606 sonuçtan 145-153 arası gösteriliyor

Doğanın Gizli Ağı

135.00
Doğa akla hayale gelmeyecek sürprizle dolu ve bizim bildiğimizden çok daha karmaşık. Yılların ormancısı ve çok okunan kitapların yazarı Peter Wohlleben, en son bilimsel bulguları ve onlarca yıllık gözlemlerini kullanarak bize bir kez daha doğaya hayret etmeyi öğretiyor. Ve etrafımızdaki dünyayı yepyeni gözlerle görmemizi sağlıyor. Doğadaki canlılar birbirlerini nasıl etkiliyor? Farklı türler arasında nasıl bir iletişim var? Doğanın o meşhur dengesi gerçekten bizim zannettiğimiz gibi mi işliyor? “Doğada her şey birbiriyle ilişki içindedir. Bu ilişki ağı öylesine karmaşık ve incelikle dallanıp budaklanmıştır ki muhtemelen tam anlamıyla kavrayıp çözmemiz hiçbir zaman mümkün olmayacak. Böyle olması aslında daha iyi sanırım; zira hayvanlara ve bitkilere baktıkça yaşadığımız şaşkınlığı hiçbir zaman yitirmeyeceğiz. En mühimiyse küçücük müdahalelerin bile çok büyük sonuçları olabileceğini kavramamız ve çok gerekmedikçe burnumuzu doğanın işine sokmaktan kaçınmamız olacaktır. Şimdi bu hassas ağı daha net görebilmemiz için size bazı örnekler vermek istiyorum. O halde şimdi gelin birlikte şaşıralım!”

KENTSİZ KENTLEŞME

235.00
Bugün, insan ilişkilerinin ayrışmaya başladığı bir dünyada yaşıyoruz. Akıl bedenin, düşünce maddenin, birey topluluğun, kent kuşaklan kentlerin, kentler kırsal kesimin, insanlık ise 'vahşi ve yola getirilmesi güç' olarak görülen doğanın karşısında yer alıyor. Böylesi 'yoksun' bir noktaya evirilmemizde en büyük pay sahibi olan ulus-devlet ise artık totaliter bir karaktere bürünmüş durumda. Politika, kentsel ve katılımcı özünden kopartılıp 'devlet'e indirgenmiş, yurttaşlar vergi mükellefi birer 'seçmen'e dönüştürülerek etkisizleştirilmiştir. Toplumsal sorunlarda söz sahibi olan bir zamanların aktif yurttaşı, giderek eylemsizleşmiş, düşünsel becerileri azalmış, umursamazlığı artmış; bütün etkinliğini alışveriş, moda, dış görünüş ve kariyer gibi alanlarda göstermeye başlamıştır. Ne devletin ne de onun doğrudan uzantısı olan politik partilerin halkla 'doğrudan' bağı vardır artık. Demokrasi kavramının doğuşu ve gelişimine sahne olan kentler, ulus-devletin yarattığı 'kentleşme' denen süreçte homojen, mekanik ve kâr hırsının her şeyin önüne geçtiği bir pazar haline gelmiştir. Halk kültürü sentetikleşmiş; insan ilişkilerinde evlilik bir 'yatırım'a, çocuk yetiştirme 'iş'e, hayat bir 'bilanço'ya, idealler 'satın alınabilir şeyler'e, yerleşimler ise 'işletme'ye dönüşmüştür. Doğal hayatı ve insani toplulukları yok ederek ulus-devleti güçlendiren kentleşme anlayışlarına karşı bir yerel yönetim programını tartışmaya açıyor. Yerel yönetim kurumlarını birbirleriyle uyum içinde çalışabilecek biçimde yeniden yapılandırmaktan; insan ilişkilerinde dayanışmayı içeren yaratıcılıktan; ulus-devletin yerine politik açıdan konfederasyon sistemine dayanan yerel yönetimlerden; insanlık ile doğa arasında katılımcı, hiyerarşik olmayan yeni bir ilişki kurmaktan; kentin yeni bir tür etik birlik, bireyin insani bir ölçek içinde güçlendirildiği, katılımcı ve ekolojik bir karar sistemi ile yurttaşlık kültürünün tek kaynağı olarak yeniden kurgulanmasmdan... söz ediyor.

Modern Avrupa Halkları Tarihi

200.00
Modern Avrupa Halkları Tarihi   William A. Pelz Halkların Gözünden Avrupa’nın Son 600 Yılının ve Devrimlerinin Öyküsü Tarihi kim yapar? Kütüphaneleri dolduran ciltlerce kitaba göre reformu din adamları, coğrafi keşifleri seyyahlar, endüstri devrimini dâhiler, savaşları komutanlar yapmıştır; hak ve özgürlükler aydınların, monarşilerin yıkılması burjuvazinin, ülkelerin refahı yöneticilerin başarısıdır. William A. Pelz Modern Avrupa Halkları Tarihi’nde bu geleneksel anlatının karşısında durarak halkların tarihin nesnesi değil öznesi olduğunu savunuyor. “Peki ya halk? Halk bu gelişmeleri nasıl ele alıyordu? Halk ne düşünüyordu? Halk nasıl hissediyordu?” sorularına cevap ararken Ortaçağdan günümüze Avrupa’nın yaşadığı radikal dönüşümü sınıfsal çatışmalar ekseninde ele alıp üreten, sömürülen, isyan eden kadın ve erkeklerin hikâyesini anlatıyor. Derebeylerinin “ilk gün hakkı”na karşı çıkan köylülerden dünya savaşı cephelerinde vatanperverliği reddeden askerlere uzanan bir direniş hattı çizen Pelz, halkların pasif ve itaatkâr olduğu önyargısına karşı koyuyor. Köylü ayaklanmalarını, fabrika işgallerini, genel grevleri, kadın hareketlerini tarihin motoru olarak kabul ederken Brecht’le aynı soruyu soruyor: “Kim inşa etti Tebai’nin yedi kapısını? Kitaplar kralların isimleriyle dolu. Krallar mı taşıdı sanki Yontulmamış dev kayaları?”

İnsanlar

175.00
“Bu satırları okuyanlarınızın büyük çoğunluğunun, insanların bir mitten ibaret olduğuna inandığını biliyorum ama ben size onların gerçekten var olduklarını bildirmek üzere buradayım. Bilmeyenler için söyleyeyim, insan dediğimiz şey orta zekâlı ve iki ayaklı bir yaşam formu; evrenin çok ıssız bir köşesinde yer alan küçük ve sulu bir gezegende, büyük ölçüde yanılsamalarla dolu bir varoluş sürdürüyor.” Yağmurlu bir akşamda Profesör Andrew Martin, önce dünyanın en büyük matematik bilmecesini çözmeyi başarıyor, ardından sırra kadem basıyor. Nihayet bir yol kenarında çırılçıplak halde bulunduğunda, kıyafetsizlikten daha ciddi bir meselesi olduğu ortaya çıkıyor: Andrew Martin artık insanlardan tiksiniyor; görünüşlerinden de yiyip içtiklerinden de bitmeyen şiddet ve savaş arzularından da... Yabancı bir tür arasında kaybolmuş hissediyor kendini. Sevgi ve aile kavramları onda şaşırtıcı bir ilgi uyandırsa da tüm sakinlerinden nefret ediyor bu gezegenin. Newton hariç... Ama o da bir köpek işte... Sahi, kim bu adam? Onun –ya da herhangi birinin– insanlık hakkındaki tüm fikrini değiştiren şey ne olabilir? Son yılların en önemli romancılarından Matt Haig, onca karmaşıklığına rağmen hayatın içindeki mutluluğa ve insan doğasına dair alışılmadık bir hikâye sunuyor. İnsanlar, neşeli ve etkileyici bir üslupla “bizi” bize anlatıyor.

Zekâ Tuzağı

165.00

“Birçok insan düşündüğünü sanır; aslında yaptıkları, sadece önyargılarını yeniden düzenlemektir.”

WILLIAM JAMES Yüksek zekâlı insanların sonuca varmadan önce eldeki verileri bizlerden daha donanımlı bir şekilde değerlendirdiğini varsayarız. Muhakeme yeteneklerine güvenir, önyargılardan uzak olduklarını düşünürüz. Ama durum pek de öyle değil.

Çok zeki insanlar çok mantıksız kararlar alabiliyor. Nobelli bir fizikçi Arjantin sınırından iki kilo eroin geçirmek üzere kandırılabiliyor, Sherlock gibi bir zihni yaratan Arthur Conan Doyle iki ergen tarafından oyuna getirilebiliyor. Bilgi ve uzmanlık, insanları önyargılarına hapsederek yanlış düşüncelerin kök salmasına neden olabiliyor. David Robson’ın sözünü ettiği “Zekâ Tuzağı” tam da bu. Thomas Edison’dan NASA’ya, Nokia’dan İngiltere milli futbol takımına kadar zekâsına güvendiğimiz pek çok isim ve kurum bu tuzağa düşmüş, düşmeye de devam ediyor.

Peki bu kadar zeki olduğunu düşündüğümüz insanlar böyle yanlışlara düşebiliyorsa bizim de düşmemiz kaçınılmaz değil mi? Pek değil. David Robson, zekâ ve deneyim konusunda yakın dönemlerde ortaya atılmış stratejik cehalet, meta-unutkanlık ya da işlevsel aptallık gibi yaklaşımlardan yola çıkarak, bir yandan zekâsına çok güvendiğimiz insanların nasıl ve neden mantıksız kararlar alabildiklerini irdeliyor, bir yandan da bizlere de benzer tuzaklardan kaçınmak için basit ve uygulanabilir yöntemler sunuyor. İster zekilerden olun ister biz diğer fanilerden, soru bombardımanının kesilmediği bu karmaşık yüzyılda, Zekâ Tuzağı bilişsel potansiyelinizi tümüyle kullanabilmeniz ve daha doğru kararlar alabilmeniz için yepyeni bir alet çantası.

Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Uzaylılar: Bilim Soruyor, Orada Kimse Var mı?

155.00
Uzaylılar Var mı? Cevap evetse: Neye benziyorlar? Nerede yaşıyorlar? Bilinç sahibi varlıklar mı? Ve şayet onlar bizi bulsa neler olurdu? Bunlar belki de bugüne kadar sorduğumuz en büyük sorular. Ünlü fizikçi, yazar ve belgesel yapımcısı Profesör Jim Al-Khalili, yanına hayatlarını gerçeği bulmaya adamış dünyanın önde gelen bilim insanları ve uzmanlarını da alarak bu büyük sorulara cevap aramaya girişiyor. Satürn’ün uydusu Titan’daki buz bloklarını ve hidrokarbon göllerini ziyaret etmeye, uzayda yaşayabilen sekiz ayaklı minik yaratıklarla tanışmaya, uzaylılar tarafından kaçırılma iddialarının ardında yatan sinirbilimsel sebepleri duymaya hazır olun. Yolda bir ahtapotun zihnine giriyor, uzayda bir uygarlık bulma olasılığını ya da bir yerlerde yaşam varsa evrimleşerek bizim “zeki” diyebileceğimiz bir şeye dönüşme ihtimalini hesaplıyor, uzay yolculuklarını ileride tamamen sayborg teknolojisine mi havale edeceğiz gibi sorulara cevap arıyoruz. Galaksinin en uç noktalarından taze edinilmiş bilgiler ve bolca merak ile dolu Uzaylılar, başını yıldızlı göğe kaldırıp kendine “Acaba yalnız mıyız?” sorusunu sormuş herkes için biçilmiş kaftan.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Tüm Hastalıkların Şahı: Kanserin Biyografisi

220.00
2011 Pulitzer Ödülü sahibi Tüm Hastalıkların Şahı derin bir tutkuyla kaleme alınmış, muhteşem bir kanser “biyografisi”: Belgelerde ortaya çıkmaya başladığı binlerce yıl öncesinden onu tedavi etmek, kontrol altında tutmak ve yenmek için destansı bir mücadelenin verildiği 20. yüzyıla ve nihayet özüyle ilgili yepyeni ve kökten bir anlayışa ulaşıldığı günümüze…
Time Dergisi “SON 100 YILIN EN ÖNEMLİ 100 KİTABI” seçkisinde
Kanserin öyküsü, insan yaratıcılığının, direncinin ve azminin öyküsü olduğu kadar kibrin, paternalizmin ve yanlış algılamanın da öyküsüdür.  Mukherjee kitabında, inanılmaz ölçüde becerikli ve sınırsız kaynağa sahip bir düşmana karşı sürekli uyanık kalmak durumunda olmuş selefleri ve çağdaşlarının gözüyle, yüzyıllar boyunca karşılaşılan engeller, kazanılan zaferler ve ölümlerin hikâyesini anlatıyor. Kitap kanserin başkahraman konumunda olduğu bir macera romanı gibi akıyor.
Tüm Hastalıkların Şahı, kötü huylu tümörü olasılıkla Yunanlı kölesi tarafından çıkarılmış Pers Kraliçesi Atossa’dan, ilkel radyasyon terapisi ve kemoterapi yöntemlerine maruz kalan 19. yüzyıl hastalarına, hatta Mukherjee’nin kendi lösemi hastası Carla’ya kadar, hayatta kalabilmek için hırpalayıcı tedavi programlarını cesaretle sürdüren ve bu ikonlaşmış hastalıkla ilgili anlayışımızı geliştirmek için mücadele veren insanlar hakkında.
Tüm Hastalıkların Şahı, kanserin gizemini çözme peşindeki insanlara umut ve berraklık sağlayan, büyüleyici, sürükleyici ve fazlasıyla önemli bir kitap.
SIDDHARTHA MUKHERJEE, kanser konusunda uzmanlaşmış bir tıp doktoru ve araştırmacıdır. Columbia Üniversitesi’nde yardımcı doçentlik, Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi’nde ise kadrolu tıp doktorluğu görevini sürdürmektedir. Rhodes Bursu’na layık görülmüş olan yazar, Stanford Üniversitesi, Oxford Üniversitesi ve Harvard Tıp Okulu mezunudur.Nature, The New England Journal of Medicine, The New York Times Magazine veThe New Republic dergilerinde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır. Şu anda eşi ve iki kızı ile birlikte New York’ta yaşamaktadır.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.

Genel Matematik 1

650.00
  • Boyut: 20,0*25,0
  • Sayfa Sayısı: 470
  • Basım: 1
  • ISBN No: 9786053556374