XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS
Kolektif Siyaset Seti (7 Kitap)
Bedreddin: Hayatı ve Düşünceleri
Murat Küçük
“Adil bir dünyanın özlemini duyuyordum. O dünyada hepimize yer olmalıydı. Oysa iktidar savaşlarıyla birbirini boğazlayan orduların ayakları altındaydı insanlık. Yoksulların çaresizliğini düşündükçe bir şeyler yapmamız gerektiğini hissediyordum.”
Söz konusu Şeyh Bedreddin olunca yanıtları belki de her daim muğlak sorularla baş başa kalırız. Bir medrese âlimiyken neden tasavvuf yolunda menzil almıştır? Fikirlerinin Anadolu ve Balkanlar’da bu kadar etkili olabilmesinin nedeni nedir? Dinlerin eşitliğine dair düşüncelerinde Hıristiyan-Helen köklerinin etkisi var mıdır? İsyancılara atfedilen özel mülkiyet karşıtı fikirlerin ilham kaynağı gerçekten Şeyh Bedreddin midir? Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’le yolları nasıl kesişmiştir? İsyanı planlamış mıdır yoksa rüzgârın yönüne doğru mu yürümüştür sadece?
Murat Küçük zihninde bu sorularla altı yüzyıl önceye gidip söyleşiye davet ediyor Bedreddin’i. Daha yakından tanımak istiyor bu akılcı fıkıh âlimi, gönül gözü açık sufi ve isyankarların yoldaşı şeyhi... Tarihin karanlıklarında kalmış olayları hayali bir Bedreddin’le aydınlatma emeliyle akıl ve kalple dolu bir yolculuğa çıkarıyor bizleri.
Okuyucuya Not: Hayali söyleşiler, dünyayı değiştiren, onu anlamamızı sağlayan önemli isimlerle tanışmak veya onları yeniden keşfetmek isteyenlere keyifli bir okuma sağlamak amacıyla hazırlandı. Bu söyleşiler hayal ürünü olsa da biyografik gerçeklere dayanıyor.
Gezi Ruhu ve Politik Teori
Murat Özbank
2013 yılının Haziran ayında, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı dolduran çok dilli, çok dinli, çok ideolijili, çok kimlikli insan çoğulluğu arasında bir "ruh" dolaştı: özgürlük ve demokrasi ruhu. Bu ruh, Türkiye'de siyasal hayatı ve siyasal tahayyülü derinden etkileyebilecek gelişmelerin ve arayışların yolunu açtı. Peki nasıl doğmuş, nasıl büyümüştü bu ruh? Dile gelecek olsa hangi kavramlarla konuşur, nasıl bir kuramsal zemine yaslanırdı?
Gezi Ruhu ve Politik Teori bu sorulara yanıt arayan, öznellikle nesnelliği, bir siyaset gözlemcisinin kavramsal bakışıyla bir katılımcının heyecan, umut ve öfkesini harmanlayan, hem politik hem de teorik bir kitap. Bir yandan 2013 Haziran’ının o ateşli günleri üzerine yeniden düşünmek için bir fırsat veriyor, bir yandan da Weber, Arendt, Schumpeter ve Habermas’ın siyasete dair teorileri ve kavramlarıyla tanıştırıyor bizi. Hem politikaya ve politik teoriye merak duyanlar için bir başlangıç sunuyor, hem de Gezi olaylarının demokratik siyasetin bugünü ve geleceği açısından anlamı üzerine düşünmek isteyenlere özgün, berrak ve samimi bir üslupla rehberlik ediyor.
Gezi Ruhu ve Politik Teori olayların gerçekliğini doğrudan sunan bir fotoğraf değil, çıplak gözle görülenlerin gerisindeki ruhu, "Gezi Ruhu"nu yansıtan bir portre çalışması. Tam da o ruhun içerdiği öznelerarası niteliğe uygun şekilde...
WEBER'DEN ARENDT'E GEZİ'DE POLİTİK GÜÇ VE ŞİDDET
ERDOĞAN'DAN SCHUMPETER'E GEZİ'DE DEMOKRASİ VE POLİTİK MEŞRUİYET
GEZİ'DEN HABERMAS'A DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI
İşgal Et-İtaatsizlik Üzerine Üç Tez
W. J. T. Mitchell, Bernard E. Harcourt, Michael Taussig
Occupy hareketinin bir başka örneği de 2013 yılında Gezi Parkı Direnişi’yle Türkiye’de yaşandı. Direnişle birlikte Türkiye’de birçok ezberin bozulduğuna şüphe yok. Peki, Tahrir Meydanı’yla Zuccotti Park’ın “işgal”inin ardından tüm dünyayı etkisi altına alan bu hareketin temeli neye dayanıyor, talebi ne?
İşgal Et, Orta Doğu’dan New York, Chicago, Londra, Berlin, Frankfurt, Quebec ve Hong Kong gibi şehirlere uzanan “kamusal alanı işgal etme” eylemlerinin dinamiklerini üç farklı açıdan ele alıyor.
Taussig’in, eylemcilerin işgal ettiği Zuccotti Park üzerine kendi gözlemlerini etnografyayla harmanlayarak yazdığı açılış makalesinin ardından Bernard E. Harcourt “sivil itaatsizlik” ile “siyasi itaatsizlik” arasındaki önemli farkı inceliyor. Occupy Wall Street eylemcilerinin “siyasi itaatsiz”ler olarak, yani siyasi söylemleri ve stratejileri reddederek yeni, radikal bir protesto biçimini nasıl hayata geçirdiklerini gözler önüne seriyor. Son olarak medya eleştirmeni ve kuramcısı W. J. T. Mitchell, Occupy imgelerinin kitle iletişim araçları ve sosyal medya aracılığıyla tüm dünyaya yayılmasını mercek altına alıp devrim anıtı olarak “boş alan”ın nasıl kullanıldığını irdeliyor.
“Belirli talepleri olmadığı için Occupy hareketinin ilkel ve dağınık olduğunu düşünüyorlar. Sanki eşitlik bir talep, üstelik bireyi de gerçekliği de yeniden tanımlayan hem ahlaki hem ekonomik bir talep değilmiş gibi.”
-Michael Taussig
“İktidarla uzlaşmayı, geleneksel siyasete uymayı, kurallara göre oynamayı en baştan reddeden Occupy yeni bir siyasi angajman, yeni bir siyaset biçimi yarattı. Geleneksel siyasetin kelime haznesine meydan okuyan, kullandığımız grameri muğlaklaştıran, siyasetin dilini bütün oyunbazlığıyla çarpıtan yeni bir angajman biçimiydi bu.”
-Bernard E. Harcourt
“Belki de ‘boş alan’ yalnızca devrimin değil... gelecek yeni bir demokrasi, yeni bir küresel düzen ihtimalinin de tek gerçek anıtıdır.”
-W. J. T. Mitchell
Marcel Duchamp ve İşin Reddi
Maurizio Lazzarato
Zamanı ve dünyayı yaşamanın bambaşka bir yolu olarak tembel eylem!
“Duchamp kapitalist toplumdaki vazife, rol ve ölçülere teslim olmayarak hem sanatsal hem de ücretli işi inatla reddetmiş, üstelik sanatın ve sanatçının tanımlarına meydan okumakla da yetinmemiştir.” Onun radikal eylemsizliği kapitalist toplumun üç sacayağına birden meydan okumasından ileri gelir: Mübadele, mülkiyet ve emek.
Maurizio Lazzarato, Marcel Duchamp’ın yerleşik iktidar ilişkilerini askıya almanın, politik kırılmayı mümkün kılan koşulları yaratmanın ve yeni bir öznelliğin inşasının başlangıç noktası olarak tanımladığı “işin reddi” ve “tembel eylem” kavramlarını, hem sosyoekonomik bir eleştiri hem de felsefi bir kategori olarak ele aldığı kitabında, henüz çözülememiş bir ihtilafa işaret ederek Duchamp üzerinden yeni bir kapı aralıyor: “Amaçlanan çalışmama özgürlüğü müdür yoksa çalışarak özgürlüğe kavuşmak mıdır?”
“İşin reddi” ve “tembel eylem” bir olanağa işaret eder ve “Olanak bir zerreciktir,” der Duchamp. Artık aynı şekilde görüp aynı şekilde duymadığımız bu olanağa erişmekse başka bir yaşam biçimine bağlıdır, “zerreciğin tembel sakinleri” gibi.
Marx Okumak
Slavoj Žižek , Frank Ruda ve Agon Hamza
Bu kitapta sunulan felsefi okuma, Marx ile Platon, Descartes ve Hegel arasında üretken olabilecek kısa devreler sunmak üzere şekilleniyor: Kapitalist mağarada Platoncu Marx, öznellik düşmanlarına öznelliği savunan Kartezyen Marx, emek temelinde özilişkisel bir olumsuzluk gören Hegelci Marx bir araya geliyor.
Günümüzün önemli Marksist düşünürlerinden Žižek, Ruda ve Hamza, cesur bir felsefi hamleyle Marx’ı yeni bir özgürleşme siyasetine zemin sunabilecek tarzda yeniden yorumluyorlar. Sonuçta, parçacık fiziğinden güncel siyasi eğilimlere uzanan bir turla kapitalizmin içinde bulunduğu krize farklı bir yaklaşım getiren muhayyel, yaratıcı ve deneysel bir okuma çıkıyor karşımıza.
“Çok yerinde bir zamanlamayla kaleme alınmış bu eserde yazarlar, alışılagelmiş şekilde Hegel eleştirisi üzerinden Marx’ı anlama yaklaşımını tersine çeviriyor, işe Marx’tan başlayıp sonra Hegel’e dönüyorlar. Önümüze yepyeni bir entelektüel ufuk açıyorlar.”
Kojin Karatani
“Marx Okumak bizi günümüzde Marx’ın kazandığı yeni önemi anlamaya çağırdığı kadar, felsefe ile Marx’ı buluşturmanın gücünü de ortaya koyuyor. Her sayfası felsefi bir Marksizmi nasıl tasavvur edilebileceğini ortaya koyan ilham verici fikirlerle dolu.”
Todd McGowan, Vermont Üniversitesi
Mümkün Ütopya: Yaşanabilir Bir Toplum İçin Stratejiler
Michael Albert
“Zihinler değişiyor. Rejimler çöküyor. Yeni yapılar doğuyor. Çalkantılı zamanlar, çalkantılı değişimler yaşanıyor. Yine de zaferin kaçınılmaz olduğunu söyleyemeyiz. Peşine düşülen hedeflere erişmek için insanlar acı ve öfkeden sıyrılıp harekete geçmeli, bölünmüşlükten beraberliğe ve mücadeleden zafere yürümeli. Anlık zaferlerin ötesinde yeni toplumsal ilişkiler biriktiren ve çeşitlendiren kazanım yörüngelerine ihtiyacımız var.”
“Yeni bir toplum yaratma yolunda aktivist bir ‘toplumsal değişim ekibi’ işe nereden başlayacağını, nihai hedefini ve başlangıç noktasından bitiş noktasına nasıl gideceğini bilmek zorundadır. Bu kitabın konusu işte tam olarak budur.”
Mümkün Ütopya yaşanılabilir bir toplum için yeni seçenekler, davranışlar ve sonuçlar doğuracak yeni uygulamalar üzerine bir çalışma. Michael Albert mevcut gerçekliğe dair kıyamet senaryolarının kurgulandığı günümüzde sabırlı, ağırbaşlı ve cüretkâr olmanın altını çizerek “İnsanların küçümsendiği bir sığınak yerine karşılıklı yardım için bir aracıya dönüşen hareketleri” nasıl yaratabileceğimize kılavuzluk edecek bir teori ortaya koyuyor. Bunu yaparken bizi bir arada tutan hükümet, ekonomi, akrabalık ve kültürün birbirleriyle, değişimle ve tarihle ilişkisini anlamaya ve bildiğimiz toplumsal hiyerarşileri yaratmadan işlevlerini nasıl yerine getirebileceklerini görmeye yardımcı oluyor.
Birbirimiz adına nasıl harekete geçebiliriz?
Harekete geçtiğimizde karşılıklı olarak nasıl fayda sağlarız?
Kendimizi nasıl örgütleriz?
Siyasal bağlantılarımız sebebiyle ne tür faydalar ve sorumluluklar ediniriz?
İnsanlar bir toplumsal harekete katıldıktan ve o hareketin tanımlanmış hedefleriyle aynı çizgiye geldikten sonra neden o hareketi terk ederler?
Mevcut kurumların kalıcılığını önden kabullenerek yalnızca kötü yanlarını iyileştirmekle mi yetineceğiz (yani reformist olacağız) yoksa mevcut kurumları ihtiyaç duyulan işlevlerini yeni yollarla karşılayan yeni kurumlarla mı değiştireceğiz (yani devrimci olacağız)?”
“Mümkün Ütopya adil bir dünya yaratabilecek dinamik bir hareket isteyen aktivistlerin yüzleştiği birçok soruyu yanıtlıyor.”
Bill Fletcher, Jr.
Rota
Politikada Yönümüzü Nasıl Bulacağız?
Bruno Latour
“Yaşayabileceğimiz bir toprağı nasıl bulacağız? […] Nereye gideceğimizi de, nasıl yaşayacağımızı da, kimlerle birlikte yaşayacağımızı da bilmiyoruz. Bir yer bulmak için ne yapmalıyız? Yönümüzü nasıl bulacağız?”
Toprak mefhumunun yapısı değişiyor, tüm aidiyetler dönüşüm sürecinde, herkes evrensel anlamda paylaşılabilir bir dünyanın, içinde yaşanabilir bir toprağın eksikliğiyle karşı karşıya ve yerküre direnmeye başladı; tarihte ilk defa insan toplumları, yer sisteminin insan eylemine verdiği tepkileri kavramak zorunda… Bruno Latour, Rota’da çizdiği bu manzaranın “belli bir tarihsel eğrinin sonu”na işaret ettiğini iddia ediyor ve bunu toplumsal sınıf mücadelesinin, bir jeo-toplumsal yer mücadelesine dönüşümü olarak yorumluyor.
Latour dünyanın karşılaştığı üç büyük sorunu bu dönüşüm temelinde değerlendirerek göç krizinin, iklim durumunun inkârının ve inanılmaz boyutlara ulaşan eşitsizliğin aslında tek bir olay olduğunu iddia ediyor. Artık Küresellik/Yerellik, Sağ/Sol, Batı hayranlığı/karşıtlığı üzerinden politika yapmanın geçersiz kaldığını, onun yerine “Modernleşmenin birbiriyle çelişkili kıldığı, aslında birbirini tamamlayan iki hareketi” gözetmemiz gerektiğini söylüyor: bir yandan toprağa bağlanmak, öte yandan dünyasallaşmak.
Sağlık Depola: Uyku
Yorgun olduğumuzda bitkin düşüp hızlıca uykuya dalarız. Peki vücudumuzun uyku sırasında da çalışmaya devam ettiğini ve ne kadar meşgul olduğunu biliyor musun?
İyi bir gece uykusunun ne kadar önemli olduğunu öğrenmek ve sağlık depolamak için hazır olun!
Bilmeniz gereken temel sağlık ve beslenme kurallarına STEM Eğitimine yönelik Sağlık
Depola serisiyle ulaşın.
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS SIMPLE
Fashion
PR Teknoloji, Veri ve İçgörüler
Teknoloji, veri ve içgörüler, halkla ilişkiler ve kurumsal iletişim işlevini sonsuza dek değiştirdi. Söz konusu değişikliğe uyum sağlayamamak ise yetersizlikten çok bir isteksizlik meselesi haline geldi.
Artık teknoloji, veri ve içgörüler daha anlamlı hedefler oluşturulmasına ve performans değerlendirmesinin daha sağlıklı yapılmasına katkı sağlıyor. Bu sayede halkla ilişkiler yatırımının en önemli getirisi olan itibarı zedeleyebilecek risklerin azaltılması ve optimum verimliliğin sağlanması mümkün kılınabiliyor.
Kurumsal iletişimi finanse eden ve değerlendiren üst düzey yöneticiler, ölçülebilir ve olumlu bir halkla ilişkiler yatırım getirisi dâhil olmak üzere çok daha fazlasını talep ediyorlar. Liderler, kurumsal iletişim ve halkla ilişkiler uzmanlarının işin temellerini bildiklerinin farkındalar ancak buna ek olarak halkla ilişkiler hedeflerini, çıktılarını ve sonuçlarını “iş dilinde” bağlamsallaştırma becerisi de bekliyorlar.
PR Teknoloji, Veri ve İçgörüler, iletişim uzmanlarının hedeflere ve rakiplere karşı zaman içinde iyileştirilmiş bir halkla ilişkiler performansı elde etmesini mümkün kılmak için uygulamaya yönelik en iyi örnekleri paylaşırken, uzmanların amaca yönelik teknolojileri, veri varlıklarını ve eyleme geçirilebilir içgörüleri anlamalarına da yardımcı oluyor.
Adobe, Mastercard, Southwest, Ford ve diğer birinci sınıf kuruluşlardan en iyi uygulama örnekleriyle birlikte finansal hizmetler, teknoloji, seyahat, otomotiv gibi çeşitli sektörlerden vaka çalışmalarından yararlanan bu kitap, iletişim profesyonellerine teknolojiyi nasıl optimize edeceklerini, verileri kullanarak kuruluşlarına nasıl liderlik edeceklerini, halkla ilişkiler çıktılarını iş sonuçlarına dönüştürme yeteneğini nasıl ölçeceklerini göstererek yöneticilerin karar alma sürecini güçlendiren içgörüler sunuyor.
Yeme İçme Kültürü (4 Kitap)
Beslenme Hakkında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar
Marcello Ticca
Sağlığımız için büyük önem taşıyan gıda ve beslenmeyle alakalı sayısız önyargı, klişe, yanlış inanış ve yalan mevcut. Köhnemiş yanlış bilgilerin yanı sıra özellikle günümüzde internet ve basın yoluyla hiçbir kontrole tabi tutulmadan, bilimsel kanıtlara dayanıp dayanmadığı önemsenmeden hızla dolaşıma giren haberler birçoğumuzu sağlığımızı tehlikeye sokabilecek tercihler yapmaya itiyor.
İtalya’nın önde gelen gıda ve beslenme uzmanlarından Marcello Ticca bu kitabında insanların zihninde kök salmış yanlış inanışların en yaygınlarını bilimsel zeminde inceleyip çürütürken temel besinlerimizin bileşenlerine, tavsiye edilen tüketim miktarlarına ve besinlerden en fazla faydayı sağlamak için yapılması gerekenlere dair pratik bilgi ve önerilerle bilinçli bir beslenme düzenini nasıl benimseyebileceğimizi anlatıyor.
“... beslenme konusundaki yanlış bilgilerin günümüzde de çok kolay doğduğu, kök saldığı ve yayıldığı bir gerçek. Yoksa ‘özellikle’ günümüzde mi demeliyiz? Çünkü 2000’lerde internetle beraber bazı haberlerin kurgulanıp ‘viral’ hale gelmesi, beslenme konusundaki ‘sahte haberlerin’ azalmak yerine çarpıcı şekilde çoğalmasına ve günbegün yenilerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Tek başına bu gözlem bile durumu değerlendirmenin ve son yirmi yılda hazırlanan en geçerli derlemeleri dahi güncelleştirmenin gerekliliğini ortaya koymaya yeter.”
Bira
Rick Kempen
Biranın öyle düşünmeden kafaya dikip susuzluğunuzu gidereceğiniz bir içki olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yapımında sadece su, tahıl, maya ve şerbetçiotu kullanılmasına rağmen sayısız türde üretilebilen bu halk içkisi insan medeniyetiyle neredeyse yaşıt, şaraptan ise bin yıl daha eski. Sanayi Devrimi’ne kadar tarihin her döneminde ve coğrafyasında kadınlar tarafından üretilen bira uzun yıllar halkların beslenme rejiminin önemli bir parçası olmuş. “Bu kitabın konusu da işte bu halk içeceği olan biradır.”
Elinizdeki kitap, otuz yılını bu içkiye adamış bir “bira militanının” biranın çevresini kuşatan alan olarak tanımladığı “Bira Diyarı”na yapacağınız yolculukta kullanışlı bir rehber niteliğinde. Bira yapımından biranın tarihteki yerine, bira türlerinden tadıma, ambalajından saklanmasına, hangi yemeklerle ne tür bira içilebileceğinden sağlıkla ilişkisine, bira ülkelerinden bira festivallerine ve dünyanın önemli tadım merkezlerine dek her şeyi bu kitapta bulabilirsiniz.
“Uygar şarapla avam bira karşılaştırmasına son vermenin zamanı geldi de geçiyor.”
“Rick Kempen birayı ilgilendiren her konunun önemli bir temsilcisi. Bol miktardaki bira bilgisini ustalıkla, hevesle ve mizahi bir dille genel okur için bir araya getiriyor.”
– Thérèse Boer
“Kalbi birayla dolu bir adam. Her ne kadar günümüzde küçük bira üreticilerinin yenilikçi biralarına övgü düzmek moda olsa da Rick iyi yapılmış geleneksel bir Pilsen’in kalitesini de sonuna kadar destekliyor.”
– Michel Ordeman
“Mizahi yanı kuvvetli bu kitap aynı zamanda bira dünyasını ciddiyetle inceliyor. Zevk alarak okudum.”
– Menno Olivier
Dolce Vegan: Kolay, Geleneksel ve Sağlıklı Vegan Tatlılar
Virginia Elena Patrone
Adil bir mutfak için “tatlı” bir başlangıç
“Bu kitaptaki tarifler size basit, sağlıklı vegan tatlıları evde üreteceğiniz malzemelerle nasıl yapacağınız konusunda yol gösterecek. Bu tariflerle madalyonun en tatlı yüzüyle işe başlayabilir ve bunu tatlı devrimi olarak adlandırabiliriz.”
Virginia Elena Patrone beden sağlığıyla toplum sağlığı arasındaki ilişkiden hareket ederek okurları hem kendi malzemelerinin üreticileri olmaya hem de “iyi tüketimin politikasına” katılmaya davet ediyor. Bunu yaparken malzemelerimizi evde nasıl üretebileceğimize, besinlerin bedenimize faydalarına, tüketiciler olarak tercihlerimizin önemine odaklanıyor.
Dolce Vegan'da yer alan yaklaşık 90 tatlı tarifi, “hayvansal ürün içermeyen sağlıklı malzemelerle ve sadece üç basit malzemeyle sonsuz sayıda lezzetler yaratabilen anneanne ve babaannelerimizin zamanından” esinleniyor.
Tütün
Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfiyle dünyanın tamamını etkisi altına alan bir bitkinin, tütünün toplumsal yaşam üzerindeki muazzam etkisinin izini sürüyor Berlinli yazar Detlef Bluhm. Edgar Allan Poe, Arthur Conan Doyle, Sigmund Freud, Walter Benjamin, Robert Musil, Albert Einstein, Jean Paul Sartre, Albert Camus, Ernesto Che Guevara gibi pek çok önemli isim ise düşünceleri, eserleri, yaşamlarıyla eşlik ediyor tütünün kültürel tarihine.
“Divana uzanmış keyif çatıyorsunuz, kendinizi düşüncelerinizin akışına bırakıyor, içmeden sarhoş oluyorsunuz; tiksinmeden, Champagne şaraplarının şurup benzeri tadını ağzınızda hissetmeden, kahvenin verdiği sinirli yorgunluğu duymadan. Beyniniz hiç bilmediğiniz beceriler geliştiriyor, kafatasınızın ağırlığını hissetmiyorsunuz artık, hafif kanatlarla hayaller diyarına uçuyorsunuz, etrafta pır pır eden hezeyanlarınızı, muhteşem bir çayırda kızböceklerini kovalayan bir çocuk gibi hayal meyal algılıyorsunuz ve kendinizi olmak istediğiniz yerde, en ideal halinizle görüyorsunuz. En güzel umutlar geçiyor yanınızdan, artık yalnızca birer hayal değil bunlar, ete kemiğe bürünmüşler ve Taglioni gibi büyük bir zarafetle süzülüyorlar. Tütün tiryakileri, siz bu duyguyu bilirsiniz!”
Balzac
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS ALTERNATIVE
Fashion
Gelecekten Gelen Şiir
Gelecekten Gelen Şiir:
Küresel özgürleşme hareketi neden uygarlığımızın son fırsatı?
Yazarın Türkçe Basım İçin Yazdığı Önsözle
"İşgal mi? Aynen öyle, işgal. Şimdiki işgal ne dünya çapındaki faşist hareketler ve otoriter yönetimlerden ne de siyaset ve mekânın yeni duvarlar ve gözaltı merkezleriyle fiziken işgal edilmesinden ibaret. İstencin melankolisinde ve kötümserliğinde boğulan duygularımızın, arzularımızın ve hayal gücümüzün manen işgal edilmesi de söz konusu. Bugün yaşadığımız işgal, başka bir alternatif olmadığına, dolayısıyla bir geleceğin de olmadığına yönelik yaygın hisse –hatta gerçekliğe– dayanıyor."
Siyaset felsefesi alanında çalışan aktivist, yazar Srećko Horvat siyasi, ekonomik, ekolojik ve insani krizlerin kesişiminde kıyamet söylemleriyle sarmalandığımız günümüzde özgürleşmek için ulusal sınırları ve kimlikleri aşan, geçerliliğini yitirmiş uygulama ve söylemlerin ötesine geçen küresel bir örgütlenmeye ihtiyacımız olduğunu savunuyor.
Nazi işgalindeki Yugoslavya'nın partizan direniş hareketinden mülteci kamplarına, edebiyat ve sinemadaki distopik anlatılardan günümüz isyan hareketlerine uzanan bir anlatıyla içinde bulunduğumuz vahim durumu değerlendiriyor ve küresel düzeni kökten değiştirebilecek bir enternasyonalizmin manifestosunu sunuyor.
"Horvat çarpıcı vizyonuyla acil bir ihtiyacı ve erişilebilir bir hedefi işaret ediyor."
-Noam Chomsky
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS ARROWS PAGINATION
Electronics
Prenses ve Fasulye Sırığı – Kocaman Korkularla Yüzleşme Masalı
Bir varmış, bir yokmuş… Bir yerlerde Nilperi adında bir prenses yaşarmış. Kraliyet şövalyeleri prensesi olası tehlikelerden korumak için çok çabalarmış. Hatta olmayan tehlikelerden bile onu korurlarmış.
Bir gün Nilperi, fasulye sırığına tırmanıp şövalyeler kadar korkak devle tanışınca korkulacak bir şeyin olmadığını herkese göstermiş.
Amerikan Psikoloji Derneği (APA) tarafından hazırlanan kitap, klasik bir peri masalını modern yeniden anlatımıyla minik okurlara sunuyor. Endişelerle başa çıkma yöntemlerinin ele alındığı kitapta ayrıca çocukların endişelerini azaltma ve onları tanımaya yönelik uzman görüşlerinin bulunduğu ebeveynlere notlar bölümü yer alıyor.
Sahi Nedir Faşizm?
Dünyada, belgesel niteliğindeki grafik romanlarıyla kendinden söz ettiren çizer Kalle Johansson’un yeni kitabı “Sahi Nedir Faşizm?”, faşizm araştırmalarıyla tanınan tarihçi Lena Berggren ile yapılan röportajlara dayanıyor. Faşizmin kavramsal anlamını, tarihsel gelişimini ve yol açtığı korkunç sonuçları işleyen eser, faşist düşünce ve akımların genç kuşakları dünden bugüne nasıl etkilediği üzerinde de duruyor.
Berrak anlatımı ve çarpıcı çizimleriyle özellikle gençlere ulaşmayı hedefleyen grafik roman, günümüz dünyasında ne yazık ki tekrar güncellik kazanan bu çetrefilli konuyu birçok yönden aydınlatıp herkesçe anlaşılır kılıyor.
- Çevirmen: Murat Özsoy
- Yayın Tarihi: 12.07.2019
- Baskı Sayısı: 1. Baskı
- Sayfa Sayısı: 64
- Cilt Tipi: Karton Kapak
- Kağıt Cinsi: Kuşe
- Boyut: 21 x 22 cm
- ISBN: 9786058067837
Tuz, Yağ, Asit, Isı
The New York Times Çok Satan Kitaplar listesinde yer alan, Amazon Yemek kategorisi birincisi ve Netflix’te belgeseli yayınlanan “Tuz, Yağ, Asit, Isı” kitabı okurlarıyla buluşmak için 7. baskıya girdi.
Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda lezzetli yemek pişirmeyi öğrenmek “Tuz, Yağ, Asit, Isı” kitabı sayesinde mümkün hale geliyor. Tarife ihtiyaç duymadan yemek pişirmenin inceliklerini öğreneceksiniz.
“Michael Pollan, ne yememiz gerektiğine dair o geniş ve karmaşık konuyu yalnızca yedi kelimeyle özetlediğinde herkes çok etkilenmişti: ‘Yemek yiyin, fazla yemeyin, çoğunlukla sebze yiyin.’ Samin Nosrat da nasıl yemek pişirmemiz gerektiği gibi geniş ve karmaşık bir konuyu dört kelimeyle özetlemeyi başardı: ‘Tuz, yağ, asit, ısı.’ Herkes çok etkilenecek.” - Yotam Ottolenghi, Jerusalem adlı The New York Times çok satan kitabının yazarı
“Tuz, Yağ, Asit, Isı daha iyi bir aşçı olmak isteyen herkesin okuması gereken bir kitap. Samin Nosrat, Wendy MacNaughton’un eğlenceli çizimleriyle yemek pişirmenin temellerini öğretiyor ve yemeği lezzetli yapan dört unsuru inceliyor.” - April Bloomfield, James Beard Ödülü sahibi Şef ve A Girl and Her Pig adlı kitabın yazarı
“Bu güzel, okuması kolay kitap size yemek pişirmeyi öğretmekle kalmayıp, aynı zamanda yemek yapmanın nasıl bir his olduğunu anlamanıza yardımcı olacak: Keşif, kendiliğindenlik ve neşe ile dolu bir kitap. Samin, tanıdığım en iyi öğretmenlerden biri.” - Alice Waters, The Art of Simple Food adlı New York Times çok satan kitabının yazarı
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS WITH ICONS
Birlikte Müzik Yapalım
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS LOAD MORE PAGINATION
Evrim Ağacı Reklamsız Deneyim
Evrim Ağacı sitesini ve mobil uygulamasını tamamen reklamsız bir şekilde deneyimlemek ister misiniz? İster kendinize alın, isterseniz Evrim Ağacı'nı sık kullandığını bildiğiniz bir arkadaşınıza hediye edin!
Reklamsız Deneyim ile edinecekleriniz:
- Her 10₺'lik ödeme 1 ay reklamsız deneyim demek! Ne kadar çok süreyle alırsanız, o kadar indirimli ("Ömür Boyu" seçeneği 2100 yılına kadar Reklamsız Deneyim kazandıracak; daha uzun yaşarsanız bize yazın, uzatabiliriz! 😉 )
- Reklamsız Deneyim aldığınız aylar boyunca Evrim Ağacı'nın internet sitesinde ve mobil uygulamasında hiçbir reklam görmeyin. Reklamı alan kişinin sitemizi ve uygulamamızı giriş yaparak kullanması gerekmektedir.
- Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu'nda ve profilinizde, isminizin yanında Evrim Ağacı destekçisi olduğunuz görünecek. Bunu profil ayarlarınızdan kapatabilirsiniz.
- Evrim Ağacı'nın videolarına erken erişim sağlayabileceksiniz. Bunun için Discord sunucumuza katılmanız gerekmektedir.
- Evrim Ağacı'na özel sorular sorup, geleceğimize yön verecek anketlere katılabileceksiniz. Bunun için Discord sunucumuza katılmanız gerekmektedir.
- Destekçilerimize özel birçok sürpriz sizleri bekliyor olacak!
Evrim Ağacı Reklamsız Deneyim'i kaç aylığına almak veya hediye etmek istediğinizi aşağıda Hemen Al tuşunun yanındaki sayıdan belirtmeyi unutmayın.
Reklamsız Deneyim kullanımınızın sonuna geldiğinizde otomatik olarak sonlandırılacaktır. Sonrasında tekrar satın alarak sürenizi uzatabilirsiniz. Halihazırda devam eden bir Reklamsız Deneyim'iniz varsa, ek paket almanız (veya size hediye edilmesi) halinde ek süreniz, var olan sürenizin üzerine eklenecektir (yani kalan süreniz yanmayacaktır).- Nasıl aktive edeceğim?: Reklamsız Deneyim satın almanız halinde, e-postanıza bir doğrulama e-postası gönderilecektir. Lütfen bu e-postaya cevap vermeyi unutmayın.
- Not: Kreosus ve Patreon destekçilerimiz bu ayrıcalıklara zaten sahiptir. Bu kaynaklardan bize destek oluyorsanız, bu ürünü almanıza gerek yoktur.
Neden Serisi: Çiş Yaparım
Neden Serisi: Neden Derim Soyulur
XTEMOS ELEMENT
AJAX PRODUCTS TABS CAROUSEL
İstikbal Göklerdedir Bilim Tişörtü
Eğer ki gezegenimizin toplam ömrünün çok ötesinde bir süre boyunca varlık sürdürmek istiyorsak, Dünya dışına açılmak zorundayız. Bu gerçeği sadece 2 kelimeyle ifade etmenin en güzel yolu, haykırmak: İstikbal, göklerdedir!
Bilgiler ve Uyarılar:
- Renk Bilgileri: Tişört şu etapta tek renk ve mavi olarak üretilebilmektedir.
- Beden Bilgileri: Stokta kalan ürünlerimiz arasından dilediğiniz bedeni seçebilirsiniz. Tişörtlerle ilgili beden bilgisi almak ve ölçüleri öğrenmek için buraya tıklayınız.
- Cinsiyet Bilgileri: Stokta kalan ürünlerimiz arasından dilediğiniz cinsiyeti seçebilirsiniz.
- Kargo Bilgileri: Kargo ücretsizdir. Bu ürün sipariş alındıktan sonraki 7-15 gün içinde postalanacaktır. Kargo yöntemimiz hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
- Tasarım Bilgileri: Bu ürün Evrim Ağacı tarafından, stok fotoğraflar kullanılarak tasarlanmıştır.
- Kumaş Bilgileri: Bu ürün %30 pamuk, %70 polyesterdir.
- Yıkama/Ütü Bilgileri: Tişörtler üzerindeki görsellerin korunması için tişörtlerin ters yüz edilerek yıkanması ve ütülenmesi tavsiye edilir.
- İade/Değişiklik Bilgileri: Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
Sıradışı Beyinlerden Öğrenebileceklerimiz (Eric R. Kandel)
1929 Viyana doğumlu Eric R. Kandel dokuz yaşındayken ailesiyle birlikte Nazi Almanya’sından kaçarak ABD’ye yerleşti. Tarih ve psikiyatri eğitimi aldı. Şu anda çalışmalarını sinirbilim, psikiyatri, moleküler biyofizik, fizyoloji ve biyokimya alanlarında sürdürüyor. Kolombiya Üniversitesi Sinirbilim Bölümü’nde öğretim üyesi, Howard Hughes Tıp Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı, Kavli Enstitüsü’nde yönetici olarak görev yapıyor. Öğrenme ve hafıza konularındaki çalışmalarından ötürü 2000 yılında fizyoloji-tıp alanında Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Los Angeles Times Kitap Ödülü alan Belleğin Peşinde: Yeni Bir Zihin Biliminin Doğuşu (Türkçesi: Mehmet Doğan, İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2016); Avusturya’nın en önemli edebiyat ödülü Bruno Kreisky Edebiyat Ödülü’nü kazanan The Age of Insight: The Quest to Understand the Unconscious in Art, Mind and Brain, from Vienna 1900 to Present ve New York soyut sanat ekolü üzerine kaleme aldığı Reductionism in Art and Brain Science: Bridging the Two Cultures kitaplarının yazarıdır. Aynı zamanda sinirbilim alanında temel ders kitabı olarak okutulan Principles of Neural Science’ın yazarlarındandır.
Bu kampanya, Kolektif Kitap tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.
Albert Amca ile Maceralar Seti: Bilim Çocuk Kitapları (3 Kitap)
Çocuklarınıza bilimi sevdirecek, bilimsel kavramları öğretecek kitaplar arıyor ama bulamıyor musunuz? Bu seri tam size göre!
- Albert Amca ile Zaman ve Uzay, Russell Stannard
- Albert Amca ile Kara Delikler,Russell Stannard
- Albert Amca ile Kuantum Macerası,Russell Stannard
- Bu kitaplar, 9 yaş ve üzeri çocuklara uygun olacak şekilde hazırlanmıştır.
- Bu kampanya, Kolektif Kitap tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.
Sinemaya Giriş: Bilimkurgu
Bilimkurgu, bilimle teknoloji arasındaki ilişkiye dair sorular soruyor; özel efektlerin anlam ve etki üretmede oynadığı role özel bir dikkat göstererek, gösteri, anlatı ve kendi kendini yansıtma kavramları arasındaki karşılıklı ilişkileri ele alıyor. Bilimkurguda rastlanan yüce, grotesk, “camp” çağrışımlarına değinerek, türün sömürgecilik, emperyalizm ve neoliberal küreselleşme söylemlerini nasıl yeniden üretip ifade ettiğine dair bir yol haritası çıkarıyor.
Mark Bould 1895’ten günümüze, aralarında Le voyage dans la lune(1902), 20,000 Leagues Under the Sea(1916), L’Atlantide(1921), King Kong(1933, 2005), Gojira(1954), Blade Runner(1982),Tetsuo(1989), G.O.R.A (2004), Sleep Dealer(2008), Avatar’ın (2009) bulunduğu pek çok film üzerinden ırk, sınıf, toplumsal cinsiyet ve cinsellik temsillerinin derinlemesine analizlerine yer vererek hem sinemaseverler hem de öğrenci ve akademisyenler için temel bir rehber sunuyor.