Ekoeleştiri
Ekoeleştiri – Ekoloji ve Çevre Üzerine Kültürel Tartışmalar
Greg Garrard
Ekoeleştiri, edebiyat çalışmaları ve çevre söylemiyle tarih, felsefe, psikoloji, sanat tarihi, siyaset bilimi gibi ilgili alanların etkileşim noktalarının izini sürüyor. Kirlilik, Pastoral, Yaban Hayat, Kıyamet, Mesken, Hayvanlar ve Dünya başlıkları altında ekoeleştirel kavramları inceleyerek bu kavramlar etrafında şekillenen “kırsal”, “toprak”, “ozon deliği” gibi farklı dönemlerde farklı toplumsal çıkarlara hizmet ettiği düşünülen mecazların nasıl üretildikleri ve nasıl dönüşüm geçirdiklerini araştırıyor.
İnsanlarla çevre arasındaki ilişkiyi kültürel üretimin tüm alanlarında, Wordsworth ve D. H. Lawrence’dan Thoreau’nun Walden’ına, Heidegger ve Derrida’dan Werner Herzog’un Ayı Adam’ına kadar, nasıl hayal ettiğimizi ve betimlediğimizi inceleyen Garrard, insan/doğa ikililiğinin toplumsal çıkarımlarından ekofeminizme, küresel ısınmadan, insanın doğaya uyguladığı şiddete işaret eden Kızılderililere kadar uzanan etkileyici bir çalışma sunuyor.
“Muhriplerin şiddetine ve açgözlülüğüne karşı yerli kabile halklarının galip geleceğine dair hiçbir umut olmadığını mı düşünüyorsunuz? Dünyanın öfkesini ve asla durmayacak titremesini unutuyorsunuz. Dünya bir gecede tüm ulusların zenginliğine tekrar el koyacak.”
Duygular Sözlüğü: “Acıma”dan “Zevklenme”ye
Duygular Sözlüğü: “Acıma”dan “Zevklenme”ye
Tiffany Watt Smith
Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı kültürlerinde yaşanan sayısız duygu içerisinden seçilmiş 154 duygudan oluşan Duygular Sözlüğü, Antik Yunan mahkemelerinde ağlayan jürilerden cesur, sakallı Rönesans kadınlarına, 18. yüzyıl doktorlarının kalbi titreten duygularından Darwin’in Londra Hayvanat Bahçesi’nde kendi üzerinde yaptığı deneylere, I. Dünya Savaşı sonrası bunalıma giren askerlerden günümüzün sinirbilim ve beyin görüntüleme kültürüne duyguların nasıl algılandığı ve yaşandığı hakkında. Üzülen, somurtan, ürken, sevinen bedenlerimizin nasıl farklı şekillerde bu dünyada var olduğu; ahlaki ve siyasi hiyerarşileriyle, cinsiyet, cinsellik, ırk ve sınıf hakkındaki varsayımlarıyla, felsefi görüşleri ve bilimsel kuramlarıyla dünyanın bizim içimize nasıl yerleştiği hakkında.
“Duygularla dil arasındaki bağlantıyı görmek büyüleyici. Duyguların belirsizliğini kelimelerin kesinliğiyle giderme dürtüsü. Tiffany Watt Smith duygularımızı tanımlamak için birkaç sözcükten daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu ileri sürüyor. Bu eğlenceli ve eğitici kitabın verdiği okuma zevkini anlatan bir sözcük de kitaba girebilir.”
— The Guardian
İçimizdeki Sesler
Küçük çocukların sözcüklerle düşünmediği doğru mu? Kimi psikiyatri hastalarının sesleri, ağızlarını açtıklarında gerçekten mi kayboluyor? Neden duyulan seslerin bir kısmı tuhaf şeylerden bahsediyor?
Durham University’de Psikoloji Profesörü olan Charles Fernyhough, ABD’de basıldığı yıl Forbes tarafından yılın nörobilim kitabı seçilen “İçimizdeki Sesler” kitabında kafamızda susmak bilmeyen seslerin nedenlerini inceliyor.
Bu kitapta kafanızdaki kısa ömürlü seslerin nedenlerini, nasıl hissettirdiğini ve yönetilebileceğini, kişinin kendi doğası hakkında neleri ortaya çıkardığını anlamaya çalışarak, sesler duyan farklı kişilerin öykülerini bulacaksınız. Seslerle yaşayan küçük çocuklardan yaşlılara, sporculardan yazarlara, meditasyon hocalarından sanatçılara kadar her kesimden insanın deneyimleri içinizdeki sesi anlamanızı sağlayacak.
Yumuşaklığın Gücü
“Yumuşaklık bir muamma… Karşılamak ile vermekten müteşekkil bir ikili harekete eklenmiş, ölümle doğumun imzaladığı geçişlerin eşiğinde beliriyor. Kendi yoğunluk derecelerini taşıdığı, sembolik bir kuvvet olduğu ve şeyler ile varlıklar üzerinde dönüştürücü bir kabiliyeti bulunduğu için de bir güç. […] Bana içini dökenleri dinlerken, her kişisel deneyimde yumuşaklığı duydum. Onun direniş kuvvetini ve ele gelmez sihrini ‘aktarım' dediğimiz gizemde hissettim. Dünyayla ilişkisine bakınca gördüm ki yumuşaklık ilk olarak yaşamı taşıyan, kurtaran ve geliştiren bir zekâ...”
“Bir felsefe kitabının konu ettiği meselenin tavrını takındığı çok nadiren görülür: Maddeyi ele alırken töze, yüzeyi ele alırken geometriye dönüşmesi, hatta zamana seslenirken sabırsızlanması gibi. Yumuşaklığın Gücü yumuşak bir kitap olmak gibi inanılmaz bir hünere sahip. Yumuşaklık ‘hakkında’ yumuşaklığın kendisi ‘tarafından’ yazılmış bir kitap. […] Yumuşaklığın Gücü bizi eğiten, yatıştıran, rahatsız eden, ama hepsinden önce bize bir şekilde daima, her an dokunan önemli bir metindir. Bu sayede okur, kırılganlığa adanmış bu kitaptan -şüpheye yer bırakmayacak şekilde- güçlenerek çıkar.”
Catherine MALABOU
İlişkilerde Onur Mücadelesi
Resmi ve özel ilişkilerde çözüm uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Donna Hicks bize, onur kavramının günlük yaşamlarımızdaki fark etmediğimiz gücünü anlatıyor. Toplantı odalarından aile ve ikili ilişkilere, okuldan topluma kadar onur kavramını esas alan yeni bir iletişim modeliyle yaşam kalitemizi arttırmak, ilişkilerimizi düzenlemek mümkün. Onur mücadelesinin on kuralıyla hayatlarımıza çığır açıcı bir giriş yapan Hicks, yaşamımızı ve ilişkilerimizi yeniden diriltmenin reçetesiyle karşımızda.
“Bu etkileyici kitapta, insanlığın tümünün doğal olarak sahip olduğu ve kimsenin elinden alınamaz bir hak olan onur kavramını anlaşılır bir biçimde öne çıkarmış olmasından ötürü Donna Hicks’i tebrik ediyorum.”
Fahri Başpiskopos Desmond Tutu’nun Önsözünden
Süt Almaya Çıktım Ama Eve Bir Bisikletle Döndüm
Bir türlü karar veremiyorum öğlen ne yesem? Pizza mı salata mı? Bu işte devam mı etmeliyim yoksa değiştirmeli miyim? Nereye gitsek acaba? Karadeniz yaylalarına mı yoksa Antalya kıyılarına mı? Şimdi mi çocuk yapsak yoksa biraz daha beklesek mi? Çocuğumuzu özel okula mı göndersek yoksa devlet okuluna mı?
Her gün çok sayıda karar veriyoruz. Bazılarının farkındayız, bazlarının değiliz. Bazılarının yaşantımızda etkisi yok denecek kadar az, bazıları ise tüm hayatımızı etkiliyor. Bazen aldığımız bir kararı beş dakika sonra değiştiriyoruz. Bazen de öyle radikal ve kalıcı kararlar alıyoruz ki buna kendimiz bile şaşırıyoruz. Çünkü o radikal kararlar biz farkında bile olmadan yaşantımızın akışını değiştirebiliyor.
Karar aslında nedir? Nasıl ortaya çıkar? Karar alırken etkili olan faktörler nelerdir? Bazı kararları bugün alırken neden bazılarını yarına erteliyoruz? Ani fikir değişikliklerinin nedeni nedir?
İşte tüm bu soruların cevabı ve daha fazlası bu kitapta!
Süt Almaya Çıktım ama Eve Bir Bisikletle Döndüm, mantıklı olduğunu düşündüğümüz bir kararın aslında kötü sonuçlar doğurabilecek bir karar olduğunu, hatalı olduğunu düşündüğümüz bir kararın ise hayatımızın en mantıklı kararı olabileceğini örneklerle anlatıyor.
Aldığımız kararların nedenleri ve sonuçları her zaman net olmayabilir. Sakin kafayla ya da tutarlı argümanlara dayalı kararlar da her zaman günü kazanacağımızın garantisi değildir. Aldığımız kararlarda bir de “el âlem” faktörü vardır kuşkusuz. Kararlarımız duymayan kulaklara, cehalete, kötü niyete ya da anlayışsızlığa kurban olabilir. Ama yine de yeniden kararlar almaya, yeniden denemeye değer çünkü her zaman başarıya götüren farklı alternatifler mutlaka olacaktır.
Beynini S**me
BEYNİN SANA KARŞI DEĞİL SENİN İÇİN ÇALIŞSIN
Beynimiz genellikle bizim için en iyisi neyse onu yapıyor ama zaman zaman da gerçek bir dallamaya dönüşebiliyor. Bazen alışveriş yaparken kararsız kalırsın ya da ihtiyacın olmayan ne varsa sepete atarsın, ilk buluşmada hoşlandığın kişiyle saçma bir sebep yüzünden kavga edersin, en kötüsü ise çeşitli bağımlılıkların olur; işte bunların hepsi beynimizin bize oynadığı oyunlardır. Öyle anlarda kendini kapatıp seni tuzağa düşürmeye çalışır ki neye uğradığının farkına varamazsın. Beynine, tüm bunların seni mahveden şeyler olduğunu söylesen de o, bildiğini okumaya devam eder.
Tam da bu noktada BEYNİNİ S**ME karşına çıkıyor. Dr. Faith G. Harper, tüm bunların bilimini, kafatasının içinde neler olup bittiğini, beynini asılsız acil durumlara karşı doğru tepki verme konusunda nasıl eğitmen gerektiğini biraz mizah, biraz sabır ve bol bol küfürle anlatıyor. Eski travmalarınla başa çıkmaya çalışıyorsan ya da sadece her zaman karşılaştığın durumları daha ölçülü ve sakin karşılamak istiyorsan, bu kitap bulmacanın parçalarını bir araya getirmene ve beyninle beraber hayatını geri kazanmana yardımcı olacak.