Natura Seti
Balıklar Neden Var Olmadı? Ünlü yazar ve bilim muhabiri Lulu Miller’ın kaleme aldığı Balıklar Neden Var Olmadı?, sadece balıklarla ilgili değil. Bilime duyulan bağlılıktan insanın zalimliği karşısında duyulan şaşkınlığa kadar pek çok şey anlatan bu kitap, en sonunda da kendi adını açıklamaya girişiyor ve doğanın, kendisine hükmedebileceğini sanan bir biliminsanından intikamını nasıl aldığını gözler önüne seriyor. David Starr Jordan, kendisini doğaya keşfetmeye adamış bir taksonomistti. Yıllar içinde, insanlığın bildiği tüm balık türlerinin beşte birini keşfetmesiyle anılır olacaktı. Ama o evrenin sırlarını açığa çıkardıkça, evren de onu engellemeye daha kararlı hale geliyordu. Düşen yıldırımlar, çıkan yangınlar ve en sonunda da 1906’daki San Francisco depremiyle birlikte, o zamana kadar topladığı tüm numuneler telef oldu. Hayatını adadığı emekleri göz açıp kapayıncaya kadar yok olmuştu. Yerinde başkası olsa yıkılır, hayata küserdi. Ama Jordan, keşfettiği ilk balığı yeniden buldu ve büyük bir kararlılıkla koleksiyonunu sil baştan oluşturmaya başladı. Üstelik bu kez, koleksiyonunu dünyanın kaosundan koruyacağına inandığı zekice bir yöntem kullandı. Ünlü yazar ve bilim muhabiri Lulu Miller’ın kaleme aldığı Balıklar Neden Var Olmadı?, sadece balıklarla ilgili değil. Bilime duyulan bağlılıktan insanın zalimliği karşısında duyulan şaşkınlığa kadar pek çok şey anlatan bu kitap, en sonunda da kendi adını açıklamaya girişiyor ve doğanın, kendisine hükmedebileceğini sanan bir biliminsanından intikamını nasıl aldığını gözler önüne seriyor. “Bu kitap bilim, tasvir ve anıların sihirli bir karışımı; okuması tam bir zevk.” —Susan Orlean “Tarih ve biyolojinin kesişimi: merak, başarısızlık ve katıksız insan inadı. Okuması görkemli, şaşırtıcı, karanlık bir keyif.” —Carmen Maria Machado Kasırga Kertenkelesi ve Plastik Kalamar Bu kitap, umut, dayanıklılık ve riskin hikâyesi; aynı zamanda hayatın karmaşasıyla iç içe haldeki iklim değişikliğinin ne kadar öngörülemez olabileceğinin de bir hatırlatıcısı. İklim değişikliği evrimi nasıl yönlendiriyor? Kasırga Kertenkelesi ve Plastik Kalamar’da Hanson, bitkilerin ve hayvanların iklime nasıl tepki verdiklerinin, değişen koşullar karşısında nasıl uyum sağladıklarının, evrim geçirdiklerinin ve bazen de nasıl yok olup gittiklerinin büyüleyici hikâyesini anlatıyor. Anole kertenkelelerinin yaşadıkları bölgede sık sık gerçekleşen kasırgalara dayanabilmek için daha geniş ayak tabanları geliştirmeleri; ısınan sular yüzünden Humboldt kalamarlarında görülen büyük değişimlerin balıkçıları onları başka bir tür sanacakları kadar yanıltması ya da daha serin yuvalar bulabilmek için kahverengi pelikanların kuzeye, uzun dikenli denizkestanelerinin ise güneye göç etmeleri gibi çarpıcı örneklerle iklim değişikliğinin etkilerini gözler önüne seriyor. Bu kitap, umut, dayanıklılık ve riskin hikâyesi; aynı zamanda hayatın karmaşasıyla iç içe haldeki iklim değişikliğinin ne kadar öngörülemez olabileceğinin de bir hatırlatıcısı. “Kendi deneyimlerini de kattığı ileri görüşlü yaklaşımıyla Hanson, okurların iklim değişikliği konusundaki merakını artırmayı amaçlıyor ve uygun şekilde bilgilendirildiklerinde bu konuda harekete geçmeye mecbur hissedeceklerini umuyor.” —Science “Dünya’nın bitki ve hayvan krallıklarına yapılan harikulade ve sürükleyici bir tur.” —Times “Hanson hem bir biliminsanının doğal merakına hem de mizah anlayışına sahip, cana yakın bir rehber ve hikâye anlatıcısı.” —Jonathan Balcombe, Balıkların Bildikleri’nin yazarı
Resimli Başyapıtlar Seti (8 Kitap)
Resimli Başyapıtlar Dizisi - 8 Kitaplık Set 1. Resimli Başyapıtlar: Satranç Stefan Zweig Stefan Zweig’ın intihar etmeden kısa süre önce kaleme aldığı Satranç zulüm, saplantı, aklın gücü ve bu gücün yaratacağı kötülükleri ele alan ve yayımlandığından beri bütün dünyada büyük yankı uyandırmış bir klasik. Satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi iki kutbun –iyiyle kötünün, kibarla kabanın, insanla makinenin, akılla deliliğin, cehaletle bilginin, açgözlülükle tamahkarlığın– arasında, kendi içimizde bitmeyen bir satranç maçına devam eden bizim hikâyemiz... New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide yolcular arasında Dünya Satranç Şampiyonu Mirko Czentovic de bulunmaktadır. Kaba, vurdumduymaz, cahil, açgözlü bir insan olsa da Czentovic tam bir satranç dehasıdır. Gemidekiler kendisiyle maç yapmak isterler. Genç satranç oyuncusu bu isteklerini geri çevirmez ve üst üste galip gelir, ta ki bir maç sırasında ağırbaşlı, çekingen bir yabancı ortaya çıkıp oyuna müdahale edinceye kadar. Bu yabancı uzun zamandır satranç tahtasına elini sürmediğini söylese de verdiği taktikler sayesinde maç berabere biter. Akif Kaynar’ın karakterlerin iç dünyasını yansıtan, öykünün önemli noktalarını canlandıran resimleri de Zweig’ın bu ölümsüz klasiğini bambaşka bir boyuta taşıyor. 2. Resimli Başyapıtlar: Körler Ülkesi H.G. Wells And Dağları’nın vahşi çorak topraklarında insanların dünyasından elini eteğini çekmiş bir vadi uzanır. Ancak korkunç boğazlar ve buz kaplı bir geçit aşıldıktan sonra ulaşılabilen Körler Ülkesi’dir burası. Vadiyi on yedi gün boyunca karanlığa gömecek bir yanardağ patlamasının ardından, vakti zamanında İspanyol zulmünden kaçarak vadiye sığınmış ve körlük belasıyla cebelleşen insanların dünyayla bağlantısı kopmuştur. Körlüğe derman bulmak için köyden ayrılmış ve koca dünyada mahsur kalmış bir adamın anlattıklarıyla bir efsane olarak varlığını sürdürür Körler Ülkesi. Ta ki Nunez adında genç bir dağcı elim bir kazayla vadide hapsoluncaya kadar... H. G. Wells’in bu meşhur öyküsüne İspanyol çizer Elena Ferrándiz’in muhteşem resimleri eşlik ediyor. “… ‘AnnVeronica’, ‘Zaman Makinesi’, ‘Körler Ülkesi’… bunlar Wells’in çağdaşlarının üretebileceğinden çok daha iyi hikâyeler.” Vladimir Nabokov “Wells’i yüzyılın başında keşfettiğime çok üzgünüm. Keşke o baş döndüren, kimi zaman da dehşetli mutluluğu hissetmek için onu bugün keşfedebilseydim." Jorge Luis Borges 3. Resimli Başyapıtlar: Faust Johann Wolfgang Goethe Mantığı elden bırakmadan tanrısal bilginin ve deneyimin peşindeki bir adamın çok, çok eski hikayesini anlatır Faust. Bu arayış sırasında ortaya çıkan trajik sonuçların tasvirleri hem Goethe’nin büyük dehasının kanıtı, hem de edebiyattaki en önemli başarılardan biridir. Johann Wolfgang Goethe’nin, dünya edebiyatının en büyük başyapıtlarından biri kabul edilen ve otuz yılda kaleme aldığı muazzam eseri Faust’a şimdi Harry Clarke’ın 1925 yılında yaptığı muhteşem resimler eşlik ediyor. Goethe hayatının sonlarına doğru Faust’un, fikirleri ve bu fikirleri temsil eden karakterlerle olayları konu eden ikinci bölümünü yazsa da, insanların ruhunu ve aklını asıl ele geçiren şiirsel yoğunluğuyla ilk bölümdür. Romantik bir hayal gücünün eseri bu bölüm yaşayan karakterlerin duyguları, düşünceleri ve arzularıyla dopdoluydu ve pek çok başka sanat eserine de öncülük etti. “Ruhun içine sarıldığı, Kendini beğenmişliği kahrolsun. Duyularımızı bırakmayan görünüşün, Körleştiriciliği kahrolsun! Kahrolsun düşlerin ikiyüzlülüğü, Ünümüz ve adımızın sözde kalıcılığı! Kahrolsun yaltaklanan mal ve mülk, Kadın, çocuk, hizmetçi ve kul! Kahrolsun, hazineler vaat ederek, Akıl almaz şeyler yaptıran, Ya da tembel bir zevk için, Yastığımızı hazırlayan Para Tanrısı! Üzümlerin uyuşturan sıvısı kahrolsun! En yüksek aşk, umut, inanç, Her şeyden önce sabır kahrolsun!” 4. Palto Nikolay Gogol Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkâr hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.” “Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy. Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılan ise otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri. “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.”-Dostoyevski “Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.”-Vladimir Nabokov 5. Resimli Başyapıtlar: Kara Kedi Edgar Allan Poe “Yazmak üzere olduğum bu çılgın, ama bir o kadar da basit hikayeye inanmanızı beklemiyorum. Kendi aklım bile, olanları apaçık gördüğü halde, onları inkar ederken, sizden bunu beklemem delilik olur. Ama deli olmadığımı biliyorum, hayal görmediğimden de eminim. Yarın öleceğim için bugün içimi dökmem gerek.” Edgar Allan Poe’nun gizemli ve karanlık dünyasına hoş geldiniz! Dehşeti, korkuyu, düş ile gerçeklik arasındaki muğlaklığı, insanın karanlık yüzünü ve çaresizliği anlatan Poe’nun tekinsiz öykülerine, bu kez Luis Scafati’nin eşsiz çizimleri eşlik ediyor. Büyük bir özenle kullandığı siyahın hakim olduğu çizimleriyle karanlık ve hassas bir dünyanın kapılarını aralayan Scafati ile duyduğu dehşetli ürperişi okuyucusuna iletmekte benzersiz bir dile sahip Edgar Allan Poe’nun öyküleri bir araya gelerek benzersiz bir atmosfer yaratıyor. “Edgar Allan Poe’nun öykülerini çok sevdiğim için gerilim filmleri yapmaya başladım.”-Alfred Hitchcock “Edgar Allan Poe, ona hayat veren nefesi üflemeden önce dedektiflik hikâyeleri neredeydi?”-Arthur Conan Doyle 6. Resimli Başyapıtlar: Dönüşüm Franz Kafka “Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz düşlerden uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Kabuklu sert sırtının üzerinde yatıyor, başını birazcık yükselttiğinde, kayıp düşmek üzere olan yorganın tepesinde zar zor tutunduğu kahverengi, bombeli ve yay şeklinde şeritlerle bezeli karnını görüyordu. Gövdesine göre acınacak incelikteki pek çok bacağı gözlerinin önünde çaresizlikle titreşiyordu.” Kafka işte bu sarsıcı, tuhaf cümlelerle başlıyor yirminci yüzyılın en etkileyici eserleri arasında yer alan Dönüşüm’e. Keskinliği ve yalınlığıyla Kafka’nın edebi yoğunluğunu en iyi anlatan bu başyapıt, Arjantinli çizer Luis Scafati’nin hayal gücüyle birleşince, ortaya seyre doyulmaz bir edebi ziyafet çıkıyor. “Kafka’nın sanatı okuyucuyu onu yeniden okumaya zorluyor. Eserlerinin sonları –ya da olmayan sonları– açık açık ifade edilmeyen, ama hikayenin başka bir bakış açısıyla yeniden okunmasını gerektiren açıklamalar sunuyor.”-Albert Camus “[Kafka] ziyadesiyle bürokratikleşmiş bir toplumun şiirsellikten yoksun kumaşını romanın o muazzam şiirine; bir adamın gayet sıradan öyküsünü... bir mite, destana, daha önce görülmemiş bir güzelliğe dönüştürüyor.”-Milan Kundera 7. Resimli Başyapıtlar: Aurélia Gérard de Nerval “Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir.” Nerval rüyaları bildiğimiz dünyayla gerçeküstü dünya arasındaki iletişimi sağlayan bir vasıta olarak görür. Yazıları onun mantık ve tutarlılıkla kuvvetli bağını sarsan hayaller ve fantezilerle doludur. Bunun en önemli örneklerinden biri olan ve en önemli eseri kabul edilen Aurélia’da düşle gerçeklik, delilikle yaratıcılık arasındaki belirsiz, gizemli çizgiyi, kendi ruhsal deneyim ve arayışlarından yola çıkarak inceliyor. Fransız romantizminin önemli yazar ve şairlerinden, sembolizm ve gerçeküstücülük akımını olduğu kadar T. S. Eliot, Ahmet Hamdi Tanpınar, Charles Baudelaire ve Marcel Proust gibi pek çok yazarı etkilemiş Nerval eşsiz ve zarif edebi üslubuyla saflık, kaybedilmiş gençlik, kendini gerçekleştirme ve güzellik ideallerini yansıtan imgeleri Aurélia’da buluşturuyor. 8. Resimli Başyapıtlar: Beyaz Geceler Fyodor Mihayloviç Dostoyevski “Hayalperest eski hayallerinin arasında, külleri karıştırır gibi, soğumuş yüreğini yeniden ısıtacak, onu yeniden hayata döndürecek bir kıvılcım arar boş yere. Bulacağı kıvılcımla sönen o güzel hayallerinin ateşini yeniden yakacak, kanını kaynatan, mutluluk gözyaşları döktüren müthiş düşlerine tekrar kavuşacaktır.” Sekiz yıldır yaşadığı St. Petersburg’da kimseyle yakınlaşamamış ama şehri evleriyle, yüzleriyle ezbere bilen yalnız, kederli, hayalperest bir genç adamın dört beyaz gecesinin öyküsü bu. Hayalperestimiz sıradan gece yürüyüşlerinden birinde Nastenka'yla karşılaşır. Hayatın yabancısı bu ikili kısa sürede hikâyelerini, dertlerini, hayallerini paylaşacak kadar yakınlaşır; birlikteyken kederleri, huzursuzlukları uğramaz yanlarına; geceleri ve ruhları aydınlanır. İnsanın tek başınalığı, kalbini birine korkusuzca açabilmesinin imkânıyla bir aradadır Beyaz Geceler’de. Bu imkân bir an kadar bile olsa, “Böyle bir an ömrü boyunca yetmez mi insana?” Dünya edebiyatının en güçlü yazarlarından Dostoyevski’nin külliyatında kendine has, ayrı bir yeri olan Beyaz Geceler’in zarif ve yalın üslubuna bu kez Nicolai Troshinsky’nin büyüleyici çizimleri eşlik ediyor.
Cep Boy Klasikler Seti (8 Kitap)
8 Kitaplık Cep Boy Klasikler Dizisi
- Dönüşüm // Franz Kafka
- Palto // Nikolay Gogol
- Peter Schlemihl'in Olağanüstü Öyküsü // Adelbert von Chamisso
- Satranç // Stefan Zweig
- Köpeklerin Sohbeti // Miguel de Cervantes
- Kâtip Bartleby: Bir Wall Street Hikâyesi // Herman Melville
- Aurélia // Gérard de Nerval
- Beyaz Geceler // Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Sosyal Medya Seti: Filtresiz & Influencer (2 Kitap)
Kişisel Disiplin Seti: Olağanüst Yaşamlar, Zahmetsiz, Özcülük, Bilgenin Güncesi (4 Kitap)
Bu seti edinerek elde edeceğiniz kitaplar şunlardır:
- Olağanüstü Yaşamlar için Olağandışı Kurallar: Mutluluğu Farkındalığı ve Etkinliği Geliştirmek İçin - The Code of the Extraordinary Mind, Vishen Lahkiani
- Zahmetsiz: Önemli İşleri Yapmayı Kolaylaştırın - Effortless: Make It Easy to Do What Matters, Greg McKeown
- Özcülük: Daha Azın Disiplinli Arayışı - Essentialism: The Disciplined Pursuit of Less, Greg McKeown
- Bilgenin Güncesi: Naval Ravikant - The Almanack of Naval Ravikant, Eric Jorgenson
Pazarlama Seti (5 Kitap)
Bu seti edinerek elde edeceğiniz kitaplar şunlardır:
- Kör Bakış - Blindsight, Matt Johnson
- Kancayı Atmak - Hook Point: How to Stand Out in a 3-Second World, Brendan Kane
- 1 Sayfalık Pazarlama Planı - The 1 Page Marketing Plan: Get New Customers, Make More Money, And Stand Out From The Crowd, Allan Dib
- Kancaya Takılınca: Alışkanlık Yaratan Ürünler Nasıl Geliştirilir? - Hooked, Nir Eyal
- Influencer: Sosyal Medya Çağında Marka Yaratmak - Influencer, Brittany Hennessy
Yatırım Klasikleri Seti: Warren Buffet Tarzı & Sağduyulu Yatırım (2 Kitap)
Bulut Yayınları Felsefe Seti (4 Kitap)
Felsefe Bir Sevinçtir Felsefe nedir? Bir beyin fırtınası mıdır felsefe, düşünsel anlamda kök sökmek midir, yoksa bir çile çekme yolu mu? Bu sorulara, “Hayır” yanıtını veriyor Afşar Timuçin ve ekliyor: “Felsefe bir sevinçtir! Anakapısını aralayıp da içeri girdiğinizde, bunu siz de onaylayacaksınız. Felsefe bir tutkudur, ona bağlanılır. Felsefe dostunuz olur, ona güvenebileceğiniz… Sıkıştığınızda, ondan sorup öğreneceğiniz konular olduğunu göreceksiniz. Hem de kimsenin size kolay kolay öğretemeyeceği nice konular… “Pekiyi, sevincin kaynağı nedir burada?” Bu soruya da Timuçin, “Bilinçle yapılan felsefe bir sevinçtir!” yanıtını veriyor. “Bilinçsizce yapılan felsefe sıkıntılar getirebilir; ama bilinçli yapılan sevinçtir!” Felsefenin Önceliği Bilgi Sorunu Bu kitap dört ayrı yazıdan oluşuyor. Birbirinden bağımsız olan bu yazılar arasında ortak bir yan var. Bu ortak yan felsefenin dört temel alanının sorunlarını bilgi açısından tartışıyor olmakla ilgilidir. Bilgi sorunları felsefede önceliklidir. Bugünün darmadağın olmuş felsefe dünyasında bunun böyle olmadığını görüyoruz. Felsefe dediğimiz bilgi alanı felsefeyle çokça ilgisi olmayan felsefe uzmanlarının eline geçeli beri bilgi sorunları unutulmuş görünüyor. Bu kitabın birinci yazısında felsefenin temel konusu olan bilgikuramının ne olup ne olmadığı ve felsefe tarihi boyunca nasıl bir gelişim gösterdiği tartışılıyor. İkinci yazı özgül bir konu çerçevesinde toplumda bilgi sorunlarını irdelerken tarihsel olayların tanıklığına da başvuruyor. Üçüncü yazı estetiği ele alıyor. Estetiğin uzunca bir zamandır felsefenin yöntemleriyle düşünmeyi bırakıp kendi yöntemlerini bulmuş ve belli bir bilimsellik değeri kazanmış olması estetikçinin sorunlara aynı zamanda felsefenin gözleriyle bakmasını engellemez. Estetik uzun zaman felsefenin bağrında yaşadı ve günü gelince ondan ayrılıp kendi alanını oluşturdu. Dördüncü yazımız ise ahlakla ilgilidir. Ahlak felsefeyle bağlarını koparmış değildir, koparacak gibi de görünmüyor. Onu felsefenin bir dalı olarak belirlerken felsefeyi başlıbaşına bir ahlak diye değerlendirmek yanlış olmaz. Bilim ve Felsefe Açısından Ruhsallık Bilgileri Afşar Timuçin ile birlikte ruhbilim alanında değerli araştırmalar yapan Cemal Dindar ve Yavuz Erten'in editörlüğünde Ruhbilim ile Felsefe arasındaki ilişki irdeleniyor. Ruhbilim alanında epeydir bir çatışkı yaşanıyor. Bu alanın kavramları neredeyse kahve sohbetlerine girmiş ve konuşma dilinin bir parçası olmuş durumda: Duygusal açmazlar yaşayan insanlar artık nevrotik", kılı kırk yaranlar agsesif", kederli insanlar depresif", sık gündeme gelen değerler karmaşası dolayısıyla toplumumuz şizofren", şakanın dozu artmış sohbetlerde kahkahayı basanlar manik"... tiryakilik terk edileli çok oldu, sigaranın, alkolün ve bilimum başkaca şeylerin artık "bağımlılığı" var vs... Kavramlar, konuşma diline ve ortakduyuya bu denli girmişken, ruhbilimin ve asıl, toplumun bu alandaki bilgiyle karşılaşmasının ana kanalı olan psikiyatrinin tutumu garip çelişkiler içeriyor. Son 20-30 yıl içinde bu alanda yeğin bir indirgemecilik yaşanıyor; ruhsallık ile ilgili zorlanmaların, rahatsızlıkların, hastalıkların biyolojik yanı üzerinde daha fazla duruluyor ve bu biyolojik belirleyiciliğin gücüyle, psikiyatristler, kimde, nerede bir ruhsal rahatsızlık keşfetseler akıllarına hemen bir ilaç adı geliyor, ruhbilimciler ise sıklıkla terapi uygulamalarında zorlanma yaşadıklarında ilaçları" devreye sokuyorlar." Felsefe Sözlüğü Düşünen insanların dünyasında felsefe sözlüğü vazgeçilmez bir alettir. Gönül ister ki her ülkede ya da her dilde sekiz on felsefe sözlüğü yazılmış olsun. Felsefe sözlükleri giderek gelişen ve özelleşen ulusal dillerin düşünce anahtarlarıdır, onlarda bir dilin temel kavramlarını tanımlarıyla, açıklamalarıyla, örnekleriyle buluruz. Varlığını düşünceye adamış aydınlar için bir felsefe sözlüğü yaşamsal bir önem taşır. Felsefe sözlüğü felsefe okumalarımızın dayanağıdır. Hızla değişen ya da başkalaşan, yeni görüşlerle yeni bakış açılarıyla zenginleşen bir dünyada sözlüklerin ve ansiklopedilerin yazıldıkları gibi bırakılmamaları, zaman zaman ya da belli zamanlarda yeniden ele alınmaları ve dönüştürülmeleri gerekir. Felsefe konusunda özel bir duyarlığı olan yayınevimiz büyük bir emeğin ürünü olan Felsefe Sözlüğü’müzün yeni baskısını okurlarına ulaştırmanın sevincini yaşıyor. Bunun aynı zamanda tarihimize düşülmüş küçük bir not olduğuna da inanıyoruz.