1180 sonuçtan 457-468 arası gösteriliyor

Deleuze: Bir Birey Nasıl Yaşayabilir

80.00
Deleuze: Bir Birey Nasıl Yaşayabilir  Todd May   Derin bir gerçeklik krizi içindeyiz. Bildiklerimiz, yargılarımız ve kavramlarımız bu krizi aşmamıza yetmediği gibi onun giderek şiddetlenmesine neden oluyor. Peki her şeyi bilgiye dönüştürmek yerine dünyayı tecrübe etmenin farklı yollarını bulamaz mıyız? Yaşamı yargılamaktansa onu geliştirecek yeni imkânların peşine düşemez miyiz? Yaşamı nasıl kavradığımızla nasıl bir yaşam sürdürdüğümüz arasındaki ilişkinin açığa çıkarılması, bu gerçeklik krizini aşmanın yollarından biri olabilir mi?   Todd May’in Deleuze incelemesi, gerçekliğin yeni ifade biçimlerini etik, politik ve ontolojik düzeylerde araştıran çarpıcı hamleler yapıyor. Bu hamlelerin merkezindeyse ontolojimizle gündelik hayatımız arasında kenetlenmiş bir ilişki olduğu savı yer alıyor.   Todd May’e göre varlık tıpkı origami sanatında olduğu gibi dışarıdan bir müdahale olmaksızın kıvrılma ve açılma süreçlerinden geçerek oluş çizgileriyle kurulur. Her çizgi tüketilemez bir güçtür; artık karşımızda özdeşliklerden kurulu bir dünya değil, yaratılması gereken çizgiler tarafından katedilen bir güçler alaşımı vardır. Oluş halindeyiz, tıpkı diğer her şey gibi kıvrılıp açılıyor ve yeniden kıvrılıyoruz. Düşüncelerimiz, değerlerimiz ve dünyamız da bununla yüzleşmek zorunda. Başka bir yaşam ihtimali tam da burada saklı olabilir mi? Todd May, Gilles Deleuze felsefesinin içkinlik, süre ve olumlama sorunlarıyla örülen yaşam düşüncesinin izlerini sürüyor.

Yitik Kızlar

170.00
Edward Fosca bir katil! Mariana bundan emin ama hiçbir şey yapamıyor. Çünkü Cambridge Üniversitesi’nde Yunan Tragedyası profesörü olan Fosca, bütün kampüsün hayran olduğu, yakışıklı, karizmatik ve lekesiz bir adam. Özellikle Genç Kızlar Kulübü denen özel hayran topluluğundaki öğrencileriyle ilginç bir yakınlığı var. Bu kızlardan birinin törensel şekilde katledilmesi üzerine Mariana, psikoterapi uzmanlığını polise yardım için kullanmaya başlıyor. Eski okulu Cambridge’de, kuleler ve taş duvarların sardığı bu cennette, antik geleneklerin uğursuz bir şeyi sakladığının farkında. Lehinde görgü tanığı olmasına rağmen, katilin Edward Fosca olduğundan zerre şüphesi yok. Ama bir profesör neden öğrencisini öldürür? Ve neden Yunan mitolojisinin “genç kızı” Persephone’nin ayinlerinden ve yeraltı dünyasına yolculuğundan söz edip duruyor? Kampüste yeni bir cesedin bulunmasıyla, Mariana’nın suçlunun Fosca olduğunu kanıtlama çabası onu çöküşün kıyısına sürükleyecek bir saplantıya dönüşüyor. Sessiz Hasta ile Goodreads Yılın En İyi Gerilim Romanı ödülünü kazanan Alex Michaelides’den, bugüne dek 40 dile çevrilmiş, soluksuz okuyacağınız bir roman. “Michaelides’in uzun zamandır beklenen romanı… Anlatımı kuvvetli ve karşı konulmaz.” –NEW YORK TIMES

Bir Artı Bir: Küçükler ve Büyükler Birlikte Oynuyor (Çift Dilli)

180.00

İster annen ya da babanla, ister teyzen ya da dedenle oynayabileceğin, çift dilli (Türkçe ve İngilizce) aile boyu etkinlik kitabına hoş geldin!

Oyunun kurallarını anlatıyorum:

1. Birlikte eğlenmek

2. Çok ama çok gülmek

Devasa sayfaları, harika çizimleri ve birbirinden eğlenceli onlarca etkinliğiyle Bir + Bir seni bekliyor.

"Çocuklar için yetişkinlerle temasta olmak ne kadar yararlıysa, yetişkinler için de çocuklarla temasta olmak o kadar yararlıdır.”
Roland D. Laing

Zaman ve Suya Dair Bir Buzula Ağıt

165.00

Yaşadığımız yüzyıl içinde dünyadaki suyun doğası değişecek; buzullar eriyecek, deniz seviyeleri yükselecek ve sularının asitliği son 50 milyon yıldır görülmemiş derecede artacak. Bu dönüşüm gezegenimizdeki bütün yaşamı, tanıdığımız ve sevdiğimiz herkesi derinden etkileyecek. Aklın alabileceğinden daha karmaşık, geçmişteki tüm deneyimlerimizden daha mühim, dilin kendisinden daha ulu bir vaka... Bu büyüklükte bir sorunu hangi sözcüklerle tarif edebilirsiniz ki?

İşte bu engin meselenin net bir resmini çekmek isteyen İzlandalı ünlü yazar ve aktivist Andri Snaer Magnason’un, eriyen Okjökull buzuluna yazdığı ağıt –“Geleceğe Mektup”– dünya çapında haber olmuş, milyonlarca kişi tarafından paylaşılmıştı. Magnason şimdi de bilimsel yaklaşım ile kişisel bakışını birleştiriyor; iklimbilimcilerin gelecek tahminleri arasında yolculuk ederken kadim efsanelerden, atalarının hikâyelerinden ve Dalai Lama’yla yaptığı söyleşilerden geçen güzergâhını incelikle –ve nükteli, ironik bir dille– örüyor. Nihayetinde ortaya hem bir seyahatname hem bir dünya tarihçesi hem de –gelecek kuşaklarımız uğruna– dünyayla uyum içinde yaşamamızın önemine dair sarsıcı bir hatırlatma çıkıyor.

2020 NORDIC COUNCIL EDEBİYAT ÖDÜLÜ FİNALİSTİ

“Andri, gezegendeki yerimize dair derinde yatan duygularımızı, üstlerine şiir ve hayret serperek su yüzüne çıkarıyor. Derinden etkilendim ve ilham buldum.”

—Darren Aronofsky

Mektup: Yazışmanın Hayli İlginç Tarihi (Simon Garfield)

180.00

"Lütfen güvercinlerimi unutmayın.”

MS 3. yüzyılda yatılı okulda okuyan bir gencin babasına gönderdiği mektubun son satırı.

Dünya bir zamanlar mektup iletişimiyle dönüyordu. Akşam yemeğe ne zaman geliyoruz, muhteşem günümüz nasıl geçti, aşkımızdan nasıl havalara uçtuk, nasıl kahrolduk, her şey o mektuplardaydı. MEKTUP, posta yoluyla yaptığımız uzun ve benzersiz yolculuğun hikâyesi.

 Yolculuk boyunca hem Cicero, Jane Austen, Virginia Woolf, Jack Kerouac, Anaïs Nin, Napolyon Bonaparte, David Foster Wallace gibi bilindik simaların hem de MS 3. yüzyılda yaşamış yatılı öğrenci gibi, yazdıklarının bu kitabın parçası olabileceğini hayal bile edemeyecek sıradan insanların kaleminden çıkmış muhteşem mektupların zarfını açıyor. Bir zamanlar çoksatanlar listelerine giren mektup yazımı üstüne rehber kitapların (Lewis Carroll bile bu furyaya katılmıştı) izini sürüyor, Oscar Wilde’ın mektup yollamak için seçtiği tuhaf yöntemi, görünmez mürekkebin kullanım sırlarını, sahipsiz mektupları hayata döndürmek için kurulmuş ”Ölü Mektup Ofisi”nin dramatik öyküsünü paylaşıyor, hangi durumlarda düğün hediyesi olarak balık gönderilebileceğini öğretiyor, öldüğümüzde e-posta kutumuza ne olduğunu sorguluyor. Savaş dönemindeki bir yazışmanın büyüleyici hikâyesini gün yüzüne çıkartarak, basit bir mektubun hayatın gidişatını nasıl değiştirebileceğini gözler önüne seriyor.

Büyük ilgi gören “TAM BENİM TİPİM”in yazarından

“Büyüleyici anekdotlarla dolu... Mektuba karşı bulaşıcı bir heves yaratıyor.” New York Times

Gelecek Nasıl Gelecek – Bilim, Geleceğimiz Hakkında Ne Biliyor?

160.00

Ünlü fizikçi Jim Al-Khalili’nin zaman makinesine hoş geldiniz.

Kendi kendini tamir eden bisikletlere, yoldan elektrik üreten sürücüsüz otomobillere, hava şartlarına göre kendini ayarlayan giysilere hazır mısınız? İlaçlarınızın sizin DNA’nıza özel tasarlandığı bir dünya mı, yoksa yaşanabilir bir uzay mı sizi heyecanlandırır? Yapay zekânın bizden tüm işlerimizi devraldığı bir dünyaya ne dersiniz?

Gelecek Nasıl Gelecek’te, alanında söz sahibi uzmanlar önden gidip keşfe çıkarak insanlığın hayli olası yarınına ışık tutuyor. Kuantum bilgisayarları ve sentetik biyoloji gibi dudak uçuklatan teknolojilerden, iklim değişikliği ve enerji sorunu gibi hassas konulara uzanıyor; sürücüsüz araçların kaza anında kimin hayatını kurtarmaya programlanacağı ya da tedavisi imkansız bir hastalığa yakalanma riskinizi öğrenmek isteyip istememe gibi ikilemleri sorgulatıyor; totaliter “Büyük Birader” yerine trilyonlarca dijital “küçük birader” tarafından izlenmek bizi ürkütmeli mi gibi politik sorulara dair öngörülerde bulunuyorlar. Her şeyin internete bağlandığı bir gelecekte su ısıtıcınızın hack’lenmesiyle evinizin “kontrolünü kaybetmek” gibi tuhaf riskleri anlatıyor, “kıyameti yaşamış” bir dünyada nasıl hayatta kalıp uygarlığı baştan inşa edebileceğimizle ilgili sorulara ufkumuzu genişletecek cevaplar veriyorlar.

Gelecek dendiğinde bilimkurgunun ötesini merak edenler için, devrim yaratacak atılımların şablonları bu zihin açıcı gelecek kılavuzunda.

Kokarca İle Porsuk

130.00
KİMSE KAPI ÇALDIĞINDA karşısında bir kokarca görmekten mutlu olmaz. Ayrıca aklı başında hiç kimse evine bir kokarcanın taşınmasına izin vermez! Ama bizim hikâyemizde işler öyle yürümüyor: Kokarca, Porsuk’un yanına taşınıyor! Mühim Taş İşi’yle meşgul Porsuk’un isteyeceği son şey rahatsız edilmek olsa da artık bunun için çok geç. Kokarca’nın gelişiyle Porsuk’un tüm düzeni altüst oluyor. Roket patatesler havada uçuşuyor, kuyruklar havaya dikiliyor ve korkunç kokular yanlış yerde, yanlış hayvana püskürtülüyor. Hepsi tamam da, ortalıkta bunca tavuğun dolaşma sebebi ne? Kokarca ile Porsuk, Newbery Ödüllü Amy Timberlake’in kaleme aldığı ve bir arada yaşamak zorunda kalan iki zıt karakterin dostluğunu anlattığı serinin ilk kitabı. Caldecott Madalyası sahibi ünlü çizer Jon Klassen’ın çizimleriyle taçlandırdığı bu öyküyü okumaya, bir daha okumaya, tekrar tekrar ve sesli okumaya doyamayacaksınız.  

Pisagor Evimizin Her Şeyi

170.00

Nicolas Cage’in oynadığı film sayısı ile havuzlarda boğulan insan sayısı arasındaki ilinti ne olabilir?

Matematikten yararlanarak hız sınırı cezalarına itiraz edebilir miyiz?

Binlerce yıl önce Mezopotamya halkları rakamları icat etmişti: O zamandan beri matematiği tutabilene aşk olsun! Sevsek de korksak da –ya da “Ben sözelciyim,” diyerek konuyu geçiştirsek de– artık gündelik hayatta kullandığımız pek çok şeyin arkasında matematik var. Peki ama kahve makinenizden telefonunuzdaki uygulamalara, hemen her araç gerecin sizin adınıza her şeyi hesapladığı bu yeni dünyada matematikten anlamınıza gerçekten gerek var mı?

Pisagor Evimizin Her Şeyi’nde Stefan Buijsman, felsefe, psikoloji ve tarihi birleştirerek okuyucuyu matematiğin harikalar diyarına götürüyor. Matematikten habersiz gelişmiş topluluklardan insanların doğuştan gelen becerilerine (Bebekler sayabilir mi?), şansın hesaplanabilirliğinden çağın teknolojilerinin ardındaki sayısal dünyaya kadar uzanan Buijsman, neden yeni bir lisandan önce matematikten anlamayı seçmemiz gerektiğini, aksi takdirde başkalarının matematiğiyle (algoritmalar, kampanyalar, anketler, yalan haberler) aldatılmaya ne kadar açık olduğumuzu ortaya koyuyor.

Pisagor Evimizin Her Şeyi, henüz on sekiz yaşındayken yüksek lisansını, yirmi yaşındayken doktorasını tamamlamış bir dâhiden, sayılar ve matematikle ilgili düşüncelerimizi kökünden değiştiren bir rehber.

“Buijsman’ın, matematiğin esas kıymetinin gerçekliği basitleştirmesinde saklı olduğunu anlatan, büyük bir teorisi var.”

Nevrotik Bir Gezegenden Notlar

160.00
Dünya aklımızı zorluyor.  çılgın ve gergin bir gezegen, telaşlı ve gergin insanlarını yaratıyor; politikadan vücut kitle endeksimize hemen her şey bizi dehşete düşürüyor. Çılgın bir dünyada çıldırmadan nasıl yaşarız? Çevremiz kesintisiz anksiyete kaynağına dönüşmüşken nasıl mutlu hissedebiliriz? Matt Haig, haberlerden sosyal medyaya, iş ortamından bağımlılıklara çevremizi kuşatmış dış etkenlerin “nasıl hissettiğimiz” üstündeki etkisini anlamaya, dijital çağın törelerini sorgulamaya, biraz daha serinkanlı olmaya çağırıyor bizleri. Nevrotik Bir Gezegenden Notlar, anksiyete ve panik atakla uzun yıllar mücadele etmiş bir  21. yüzyıl insanından, böyle bir yüzyılda kendimizi mutlu, bütün ve insan hissedebilmek üzerine kişisel ve yaşam dolu bir bakış. Duygularımızın, sahip olduklarımız kadar mühim olduğunu gösteren, dünyadaki o pek kıymetli vaktimizi nasıl harcadığımızı değiştirebilecek bir kitap.
Bilgiler ve Uyarılar:
  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.