Basketbol (ve Diğer Şeyler)

294.00
Basketbol (ve Diğer Şeyler) her bir bölümde farklı bir basketbol sorusuna cevap veriyor. Ve bunlar, “Larry Bird, Magic Johnson’dan daha mı iyiydi?” gibi klişe sorular değil, aksine doğru bildiklerinizi gözden geçirmenizi sağlayacak kadar kışkırtıcı ve zihin açıcı sorular: Michael Jordan’ın hangi versiyonu en iyi Michael Jordan’dı? Kobe Bryant kariyeri boyunca kaç yıl gerçekten ligin en iyi oyuncusuydu? Tüm zamanların en iyi smaççısı kim? En önemli NBA şampiyonluğu hangisidir? Allen Iverson mı, Dwyane Wade mi basketbol tarihi için daha önemlidir? Shea Serrano bu sorulara, kendine özgü zekâsını ve bilgeliğini kullanarak, detaylı istatistiklerle desteklediği argümanlarla cevap veriyor. Bazen doğru bilinen yanlışları, bazen de istatistiklerin gizlediği gerçekleri ortaya çıkarıyor. Ama bunu rakamların soğuk yüzüyle değil, eğlenceli, fantezi dolu varsayımsal sorular sorarak yapıyor: Eğer 1997’deki Karl Malone ile bir ayı bir sezonluğuna yer değişselerdi, hangisi o sezon daha başarılı olurdu? Shaq ve Hakeem o teke tek maçı yapmış olsalardı neler yaşanırdı? İmkânınız olsaydı kimin üstünden smaç basmak isterdiniz? Basketbolun en güzel anlarını, hikâyelerini ve efsanelerini tartışan bu kitap, basketbolun mitolojisini eğlenerek keşfetmek isteyenlerin her zaman başucunda duracak. “Asla fark etmediğiniz sorulara yanıt veren hem eğlenceli hem de bilgilendirici bir kitap.” –Slam Magazine “Eğlenceli dipnotlar ve muhteşem çizimlerle dolu.” –Buzzfeed “Zekice yazılmış, güzelce çizilmiş. Basketbolseverler için olmazsa olmaz bir kaynak.” –Esquire

ORSA Bambu Çoklu Şarj Kablosu

290.00
Çoklu Bağlantı Seçenekleri: Type-C, Micro USB ve Lightning bağlantısı sayesinde, çeşitli cihazlarınızı tek bir kablo ile şarj edebilirsiniz. Ekstra Uzunluk: 1.2 metre uzunluğundaki kablo, uzak USB portlarına bile kolayca ulaşmanızı sağlar ve kullanım esnasında konfor sunar.

Hümanistler:
Özgür Düşünme, Sorgulama ve Umudun 700 Yıllık Tarihi

290.00
Nasıl bir insansın? İnançlı ya da inançsız ama her koşulda pusulası akıl ve ahlak olan biri mi? Bireyi her türlü büyük ideal ya da dogmanın üstünde gören biri mi? Ya da dünyayı sanatsız hayal edemeyen biri? Eğer bunlardan herhangi birine yakınsan, ister farkında ol ister olma, sen de köklü bir hümanist düşünce geleneğinin parçasısın. Tarih boyunca akılcı sorgulamayı, kültürel zenginliği, özgür düşünmeyi ve umudu hayatlarının merkezine koymuş nice olağanüstü insanla benzer fikirleri paylaşıyorsun. Sarah Bakewell, Hümanistler’de bizi 700 yıllık nefes kesen bir yolculuğa çıkarıyor ve dünyamızı şekillendiren hümanistlerin gözü pek yaşamları ve fikirleriyle tanıştırıyor. Rönesans âlimlerinden insan hakları savunucularına, Erasmus’tan Zora Neale Hurston’a, hümanizmin en karanlık zamanlarda bile umut aşılama konusundaki gücünü gözler önüne seriyor. Karmaşa ve düzeni bir arada barındırmayı başaran hümanizmin fanatiklerden, mistik ve tiranlardan gelen tüm karşı çıkışlara rağmen nasıl bu kadar güçlü ve dayanıklı kalabildiğini sorguluyor. Hümanistler kurumlar ya da fikirler etrafında kutuplaşmanın ayyuka çıktığı günümüzde, insanı yeniden merkeze alan ve birbirimize özen göstermemizin kıymetini hatırlatan benzersiz bir inceleme. “İnsanlığın insan olma halini anlama mücadelesinin büyüleyici ve umut yüklü anlatımı.” –Oliver Burkeman, Dört Bin Hafta'nın yazarı

Metropol

290.00
İki yüz bin yıllık insan varoluşunda hiçbir şey bizi şehir kadar derinden değiştirmedi. İmparatorluklar yükseldi ve yıkıldı, yaşam muazzam bir devinimle değişirken şehirler arka planda insanlığın laboratuvarı gibi çalıştı. Antik Roma'nın hareketli pazar yerlerinden modern Tokyo'nun neon ışıklı gökdelenlerine kadar şehirler, binlerce yıldır yenilik, sanatsal ifade ve sosyal çalkantıların hem merkezi hem de dönüştürücüsü olageldi. Tarihçi ve yazar Ben Wilson, şehirlerin tarihinin aynı zamanda uygarlığımızın tarihi olduğunu göstermek için bizi 26 şöhretli şehirden geçen, yedi bin yıllık bir dünya turuna çıkarıyor. Demokrasi ve felsefenin ilk adımlarını attığı Atina agorasını, İslam dünyasının kalbinde bir bilgi ve kültür köprüsü olan Ortaçağ Bağdat'ının dolambaçlı sokaklarını, sarsıcı sosyal değişimlerin merkezi Londra'nın Sanayi Devrimi sırasındaki direncini, bireyi kalabalığa kurban veren New York gökdelenlerinin ruh sağlığımıza etkisini ve ekonomik güç sembolü 21. yüzyıl Şanghay'ının ekoloji kavşağındaki dönüşümünü mercek altına alıyor. Metropol, yaşadığımız şehirlerin hem en büyük zaferlerimize nasıl ışık tuttuğunu hem de en derin kusurlarımızı nasıl ortaya çıkardığını gözler önüne seriyor. "Neden şehirlere tutulduğumuzu ve neden –onca kıyamet ve karamsarlığa rağmen– yakın zamanda onları terk etmemizin olası durmadığını anlamamızı sağlıyor." ―Tim Smith-Laing, Daily Telegraph "Dünyanın en büyük şehirleri aracılığıyla uygarlık tarihine yaratıcı bir bakış." ―Times

İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü ve Diğer Öyküler: 25. Yıl Özel Basım (Sert Kapak)

290.00
25. YIL ÖZEL BASKI ŞÖMİZLİ SERT KAPAK Beter Böcek, Makas Eller, Wednesday ve Ölü Gelin'in yaratıcısı Tim Burton'ın tuhaf olanı büyüleyici bir şeye dönüştürdüğü kaçık dehasına eşlik edin. İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü'nde Burton, zalim dünyalarında sevgi ve aidiyet bulmak için mücadele eden, yanlış anlaşılan, dışlanan, hafif ürkütücü ama bir o kadar sempatik çocuklardan kurulu bir uyumsuzlar çetesine can veriyor. Öykülere eşlik eden gotik çizimleriyle bu umudu ama talihsiz varlıkların hem sevimliliğini hem de trajedisini gözler önüne seriyor. Gerçekle hayalin sınırlarının silindiği, olağan ve olağanüstünün el ele verip yaramazlık yaptığı, kara mizahla örülü bu derleme, çağımızın en büyük hikaye anlatıcılarından birinin elinden çıkmış bir kült.

İlkbahar ve Yaz – Dünyamı Keşfediyorum

290.00
Yaşasın! Bahar geldi! Güneş tatlı tatlı parlıyor, yapraklar yeşeriyor. Bir kuş şarkı söylüyor ve ben çiçek topluyorum. Şimdi ilkbahar bitti, yaz geldi! Güneş parlak ve sıcak, biz de plajdayız. Kumda ve suda oynuyorum, küçük deniz kabukları topluyorum. Akşam olunca da ayıcığıma sarılıp mışıl mışıl uyuyorum. Minik okuru ilkbahar ve yaz mevsimlerinin güzellikleriyle tanıştıran, kolay anlaşılır ve ilgi çekici resimlerle dolu, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri minikleri, onları çevreleyen dünya ile buluşturuyor. Seri Hakkında: Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.

Sonbahar ve Kış – Dünyamı Keşfediyorum

290.00
Yaşasın! Sonbahar geldi! Hava serinledi, yapraklar dökülüyor, yağmur damlaları tıp tıp düşüyor. Dışarı çıkmaya hazırım. Şimdi sonbahar bitti, kış geldi! Bir sürü kalın kıyafet giydim, artık çıkıp karda oynayabilirim. Minik okuru sonbahar ve kış mevsimlerinin güzellikleriyle tanıştıran, kolay anlaşılır ve ilgi çekici resimlerle dolu, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri minikleri, onları çevreleyen dünya ile buluşturuyor. Seri Hakkında: Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.

Taşıtlar – Dünyamı Keşfediyorum

290.00
Şimdi arabadayım. Bazen de otobüse biniyorum. Ama daha birçok taşıt var. Mesela, kamyon, çöp arabası, tanker... En faydalıları ambulans, polis ve itfaiye aracı! Ayrıca bir de iş makineleri var, mesela traktör, dozer, vinç ve kazıcı... Birbirinden ilginç araçları, eğlenceli resimler ile kolay anlaşılır bir hikâye eşliğinde tanıtan, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri minikleri, onları çevreleyen dünya ile buluşturuyor. Seri Hakkında: Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.

Yemek ve Oyun

290.00
Bu benim sandalyem. Önlüğümü takıyorum, kaşığımı kapıyorum. Yemeğimi yemeye hazırım! Sonra da oyun zamanı. Arabamı itiyorum, topuma vuruyorum, blokları üst üste diziyorum, müzik yapıyorum ve kitabıma bakıyorum. Oyun oynamak çok eğlenceli! Yemek ve oyun rutinlerine dair kolay anlaşılır ve ilgi çekici resimlerle dolu, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri çocukların günlük hayatına odaklanıyor. Seri Hakkında: Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.

Banyo ve Uyku

290.00
Banyo yapıyorum. Annem saçımı yıkıyor, ben de göbeğimi yıkıyorum. Suda biraz daha oynuyorum. Sonra yumuşacık havluma sarınıyorum. Ardından pijamalarımı giyiyorum. Biberonumdan sütümü içiyor, kitabımı okuyorum. Uykum geldi bile. Artık ayıcığıma sarılıp yatabilirim. Banyo ve uyku rutinlerine dair kolay anlaşılır ve ilgi çekici resimlerle dolu, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri çocukların günlük hayatına odaklanıyor. Seri Hakkında: Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.

Yüzüm ve Vücudum

290.00
Gözlerimle görür, burnumla koklar, kulaklarımla duyarım. Ellerimle bir şeyleri tutup, kollarımla onları kaldırabilirim. Bacaklarım sayesinde koşabilir ve ayaklarımla yere vurabilirim. Vücudumla bunları ve daha pek çok şeyi yapabilirim! Yüzümüz, vücudumuz ve onlarla yapabildiklerimize dair kolay anlaşılır ve ilgi çekici resimlerle dolu, neşeli bir kitap. 12 ay ve üzeri çocukların günlük hayatına odaklanıyor. Ne Yapar? serisiyle ülkemizde geniş bir çocuk okur kitlesi edinen Liesbet Slegers'ın, miniklerin ilk kitaplığı için hazırladığı Dünyamı Keşfediyorum serisi pek çok dile çevrildi ve yayımlandığı ülkelerde kategorisinin çoksatanları arasına girdi. Miniklerin günlük hayatı aileleriyle birlikte öğrenmelerini, bedenlerini tanımalarını, yemek, uyku ve oyun rutinlerini anlamalarını, mevsimleri ve taşıtları keşfetmelerini hedefliyor. Kolay anlaşılır metinleri, Slegers’ın imzası haline gelmiş sevimli çizimleri ve kalın karton sayfalı güzel tasarımıyla, kitapları bebeklikten sevdiren o ilk kitap olmaya aday.

Tanrının Kapısını Çalan Bilim

290.00
"Tanrının Kapısını Çalan Bilim" adlı eser, Carl Sagan’ın 1985 yılında ünlü Gifford Konferanslarının yüzüncü yıl dönümü nedeniyle aldığı davet üzerine İskoçya’da verdiği konferansın metinlerinden oluşmaktadır. Sagan konferanslarda, diğer gezegenlerde akla dayalı yaşam olasılığından kendi gezegenimizdeki yaşamın karşı karşıya kaldığı nükleer tehlikeye, yaratılışçılık ve sözde akıllı tasarımdan bilimin ’bilgili tapma’ olduğuna dair yeni bir kavrama, manik depresyondan tutun da kendinden geçmenin (huşu) muhtemel kimyasal yapısına kadar uzanan konulara ve sorunlara değinmiş. On yıl önce kaybettiğimiz büyük astronom ve astrofizikçi kozmoloji, fizik, felsefe, edebiyat, psikoloji, kültürel antropoloji, mitoloji ve ilahiyat gibi farklı pek çok alanda yaptığı konuşmalarla, konferanslara katılan herkeste hayranlık uyandırarak dehasıyla tüm insanlığı aydınlatmıştır. Sagan’ın ölümünün onuncu yıl dönümü vesilesiyle ilk kez yayınlanan "Tanrının Kapısını Çalan Bilim" adlı kitabı eşi ve uzun süre onunla birlikte çalışmış olan Ann Druyan tarafından hazırlanarak günümüzün bilgileriyle tazelenmiştir. Sagan bu kitapta din ve bilim arasındaki ilişki konusundaki fikirlerini ayrıntılı bir biçimde ortaya koyarken evrenin enginliğinde kutsalın ne demek olduğunu anlamak için sürdürdüğü kişisel arayışını ve yolculuğunu oldukça anlaşılır, mizahi, akılcı ve tamamen gözleme dayalı bir ifadeyle bizlere aktarıyor.

Varoluşçular Kahvesi: Özgürlük, Varoluş ve Kayısı Kokteylleri

290.00
Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü’nü kazanan, “Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı”nın yazarından Paris, 1933. Üç genç arkadaş, Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir ve Raymond Aron, Montparnasse’ta bir barda kayısı kokteyllerini yudumlarken, Aron içkisini göstererek, “Bu kokteyl üzerinden felsefe yapabilirsin!” der. Sartre, bu ilham verici andan yola çıkarak, yaşam –aşk ve tutku, özgürlük ve varoluş, kafeler ve garsonlar, dostluk ve devrim ateşi– hakkındaki kendi sıra dışı felsefesini yaratacaktır. Bu felsefe, Paris’te büyük bir heyecan dalgası yaratıp dünyayı kasıp kavuracak, 1968 öğrenci ayaklanmalarından sivil haklar mücadelesine kadar birçok toplumsal harekete damgasını vuracaktır. Varoluşçular Kahvesi çağdaş varoluşçuluğun hikâyesini insanlar, zihinler ve fikirler arasında kurulan tutkulu bir ilişki olarak anlatıyor. Sarah Bakewell hayat hikâyeleri ile düşünceleri harmanlayarak, bizleri yaşama dair olduğu kadar yaşamları değiştiren, neyiz ve nasıl yaşamalıyız gibi önemli soruları ele alan bir felsefenin kalbine götürüyor. "YILIN KİTABI” New York Times “Şahane... Titizlikle kaleme alınmış ve zihin açıcı. “Düşünen” herkese öneriyorum.” —Library Journal

Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne’in Hayatı ve Cevaplamak İçin Yirmi Teşebbüs

290.00
“Montaigne okurken aniden kitabı kapatıp şu soruyu kendine sormayan varsa aklına şaşarım: ‘Benim hakkımda bu kadar çok şeyi nereden biliyor?’” Bernard Levin - The Times Tür tür insanla nasıl geçinilir, sevilen birinin kaybı nasıl atlatılır, ağlayan komşu nasıl teselli edilir, insan kusurlarıyla nasıl barışır? Hepsi daha büyük bir sorunun türevleri: Nasıl yaşanır? Çoğuları tarafından ilk modern insan olarak görülen Rönesans asilzadesi Michel Eyquem de Montaigne bu kadim soruya fena halde takıktı. Düşüncelerini daha önce kimsenin yazmadığı bir formda, son derece kişisel bir dille (bu sebepten “bloggerların atası” olarak da adlandırılır) kağıda dökerek nasıl yaşanır sorusuna cevaplar aradı. “Şöyle olmalı, böyle yapmalı,” diye ahkâm kesmedi. Dürüstçe kendini anlattı ve insanlar onu anlamaya çalışırken, kendilerini anladıklarını fark ettiler. Pascal’dan Virginia Woolf’a, Nietzsche’den Zweig’a kadar pek çok okuru Denemeler’i bir kitaptan ziyade hayat arkadaşı olarak gördüler. Aklı çağının ötesine geçmiş Montaigne’i yaşadığı döneme hapsetmeyi reddeden Sarah Bakewell, kendisine büyük övgü ve Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü’nü kazandıran yepyeni bir biyografi formu geliştiriyor; nasıl yaşanır sorusu çerçevesinden, bize hem Montaigne’in iyi yaşamak üzerine düşüncelerini hem de onu bu düşüncelerle buluşturan hayat öyküsünü anlatıyor. Nasıl Yaşanır neredeyse Denemeler kadar dost bir kitap.

Güzellik Bir Yaradır

290.00
"YILIN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde New York Times • Guardian • Boston Globe • Flavorwire Kızışmış Köpeklerden Farksız Erkeklerin Şu Sefil Dünyasına Güzel Bir Kız Çocuğu Getirmekten Daha Büyük Bir Lanet Yok. Güzeller güzeli Endonezyalı fahişe Dewi Ayu, ölümünden yirmi bir yıl sonra, fırtınalı bir ikindi vakti, ailesine musallat olan bir lanetin intikamını almak için mezarından çıkar. Kızları ve torunları, portakal bahçeleri ve karambola ağaçlarının ortasında, şiddet, ensest, cinayet, delilik ve kalp yarasından mustarip hayatlar yaşamaktadırlar. Hepsi nefes kesici bir güzelliğe sahiptir, biri hariç: İsmi Güzel’dir, çirkinliği ise dillere destan. 34 dile çevrilen Güzellik Bir Yaradır, Endonezya’nın hayali Halimunda şehrinde geçen, korkutucu kadınlar ve iradesiz erkekler, komünist hayaletler ve kinci ruhlar, iffetli prensesler ve merhametsiz haydutlar hakkında, epik bir masal. Tarih ile halk efsanelerini iç içe geçiren Eka Kurniawan karanlık ve aydınlığın el ele dans ettiği fantastik bir başyapıt sunuyor. “Kim bilir, belki de Nobel Ödülü jürisi, birkaç yıl içinde [Eka’ya] Endonezya’nın hiç almadığı bir ödülü vermeyi düşünebilir.” Le Monde “Gabriel García Márquez ile Salman Rushdie’nin edebi çocuğu.” NY Review of Books “Göz alıcı bir başarı.” New York Times “Nefes kesici, unutulmaz bir kitap.” Publishers Weekly

Duygular Sözlüğü: “Acıma”dan “Zevklenme”ye

290.00
Duygular Sözlüğü: “Acıma”dan “Zevklenme”ye Tiffany Watt Smith Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı kültürlerinde yaşanan sayısız duygu içerisinden seçilmiş 154 duygudan oluşan Duygular Sözlüğü, Antik Yunan mahkemelerinde ağlayan jürilerden cesur, sakallı Rönesans kadınlarına, 18. yüzyıl doktorlarının kalbi titreten duygularından Darwin’in Londra Hayvanat Bahçesi’nde kendi üzerinde yaptığı deneylere, I. Dünya Savaşı sonrası bunalıma giren askerlerden günümüzün sinirbilim ve beyin görüntüleme kültürüne duyguların nasıl algılandığı ve yaşandığı hakkında. Üzülen, somurtan, ürken, sevinen bedenlerimizin nasıl farklı şekillerde bu dünyada var olduğu; ahlaki ve siyasi hiyerarşileriyle, cinsiyet, cinsellik, ırk ve sınıf hakkındaki varsayımlarıyla, felsefi görüşleri ve bilimsel kuramlarıyla dünyanın bizim içimize nasıl yerleştiği hakkında. “Duygularla dil arasındaki bağlantıyı görmek büyüleyici. Duyguların belirsizliğini kelimelerin kesinliğiyle giderme dürtüsü. Tiffany Watt Smith duygularımızı tanımlamak için birkaç sözcükten daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu ileri sürüyor. Bu eğlenceli ve eğitici kitabın verdiği okuma zevkini anlatan bir sözcük de kitaba girebilir.” — The Guardian

Babil’in Kadınları

290.00
Babil'in Kadınları: Mezopotamya'da Toplumsal Cinsiyet ve Temsil Zainab Bahrani Babil'in Kadınları Antik Mezopotamya'daki hâkim kadınlık mefhumunu inceleyen hem tarihsel hem de sanat tarihsel bir çalışmadır ve bu topluma özgü, Batılı kurucu söylem tarafından inşa edilmiş kadınlık kavramına eleştirel bir yaklaşım getirmektedir. Zainab Bahrani bu kültürün cinselliği ve toplumsal cinsiyet rollerini temsil üzerinden nasıl düşündüğünü çözümlerken, benzer birçok çalışmanın bağımlı olduğu eril iktidar/dişi tabiiyet gibi basit ikilikleri de sorunsallaştırıyor. Bu sayede, mevcut tanımların kadınların yaşanmış deneyimleriyle aslında örtüşmediğini, kadını eril öznelliğin nesnesi olarak konumlandırdığını göstermiş oluyor. "Babil’in Kadınları toplumsal cinsiyet, göstergebilim, yapıbozum, psikanaliz ve tarihsel eleştiri bağlamındaki çağdaş eleştirel teorilerde zemin bulan kadınlık temsilleri hakkındaki bir çalışmadır ve bu alanlar, bir bütün olarak, sadece bu geçmiş kültürün araştırılmasını beslemekle kalmayıp aynı zamanda kendi payımıza geçmişi nasıl adlandırdığımızla yüzleşen metodolojik bir ağ oluşturur."

Beden: Bir Kullanıcı Kılavuzu

290.00
Sizi inşa etmek için gereken atom sayısı toplamda yedi milyar-milyar-milyar (7 oktilyon). Bu  yedi milyar-milyar-milyar atomun sizi oluşturmak için duyduğu bu yoğun arzunun nedenini ise bilen yok. Bütün hayatımızı bir bedende geçiriyoruz ama pek azımızın onun nasıl işlediğine, içinde neler olup bittiğine dair fikri var. Kulağa ne kadar inanılmaz gelse de, bir toprak parçasının içinde bulacağımız materyalin aynısından ibaretiz. Bizi oluşturan elementleri özel kılan tek şey, bizi oluşturuyor olmaları. Yaşamın mucizesi işte bu.  Bu kitabın niyeti ise bu muhteşem  düzeneği, kendimizi anlamak. Ünlü kitabı Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi ile bilimi anlaşılır ve eğlenceli kılmakta çıtayı oldukça yükseklere çeken, çağımızın en büyük anlatıcılarından Bill Bryson, şimdi insan bedeninin işleyişine, kendini iyileştirme konusundaki olağanüstü becerilerine odaklanıyor. Kısa sürede bir klasiğe dönüşen Beden: Bir Kullanıcı Kılavuzu, işgal ettiğimiz alana, varoluşunuzun barındırdığı dehaya tekrar tekrar şaşırmanızı sağlayacak bir kitap. Anlatan Bryson olunca, bizim hikâyemizden daha büyüleyici bir hikâye, gerçekten yok.
"Bryson, metafor ve teşbihler konusunda benzeri olmayan bir anlatı üstadı... Baştan sona sürükleyici, kışkırtıcı ve eğlenceli."  Wall Street Journal "Bir harikalar rehberi... Yaşama dair nihai bir reçete belki de." Gavin Francis - Guardian
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Seçilmiş – Grafik Roman

285.00
“JONAS! BELLEK BİRİKTİRİCİ OLARAK EĞİTİLECEKSİN! ÇOCUKLUĞUN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ!” Jonas kusursuz bir dünyada yaşıyordu. Savaş yoktu, açlık yoktu, acı yoktu. Her şeyin yetkililer tarafından eksiksizce planlandığı komünde, on iki yaşına gelen yurttaşlara hayat boyu yapacağı görev verilirdi. Jonas komünün en önemli ve eşsiz görevi için seçildi: Bellek Biriktirici. Yaşlı ve bilge Aktarıcı tarafından eğitilmeye başlayan Jonas hiç bilmediği bir geçmişin, duyguların –ve hatta renklerin– varlığını keşfetmeye başladı. Bu kusursuz düzen için feda edilenleri gördükçe derinden sarsılacak ama görevine sadık kalacaktı. Ta ki amansız bir gerçekle yüzleşip hayatının seçimini yapmak zorunda kalana kadar. Lois Lowry’ye prestijli Newsbery Madalyası’nı kazandıran modern klasik Seçilmiş, okurları bu kez grafik roman olarak büyülüyor. Yakın dönemli pek çok popüler distopyanın ilham kaynağı sayılan bu özel roman, grafik roman uyarlamalarının üstadı P. Craig Russell’ın çizimleriyle yeniden hayat buluyor.

İlk Mikrop Kitabım

285.00
MİKROPLARI ANLAMAK HİÇ BU KADAR KOLAY OLMAMIŞTI! Baktığınız her yerde, bir damla suda, havada, hatta cildinizde, gözle görülemeyecek kadar küçük canlılar var. Onlara MİKROP diyoruz. En iyi şeyleri (bazen de en kötü şeyleri) onlara borçluyuz. Örnek mi? Mikroplar olmasa Dünya'da yaşam olmazdı. Soluduğumuz oksijeni bile onlar üretiyor. Ama bazı hastalıklar (ve evet, pandemi de!) bu minik canlıların başının altından çıkıyor. İlk Mikrop Kitabım bizleri bakteriler, virüsler, mantarlar, algler gibi çeşit çeşit mikrop türüyle tanıştırıyor. Mikroplar en olmadık yerlerde ve şartlarda nasıl yaşayabiliyor ya da bağışıklık sistemimiz onlarla nasıl mücadele ediyor gibi birbirinden ilginç soruları göz alıcı çizimlerle cevaplıyor. Hadi, Profesör Darwin'le birlikte mikroorganizmaların küçücük dünyasına dalıp bu büyüleyici varlıkları keşfedelim. Serinin diğer kitapları: İlk Kuantum Fiziği Kitabım İlk Görelilik Kitabım

TOPRAK VE ÖZGÜRLÜK

285.00
Vergara-Camus bu kitabında, 21. yüzyılın toplumsal mücadelelerinde, farklı mücadele biçimleriyle gündeme gelen Zapatista ve MST hareketlerini karşılaştırarak, geçmişin köylü hareketlerinden hem farklı, hem de beslendiği yönleri ele alıyor. Bu iki hareketin beslendiği toplumsal kimliklerin devrimci, dönüştürücü gücüyle neoliberalizme karşı geliştirdiği mücadelelerini irdeliyor. Chiapas Zapatistaları ve Brezilya'nın Topraksız İşçi Hareketi (MST), neoliberalizme karşı küresel mücadelede önemli başarılar kazandı. Bu iki hareketin 20 yılı aşkın bir sürede gerçekleştirdikleri nedir ve bu başarılardan nasıl bir alternatif toplumsal model ortaya çıkabilir? Chiapas Zapatistaları sadece neoliberalizmin topraksızlaştırmasına karşı mücadele değil, aynı zamanda Meksika’nın yerlisi olan ve topraklarından zorla sürülen halkın dil, kültür ve yaşamlarını güvence altına alma mücadelesini de veriyor. Özerk bölgeler biçimindeki örgütlenme, kendini yönetme deneyimiyle de öne çıkıyor. Brezilya'nın Topraksız İşçi Hareketi (MST), daha değişken bir toplumsal kesim üzerinde yükseliyor. Hem topraksızlaştırılan köylülere, hem işsizleştirilen işçilere, hem de toprakları ellerinden alınmaya çalışılan köylülere dayanıyor. Mücadelelerinin en belirgin yönü toprakları “işgal” etme ve yerleşme. Her iki ülkedeki neoliberal model tarıma dayalı üretimi yok eden ve piyasaya dayalı ekonomik modellerin dayatarak toprağa dayalı toplumsal kesimleri tasfiye edip büyük bir yıkıma yol açıyor. Toprağın insana yaşamı fısıldayışının uyarıcılığı ve kendisine çekişini dile getiriyor Toprak ve Özgürlük. Neoliberalizmin toprağı ve insani ilişkilerin yok edici politikalarına karşı, toplumcu üretim, ekonomi ve ilişki biçiminin nasıl örgütlendiğini ortaya koyuyor. Toprak ve Özgürlük kitabı ilk kez Zapatista ve MST hareketlerini karşılaştırıyor. Küreselleşen piyasa güçlerine karşı direnişlerine ışık tutuyor.

İlk Görelilik Kitabım

285.00
DR. ALBERT SUNAR GÖRELİLİK TEORİSİNİ ANLAMAK HİÇ BU KADAR KOLAY OLMAMIŞTI! Einstein’ın görelilik teorisi, uzaya ve zamana dair bildiğimiz ne varsa ters yüz etti. Hiç şaşmadan akıp geçtiğini sandığımız zamanın yavaşlayıp hızlanabildiğini, uzayın bükülebildiğini, cisimlerin hareket ederken ağırlaştığını öğrendik! Hatta bir rokete atlayıp ışık hızında seyahat edebilsek dünyadaki yüz yıllık sürenin bize birkaç saatmiş gibi geleceğini…  Bunların çok uçuk şeyler olduğunu mu düşünüyorsun? Neyse ki yol bulmak için kullandığımız GPS cihazlarını yapanlar böyle düşünmüyor. Zamanın uzaydaki uydu için başka, dünyada yaşayan bizler için başka aktığını bilmeseler o cihazlar bizi olduğumuzdan kilometrelerce uzakta gösterecekti. Peki daha fazla zaman kaybetmeden böylesine müthiş bir fikri anlamaya ne dersin?  Eğer sen de evrenin nasıl işlediğini, uzay ile zaman arasında nasıl bir bağlantı olduğunu ya da ışık hızında yolculuk yapabilsek nelerle karşılaşacağımızı merak ediyorsan, Dr. Albert’ın liderliğindeki bu  heyecan verici ve eğlenceli turu kaçırma! İlk Görelilik Kitabım, tıpkı ödüllü İlk Kuantum Fiziği Kitabım gibi, 10 yaş ve üstü çocuklara (ve tüm meraklı yetişkinlere) karmaşık görünen fizik konularını en basit ve en eğlenceli biçimde açıklamak için harika bir başlangıç kitabı.

İlk Kuantum Fiziği Kitabım (Ciltli)

285.00
KUANTUM FİZİĞİNİ ANLAMAK HİÇ BU KADAR KOLAY OLMAMIŞTI! Etrafımızdaki her şey; ağaçlar, kayalar, ışık ve hatta insanlar çok ama çok küçük parçacıklardan oluşuyor. Madde ve enerjiden oluşan bu mikroskobik evreni gerçekten garip ve şaşırtıcı yasalar yönetiyor. İlk Kuantum Fiziği Kitabım, bu neredeyse sihirli evrende olup biteni rahatça anlamanız ve anladıkça hayrete kapılmanız için tasarlandı. Newton’dan Marie Curie’ye –ve hatta Schrödinger’in kedisine–, bilimi değiştirmiş pek çok karakterin sahne alacağı bu kitap sizi atomlarla, olasılık dalgalarıyla, periyodik tabloyla, antimadde ve radyoaktiviteyle tanıştıracak, tüm bunları zorlu ders konuları olmaktan çıkaracak. 2019 yılında bilim temalı çocuk ve gençlik kitaplarına verilen SB&F Ödülü finalisti olan İlk Kuantum Fiziği Kitabım, 10 yaş ve üstü çocuklara (ve tüm meraklı yetişkinlere) karmaşık görünen fizik konularını en basit ve en eğlenceli biçimde açıklamak için harika bir başlangıç kitabı.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

CHARLES DARVİN’İN TÜRLERİN KÖKENİ ÜZERİNE

280.00
“Güçlü, sağlıklı ve mutlu olan hayatta kalır ve çoğalır.” -Charles Darwin Darwin’in evrim teorisi, genç okurlar için sade bir biçimde Türkçede! Baştan sona zengin resimlerle süslenen ve küçük bölümlere ayrılarak basitleştirilen Türlerin Kökeni, bizi insan ırkına ve hayvanlar âlemine dair ilginç bir yolculuğa çıkarıyor. Bu kitap, çocuklara, insanlığın en önemli teorilerinden biri hakkında bilgi vermenin yanı sıra dünyanın en etkili bilim insanlarından birinin fikirlerini ve bunların sonuçlarını gösteriyor.

Eve Dönüş

280.00
Amy Liptrot, hayatının en karanlık döneminde, çocukluğunun geçtiği Orkney Adaları’na döner. On yıl süren bir bağımlılık sürecinin ardından, parçalanmış kimliğini yeniden inşa etmeye çalışır. Soğuk sabah yürüyüşlerinde, yıldızlarla örtülü gecelerde ve denizin vahşi sesinde, kaybettiği huzuru, anlamı ve kendini aramaya başlar.Adada geçirdiği her gün, onu doğaya biraz daha yaklaştırırken içindeki boşluğu da usulca doldurur. Gökyüzünü inceler, kıyılarda yürür, sessizlikte kalır. Ve doğanın, insana hem unutturduğu hem de hatırlattığı şeylerle yüzleşir: Kökler, aidiyet, iyileşme…Eve dönüş, sadece bir iyileşme hikayesi değil; aynı zamanda kendine dönüşün, kırılganlığın içindeki gücün ve doğayla yeniden kurulan bağın büyüleyici bir anlatısı. Amy’nin bu yolculuğu, çok sevilen, ödüllü The Outrun filmiyle de izleyicileri derinden etkiliyor. Her başlangıç, bir dönüşle başlar.

Alev Makinesi

280.00
Roberto Arlt’ın Yedi Deli Adam’ı tamamlama niyetiyle kaleme aldığı Alev Makinesi’nde, Astrolog ve Erdosain’in medeniyeti yok etme planları, teknolojik açıdan oldukça spesifik temellere otursa da psikolojik olarak son derece dengesiz bir hale bürünür. Grubun her bir üyesinin yarattığı oyunlar ve fanteziler, entrikalar ve komplolarla karakterize edilen içsel gerçeklikler, dünyadan her geçen gün daha fazla soyutlanmalarına yol açar. Fakat Alev Makinesi’nde trajediye yer yoktur; yok oluş kimyasal savaşın rasyonel ve bilimsel yöntemleriyle gerçekleşecektir. Okursa, kahramanların ahlak anlayışlarını terk ettikleri, dehşetin ve özkıyımın hüküm sürdüğü bir yerde, onlarla birlikte adım adım uçuruma sürüklenir. “Roberto Arlt en büyük vizyonerlerimizden... Onun için yazmak dağlamaktır, asitle eritmektir; zalim bir şehri ve o şehrin köpekler gibi sürekli sinsi sinsi yaşamaya mahkûm edilmiş kadın ve erkeklerini birbiri ardına gözler önüne seren cam slaytlar yansıtan sihirli bir fenerdir… Bu, sanattır; tıpkı sokaklarda dövüşen Francois Villon ve tavernalarda bıçak sallayan Kit Marlowe’un mağrur Goya'sının (Arlt bunu okusaydı suratıma yumruk atardı) sanatı gibi... sadece büyük sanatın yapabileceği bir şekilde, bizi kendimizle yüzleştiren bir sanat.” Julio Cortázar

Mutfak Sırları

280.00
“Vücudunuz bir tapınak değil, bir eğlence parkı. Tadını çıkarın…” “Pazartesileri deniz mahsulü sipariş etme!” Anthony Bourdain’in acımasızca dürüst, bir o kadar da komik bir dille anlattığı hatıralarındaki en masum tavsiyelerden biri bu. Sahil barlarından zirvedeki restoranlara, bulaşıkçılıktan büyük şefliğe, Tokyo’dan Paris’e oradan New York’a, isyanlar ve alevlerle dolu bir mesleğin sunabileceği hemen her şeyi yaşayan Anthony Bourdain, bunları anlatmaya karar verince ortaya Mutfak Sırları çıktı: mutfak kapısının ardına, aşçılık dünyasının karanlık tarafına doğru macera dolu bir yolculuk. Ağzınızı sulandıracak kadar lezzetli, gülmekten karnınızı ağrıtacak kadar eğlenceli. Mutfak Sırları yayımlanır yayımlanmaz kült bir esere dönüştü ve Bourdain’e aşçılık kariyerinin çok daha ötesinde bir tanınırlık sağladı. Elinizdeki baskı, kendisinin ölümünden önce kitaba elyazısıyla yaptığı küçük eklemeleri, yorumları da içeren özel bir edisyon. “Bir Stephen King romanından daha sürükleyici.” Sunday Times “Onun sesini duyan herkes yeni bir şeyler duyacağını, hayatta tanışamayacağı insanların hikâyesine şahit olacağını biliyordu.” Elif Key, Cumhuriyet

Dünya’nın Tüm Dertleri – Bir İnsanın Hemen Her Şeyi Anlatma Girişimi

280.00
“Dünya düzenden yoksun değildir. Güneş her sabah doğar. İnsanlar gençleşmez, yaşlanır. Bir sonuç her zaman bir sebebi izler. Dünyanın kumaşında bir düzen vardır.” Neden nefes alıp veririz? Para neden var? Yaşam neden cinsiyeti icat etmiştir? Neden bir şey olması, hiçbir şey olmamasına baskındır? Beyin nasıl çalışır? Gelişkin bir maymun soyundan başka bir şey olmayan –ve DNA’sının üçte biri mantar DNA’sıyla ortak olan- bizler nasıl yeryüzünün hakimi olduk? Zemin katta yaşayan insanların üst kattakilere göre geç yaşlandığını ya da uygarlık tarihindeki temel kırılma noktasının gıdaları pişirmeye başladığımız an olduğunu duymak sizi şaşırtır mıydı? Peki ya bizi kuşatan evrenin dev bir hologramdan ibaret olması ihtimali? Karmaşık meseleleri biz sıradan insanlar için anlaşılır bir dille anlatmaktaki hüneriyle haklı bir şöhret edinen Marcus Chown bu kez büyük bir işe kalkışıyor: yaşama etki eden her şeyi anlamak ve anlatmak. Kapitalizmden görelilik teorisine, termodinamikten toplum dinamiklerine, seksten hayatın kökenine kadar her şeyi... Dünyanın Tüm Dertleri meraklı bir zihnin, dünyada işlerin nasıl yürüdüğünü anlamak için çıktığı galaksiler, uygarlıklar ve türler arası bir yolculuk. Ve yan koltuk sizin için ayrılmış.

Bir Artı Bir: Küçükler ve Büyükler Birlikte Oynuyor (Çift Dilli)

280.00

İster annen ya da babanla, ister teyzen ya da dedenle oynayabileceğin, çift dilli (Türkçe ve İngilizce) aile boyu etkinlik kitabına hoş geldin!

Oyunun kurallarını anlatıyorum:

1. Birlikte eğlenmek

2. Çok ama çok gülmek

Devasa sayfaları, harika çizimleri ve birbirinden eğlenceli onlarca etkinliğiyle Bir + Bir seni bekliyor.

"Çocuklar için yetişkinlerle temasta olmak ne kadar yararlıysa, yetişkinler için de çocuklarla temasta olmak o kadar yararlıdır.”
Roland D. Laing

Soldiers Three -The Story of the Gadsbys in Black and White (Rudyard Kipling)

280.00
Soldiers Three is a collection of short stories by Rudyard Kipling. The three soldiers of the title are Learoyd, Mulvaney and Ortheris, who had also appeared previously in the collection Plain Tales from the Hills. The current version, dating from 1899 and more fully titled Soldiers Three and other stories, consists of three sections which each had previously received separate publication in 1888; Learoyd, Mulvaney and Ortheris appear only in the first section, which is also titled Soldiers Three. The books reveal a side of the British Tommy in Afghanistan rarely seen in the Twilight of the British Empire. The soldiers comment on their betters, act the fool, but cut straight to the rawness of war in the mid-east as the British began to loosen their Imperial hold. Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English. Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Jacob’s Room (Virginia Woolf)

280.00
Jacob's Room is the third novel by Virginia Woolf, first published on October 26, 1922. The novel centres, in a very ambiguous way, around the life story of the protagonist Jacob Flanders and is presented almost entirely through the impressions other characters have of Jacob. Thus, although it could be said that the book is primarily a character study and has little in the way of plot or background, the narrative is constructed with a void in place of the central character if, indeed, the novel can be said to have a ‘protagonist’ in conventional terms. Motifs of emptiness and absence haunt the novel and establish its elegiac feel. Jacob is described to us, but in such indirect terms that it would seem better to view him as an amalgam of the different perceptions of the characters and narrator. He does not exist as a concrete reality, but rather as a collection of memories and sensations. Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English. Uyarı: Agora Bilim Pazarı'ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Özgüven – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum

280.00
Güven, tıpkı bir bitki gibi, yetiştirilip büyütülebilir. Bu kitaptaki yaratıcı etkinliklerle hata yapmanın, korkmanın ya da kimi zaman huzursuz hissetmenin ne kadar normal olduğunu keşfedecek ve bol bol güven ekeceksin. Fransa’da pozitif ebeveynlik yönteminde öncü psikoterapist Isabelle Filliozat, Violène Riefolo ve Chantal Rojzman tarafından kaleme alınan, Türkiye dahil yayımlandığı tüm ülkelerde büyük beğeni toplayan Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum serisinin üçüncü kitabı Özgüven, 100’den fazla etkinlik ve ebeveyn kitapçığıyla birlikte, çocuklara -ve bizlere- kaygının her zaman kötü bir şey olmadığını, her tepkinin özgüven eksikliğine işaret etmediğini, kendimizle, başkalarıyla ve hayatla barışık olmanın yollarını gösterecek şekilde tasarlandı. “Duyguyu anlama ve aktarma becerisi için kıymetli bir kitap bu. Ebeveynlerin de mutlaka okumasını dilerim.” – Dr. Gülcan Özer (serinin ilk kitabı “Duygularım” hakkında)  Kitabın arkasındaki ebeveyn kitapçığından: “Bir yaşına dek anne babasının kollarında sevgi ve şefkat görmüş, motor becerilerini özgürce edinmiş çocuk temel güvenlik hissini geliştirir (“Seviliyorum”, “Beni çevreleyen dünya üzerinde bir güce sahibim”). Bunlar temeldir. Sonra çocuk büyüdükçe kendi kişiliğini geliştirmeye başlar. İstekleri, ihtiyaçları, duyguları, heyecanları, seçimleri, yargıları ailesi tarafından dinlenen ve saygı gören çocuğun kendi kimliğine duyduğu güven güçlenir (“Ne istediğimi biliyorum”). Çocuk üç yaşından itibaren bazı şeyleri artık “kendi başına” yapmak ister ve böylece becerilerine olan güveni artar (“Ne yapabileceğimi biliyorum”). Okulda, mahallede akranlarıyla karşılaşır, arkadaş edinir ve bu sayede sosyal ya da ilişki odaklı güven geliştirir (“Katkı sağlayabilirim”). Bu dört evre beslendiğinde çocuk hayata ve geleceğine sağlam bir güvenle bakacaktır. Çocuğumuzun büyümesine yardımcı olmak; geçirdiği her aşamada onun ihtiyaçlarına açık olmak ve ona kişiliğini inşa etmesine olanak verecek sağlıklı ortamı sunmaktır.

Duygularım – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum

280.00
Evet küçük dostum, sen de bazen her şeyi kırıp dökmek, çılgınlar gibi koşmak, en iyi arkadaşına sımsıkı sarılmak, sevinçten zıplamak, hıçkıra hıçkıra ağlamak mı istiyorsun? Öyle mi? Bu yaşadıklarına duygu patlaması denir. Haydi, kitabı aç ve kendi içinde neler olup bittiğini anla. Fransa’da pozitif ebeveynlik yönteminde öncü psikoterapist Isabelle Filliozat ile psikoterapist ve çocuk terapisti Virginie Limousin tarafından kaleme alınan, yayımlandığı günden bu yana pek çok ülkede çoksatanlar listelerinde bulunan Duygularım – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum, 100’den fazla etkinlik ve ebeveyn kitapçığıyla birlikte çocukların içlerinde neler olup bittiğini anlayabilmeleri, “duygularının efendileri” olabilmeleri için özel olarak hazırlandı.

“Duyguyu anlama ve aktarma becerisi için kıymetli bir kitap bu. Ebeveynlerin de mutlaka okumasını dilerim.” Psikiyatrist Dr. Gülcan Özer

Kitabın arka bölümündeki ayrılabilir ebeveyn kitapçığından: "Çocukların duygusal beyin gelişimleri devam ettiği için dünyaları zengin ve coşkundur. Bu coşkuyu doğru yönlendirebilmek ve günlük yaşamı onlarla birlikte keyif içinde yaşamak için,çocukların duygusal zekâlarını beslemek son derece önemlidir. Büyüdüklerinde onlara profesyonel ya da özel hayatlarında başarı ve mutluluk getirecek olan şey iyi notlardan ziyade kalp zekâsıdır. Tanımlamak gerekirse duygusal zekâ,verilen duygusal ve strese dayalı tepkileri yönetebilme kapasitesi,kendimize ait hisleri tanımlayabilme ve ifade edebilme, nereden kaynaklandıklarını anlayıp onları anlık tetikleyen unsurları ve en derinlerde yatan sebepleri sezinleyebilme yetisidir. Ne hissettiğimizin başkalarını kırmadan anlaşılmasını sağlamak, onları uygun bir şekilde ifade etmeyi bilmektir. Başkalarına davranışlarımızın karşı tarafta ne tür bir etki bıraktığını ölçebilmektir. Aynı zamanda başkalarına ait duyguları da anlayabilme ve empati kurarak doğru tepki verebilme kapasitesidir. Artık korkularımızdan korkmamanın ve onları aşmanın yollarını bilmektir. Bizi kızdıran kişinin yüzüne karşı bunu söyleyemediğimiz için, alakasız birine karşı öfkelenmemeyi bilmektir. Üzgün olduğumuzda ağlamayı bilmek, neşeli olduğumuzda ise sevinçten zıplamaktır. Tepkilerimizin ölçüsü kaçtığında kendimizi sakinleştirmeyi bilmektir. Kısaca kendimiz ve başkalarının içinde olup bitenlere karşı bir farkındalık geliştirmek ve duruma uygun davranış modelini oluşturabilmektir. Elbette ki her şey bu etkinlik kitabı sayesinde öğrenilemez. Bu eser bir serinin başlangıcıdır, duygu dünyasına bir giriştir. Çocuğunuzun duygusal zekâsını besleyecek ve yeni duygusal beceriler edinmesini sağlayacak eğlenceli etkinlikler sunmaktadır."

Öfke İle Başa Çıkma Yolları – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum

280.00
İyi bir haberim var: Öfke, sandığın gibi kötü bir şey olmayabilir! Şiddet ile öfke sıklıkla karıştırılıyor ama aslında birbirleriyle alakaları bile yok! Öfke faydalı bir duygudur. Kendimi ifade etmeme yardımcı olur. Kendimi tehdit altında hissettiğim zaman DUR dememi sağlar. Peki öfke nasıl ortaya çıkar? Şiddete başvurmadan nasıl ifade edilmeli ve nasıl sakinleşmeli? Gelin, birlikte keşfedelim. Fransa’da pozitif ebeveynlik yönteminde öncü psikoterapist Isabelle Filliozat ile psikoterapist ve çocuk terapisti Virginie Limousin tarafından kaleme alınan, Türkiye dahil yayımlandığı tüm ülkelerde büyük beğeni toplayan Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum serisinin ikinci kitabı Öfke İle Başa Çıkma Yolları, 100’den fazla etkinlik ve ebeveyn kitapçığıyla birlikte, çocukların içlerinde neler olup bittiğini anlayabilmelerini, öfkenin sağlıklı ve gerekli bir duygu olduğunu kavrayıp onu şiddetten ayırabilmelerini sağlayacak şekilde tasarlandı. “Duyguyu anlama ve aktarma becerisi için kıymetli bir kitap bu. Ebeveynlerin de mutlaka okumasını dilerim.” – Dr. Gülcan Özer (Serinin ilk kitabı “Duygularım” hakkında) Kitabın arkasındaki ebeveyn kitapçığından: "Öfkelenince ne kadar da çirkin oluyorsun!”, “Derhal sakinleşiyorsun!”, “Hemen odana git ve sinirin geçene kadar da çıkma.” Ailelerimiz öfkemizi kabul etmezlerdi, hatta açıkça ayıplarlardı. Kendi çocuklarımız öfkelendikleri zaman, biz de bunu kabullenmekte bazen zorlanıyoruz. Oysaki öfkeyi kabullenmenin önemli olduğunu biliyoruz. Yapılan araştırmalara göre, bastırılan öfke psikosomatik rahatsızlıklar gibi birçok farklı soruna yol açabiliyor. Hayal meyal ya da açık seçik, bir şekilde çocukluk yaralarımızı hatırlıyoruz. Anne babamız sinirlendiğinde, bunun sorumluluğunu sıklıkla bizim sırtımıza yüklerlerdi: “Gerçekten çekilmezsin!” “Bak aranıyorsun yine!” Öfkelenen onlar olduğunda bile bu hep bizim hatamızdan kaynaklanıyordu! Bağırıyor, kontrolden çıkıyorlardı… Hatta öfkelenmekte haklı olduklarını ve bunun eğitim olduğunu söylüyorlardı. Sonuç olarak biz de öfkenin iyi bir şey olmadığını ve sadece güçlü olduğumuzda öfkelenmeye hakkımız olduğunu içselleştirdik. Okulda da farklı bir şey öğretmediler. Öğretmenlerin öfkelenmeye hakkı varken, hatta onlar buna teşvik edilirken, öğrencilere yasaktı. Bir kez daha verilen mesaj gayet açıktı: Öfke güçlülere mahsustu. Hâlbuki öfke sadece en güçlülere tanınan bir hak ise o artık bir duygu olmaktan çıkmış, şiddetin tanımına dönüşmüştür! Yetişkinler davranışlarını haklı göstermek için öfke kelimesini kullandılar, zira hiç kimse şiddet yanlısı olarak nitelendirilmek istemez. Ama işin aslı pek de öyle değil. Öfke, benliğin oluşumunda ve uyumlu ilişkiler kurmada gerekli, sağlıklı bir duygudur. “Kendimizi kaybettiğimizde” ya da “sinirlerimiz boşandığında”, verilen duygusal tepki aşırı ve yıkıcı oluyor, hele ki bir diğer kişi üzerinde üstünlük kurmak için kullanılıyorsa, bunun adı artık hiddettir, hışımdır. Bu, öfke duygusu değil, geçmişimizden miras kalan zararlı bir duygusal tepki ve/veya şiddettir. Peki, ya bu öfke değilse? Gerçek öfke bir olumlamadır, saldırganlık değildir. Kalp atışlarımız hızlanır, bedenimiz harekete geçer, bu değişiklikler “Bana uygun olmayan bir şeyler var!” hissiyatına kapılmamızı sağlar. Öfkemizi dile getirmek, basitçe dur demektir, bizim açımızdan neler olduğunu ifade etmek, illaki bağırıp, fırtınalar estirmeden, sadece kararlı bir şekilde haklarımızı talep etmektir. Elbette ki çocuklar böylesi bir yetkinliğe sahip değildirler. Beyinleri, duygularını dengeleyecek bağlantıları henüz geliştirmediği için, onlara bunu ancak kademeli olarak öğretebiliriz…
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Tıbbi Mucizeler

280.00
Modern tıp tarihine genel bir bakış sunan heyecan verici bir kitap. Alanında bir temel eser. Tıp Tarihinden Yaşamı Değiştiren 100 Gelişme Dr. Rosalyn S. Yalow, Nobel Tıp Ödülü sahibi "En temel bilimsel kuralların yeniden tartışıldığı günümüzde, bilimi kutlama amacını taşıyan bir kitap okumak insanın yüreğine su serpiyor. Tıbbi Mucizeler bilimsel anlayışın hayatlarımızı nasıl değiştirdiğini gözler önüne seren oldukça etkileyici bir araştırma. Ayrıca kısa, eğlenceli ve bilgilendirici biyografiler kaleme alma konusunda da çok iyi bir örnek kitap." Peter Rothberg, The Nation "..Olağanüstü bir kitap. Fazlasıyla kolay okunur, bilgilendirici, açık fikirli ve düşündürücü." William T. Golden, "American Museum of Natural History" Onursal Başkanı "Tıbbi Mucizeler, tıptaki gelişmeleri yanyana dizen basit derlemelerden biri olmaktan çok, sağlık, hastalık, tedavi ve hekim kavramlarını sosyal, kültürel ve insani boyutlarıyla ortaya koyan, bugünü daha iyi anlamak için kurgulanmış, sizi düşünmeye itekliyen bir belgesel çalışma." Journal of the American Medical Association (JAMA) Bugün belki farkında olmasak da, torunların düğününü görmek sadece 200 yıl önce bile bir mucizeydi. Bugün ise tıp biliminde yaşanan sürekli gelişim sayesinde biraz şans yeterli. Tıbbi Mucizeler bilimin insan yaşamı üstünde yarattığı tartışılmaz değişimin ve adım adım bugüne gelişimizin öyküsünü sunuyor. Bizi Hipokrat, Galen, Antonie van Leewenhoek, Gregor Mendel, Lady Mary Wortley Montagu, Louis Pasteur, Florence Nightingale, Oswald Theodore Avery, Harold Varmus gibi insanlık üzerinde etkileri hâlâ hissedilen önemli isimlerle tanıştırırken, modern tıbba yaptıkları mucizevi katkıları ortaya çıkartırken onları motive eden sebepleri araştırıyor. Doktor-hasta ilişkisi, hastalık teorileri, aşı, kök hücreler, immünoloji, genetik tanı ve tedavi gibi önemli buluşlara ışık tutarken bu buluşların altında yatan sanat ve bilimi de mercek altına alıyor. Kitaptan... Çiçekten korunma için lezyonlardan alınan kurutlarla yapılan variolasyon yöntemi Avrupa'ya İstanbul'da İngiliz Elçisi olan Lord Montague'nin eşi Lady Mary W. Montague aracılığıyla İstanbul'da gözlediği uygulamalar sonucu getirildi. El yıkamanın önemini meslektaşlarına bir türlü anlatamayan Semmelweis 1865'te bir akıl hastanesinde hayatını kaybetmiştir. Şimdi ise Viyana'da onun adını taşıyan bir hastane bulunmaktadır. Galen tıbbında kalbin odacıklarının 3 tane olduğu zannediliyordu, anatomik diseksiyon başlamış olmasına rağmen bu sanının çürümesi 1300 yıl sonunda olabildi. Yüzyıllar boyunca kimse odacıkları saymayı akıl etmedi.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Kuantum Sınırında Yaşam: Yaklaşan Kuantum Biyolojisi Çağı

280.00
KRALİYET AKADEMİSİ BİLİM KİTABI ÖDÜLÜ 2015 FİNALİSTİ YILIN EN İYİ BİLİM KİTABI - Amazon “Kuantum teorisi karşısında hayrete düşmemiş bir kimse, onu anlamamış demektir.” Niels Bohr Yaşam bilinen evrendeki en olağanüstü fenomen. Peki ama nasıl işliyor? İçinde bulunduğumuz klonlama ve sentetik biyoloji çağında dahi şu gerçekle yüz yüzeyiz: bugüne kadar hiç kimse tamamen cansız bir maddeden canlı yaratabilmiş değil. Yaşamı oluşturmanın tek yolu hâlâ yaşamın yine kendisi. Öyleyse yaşamın mayasına dair hayati bir bileşeni gözden kaçırıyor olabilir miyiz? Richard Dawkins’in, evrime bakışımızı tümden değiştiren kitabı Gen Bencildir gibi Kuantum Sınırında Yaşam da yaşam dinamiklerine dair anlayışımızı baştan şekillendiriyor. Jim Al-Khalili ve Johnjoe McFadden, birikimlerini benzersiz anlatım yeteneğiyle bir araya getirerek, gözden kaçırdığımız bileşenin, varlıkların aynı anda iki farklı yerde bulunabildiği, hayaletimsi bağlantılar kurabildiği ve geçilmez görünen engellerin içinden geçebildiği kuantum mekaniği dünyasında gizli olduğunu ortaya koyuyor. Bizleri göz alıcı bir hızla gelişen ve uygulamalarıyla çığır açması beklenen kuantum biyolojisi ile tanıştırırken muammaların en büyüğü olan “Yaşam nedir?” sorusuna yepyeni bir bakış getiriyor: Yaşam kuantum sınırında yaşar.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Mikrobiyota: Yaşama Büyüleyici Bir Bakış

280.00
“Bilim yazarlığının zirvesi.” BILL GATES “Etkisi bulaşıcı.” NEW YORK TIMES 2017 Wellcome Kitap Ödülü Finalisti “Yılın En İyi Kitabı” Seçkilerinde New York Times, Guardian, Popular Science, Times, Economist, Buzzfeed, Kirkus “Hayvanlar evrimin kreması olabilir ama asıl pasta bakterilerdir.” ANDREW KNOLL İçinizde trilyonlar yaşıyor. Koskoca bir dünya, capcanlı bir kolonisiniz aslında. Sadece bağırsağınızdaki bakterilerin sayısı, galaksimizdeki yıldızların sayısından fazla. Yüzlerce yıl adlarını hastalıkla anmış olsak da artık biliyoruz: Mikroplar yaşamın Azrail’i değil, bekçisi. Trilyonlarca mikrop organlarımızı şekillendiriyor, bizi hastalıklardan koruyor, davranışlarımıza yön veriyor. Aşılara nasıl tepki verdiğimizden, çocukların aldıkları gıdalardan ne kadar beslenebildiklerine kadar, yaşamımıza çok derin ve geniş kapsamlı katkıları var. Artık kesin olarak biliyoruz ki mikropları göz ardı etmek, hayata anahtar deliğinden bakmak demek. Bu kitap kapıyı ardına kadar açıyor ve bizi vücudumuzdaki akıl almaz evrenle tanıştırıyor. Ed Yong, bizleri kendimize yepyeni bir açıdan, nehirlere, ormanlara, mercan resiflerine baktığımız gibi bakmaya çağırıyor: bireylerden çok, gelişen ekosistemler olarak. Mikrobiyota, dünyaya ve kendinize bakışınızı milyon minik yoldan değiştirecek. Bu kitabı okuduktan sonra muhtemelen bir “favori mikrop”unuz olacak.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Incognito – Beynin Gizli Hayatı

280.00
Siz daha tehlikeyi algılamadan, ayağınızı fren pedalının üstüne götüren kim? Dinlemediğinizi sandığınız bir konuşma sırasında adınız geçtiğinde duymanızın sebebi ne? Neden sır saklamakta böylesine başarısız, nedenini bilmeden birini çekici bulmakta bu kadar başarılıyız? Eğer bilinçli zihin, yani sabah uyandığınızda sizinle birlikte uyanan ben, buzdağının yalnızca görünen kısmıysa, zihninizin geri kalanı tüm bir ömür neyle iştigal etmekte? ‘Kendimizle aramızdaki fark, bir başkasıyla aramızdaki fark kadar büyüktür.’ Montaigne Ünlü nörobilimci David Eagleman, 20 dilde yayımlanan –ve neredeyse şimdiden klasikleşen– kitabı Incognitoile beynimizin derinlerine dalarak, yaptığımız, düşündüğümüz ya da hissettiklerimizin çok büyük bir kısmının bizden başka bir biz tarafından yönetildiğini ürkütücü bir berraklıkla ortaya koyuyor. Sadakat geninden sizi olmadığınız birine dönüştüren beyin zedelenmelerine; optik yanılsamalardan striptizcilerin neden ayın belirli zamanlarında daha çok para kazandığına; Truva fatihi Odysseus'tan renkleri işitip biçimleri tadabilen sinestezik insanlara kadar geniş bir yelpazeden vakaları ve araştırmaları bir araya getiren Incognito, beynimizin işleyişi ve çelişkileri hakkında olağanüstü bir keşif yolculuğu sunuyor. Boston Globe, Amazon, Goodreads ve Wall Street Journal “YILIN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde. “Bir kitap okudum, hayatım değişti.” İsmet Berkan, Hürriyet “Zihniniz bu kitap için size teşekkür edecek.” Wired Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

HAYAT İMKÂNSIZ

279.00
GECE YARISI KÜTÜPHANESİ’NİN YAZARINDAN Bazen bize sihir gibi görünen şey, yaşamın henüz anlayamadığımız bir parçasıdır… Grace Winters hayata küsmüş emekli bir matematik öğretmeni. Günlerini televizyon izleyip kitap okuyarak, beyninin körelmemesi için bulmaca çözerek geçiriyor. Bir zamanlar üstüne titrediği bahçesine bile ilgisini kaybetmiş. Yalnız, yapayalnız hissediyor. Yıllardır görmediği ve haber almayı beklemediği bir arkadaşının ona bir Akdeniz adasındaki köhne evini miras bıraktığını öğrenince, Grace bir planı ya da cebinde bir ada rehberi olmadan, aklında sorular ve tek yön uçak biletiyle, kendini İbiza’da buluyor. "Neden ben? Neden bu ev?" Arkadaşının hayatına −ve ölümüne− dair cevaplar İbiza’nın engebeli tepeleri ile altın kumsalları arasında gizli. Parça parça bulabildikleri ise en uçuk hayal gücünün sınırlarını zorlayacak kadar tuhaf. Ve imkânsız gibi duran bütünü görebilmek için Grace, önce kendi geçmişiyle yüzleşmek zorunda. Dünya çapında bir yayıncılık hadisesine dönüşen Gece Yarısı Kütüphanesi’nin yazarından umudun ve yeni başlangıçların dönüştürücü gücüne dair enfes bir roman. "İnsan olmanın en güzel yanlarına nüktedan ve şefkatli bir aşk mektubu." –Benedict Cumberbatch "Haig’in fantastik bir dünyanın kapılarını araladığı akıl dolu ve dokunaklı romanı, hem bir gizem hem bir aşk hikâyesi. Hayatı tüm zenginliğiyle takdir etmenin mümkün olduğunu gösteriyor." –Guardian

Gece ve Sonra

279.00
Will ile Rosie'nin yolları henüz ergenlik yıllarındayken kesişir. Her anlamda birbirlerinin zıddı iki genç. Herkesin gözünde mükemmel, geleceği parlak, planları hazır Rosie ve onun ikiz kardeşinin öngörülemez ve asi arkadaşı Will. Bir gece bir kâse mısır gevreğiyle başlayan, paylaşılan müzikler, birlikte çıkılan gizli yürüyüşler ve gece yarısı yapılan telefon konuşmalarıyla ilerleyen arkadaşlıkları önce kaçınılmaz sonra da –yaşadıkları bir trajedi sonucu– imkânsız bir ilişkiye dönüşür.
 Yıllar içinde yolları tekrar tekrar kesiştikçe Will ile Rosie, kendilerini birbirlerine geri dönmenin yolunu bulmaktan alamazlar. Ancak bazen doğru yerde olsanız da zaman yanlıştır.  Gece ve Sonra, ilişkilerin bizi götürdüğü kusurlu ve karmaşık yolların hikâyesi. Dostluk ve sadakatin, ikinci şansların ve kaçırılan fırsatların, söylenen ve söylenmeyen sözlerin, hayatın araya girmesinin.  "İz bırakacak karakterlerle kurulmuş gerçekçi, şefkatli ve bitmesini istemeyeceğiniz bir hikâye." –Jojo Moyes 
 "Çarpıcı, acı verecek kadar güzel ve umut dolu. Aklımdan çıkmayacak." –Chris Whitaker
 "Bir aşk hikâyesinden çok daha fazlası. Şiddetle tavsiye ediyorum." –Ann Napolitano

Her Temas – İnsan Duygularının Yeni Bilimi

279.00
İnsanlar arasındaki fiziksel veya düşünsel her temasın zihindeki karmaşık örgüde nasıl iz bıraktığını ve duyguların hem biyolojik hem de evrimsel kökenlerini klinik hikâyelerle aydınlatan nefes kesici bir zihin yolculuğu.
 Ünlü klinik psikiyatr ve nörobilimci Karl Deisseroth hayatını insan zihni hakkındaki gerçeklerin peşinde koşarak geçirdi. Beyne dair bildiklerini hastalarına duyduğu derin empatiyle birleştiren Deisseroth, Her Temas'ta "bozukluklarımız sağlam yanlarımız hakkında ne söyler?" sorusunun peşine takılarak ilginç zıtlıkların izini sürüyor.
 Güncel araştırmalar ve birlikte çalıştığı hastalarına ait hikâyeler aracılığıyla kendi evrimsel tarihimiz ile gündelik hayatımızdaki sancılı anlar arasında köprü kuruyor: Yeme bozukluğu yaşayan genç bir kadın, beynin en ilkel dürtüsü olan açlığa karşı zihnin nasıl direnebildiğini gözler önüne sererken depresyon ve demans yüzünden sessizliğe gömülmüş yaşlı bir adam, insanların yalnızca mutluluğu değil, mutsuzluğu da hissedecek şekilde nasıl evrimleştiğini gösteriyor.
 Her Temas, doğamızdan gelen bağ kurma ve anlam bulma özlemimizi zarafet dolu bir dille resmederek yalnızca beyne değil, tüm benliğimize dair anlayışımızı değiştiriyor.
  "Deisseroth, heyecanlandırmak ve aydınlatmak gibi iki zor işi aynı anda başarıyor." -GUARDIAN
 "Gerçek ile kurgunun, hakikat ile hayal gücünün, yıkım ile arzunun bir karışımı." -SCIENCE
 "İnsan beynine dair bilgilerimiz bir devrim sürecinde ve Karl Deisseroth bu ilerlemede başı çekiyor. Şimdi maharetli bir yazar ve anlatıcı da olduğunu gösteriyor." -NEIL SHUBIN, Canlılığın Tarihi'nin yazarı

Tadında Ekonomi: Aç Bir Ekonomistin Gözünden Dünya

279.00
Ha-Joon Chang’in mitolojisi bile sarımsakla yoğrulmuş Güney Kore’den çıkıp üzerinde sarımsağın doğmadığı Birleşik Krallık’a geldiği 1980’ler, İngiliz mutfağının o şanlı yavanlığından sıyrılarak, farklı tatlarla zenginleşmeye çalıştığı bir dönemdi. Dünya ise aynı dönemde yavanlaşma pahasına tek bir fikrin hâkimiyetine geçiyordu: serbest piyasa ekonomisi.  Ünlü ekonomist, yazar ve mutfak tutkunu Ha-Joon Chang’in, ekonomide farklı bakış açılarına açık olmanın, en az farklı mutfaklara açık olmak kadar sağlıklı olduğu fikrinden yola çıkarak kaleme aldığı Tadında Ekonomi, zorlu iktisadi fikirleri, dünyanın dört bir yanından yiyeceklerin hikâyeleriyle aynı tabakta servis ederek ekonomik tercihlerimizin yaşadığımız dünyayı nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Masum bağımlılığımız çikolatanın, post-endüstriyel bilgi ekonomilerine –ve işsiz bir geleceğe– dair de bir şeyler anlattığını ya da Güney Amerika yemeklerinden gumbo’yu ağızda eriyecek kadar yumuşacık yapan bamyanın, kapitalizm ile özgürlükler arasındaki karmaşık ilişkiyi de temsil ettiğini gösteriyor. Chang, mutfağında yemek pişirirken eline aldığı malzemeler üstünden ücretsiz ev işlerinin gizli maliyetinden iklim krizine, serbest piyasanın yanıltıcı dilinden havuçların turunculaşma hikâyesine kadar uzanarak, bizlere cesur fikirlerle dolu ve sindirimi kolay bir ziyafet sunuyor.  Ezber bozan ve esprili anlatımıyla Tadında Ekonomi, ekonomiyi kavramanın bir yemek tarifi öğrenmeye benzediğini gösteriyor: Eğer onu iyice anlarsak, değiştirebiliriz de.  “Chang’in karmaşık fikirleri basitçe açıklayabilmek gibi muhteşem bir yeteneği var... İster yemekten ister ekonomiden bahsetsin, Chang harika bir yazar.” –BEE WILSON, SUNDAY TIMES  “Aynı anda hem beni güldüren hem ağzımı sulandıran hem de ekonomiyle ilgili düşüncelerimi yeniden gözden geçirmemi sağlayan tek kitap. Çok komik, çok dolu ve iştah açıcı.” –BRIAN ENO

Hapishanede Felsefe

279.00
Hiçbir şeyden utanmasaydın yine de iyi biri olabilir miydin? Dün olduğunla aynı kişi misin? Düşünmek işe yarar mı? Zihninin dışında bir dünya var mı? Umut (aslında) bir
hapishane mi? Bir insan bağışlanmayı nasıl hak eder?

Andy West parmaklıkların gölgesinde büyüdü: Babası, dayısı ve ağabeyi hapis yatmıştı. Felsefe okuyup kendi yolunu çizse de miras aldığı suçluluk duygusu ve şansının her an terse dönebileceği korkusu ona musallat olmaya devam etti.

Biraz da bu en büyük korkusuyla yüzleşmek için, kendine cezaevinde felsefe öğretmek gibi sıradışı bir uğraş seçen West, Hapishanede Felsefe’de bu yolculuğun güncesini tutuyor. Temel özgürlüklerden mahrum, yaşamlarını küçük seçim menü ile idame ettiren öğrencilerine sorular sorup onlarla zaman, hakikat, kimlik ve umut gibi varoluşsal kavramları tartışıyor: 
Hiçbir şeyden utanmasaydın yine de iyi biri olabilir miydin? Dün olduğunla aynı kişi misin? Düşünmek işe yarar mı? Zihninin dışında bir dünya var mı? Umut (aslında) bir
hapishane mi? Bir insan bağışlanmayı nasıl hak eder? 
Felsefenin kilometre taşı olmuş yaman ikilemleri, kimi anlatmaya, kimi dinlemeye, kimi küfretmeye meyilli bir grup suçluyla birlikte masaya yatıran West, ortamın doğası gereği oluşan mizahı da süzmeden paylaşıyor bizle. O ve öğrencileri geçmişlerinin perdesini cesurca aralarken siz de ister istemez hayatınız üzerine düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Hapishanede Felsefe samimi, incelikli, komik, ilham verici bir hayat sorgulaması.

“Hem kalbi hem zihni açıyor.”
CIARAN THAPAR

Tanıdık Şeytan

279.00
YILIN EN İYİ KİTAPLARI SEÇKİSİNDE The Times • Irish Times • New Statesman “Dünyada kötülüğün varlık sebebi, insanların hikâyelerini anlatamamalarıdır.” Carl Jung Dr. Gwen Adshead, Britanya’nın önde gelen adli psikiyatrlarından. Seri katilleri, kundakçıları, takipçi sapıkları, çete mensuplarını ve gaddarlıkları karşısında hem dehşete hem de meraka kapıldığımız tüm diğer “canavarları” tedavi ediyor. Yaşamlarının dönüm noktasında tanıştığı hastalarını suçları ne olursa olsun dinliyor, kolayca silinmeyecek kimlikleriyle yüzleşmelerine yardımcı oluyor. Tanıdık Şeytan’da Adshead’in görüşme odasına misafir olup, on bir hastasıyla tanışıyoruz. Şeytanla özleştirdiğimiz bu adam ve kadınlar tüm karmaşıklıkları ve dahası, tüm insanlıklarıyla karşımıza çıkıyorlar. Tanıklık edeceğimiz görüşmeler, cazibesiyle haber ve eğlence mecralarımızı ele geçirmiş yüzeysel “kötülük” hikâyelerinden çok daha derinlere sürüklüyor bizleri. Kendi zihnini tanımaya başladığında insanın düşüncelerinin (canavarlar dahil) nasıl radikal biçimde değişebildiğini, ne kadar güçlü bir şekilde empatiye meyledebildiğini gösteriyor. Bir de dinlemenin ve merhametin nasıl büyük fark yaratabildiğini... Tanıdık Şeytan, insan doğasıyla ilgili bildiğinizi sandığınız her şeye meydan okuyor. “Bitirdiğimde hissettiğim en baskın duygu umut oldu… Merhametli ve büyüleyici.” Guardian “Güçlü, aydınlatıcı, insanca ve merhamet dolu.” Gavin Francis, İnsan Vücuduna Seyahat’in yazarı “Aklımızdaki pek çok klişeyi yerle bir ediyor.” The Sunday Times

Saçında Gün Işığı

279.00
“Çoğu insan kendi tercih edeceği biçimde gelişeceğini farz ederek güvenir geleceğe. Onu körlemesine planlar, mümkün olmayanı öngörür. İradenin işleyişi böyle. Hayata amaç ve yön veren şey bu. Orada olan değil, olmayan şey.” Pulitzer Ödüllü “Dert Yorumcusu”nun yazarı Jhumpa Lahiri’den 2013 Man Booker ve National Book Award finalisti New York Times, Time, People, Goodreads, Slate, Chicago Tribune ve Kirkus’un “2013 YILININ EN İYİ KİTABI” seçkilerinde. “MUHTEŞEM… Lahiri karakterlerini hiçbir parmak izi bırakmadan ele alıyor.”New York Times “ETKİLEYİCİ... Bir kitap okuduğunuzu unutturacak kadar samimi ve saydam.”Newsweek Adanmışlıklarla ayrılmış, trajediyle birleşmiş iki kardeş. Geçmişle lanetlenmiş bir kadın. Devrimle darmadağın olmuş bir ülke. Kendi yitmiş, bedeli kalmış bir aşk. Günümüzün en önemli yazarlarından Pulitzer ödüllü Jhumpa Lahiri'den, üç nesil ve iki ülkeye yayılmış büyüleyici bir roman.

Makine Olmak

279.00
2018 WELLCOME KİTAP ÖDÜLÜ 2017 KRALİYET AKADEMESİ BİLİM KİTABI ÖDÜLÜ FİNALİSTİ 2017 BAILLIE-GIFFORD KURGUDIŞI KİTAP ÖDÜLÜ FİNALİSTİ Bu kitap size Jules Verne’in fantastik yolculuklarını anımsatabilir ya da engin bir hayal gücünün ürünü gibi gelebilir. Sorun şu ki, değil. Phoenix Havaalanı’nın yakınındaki kriyonik muhafaza deposunda metal silindirlerin içinde, sonsuzluğa uyanmayı bekleyen ilk insan bedenleri bulunuyor. Ünlü mucit Ray Kurzweil sonsuzluğu yakalama umuduyla günde 100 adet hap yutuyor. Sayıları giderek büyüyen bir kalabalık, insanın ölümü yeneceğine inanıyor. İnsanın biyolojik sınırlarını esnetme uğraşındaki transhümanizm hareketi altın çağını yaşıyor. Elon Musk’ın yapay zekâyı beynimize eklemleme, Google’ın yaşlanma sorunumuzu çözme hedefiyle biyoteknoloji yatırımları yaptığı bir dünyada ölümsüzlüğe oynamak artık eskisi kadar marjinal görülmüyor. Gazeteci Mark O’Connell, MAKİNE OLMAK’ta hareketin içine doğru büyüleyici –ve ürkütücü– bir keşfe çıkıyor. Laboratuvarlarına giriyor, siborga dönüşmek için ciltlerinin altına çipler yerleştiren bir biyo-hacker topluluğuyla bodrumlarında tanışıyor; buralarda insanı afallatan yeni teknolojik olasılıklar ve bunların yarattığı ahlaki ikilemlerle yüzleşiyor. Makine Olmak, insanın mümkün geleceğini –ve mümkünün sınırlarını– görebilmek için ufuk açıcı bir kitap.

Hikâyeci

279.00
Mucize eseri hafızam nispeten sağlam kaldı. Çocukluğumdan beri, yaşamın kaydını aylar ve yıllardan çok müziklerle tuttum. Zihnim belirli bir zamanı ve yeri hatırlamak için şarkılara, albümlere ve müzik gruplarına bel bağlar. 70’lerin AM radyosundan önünde dikildiğim her mikrofona kadar, hoparlörden ruhuma ve ruhumdan sizin hoparlörlerinize sızan her şarkının ilk birkaç notasından kişileri, olayları, mekânları ve zamanları hatırlayabilirim. Kimi insanın anıları tatla, kimininki görmeyle veya kokuyla tetiklenir. Benimkiyse sesle tetikleniyor ve hiç bitmeyen bir karışık kaset gibi sürekli kayıt yapmaya devam ediyor. Ben asla eşya biriktiren biri olmadım ama anıları biriktiririm. Gözlerim ve kulaklarım her gün bana hayatımdan anlık kareler yansıtıyorlar. Bu kitapta işte o anları elimden geldiğince kâğıda dökmeye çalıştım. Hayatımın her döneminden gelen bu anılar elbette müzik dolu ve kimi zaman yüksek sesli. Sesi aç ve benle beraber dinle. YILIN EN İYİ KİTABI SEÇKİLERİNDE VARIETY • NME • AUDIBLE Rock’ın en büyük isimlerinden Dave Grohl, 26 dile çevrilen Hikâyeci’de, sıradan anlardan oluşan sıradışı bir hayatın dürüst, filtresiz portresini çiziyor. On sekizinde ilk grubu Scream ile yola çıkışından Nirvana ve Foo Fighters yıllarına, Little Richard, Iggy Pop, AC/DC gibi kahramanlarıyla tanışmasından kızlarını büyütürken yaşadığı büyüleyici anlara ve bir aile babası olarak dünya turnelerine çıkmak gibi şöhretin farklı yüzlerine dair düşüncelerine uzanan bu kitap, müzik ve tutku ile dolup taşıyor.

Güneş, Ay ve Rolling Stones

279.00
Sen söyle. Ben bilmiyorum. Stones'un olduğu bir dünyanın içine doğmak nasıl bir şeydi? Bir güneş, bir ay, bir de Rolling Stones senin için hep vardı. —Keith Richards Tüm zamanların en büyüğü onlar mı? Tartışılabilir elbette ama 90’larda, müzik sevdalısı gencecik bir muhabirken turnelerine katılıp efsaneyi bizzat yaşayan gazeteci-yazar-senarist Rich Cohen’e göre öyle. Cohen, hızlı hayatlar, yalanlar, acılar, çabalar, kavgalar; başkaldırı, özgürlük, eğlence, uyuşturucu, ölüm, seks, hapis, para ve yıldızlar için söylenegelmiş daha ne varsa hepsini en uçta yaşamış, hep düşmüş, hep kalkmış ve her seferinde yeniden zirveye tırmanabilmiş Rolling Stones’un öyküsünü, yetmişli yaşlarında hâlâ aynı enerjiyle nasıl çalabildiklerini, dedikodularıyla, tanıklıklarla ve grup elemanlarının bizzat anlattıklarıyla, kelimenin tam anlamıyla “içeriden”, hem de “roman tadında” aktarıyor. "Büyüleyici.” Wall Street Journal “Okurken plak sürekli dönsün isteyeceksiniz.” Washington Post “Mick Jagger nasıl şarkı söylüyorsa Cohen de aynen öyle yazıyor: enerji dolu, havalı ve yaratıcı... Bu kitabı okurken harika zaman geçireceksiniz.”A. J. Jacobs “Cohen, bu büyük sirki sahne arkasından izlemesi için davet edilmiş seçilmiş kişilerden biri. Ama abisinin duvarındaki Stones posterine hayranlıkla bakan küçük kardeşin bakış açısını da asla kaybetmiyor.” Alan Light “Şaheser.” Chicago Tribune