ‘hakkında’ yumuşaklığın kendisi ‘tarafından’ yazılmış bir kitap. […] Yumuşaklığın Gücü bizi eğiten, yatıştıran, rahatsız eden, ama hepsinden önce bize bir şekilde daima, her an dokunan önemli bir metindir. Bu sayede okur, kırılganlığa adanmış bu kitaptan -şüpheye yer bırakmayacak şekilde- güçlenerek çıkar.”
Catherine MALABOU
Pizza ve Oskar
Neşeli ve biraz da tombik Pizza bir gün, hayvanat bahçesini ziyaret eden insanları izleyerek konuşmayı öğrenen Oskar adında küçük bir fille tanışır. Oskar hayvanat bahçesinin, Pizza ise sürekli televizyon izleyen ailesinin sıkıcılığından dert yanarken, aniden Oskar’ın anavatanı Afrika’ya gitmek istemesiyle her ikisinin de hayatına renk katacak, eğlence ve macera dolu güzel arkadaşlıkları başlar.
Achim Bröger’in otuz yıldır yayımlanmaya devam eden ve artık bir çocuk klasiği olarak kabul edilen Pizza ve Oskar’ı, karşılaştıkları tüm sorunları birlikte çözmeyi başarabilen iki cesur arkadaşın heyecan dolu serüvenlerine hepinizi davet ediyor!
Üç macera tek kitapta!
Pizza ve Oskar Afrika’yı Arıyor
Pizza ve Oskar Macera Peşinde
Pizza ve Oskar Okul Yolunda
Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi – Ciltli
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens kitabıyla insan türünün dünyaya nasıl egemen olduğunu anlatan Harari, Homo Deus’ta çarpıcı öngörüleriyle yarınımızı ele alıyor. İnsanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu bilim, tarih ve felsefe ışığında incelediği bu çalışmasında, insanın bambaşka bir türe, Homo deus’a evrildiği bir gelecek kurguluyor.
Yola “önemsiz bir hayvan” olarak çıkan Homo sapiens, tanrılar katına ulaşmak uğruna kendi sonunu mu hazırlıyor?
Homo sapiens nasıl oldu da evrenin insan türünün etrafında döndüğünü iddia eden hümanist öğretiye inandı?
Bu öğreti gündelik yaşantımızı, sanatımızı ve en gizli tutkularımızı nasıl şekillendiriyor?
İnsanı inekler, tavuklar, şempanzeler ve bilgisayar programlarının tümünden ayıran yüksek zekası ve kudreti dışında herhangi bir alametifarikası var mı?
Tarih boyunca benzeri görülmemiş kazanımlar elde etmemize rağmen mutluluk seviyemizde neden kayda değer bir artış olmadı?
“Tüm bunları anlamak için tek yapmamız gereken geriye dönüp bakmak ve Homo sapiens’in aslında ne olduğunu, hümanizmin nasıl dünyaya hakim bir din hâline geldiğini ve hümanizm rüyasını gerçekleştirmeye çalışmanın aslında neden insanlığın kendi sonunu getireceğini incelemektir. İşte bu kitabın temel meselesi budur.”
“Okurken hem eğlenecek hem de çok şaşıracaksınız. Her şeyin ötesinde, kendinizi daha önce hiç düşünmediğiniz şeyleri düşünürken bulacaksınız.” Daniel Kahneman, Hızlı ve Yavaş Düşünme’nin yazarı
“Homo Deus’u okuduğunuzda uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından vardığınız bir uçurumun kenarında durduğunuzu hissedeceksiniz. Yolculuğun artık bir önemi kalmayacak, çünkü bir sonraki adımınızı engin bir boşluğa atacaksınız.” David Runciman,The Guardian
Patikalar Üzerine, Bir Keşif
“Seni o yere tekrar bağlayacak ve onu senin kılacak bir hikâye her zaman vardır.”
Gazeteci Robert Moor hevesin deneyime, merakın bilgeliğe, dünyanın iddiasının dünyayı anlamaya adım adım dönüştüğü bilgi dolu bir yürüyüşe çıkarıyor okuru. Görünmez karınca patikalarından kıtaları bağlayan yürüyüş yollarına, otobanlardan internet ağlarına çok farklı şekillerde patikalar inşa ettiğimizi ve bunların dünyayı anlamamıza nasıl yardımcı olduğunu anlatıyor.
Robert Moor bizzat yürüdüğü patikaların tarihöncesinden kalma izlerini incelerken insanlığın kadim sorularında, tıpkı bir yolu şekillendiren izler gibi birikmiş cevapları hatırlatıyor: Düzen kaostan nasıl çıktı? Hayvanların denizden karaya sürünerek çıkmaya başladıkları yolculukları bir kıtadan diğerine uzanacak genişliğe nasıl ulaştı? İnsanın doğa ve teknolojiyle ilişkisi bizi çevreleyen dünyayı nasıl şekillendirdi? Ve son olarak her birimiz kendi yaşam patikalarımızı nasıl seçeriz?
"Yabana ilişkin rastladığım en kısa ve öz tanım bu: ben olmayan. Orada, kendi imgemiz içinde yeniden şekillendirmemiş olduğumuz o tek yerde, çok derin ve kadim bir bilgelik biçimi bulunabilir. Albert Camus ‘Bütün güzelliğin kalbinde insandışı bir şey yatar,’ diye yazmıştı. Bu insandışı yüreği yalnızca aşinalığın pembe gözlükleri indiğinde görürüz.”
Lacan’da Aşk – VIII. Seminer Aktarım Üstüne Bir İnceleme
Lacancı psikanalist Bruce Fink bu kitabında Lacan’ın aşkı ayrıntılı bir biçimde ele aldığı VIII. Seminer Aktarım merkezinde, aşk hakkında kapsamlı bir psikanalitik çözümlemeye girişiyor. Aşkın çetrefilli manevralarını simgesel, imgesel, gerçek düzlemlerinde ele alırken, açmazları ve paradokslarını eleştirel bir Lacan yorumunda birleştiriyor.
Fink aşkın farklı tarihsel dönemlerde, farklı kültürlerde taşıdığı anlamları edebiyattan, felsefeden, mitlerden, tragedyalardan örneklerle gösterirken, aslında aşk derken ne anlatmak istediğimize, aşk kelimesinin anlamına dair ortak olanı bulmaya odaklanıyor. Aşk üstüne psikanalitik bir kazı çalışması olan bu kitap okuru kendi aşk patikasını keşfetmeye davet ediyor.
“Aşkımızı ilan ederek, yani sevdiğimize yüksek sesle dile getirerek, eksiğimizi veririz. Kendimizde bir şeyin kayıp olduğunu, eksik bir varlık olduğumuzu, tüm varlığımızla bir şeyi istediğimizi beyan ederiz. Böyle olduğu halde partnerimize varlık ve tamlık hissi vermeyi başarırız. Aslında (partnerimize) sahip olmadığımız şeyi hediye ederiz. Daha doğrusu, bizde eksik olan şeyi bir başka şeye çevirir, o kişinin buna iyi bakmasını isteriz. Bu ötekinin bizim eksiğimize burun kıvırmayacağını ya da onu ayakları altına almayacağını umarız. Açıkçası bazı insanlar diğer insanların onların varlıktaki-eksiklerini ya da eksik varlığını reddedeceğinden o kadar korkarlar ki onu açığa çıkarmaya, göstermeye, vermeye çekinirler. Bu durum, sevgisini ilan ederken duyulan bütün endişelerle yakından ilgilidir: ‘Seni seviyorum’ demek ‘Ben eksiğim ve sen benim eksiğime sesleniyorsun’ demektir.”
Günlük Ritüeller – Büyük Eserlerin Yaratıcıları Nasıl Çalışır?
Günlük alışkanlıklarınızın yaratıcı süreç üzerindeki etkisini hiç merak ettiniz mi? Bir rutin belirleyip ona sadık mı kalmalı, yoksa hayatı akışına mı bırakmalı… Karar vermeden önce bu kitaba mutlaka göz atmalısınız.
Hayran olduğumuz büyük fikir ve eserlerin yaratıcıları gündelik hayatlarında ne yapıyorlardı? Sıradan insanlar olmaktan çıkıp tarihin sayfalarında kendilerine yer edinmelerini sağlayan o büyük eserler hangi gündelik rutinlerin sonucunda doğmuştu? Bu kitapla Mozart’tan Çaykovski’ye, Kant’tan Descartes’a, Kafka’dan Flannery O’Connor’a, Picasso’dan Vincent van Gogh’a, Albert Einstein’dan Nikola Tesla’ya, Agatha Christie’den Isaac Asimov’a, tarihin akışına yön veren pek çok insanın gündelik hayatına kısaca göz atabilecek, onların deneyimlediği yaratım sürecini inceleme fırsatı yakalayacaksınız.
Meditasyonun Temelleri
Meditasyon nedir? Bilimsel yöntemlerle incelenebilir mi? Kendine özgü teknikleri var mı?
Meditasyon hakkında tarihsel ve güncel bir inceleme sunan Meditasyonun Temelleri Hint, Çin ve Tibet gibi Doğu kaynaklarının yanında Batılı kaynaklardan da yararlanarak günümüz dünyasında meditasyonun kadim öğretilerdeki konumunu araştırıyor. Bu sebeple kimi zaman Anadolu ve Ortadoğu kültürlerinin unsurlarına kimi zamansa yeni bilimsel ve nörolojik bulgulara değiniyor.
Bu kitaba özel çizimlerle gösterilen duruşlar ve mudralar, meditasyon tekniklerini ana hatlarıyla ortaya koyarken mantralar, yontralar ve konsantrasyon için gerekli diğer pratikler ise meditasyonu geniş bir perspektiften ele alıp kendi yaşamımıza uyarlayabilmemizi sağlıyor.
“Meditasyon, uyku halinde her şeyden uzaklaşmak değil, tam tersine uyanıklığın en üst noktasında her şeye yakınlaşmaktır. Gerçeği, gerçekliği perdelemek değil, perdelenen gerçekliği aralamak ve saf, yalın gerçeklikle karşı karşıya gelebilmektir. Meditasyon başka dünyalara yolculuk yapıp, oralarda dolaşmak ve geri dönmek değil, o ‘başka dünya’nın çok uzaklarda olmadığını fark etmek ve o dünyayı olduğumuz yere getirmektir. Bütün ikiliklerin, dünyevilik-ruhanilik, zihin-beden gibi ayrımların ortadan kalkmasıdır.”