Çocuğunuza Kitap Okumanın Gücü

65.00
Çocuklarınıza yüksek sesle kitap okumak çok önemlidir. Uzun zamandır ilkokul öğretmenliği yapan yazar Kim Jocelyn Dickson, her çocuğun anaokuluna bir elinde beslenme çantası ve diğerinde “görünmez bir alet kutusu” ile başladığına inanıyor. Kim, çocuklarının gelecekteki öğrenme potansiyelini geliştirmek ve çocuğun öğrenme motivasyonunun temeli olan ebeveyn-çocuk bağını beslemek için yapabilecekleri en önemli şeyi ebeveynlerle paylaşıyor. Bebeklerin doğumdan hemen sonra öğrenmeye başladığını hatırlatan Kim, ailelerin çocuklarına nasıl, ne zaman ve ne tür kitaplar okumaları gerektiği konusunda yol gösteriyor.

Utanç Gerekli mi?

90.00
Değişim utançla sağlanabilir mi? Bu kitap, doğru şekilde ve doğru zamanda uygulandığında utancın gezegenimizi ve nihayetinde kendimizi başarısızlığa uğratmamızı nasıl engelleyebileceğine dair tamamen yeni bir anlayışı aktarıyor… Jennifer Jacquet bu kışkırtıcı kitabında yunusları kurtarmak, işçi sömürüsünü durdurmak, insanları oy kullanmaya teşvik etmek ve değiştirilmek istenen pek çok davranış için utancın nasıl kullanılabileceğini gösteriyor. Bu eski aracın son derece etkili kullanımıyla ilgili 7 maddelik de bir kılavuz sunuyor. Utanç elbette karmaşık bir konu ve suçlulukla yakından ilişkili ancak Jacquet bu duygunun tüm yönlerini ustalıkla araştırıyor, örneklerle gözler önüne seriyor ve utancın birçok kültürde yüzyıllar boyunca nasıl kullanıldığını, kullanımının zaman içinde nasıl değiştiğini göstermek için tarihe ve sosyal bilimlere atıfta bulunuyor. Yine de bu kitabın en önemli yönü utandırmanın geçmişi hakkında gözler önüne serilenlerden ziyade utandırmanın geleceği, yani internet üzerinden utandırmanın potansiyel gücü. Bu kitapta da savunulan şey, daha iyi bir dünya için utancın yeniden rehabilite edilmesi. Utanç Gerekli mi? arzu edilen davranışı teşvik etmek ve sosyal normları uygulamak isteyen her birey veya insan grubuna hitap eden, hem düşündürücü hem de eğlendirici bir kılavuz.

Tanıdık Şeytan

190.00
YILIN EN İYİ KİTAPLARI SEÇKİSİNDE The Times • Irish Times • New Statesman “Dünyada kötülüğün varlık sebebi, insanların hikâyelerini anlatamamalarıdır.” Carl Jung Dr. Gwen Adshead, Britanya’nın önde gelen adli psikiyatrlarından. Seri katilleri, kundakçıları, takipçi sapıkları, çete mensuplarını ve gaddarlıkları karşısında hem dehşete hem de meraka kapıldığımız tüm diğer “canavarları” tedavi ediyor. Yaşamlarının dönüm noktasında tanıştığı hastalarını suçları ne olursa olsun dinliyor, kolayca silinmeyecek kimlikleriyle yüzleşmelerine yardımcı oluyor. Tanıdık Şeytan’da Adshead’in görüşme odasına misafir olup, on bir hastasıyla tanışıyoruz. Şeytanla özleştirdiğimiz bu adam ve kadınlar tüm karmaşıklıkları ve dahası, tüm insanlıklarıyla karşımıza çıkıyorlar. Tanıklık edeceğimiz görüşmeler, cazibesiyle haber ve eğlence mecralarımızı ele geçirmiş yüzeysel “kötülük” hikâyelerinden çok daha derinlere sürüklüyor bizleri. Kendi zihnini tanımaya başladığında insanın düşüncelerinin (canavarlar dahil) nasıl radikal biçimde değişebildiğini, ne kadar güçlü bir şekilde empatiye meyledebildiğini gösteriyor. Bir de dinlemenin ve merhametin nasıl büyük fark yaratabildiğini... Tanıdık Şeytan, insan doğasıyla ilgili bildiğinizi sandığınız her şeye meydan okuyor. “Bitirdiğimde hissettiğim en baskın duygu umut oldu… Merhametli ve büyüleyici.” Guardian “Güçlü, aydınlatıcı, insanca ve merhamet dolu.” Gavin Francis, İnsan Vücuduna Seyahat’in yazarı “Aklımızdaki pek çok klişeyi yerle bir ediyor.” The Sunday Times

Lacan’da Aşk – VIII. Seminer Aktarım Üstüne Bir İnceleme

220.00
Lacancı psikanalist Bruce Fink bu kitabında Lacan’ın aşkı ayrıntılı bir biçimde ele aldığı VIII. Seminer Aktarım merkezinde, aşk hakkında kapsamlı bir psikanalitik çözümlemeye girişiyor. Aşkın çetrefilli manevralarını simgesel, imgesel, gerçek düzlemlerinde ele alırken, açmazları ve paradokslarını eleştirel bir Lacan yorumunda birleştiriyor. Fink aşkın farklı tarihsel dönemlerde, farklı kültürlerde taşıdığı anlamları edebiyattan, felsefeden, mitlerden, tragedyalardan örneklerle gösterirken, aslında aşk derken ne anlatmak istediğimize, aşk kelimesinin anlamına dair ortak olanı bulmaya odaklanıyor. Aşk üstüne psikanalitik bir kazı çalışması olan bu kitap okuru kendi aşk patikasını keşfetmeye davet ediyor. “Aşkımızı ilan ederek, yani sevdiğimize yüksek sesle dile getirerek, eksiğimizi veririz. Kendimizde bir şeyin kayıp olduğunu, eksik bir varlık olduğumuzu, tüm varlığımızla bir şeyi istediğimizi beyan ederiz. Böyle olduğu halde partnerimize varlık ve tamlık hissi vermeyi başarırız. Aslında (partnerimize) sahip olmadığımız şeyi hediye ederiz. Daha doğrusu, bizde eksik olan şeyi bir başka şeye çevirir, o kişinin buna iyi bakmasını isteriz. Bu ötekinin bizim eksiğimize burun kıvırmayacağını ya da onu ayakları altına almayacağını umarız. Açıkçası bazı insanlar diğer insanların onların varlıktaki-eksiklerini ya da eksik varlığını reddedeceğinden o kadar korkarlar ki onu açığa çıkarmaya, göstermeye, vermeye çekinirler. Bu durum, sevgisini ilan ederken duyulan bütün endişelerle yakından ilgilidir: ‘Seni seviyorum’ demek ‘Ben eksiğim ve sen benim eksiğime sesleniyorsun’ demektir.”

Saçmalıklar Çağı

180.00
DOĞA, BAY ALLNUT, BU DÜNYAYA AŞMAK İÇİN GETİRİLDİĞİMİZ ŞEYDİR.” Katharine Hepburn, Afrika Kraliçesi filminden Tatminsizlik, tedirginlik, arzu ve kırgınlığın sarhoş edici kokteyliyle huzuru kaçmamış kaç kişi var bugün? Kim daha genç, daha yetenekli, daha saygın, daha tanınmış ve daha çekici olmanın özlemini çekmiyor? Kim daha fazlasını hak ettiğine inanmıyor ve eline daha fazlası geçmediğinde öfkelenmiyor? Başarısızlık artık yeni tabu, ağza alınması yasak bir küfür. Boktan şeylerin başa gelebileceğini çok az kimse kabulleniyor. Trajedilerimiz bile bir anlam taşımalı, “hayırlara vesile” olmalı. İnsanlar ne doğalarından ne de seçimlerinden sorumlular. Peki nasıl geldik bu noktaya? Michael Foley, en eski metinlerden en son psikoloji araştırmalarına kadar uzanıyor ve bunları popüler kültüre dair gündelik tuhaflıklarla –paket açma videoları, “görülüyorum öyleyse varım” sanrıları, kişisel gelişime bulanmış mutluluk, koleksiyonerliğe bulanmış doyumsuzluk– eşleyerek günümüzün kültürel şartlandırmalarının absürd doğasına ışık tutuyor. Saçmalıklar Çağı bizi, suçu yaşadığımız çağa atıp kendimizi temize çıkarmak yerine, önce kendimizle –ve kendimizi kandırmadaki muazzam kapasitemizle– tanışmaya, böylece tüm bu saçmalığın doğasını anlamaya davet ediyor. “Modern yaşam tüm şartlandırmalarıyla sizi mutsuzluk ve hayal kırıklığı dolu bir yola sürüklüyor. Bu kitap üstesinden gelmenize yardım edebilir.” –Guardian

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikoloji Fikri

200.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Hemen herkesin sizin psikolojiniz üzerine sizden çok kafa yorduğu bir zamanda yaşıyoruz. Şampuanınızın üstündeki yazı karakterinden ofis duvarlarının rengine; sevgili seçiminizden kime oy verdiğinize; tükettiklerinizden bağımlılıklarınıza hemen her şey psikolojik araştırmaların konusu ve bunların etkisi altında şekilleniyor. Psikoloji bilimi, hakkınızda o meşhur “beni anlamadılar!” serzenişiyle kestirip atamayacağınız kadar fazlasını biliyor; insana başka türlü bakmanızı sağlayacak kadar fazlasını. Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikoloji Fikri, anlatım dilinden tasarımına kadar kolay anlaşılır olmayı hedeflemiş, şahane bir psikolojiye giriş kitabı. Duygu, düşünce ve davranışlarımızın kökenine dair biliminsanlarının yaptığı keşifleri, sonuçlarına inanmakta zorluk çekeceğimiz deneyleri ve “neden itaat ederiz?” gibi mühim soruların cevaplarını (s.97, lütfen hemen şimdi bir göz atın) paylaşıyor. İnsanı –öncelikle de kendini– tanımak isteyen herkes için güzel bir rehber.

Zoonozlar – İnsan ve Hayvanları Etkileyen Enfeksiyonlar

1,400.00
Zoonozlar - İnsan ve Hayvanları Etkileyen Enfeksiyonlar Halk Sağlığı Yönlerine Odaklanma Önsöz Zoonozlar, hayvanlardan insanlara geçen mikroorganizmaların neden olduğu bulaşıcı hastalıklardır. Son birkaç on yılda artan ve yeniden ortaya çıkan hastalıkların çoğu aslında ya zoonotik kökenli ya da zoonotik potansiyeldedir. “Zoonoz” terimi, esas olarak bilimsel patolojinin babası olarak bilinen, aynı zamanda ondokuzuncu yüzyıl Almanya’sında önemli bir siyasi figür olarak tanınan Alman doktor Rudolf Virchow tarafından ortaya atılmıştır. Klasik fakülte temelli bir üniversite sisteminde kök salmış olsa da, kendisi ve aynı zamanda eğitimli bir doktor olan Kanadalı öğrencisi William Osler, insan ve veteriner tıbbı ve ayrıca - muhtemelen daha da önemlisi - halk sağlığı disiplinler arasında zoonotik hastalıkların sosyal ve politik yönlerinden işbirliğine duyulan ihtiyacı çok erken farkettiler. Her ikisinin de bilimsel temeli patoloji iken, mikrobiyolojinin bir tıp disiplini olarak yükselişi insan ve hayvan infeksiyöz hastalıkları arasındaki açık ve en kolay yürünebilir köprü olarak mikroorganizmalara odaklanmaya izin verdi. Bu, farklı türlerden izole edilen mikroorganizmaları analiz etmek için özellikle DNA tabanlı tiplendirme tekniklerinin ortaya çıkması ve böylece onların gerçek zoonotik potansiyellerinin araştırılmasına olanak sağlaması nedeniyle daha doğrudur. Yaşam ve sosyal bilim alt disiplinlerini (örneğin immünoloji veya epidemiyoloji) dahilederek, tıp biliminde sistemik bir paradigma tanıtıldı ve böylece hem insan hem de veterinerlik tıbbında disiplinler içi ve disiplinler arası yaklaşımlar için zemin hazırlandı. Bu paradigma değişiminin nüfus düzeyindeki sonuçlarına çarpıcı bir örnek Yeni Halk Sağlığı kavramlarıdır. Son olarak, birbirine bağlı ve küreselleşmiş bir dünyada Pandora’nın kutusundan hem gerçek hem de beklenen sürümlerle mücadele etmek için küresel halk sağlığı çabalarına duyulan ihtiyaçtan kaynaklanmayan Tek Sağlık kavramı, 2004 “Manhattan İlkeleri”nin kurulmasından sonraki son on yılda hızla ivme kazandı. xii Bu kitap, zoonozların hem tıbbi hem de toplumsal olarak halk sağlığı üzerindeki etkilerine odaklanan Tek Sağlık konseptine dayanmaktadır. Zoonozları anlamadaki önemli yönler daha klasik konularla sınırlı değildir, örneğin hem insanlarda hem de hayvanlarda epidemiyolojileri veya ilgili iki bacaklı, dört veya daha fazla bacaklı, tüylü veya tüysüz türlerdeki hastalık semptomları, ancak moleküler temelli epidemiyolojik verileri ve sistemik, örneğin ekolojik yaklaşımları dikkate almalıdır. Zoonotik araştırma konularının geniş bir yelpazesi hakkında bir izlenim vermek için, bu kitabın yazarları çeşitli akademik ve mesleki geçmişlerden, insan ve veteriner hekimliği alanlarından, üniversitelerden ve halk sağlığı kurumlarından ve tüm kıtalardan seçilmiştir. Temel fikirler, bilinen tüm zoonotik hastalık varlıkları hakkında ansiklopedik bir inceleme almak değil, halk sağlığı perspektifi altında zoonozlarla ilgili acil sorunları belirlemek veya tartışmak için bir foruma sahip olmaktır. Buna göre, ana hedef gruplar ilgili bilim toplulukları, tıp ve veteriner hekimler, onların öğrencileri, halk sağlığı ve veteriner halk sağlığı pratisyenlerinin yanı sıra halk sağlığı ve veteriner halksağlığı alanındaki karar vericilerdir.