Bilim Dalları
Zamanın Ruhu Nostalji : Popülizm, Çalışma ve “İyi Yaşam” Üzerine
Savaş sonrası kuşakların çalışma üzerine kurduğu toplumsal düzen çökerken, “kontrolü geri alma” ya da ulusları “yeniden büyük yapma” gibi popülist vaatlerin somutlaştığı, ülkelerin içlerine kapanmaya başladığı bir dönemden geçiyoruz. Ekonomik krizlerin baskısı altında, nostalji Batı toplumlarının kültürel “zeitgeist”ına dönüştü. Bu popülist nostalji söylemleri bir yanıyla da, güvenceli istihdam ve kitlesel tüketim üzerine kurulmuş eski toplum modelinin yıkılışına yakılan bir tür kolektif ağıt sanki.
Zamanın Ruhu Nostalji, bugünün nostalji kültürüne doğru çıkılan, sınırları belirsiz bir keşif yolculuğu. Sosyal teorilere ve toplumsal gözlemlere dayandığı kadar kişisel deneyimlerden, karşılaşmalardan ve güncel araştırmalardan da besleniyor. Bilimsel literatürle popüler kültürü tek potada eritmeye gayret eden bu eser, hem akademik meraka sahip okurlara hem de çağımızın ruhunu anlamaya çalışan geniş kitlelere yeni bir tartışma alanı sunuyor.
Kutsal Otu Örmek
Potawatomi halkının bir üyesi olarak bitkilerin ve hayvanların en eski öğretmenlerimiz olduğuna inanan, aynı zamanda doğaya bilimin merceğinden bakan bir botanikçi olan Robin Wall Kimmerer, bu iki bakış açısını ustalıkla bir araya getirerek okuru bilimsel olduğu kadar efsunlu, kutsal olduğu kadar tarihsel, akılcı olduğu kadar bilge bir yolculuğa çıkarıyor.
Kendi yaşam deneyimlerinden yola çıkan Kimmerer; beş yıla yakın bir süre boyunca New York Times çoksatanlar listesinde kalan bu kitabında, Kaplumbağa Adası’nın yaratılışından bugünkü ekolojik tehditlere uzanan zengin düşünce örgüsüyle, temel bir gerçeğin etrafında dolaşıyor: Daha geniş bir ekolojik farkındalığa uyanmak ancak yaşayan dünyanın geri kalanıyla karşılıklı ilişkimizi kabul edip kutlamakla mümkün. Çünkü ancak diğer varlıkların dillerini duymayı öğrendiğimizde yeryüzünün cömertliğini anlayabilir ve armağanlarımızı karşılık olarak sunmayı öğrenebiliriz.
Robin Wall Kimmerer olağanüstü bir kitap yazmış. Bilimin olgusal ve objektif yaklaşımının, yerli halkların kadim bilgeliğiyle nasıl zenginleşebileceğini gösteriyor. Güzellikleri o kadar iyi anlatıyor ki… Boylu mazıların, yabani çileklerin, yağmur altındaki ormanların ve mis kokulu kutsal ot çayırlarının manzaraları, kitabı bitirdikten çok sonra bile gözünüzün önünden gitmiyor.
Jane Goodall
Mutlu Bir Hayat İçin Farkındalık
Zihnimiz ne kadar tanıdık, ne kadar yabancı...
Öfke, şüphe, arzular, huzursuzluk ya da uyuşukluk...
Gündelik hayatın karmaşasında birdenbire beliren bu haller hepimize çok tanıdık. Buda’nın “beş engel” diye adlandırdığı bu zihinsel durumlar, hepimizin gündelik yaşamında yeniden ve yeniden ortaya çıkar. Çoğu zaman onların esiri olur, fark etmeden peşlerinde sürükleniriz. Oysa farkındalıkla bakıldığında, hepsinin gelip geçici doğasına şahit oluruz ve özbilincin kapısı tam da bu kavrayışla aralanır.
Mutlu Bir Hayat İçin Farkındalık engellerle savaşmayı değil, onları samimiyetle tanımayı ve gözlemlemeyi öğretiyor. Küçük aksiliklerden büyük kayıplara, her tür deneyimin zihnimizde nasıl kasırgalara dönüştüğünü; aynı zamanda farkındalığın ışığında nasıl dinginleşebildiğini gerçek yaşam öyküleriyle gösteriyor. Günlük hayattan sahneler, kişisel deneyimler ve kadim Dharma öğretileriyle örülen bu sayfalar, zihinle savaşmadan yaşamanın mümkün olduğunu hatırlatıyor.
Robert Beatty, 50 yılı aşkın süredir farkındalık çalışmaları yapan öncü bir öğretmen. Uzun yıllara yayılan pratiği boyunca binlerce insana rehberlik eden Beatty, bu kitapta yalnızca belirli öğreti ve teknikleri değil, yaşamının iniş çıkışlarından damıttığı deneyimlerini açıkyüreklilikle aktarıyor.