145 sonuçtan 109-144 arası gösteriliyor

Hayvan Çiftliği: Grafik Roman

180.00
Tüm hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir. Beylik Çiftliği’nin ezilen hayvanları, efendileri Mr. Jones’u devirip çiftliğin yönetimini ele geçirdiklerinde, bunu özgür ve eşitlikçi bir hayata atılan ilk adım olarak görürler. Fakat aralarından bir grup seçkin, Napolyon ve Kartopu isimli iki domuzun öncülüğünde yavaş yavaş kontrolü ele alır. Kendilerini bir zorbalıktan kurtulup başka bir zorbalık altında ezilirken bulan hayvanlar, çok geçmeden düşündükleri kadar eşit olmadıklarını anlarlar. Orwell’in, güç zehirlenmesi ve yozlaşma sonucunda hüsrana uğramış idealizme dair sarsıcı taşlaması Hayvan Çiftliği, Brezilyalı ünlü çizer Odyr’in çarpıcı uyarlamasıyla kendine yepyeni bir ifade alanı buluyor. “Orwell’in güncelliğini hiç yitirmeyen alegorisine göz alıcı bir saygı duruşu. Zincirlerinden kurtularak başlattıkları devrimin sonuçlarını göğüsleyen hayvanları fırça darbeleriyle görünür kılan Odyr’in tasvirleri çok güçlü.” New York Times

Hayalperestler

160.00
"Bu kitapta yer alan her şey gerçek; aynen olduğu gibi yazıldı. Onu yazmak ölü toprağını üzerimden çekip aldı; umarım bir ölçüde okurun da içini nedensiz bir neşeyle doldurmayı başarır. " Patti Smith Çocukken ne mutluyuzdur. Işık, mantığın sesiyle nasıl da körelir. Bu hayatta taşı düşmüş yüzükler gibi dolanıyoruz. Çoluk Çocuk ile gönülleri fetheden Patti Smith, bu küçük, adeta ışık saçan anı kitabında çocukluk yıllarına dönüyor ve yaşamının ilk kutsal deneyimlerini yeniden ziyaret ediyor. Anıları o denli canlı, o denli renkli, o denli parlak ki, çoğu kez gerçeküstünün eşiğinde dolanıyor. Hayalperestler, küçük bir kız çocuğunun hayalperestliğin anlamını ve uçuşan düşünceleri yakalayıp kurtarmanın sırrını keşfederek kendini bulma öyküsü. Çoluk Çocuk hiç bitmeseydi diyenler için... Hayalperestler, Patti Smith tarafından 45. doğum gününde Michigan’da tamamlanmış ve ilk kez Hanuman Books tarafından ince bir kitap halinde basılmıştı. Bu kitabı yirmi yıl sonra, orijinal basımda yer almayan metin, fotoğraf ve illüstrasyonlar içeren yeni tasarımıyla sunmaktan mutluluk duyuyoruz.

Hamnet

170.00
2020 WOMEN’S PRIZE FOR FICTION ÖDÜLÜ 2020 AMERİKAN ULUSAL KİTAP ELEŞTİRMENLERİ BİRLİĞİ ÖDÜLÜ YILIN EN İYİ KİTABI seçkilerinde: NEW YORK TIMES • WATERSTONES • BILL GATES KİTAP KULÜBÜ 1500’lü yılların sonu... Londra’nın doğusundaki bir kasabada yaşayan Hamnet adında bir oğlan, telaşla merdivenden iniyor. Ateşler içinde yatan ikiz kardeşine yardım edecek birini bulması gerek. Anne oradan iki kilometre uzakta, arı kovanlarının başında, bu bereketli canlıların neden huzursuzlandığını anlamaya çalışıyor. O an bilmese de ömrünün geri kalanı, asıl kendi içinde aniden oluşan huzursuzluğa kulak verip de eve gitseydi yaşananları değiştirip değiştiremeyeceğini merak ederek geçecek. Hamnet’ın duyulmayan haykırışı, annenin ömür boyu dönüp durduğu bir an olarak kalacak. Baba günlerce, haftalarca, kilometrelerce uzak. Oğlu var gücüyle bağırsa bile duyamaz. Tiyatrosuyla şehir şehir gezip alkış tufanları yaratan oyunlarını sergiliyor. Yıllar sonra kalemini kendi acısından daldıracak mürekkebe. Ve yüzyıllar boyu dillerden düşmeyecek bir oyun yazacak: Hamlet. Maggie O’Farrell, tarihsel gerçeklerden beslenerek yazdığı bu olağanüstü romanda bir anne babanın en büyük korkusunu odağına alıyor. Yıllardır nasıl biri olduğunu anlamak için kelimeleri tek tek incelenen Shakespeare’in en büyük acısına bambaşka bir gözle, biyografilerde sadece bir isimden ibaret olan annenin pişmanlıklarıyla, acılarıyla, korkularıyla yaklaşıyor ve dört yüz yıldan eski bir hikâyeyi okurun yüreğine modern bir klasik olarak hediye ediyor.

Güzellik Bir Yaradır

190.00
"YILIN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde New York Times • Guardian • Boston Globe • Flavorwire Kızışmış Köpeklerden Farksız Erkeklerin Şu Sefil Dünyasına Güzel Bir Kız Çocuğu Getirmekten Daha Büyük Bir Lanet Yok. Güzeller güzeli Endonezyalı fahişe Dewi Ayu, ölümünden yirmi bir yıl sonra, fırtınalı bir ikindi vakti, ailesine musallat olan bir lanetin intikamını almak için mezarından çıkar. Kızları ve torunları, portakal bahçeleri ve karambola ağaçlarının ortasında, şiddet, ensest, cinayet, delilik ve kalp yarasından mustarip hayatlar yaşamaktadırlar. Hepsi nefes kesici bir güzelliğe sahiptir, biri hariç: İsmi Güzel’dir, çirkinliği ise dillere destan. 34 dile çevrilen Güzellik Bir Yaradır, Endonezya’nın hayali Halimunda şehrinde geçen, korkutucu kadınlar ve iradesiz erkekler, komünist hayaletler ve kinci ruhlar, iffetli prensesler ve merhametsiz haydutlar hakkında, epik bir masal. Tarih ile halk efsanelerini iç içe geçiren Eka Kurniawan karanlık ve aydınlığın el ele dans ettiği fantastik bir başyapıt sunuyor. “Kim bilir, belki de Nobel Ödülü jürisi, birkaç yıl içinde [Eka’ya] Endonezya’nın hiç almadığı bir ödülü vermeyi düşünebilir.” Le Monde “Gabriel García Márquez ile Salman Rushdie’nin edebi çocuğu.” NY Review of Books “Göz alıcı bir başarı.” New York Times “Nefes kesici, unutulmaz bir kitap.” Publishers Weekly

Güneş, Ay ve Rolling Stones

165.00
Sen söyle. Ben bilmiyorum. Stones'un olduğu bir dünyanın içine doğmak nasıl bir şeydi? Bir güneş, bir ay, bir de Rolling Stones senin için hep vardı. —Keith Richards Tüm zamanların en büyüğü onlar mı? Tartışılabilir elbette ama 90’larda, müzik sevdalısı gencecik bir muhabirken turnelerine katılıp efsaneyi bizzat yaşayan gazeteci-yazar-senarist Rich Cohen’e göre öyle. Cohen, hızlı hayatlar, yalanlar, acılar, çabalar, kavgalar; başkaldırı, özgürlük, eğlence, uyuşturucu, ölüm, seks, hapis, para ve yıldızlar için söylenegelmiş daha ne varsa hepsini en uçta yaşamış, hep düşmüş, hep kalkmış ve her seferinde yeniden zirveye tırmanabilmiş Rolling Stones’un öyküsünü, yetmişli yaşlarında hâlâ aynı enerjiyle nasıl çalabildiklerini, dedikodularıyla, tanıklıklarla ve grup elemanlarının bizzat anlattıklarıyla, kelimenin tam anlamıyla “içeriden”, hem de “roman tadında” aktarıyor. "Büyüleyici.” Wall Street Journal “Okurken plak sürekli dönsün isteyeceksiniz.” Washington Post “Mick Jagger nasıl şarkı söylüyorsa Cohen de aynen öyle yazıyor: enerji dolu, havalı ve yaratıcı... Bu kitabı okurken harika zaman geçireceksiniz.”A. J. Jacobs “Cohen, bu büyük sirki sahne arkasından izlemesi için davet edilmiş seçilmiş kişilerden biri. Ama abisinin duvarındaki Stones posterine hayranlıkla bakan küçük kardeşin bakış açısını da asla kaybetmiyor.” Alan Light “Şaheser.” Chicago Tribune

Gölün Kıyısında

155.00
Gecenin geç saatlerine kadar sizi ayakta tutacak, bittiği için üzüleceğiniz bir kitap. Ve ardından tanıdığınız herkese okutmaya çalışacaksınız. –Washington Post Usulca çiçek açan keskin sezgilerle ve duygusal zekayla dolu... İnsanı cezbeden, elinizden bırakmakta zorlandığınız bir kitap. – OBSERVER Lawson okuru nasıl içine çekeceğini biliyor... Boşa çıkmış umutlar ve hayal kırıklıklarıyla, kendini kandırmalarla dolu ama sonu insana kendini iyi hissettiren bir roman bu. –SPECTATOR “SON, hiç umulmadık şekilde geldi; ve üstünden çok uzun vakit geçinceye kadar ortada ona uzanan bir olaylar silsilesi bulunduğunu göremedim.... Bir şeyin başlangıç noktasını bulmaya çalışırken ne kadar geri gidilebileceğine dair bir sınır yok elbette. Bu arayış insanı Âdem'e, hatta daha da öncesine götürebilir. Fakat bizim ailemiz için o yaz mevsimi, pratikte her şeyin başlangıcı sayılabilecek kadar feci bir olay olmuştu. Söz konusu olay ben yedi yaşımdayken, temmuz ayının sıcak ve durgun bir cumartesi günü yaşandı ve normal aile hayatımızı sona erdirdi; neredeyse yirmi yıl sonra bile hâlâ bu olaya nasıl bakmam gerektiğini bulmakta zorlanıyorum.” GÖLÜN KIYISINDA nadide bir keşif. Romanın öylesine telaşsız bir kendinden eminliği ve öylesine iyi kontrol edilmiş bir duygusallığı var ki özel olduğunu anında hissediyorsunuz. Kendinizi tadı çıkarılacak bir edebi deneyim, içinde kaybolabileceğiniz bir kitap ve dikkatle takip edilecek yeni bir yazarla karşı karşıya buluyorsunuz.

Glow

180.00
BAĞIMLILIK YAPACAK KADAR İYİ Times DURUP BEAUMAN’IN EŞSİZ YETENEĞİNİ VE ÖZGÜNLÜĞÜNÜ KUTLAMA ZAMANI Guardian Bir günü 25 saat olarak algılamasına sebep olan tuhaf bir rahatsızlıktan mustarip Londralı bir genç, korsan radyo istasyonunun vericisini korumakla görevli bir teriyer, güzelliği uyuşturucu kadar etkili –ve tehlikeli– genç bir kadın, birdenbire Londra sokaklarında beliren tilkiler, gün ortasında sokakta Burmalı avlayan beyaz minibüsler, karanlık amaçları olan bir maden şirketi ve tüm bunların birleştiği yerde, Güney Londra’nın eğlence hayatına sağlam bir giriş yapan gizemli uyuşturucu GLOW. Günümüzün en heyecan verici genç yazarlarından Ned Beauman, Boksör Böcek ve Işınlanma Kazası’ndan sonra ilk kez rotasını bugüne çeviriyor. Yaratıcılık, zekâ ve mizahla dolu benzersiz anlatım dilini gerilim türünün sürükleyiciliği ve keskin dönüşleriyle birleştirerek, ortaya tüm dünyayı dolaşan ve parçaları Londra’da bir araya gelen bir bilmece çıkarıyor.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri

160.00
TÜM DÜNYADA BİR MİLYONDAN FAZLA SATAN SERİDEN Kabul edelim, bir sanat müzesi ziyareti ilham verici bir deneyim olabileceği gibi feci sıkıcı bir hal de alabilir. Sırf sanat eseri diye baktığımız her resim ya da heykeli seveceğiz diye bir kaide yok elbette. Ama şu da gerçek: Baktığımızın arkasındakini görmemizi sağlayacak bilgiye sahip olmak, o eseri başka türlü görmemize, anlayabilmemize ve hatta ondan etkilenebilmemize sebep olabiliyor. Başka bir deyişle, “barok” ya da “post-modern” gibi tanımlar biz dost meclisinde kullanıp havalı –ya da komik– gözükelim diye uydurulmadı: faydalılar. Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri, Rönesans, klasik Yunan ve eski Mısır gibi ana sanat dönemlerinin yanı sıra romantizm, minimalizm, sürrealizm ve pop art gibi önde gelen hareketleri önemli temsilcilerinin eserlerinden örneklerle sunan, ideal bir sanat tarihine giriş kitabı. Tüm dünyada bir milyon adedin üstünde satan Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fikir serisine ait bu kitap, Degas ile Monet ya da Dali ile Duchamp arasındaki farkı ayırt edemeyenleri –yalnız değilsiniz!– tarih öncesinden bugüne yaratıcılık, emek ve isyanla dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

Evlilik Meselesi

155.00
“YILIN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde New York Times • NPR • Seattle Times • Publisher’s Weekly • The Times Pulitzer Ödüllü Middlesex’in yazarından On dokuzuncu yüzyılın büyük aşk hikâyeleri artık yalan mı oldu? Peki, yeni bir aşk hikâyesi anlatmak mümkün mü, içinde modern zaman gerçekleri, değişen roller, evlilik öncesi anlaşmalar, boşanmalar olsun… 1980’lerdeyiz… İflah olmaz romantik ve edebiyat tutkunu Madeleine Hanna, üniversite bitirme tezi için Jane Austen ve George Eliot’ın eserleri üstünden Victoria dönemindeki evlilik kurgusunu sorgulamakla meşgul. Tez konusu hayatını da ele geçirmiş durumda: Madeleine tutkulu, şiddetli ve ıstırap dolu bir aşk öyküsünün kahramanı. Üstelik aşkının diğer ucunda bir değil, iki erkek var: zeki, çekici biyoloji öğrencisi Leonard ile içine kapanık, kuşkularla dolu teoloji öğrencisi Mitchell. Üniversite bitse de üçgen ayakta kalacak; gençliğin bitişiyle birlikte yüzleşecekler, hayatın anlamı ve aşkın gerçek doğasını sorgulamaya birlikte sürüklenecekler. Bakir İntiharlar ve Middlesex’le adını çağdaş edebiyatın büyük ustaları arasına yazdıran Jeffrey Eugenides, Evlilik Meselesi’nde bize genç ve idealist olmanın, fikirler ve kitaplarla yanıp tutuşmanın coşkusunu hatırlatıyor.

150.00
YILIN EN İYİ ROMANI SEÇKİLERİNDE Vogue – New Yorker – Boston Globe – New York Times “Tasviri imkânsız... Etrafınızdaki duvarları yerle bir edecek.” -Flavorwire Başlangıçta yeterince genç, yeterince sersemdirler; kendilerinden ve birbirlerine olan aşklarından emin. Belirsizlikler bile heyecan vericidir. Evlenirler, çocukları olur ve aile hayatının olağan afetleri onları da bulur – kolik bir bebek, sendeleyen ilişki, pili bitmiş tutku. Yeterince yok sayıp duvara toslayınca kadın –ki artık kendinden eş diye bahsetmektedir– geçmişe döner ve Kafka’nın, Stoacıların, hatta talihsiz Rus kozmonotların rehberliğinde onları bu noktaya getiren adımların izini sürmeye başlar. Ta ki neleri tamamen kaybettiklerini ve ellerinde ne kaldığını bulana dek. Jenny Offill’in pek çok dile çevrilen ve eleştirmenler tarafından yılın en iyileri arasında gösterilen romanı EŞ kırık dökük bir aşk hikâyesi. Bir oturuşta bitirebileceğiniz ama yankısı zihninizde asılı kalacak güçte bir roman.

En Güzel Ülke

150.00
Dedim ki: “Şimdi hayvanlar lazım.” Kağıttan kuşlar, yünden tavşanlar, keçeden kedi ve köpekler yaptım. Tüylü ayılar, çizgili leoparlar, ateş kusan pullu ejderhalar yaptım. Sonra dedim ki: “İnsanlar lazım.” Yüzler, eller, dudaklar, dişler ve diller yaptım. Onları giydirdim, peruk taktım, akciğerlerine hava üfledim. İnsanlara baktım, hayvanlara baktım ve toprağa baktım. Güzel olduklarını gördüm. Desmond Elliot En İyi İlk Kitap Ödülü “Yılın Kitabı” Guardian Hiç görmediği annesinden kalma eşyalarla dolu bir evde, dindar babasıyla yaşayan küçük Judith, dünyaya bambaşka gözlerle bakmakta, başkalarının önemsiz bulduğu şeylerde olasılıklar görmektedir. Okulda zorbalığa maruz kalan küçük kız, teselliyi kendine ait güzel bir yer yaratmakta bulur. Aynadan deniz, keçeden tarlalar, çaputtan dağlar, tel parçalarından insanlar, hayvanlar yapar... Ve bu minyatür dünyaya En Güzel Ülke adını verir. “Belki,” der, “ülkemde kar yağdırırsam dışarıda da yağar, pazartesi okula gitmek zorunda kalmam.” Öyle de olur. En Güzel Ülke’de başlayan kar, kasabaya çöker. Her eylemin sonuçları varken, mucizelerin olmaz mı? “Bu roman kendi içinde küçük bir mucize.” Daily Mail

Dünyanın Merkezine Tünel Kazmak

160.00
“Merak ediyorum, acaba insanoğlunun takıntıları da, Japon balıkları gibi, koşullar ne kadarına izin verirse o kadar mı büyüyor?” Kevin Wilson’ın karakterleri gerçekle hayal, sıradanla fantastik arasında gidip gelen bir dünyada yaşıyor. Vefat etmiş, hasta ya da yanına yaklaşılmayacak kadar huysuz aile büyüklerinin yerine ücret karşılığı ikame büyükannelik yapan bir kadın; anne babası kendiliğinden alev alarak öldükten sonra Scrabble fabrikasında harf tasnifçisi olarak çalışmaya başlayan genç; annelerinden kalan evin tek sahibi olmak için kağıttan 250’şer turna yapmak zorunda kalan kardeşler... Gerçek hayatın neredeyse tüm kurallarının geçerli olduğu mini evrenlerde yaşayan fazlasıyla yalnız karakterler. Fang Ailesi’yle kendine önemli bir hayran kitlesi yaratan Kevin Wilson, ilk öykü kitabı Dünyanın Merkezine Tünel Kazmak’ta yine okurunda gülme isteği ve acıma hissini aynı anda yaratmayı başarıyor.

Çoluk Çocuk

160.00
"Bir başyapıt, daha önce hiç açılmamış bir hazine sandığının içini görmek için ayrıcalıklı bir davet." Johnny Deep COLTRANE’in öldüğü yazdı, aşkın ve isyanların yazıydı ve Brooklyn’de tesadüfi bir karşılaşmanın iki genç insanı sanat, bağlılık ve başlangıçlarla dolu bir hayat yolculuğuna çıkarttığı yazdı. Pek çok eleştirmen tarafından 2010’un en iyi kitapları arasında olarak gösterilen ve son olarak prestijli National Book Awards’u kazanan ÇOLUK ÇOCUK, bir aşk hikâyesi olarak başlayıp bir ağıt olarak sona eriyor. Altmışların sonu, yetmişlerin başındaki New York’a, onun zengin ve fakir insanlarına, sanatçılarına ve serserilerine bir selam çakıyor. Yolun başında birbirlerine göz kulak olmaya söz vermiş iki genç sanatçı, Patti Smith ve Robert Mapplethorpe’un yu¨kselişini ve şöhret kapısını aralayışlarını nefes kesici bir içtenlik ve saflıkta anlatan bu kitap, gerçek bir masal. "...Robert hakkında, bizim hakkımızda yazabileceğim daha pek çok hikâye var. Ancak anlattığım hikâye bu. Anlatmamı istediği hikâye bu. Sözümü tuttum. Dünyanın kara ormanına dalan Hansel ile Gretel gibiydik. Asla hayal bile edemeyeceğimiz cazibelerin, cadıların ve iblislerin yanı sıra ancak bir kısmını hayal ettiğimiz ihtişamlarla karşılaştık. Bu iki genç adına hiç kimse ne konuşabilir, ne de birlikte geçirdikleri günler ve geceler hakkında doğruyu söyleyebilir. Bunu sadece Robert ile ben anlatabiliriz. Onun deyişiyle, bu bizim hikâyemiz. Ve o gittiği için, bunu size anlatma görevini bana bıraktı. "

Çakma Anne

85.00
"Çocuklarım günün sonunda hâlâ hayatta iseler, görevimi yerine getirmişim demektir." Roseanne Hepsi kendince birer Çakma Anne (örnekse hepsinin çocuğuyla evcilik oynarken kendini camdan atmak istemişliği var) ve hepsi komik (örnekse içlerinden biri Conan O'Brien'ın metin yazarı) dört kadın bir araya gelip bu modern zamanlar ebeveynlik rehberini ortaya çıkardı. Kitapta her annenin bir gün tadacağı kaçınılmaz kriz anlarını sıralayıp, mümkün olan en az emekle bunların üstesinden gelmenin, yarım yamalak iş çıkartıp bunu kimseye farkettirmemenin püf noktalarını paylaşıyorlar. İşte bir kaç örnek: Her Hafta Sonu Saat 9'a Kadar Yatakta Kalmanın Yolları On Saniye Kuralı: Yere Düşen Emzik Spor Yapan Annelerle Başa Çıkmanın Yolları Pazarda/Markette/Alışverişte Sinir Krizleri! Evet, bu kadınlar sizi anlıyorlar. Küçük diktatörlerinizi tanıyorlar. Ve size yardım edebilirler. Not: Yanında yedek emzik taşıyanlardansanız, bu kitap size göre değil. Kusura bakmayın, öyle.

Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları

170.00
"Yumurtalardan korkuyorum…O hiçbir deliği olmayan, yuvarlak beyaz şeyler…" Alfred Hitchcock Sinemanın Dâhileri Hakkında Sadece Arkalarından Konuşabileceğiniz Gerçekler Tamam, yaratıcılıkta sınır tanımayan bu şahsiyetlerin sizin bizim gibi hayatları olmasını zaten beklemiyorduk. Ama Francis Ford Coppola hangi akla hizmet 3D pornografik film çekmiş olabilir ki? Ya da Chaplin neden haftalarca banyo yapmayı reddeder? Stanley Kubrick uzaylı paranoyasını bir sigorta poliçesiyle taçlandırdı mı? Woody Allen gibi henüz beşikteyken depresyona girmek, Ingmar Bergman gibi evini iki ruhla paylaştığını düşünmek, Martin Scorsese gibi ayın on birinci günlerinde uçağa binmemek ya da Kurosawa gibi setin ortasında "tükenmişlik sendromuna" yakalanmak bu mesleğin parçası mı? Ve siz bir kitabı okurken kaç kez "Yok artık, bu kadar da değil!" diyebilirsiniz? Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları, Luis Buñuel'den Quentin Tarantino'ya, sinemanın yönünü değiştirmiş dâhilerin sıradışı hayatlarını, garip set ritüellerini, ilginç kişilik özelliklerini, tuhaf alışkanlıklarını ve patolojik zaaflarını, tüm çarpıcılığıyla -ve sansürsüz- ortaya koyuyor. Işıklar sönsün! Film başlasın! ROBERT SCHNAKENBERGER, aynı seriden Büyük Yazarların Gizli Hayatları da dahil çok sayıda kitabın yazarıdır. Brooklyn, New York'ta yaşar.

Büyük Yazarların Gizli Hayatları

170.00
KATİLLERE, ALDATANLARA, UYUŞTURUCU BAĞIMLILARINA VE EDEBİYAT DÜNYASININ DİĞER EFSANELERİNE DAİR GARİP AMA GERÇEK HİKAYELER William Shakespeare’den Leo Tolstoy’a dek pek çok yazarın sıradışı ve sansürsüz bir profilini sunan Büyük Yazarların Gizli Hayatları, lise öğretmeninizin sormaya korktuğu tüm zorlu soruları ele alıyor: Nedir Lewis Carroll’un şu küçük kızlarla meselesi? J. D. Salinger gerçekten kendi idrarını mı içerdi? Lord Byron kaç kadınla -ve erkekle- yattı? Ayn Rand neden Charlie’nin Melekleri’ne bayılırdı? Klasik edebiyat okulda hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı! ROBERT SCHNAKENBERG Distory: A Treasury of Historical Insults da dahilçok sayıda kitabın yazarıdır. Brooklyn,New York’ta yaşar.

Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları

170.00
Leonardo'dan (sözde sodomist) tutun da Caravaggio'ya (hüküm yemiş katil), Edward Hopper'a (karısını dövmekle itham edilir) varana kadar herkes hakkında taşkın anekdotlar sunan Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları, büyük ustaların uluslararası sanatının gerisindeki ahlâksızca, buğulu ve gözü kara hikâyeleri anlatıyor. Michelangelo'nun vücut kokusu çok kötü olduğu için asistanlarının onunla çalışmaya dayanamadığını; Vincent van Gogh'un bazen doğrudan doğruya tüpten boya yediğini; ve Georgia O'Keefe'nin çıplak resim yapmaya bayıldığını öğreneceksiniz. İşte asla unutmayacağınız bir sanat tarihi dersi. Öğretmenlerinizin Size Büyük Ressamlar ve Heykeltraşlar Hakkında Asla Anlatmadığı Şeyler ELIZABETH LUNDAY mimari ve sanat konusunda uzman olan bir gazeteci. mental_floss dergisinin "Şaheserler" sütununu yazıyor. CİNAYET, SAHTEKÂRLIK, DÜZENBAZLIK VE BÜYÜK SANAT ÜZERİNE GERÇEK HİKÂYELER....

Büyü Muhafızları

145.00
Kocaman kanatlarıyla her göreni büyüleyen bulut atlar ve büyünün kaynağı olan Sonsuzluk Ağacı. Masalların bile uslu durmadığı Thrynne diyarı, büyünün en beklenmedik anda karşınıza çıkabileceği bir yerdi. Ama zaman değişti ve büyünün geleceği artık tehlike altında. Yine de her şey bitmiş değil çünkü büyünün üç yeni muhafızı var. Zam, Phoebe ve Bathsheba olanaksızı başarabileceklerine inanmazlarsa büyü ve bulut atlar kaybolacak. Ve onlar, henüz ne kadar güçlü olduklarını bilmiyorlar… Costa ödüllü yazar Chris Riddell, nefes kesici çizimlerle süslenmiş Bulut At Günlükleri serisinin ilk kitabı Büyü Muhafızları’nda sizi eşsiz bir serüvene davet ediyor! ULU ORMAN'IN DEVLERİ REHBERİ İLE!

Böyle mi Olacaktı?

160.00
Çok, çok, çok sevdiğiniz eski sevgilinizin ardından yanaklarınızdan süzülen yaşlarla yatağınıza uzanıyorsanız durumla bu kadar iyi başa çıktığınız için kendinizi tebrik etmelisiniz. Çok daha fenasını yapıyor olabilirdiniz. Çok daha fenasını. Eski sevgilinizin kellesini alıyor, hiç tanımadığınız tipleri hadım ediyor veya bir şişme bebekle yeni bir hayata yelken açıyor olabilirdiniz. SİZ BİR KAHRAMANSINIZ. BÖYLE Mİ OLACAKTI?’da Jennifer Wright bizlere, kabul edilebilir rezilliğin sınırlarını aşıp tarihte iz bırakma mertebesine ermiş 13 berbat ayrılık hikâyesini sunuyor. Liste ilgi çekici; ayrılık acısından mustarip İmparator –ve sadist– Nero’dan Rus İmparatoriçesi Anna İvanovna’ya (bir çifti düğün gecelerinde çıplak olarak buzdan saraya kilitlemişliği var), Anne Boleyn’den Lord Byron’a, Norman Mailer’dan Elizabeth Taylor’a uzanıyor. Fena süründürmüş ayrılıkları gün yüzüne çıkarmak için arşivlerin derinlerine dalan Wright öğrendiklerini sohbetimsi, hayli nükteli bir üslupla bizlerle paylaşıyor. Böyle mi Olacaktı?sevmiş, kaybetmiş ve belki de eski sevgilisine gece yarısı fazla kaçırmış halde aptalca mesajlar göndermiş olanlar için. Ne kadar kötü şeyler yapmış olursak olalım, kimsenin VIII. Henry kadar kötü olamayacağını hatırlatmak gibi ulvi bir amacı var.

Boksör Böcek

170.00
Nazi eşyaları koleksiyoneri genç bir adam. Bir elli boyunda, dokuz ayak parmaklı, eşcinsel –ve yenilmez- bir Yahudi boksör. Üstün ırk yaratma çalışmaları saplantıya dönüşmüş bir aristokrat. İngiltere’nin en iyi yeni yazarlarından Ned Beauman’ın şaheseri BOKSÖR BÖCEK, Tarantino’nun henüz çekmediği bir filmin karakterlerini alıp onlara belki de tüm zamanların en ürkütücü olmaya aday karakterini ekliyor: Üzerinde gamalı haç işareti olan bir böcek, bir Anophthalmus Hitleri. BOKSÖR BÖCEK, okurken bir büyük yazarın ilk sahne aldığı ana tanık olduğunuzu hissettiren, dizginsiz, çığırından çıkmış bir roman.

Bir Şey Olduğu Yok

155.00
Fang Ailesi'nin Yazarından Yılın En İyi Kitabı seçkilerinde New York Times * Washington Post * People * Time * Buzzfeed Lillian ve Madison’ın yatılı okulda başlayan beklenmedik dostlukları, Lillian’ın olaylı bir şekilde okulu terk etmesiyle mektuplara kalmıştı. Ta ki yıllar sonra yine bir mektupla gelen yardım çağrısına kadar. Madison, Lillian’dan üvey ikizlerine bakıcılık yapmasını istiyor. Ama bir detay var: İkizler kızıp üzülünce alev alıyorlar. Gerçekten, alev alıyorlar. Kendilerine zarar vermeyen ama etraflarında ne varsa yakıp yıkan, korkutucu ve bir o kadar da göz alıcı alevler. Bocalamakla geçen hayatında kaybedecek pek de bir şeyi olmayan Lillian, yazı çocuklarla geçirmeyi kabul ediyor. Üçü artık birbirlerine güvenmeyi, başkalarını umursamamayı –ve Madison’ın politikacı kocasından uzak durmayı– öğrenmek zorundalar. Peki ama Lillian gece uykusunda bile onlar yüzünden yanabileceği gerçeğiyle ne yapacak? Bir an önce onlardan uzaklaşmanın yollarını mı arayacak yoksa bu tuhaf güzellikteki çocuklarla el ele verip dünyanın karşısına mı dikilecek? Birbirlerini anlamaya, dünyadaki küçük yerlerini bulmaya çalışan sıra dışı karakterlerin buluştuğu bu tuhaf, yumuşak ve eğlenceli roman, Kevin Wilson'ın olağanüstü ile olağanı aşılamadaki muazzam becerisini bir kez daha doğruluyor. “Bu kitabın güzelliğini aklım almıyor. Her şeyiyle özgün, bir o kadar da muhteşem.” Taffy Brodesser-Akner, New York Times “Benzerini okumuştum diyeceğiniz tek bir satır yok. O kadar taze bir ses.” Entertainment Weekly

Beyaz Yalan

180.00
Benim adım Michael Salter ve ölüyüm; bildiğim bir şey varsa o da ölü olduğum. Bunun haricinde... Bunun haricinde kalanlarla ilgili yalnızca tahmin yürütebilirim. Michael'ın öldüğü gün biri masum bir yalan söyledi. Ağızdan ağıza dolaşırken büyüdü o yalan ve sonunda gerçeğin yerini aldı. Büyük Salter ailesi gerçekle yüzleşmek yerine onu yeniden yazdı, inanmayı seçtikleri şeyin zamanla onları nasıl dönüştüreceğini bilmeden. Yıllar sonra, bu kez istemsizce hatırlanmış "masum bir gerçek" akışı tersine çeviriyor. Ağızdan ağıza dolaşırken büyüyor o gerçek ve geriye devasa bir suçluluk duygusu kalıyor, tüm ailenin yüzleşmesi gereken. 2010 Orwell Kitap Ödülü sahibi Andrea Gillies, sıradışı bir kurgu, derinlikli karakterler ve zarafet içeren sürükleyici romanıyla bize ihtişamlı bir ailenin usul usul çürüyen kalbini açıyor. “Gillies dokunduğu her şeye büyü katıyor.” Sunday Times 2012'nin en iyi 100 yaz kitabı listesinden “Kesinlikle sarsıcı...Saflara büyük bir yazar katılıyor.” Daily Express “Fazlasıyla tesirli.” Guardian

Ben Ben – Ölümle On Yedi Karşılaşma

180.00
“YILIN KİTABI” SEÇKİLERİNDE SUNDAY TIMES • GUARDIAN • TIMES OBSERVER • TELEGRAPH Ölümcül seyreden bir çocukluk hastalığı, neredeyse felaketle sonlanacak bir ergenlik isyanı, ıssız bir patikada bir seri katille karşılaşma, eksik personelli bir hastanede beceriksizce yaptırılan bir doğum. Bunlar çağdaş edebiyatın önemli yazarlarından, Costa Ödülü sahibi Maggie O’Farrell’ın bizzat yaşadığı ve bu sıra dışı anı kitabıyla okuruyla paylaştığı, ölümle on yedi karşılaşmasından sadece dördü. Gerçek, soluksuz bırakan ama hepsinden öte, bizlere “derin bir nefes alıp kalbimizin atışını dinlememizi” hatırlatan bir anı-roman. "Nefes kesecek kadar iyi." Guardian “O’Farrell eline okla yayı alıp doğrudan kalbe nişanlıyor.” Times “Ölüm hakkında olup da kendimi bu kadar canlı hissettiren hiçbir kitap olmadı.” Tracy Chevalier “O’Farrell her manada bir mucize. Bu kitabı asla unutamayacağım.” Ann Patchett GOODREADS OKUR ÖDÜLLERİ ANI KATEGORİSİ YARI FİNALİSTİ

Babba Kitap- Süper Baba’nın Alet Çantası

115.00
Artık her babanın elinin altında, izleyicileri şaşkına çevirip kendine hayran bırakacak, sihir, şaka ve oyunlarla dolu, her daim kullanıma hazır bir kurtarıcı var. Babba Kitap’taki alkış ve kahkaha garantili klasik numaralarla—küçüklü büyüklü—geniş bir hayran kitlesi edinmeniz kaçınılmaz. Biraz sirke ve deterjanla lav püskürten bir yanardağ yapın. *İskambil kağıtlarıyla zihin okuyun. *Çocuklarınızla aranızda Kızılderililerden başka kimsenin anlamayacağı bir işaret lisanı yaratın. Babba Kitap’la sihrin ustası, komedinin kralı ve ailenizin şovmeni (söylememize gerek bile yok ama çocuklar için düzenlenen her partinin de yıldızı) olacaksınız. Hadi o zaman, parmağınızı şıklatın ve para kaybolsun. Şov zamanı! UYARI: Lütfen şöhret ışıklarına kapılıp işin dozunu kaçırmayın. Unutmayın, karşınızdaki insanla ileride bir gün hangi üniversiteye gitmesi gerektiği konusunda konuşmanız gerekecek.

Ayağa Oyna Pohnpei

160.00
“Dünyanın En Zayıf Futbol Ülkelerinden Birinde Futbolun En Güzel Hikayelerinden Biri Yazıldı” "Tutku ve samimiyet yüklü” FourFourTwo Bir gün, tam olarak söylemek gerekirse 2008 Avrupa Şampiyonası elemelerinde Andorra'nın Rusya ile oynadığı ve sadece 1-0 yenilip beklenmedik bir başarıya imza attığı gün, futbol yazarı Paul Watson ve dostu Matt Condrad bir plan yaptılar: Dünyanın en kötü milli takımını bul, o ülkenin vatandaşı ol ve milli formayla sahaya çık. “Hayal işte!” der geçerdik; şayet bu iki genç o günden yirmi bir ay sonra kendilerini evlerinden on üç bin kilometre uzakta, Pasifik Okyanusu’nun ortasında küçük bir ada olan Pohnpei’in kurbağalar tarafından ele geçirilmiş futbol sahasında antrenör olarak bulmuş olmasalardı. Ayağa Oyna Pohnpei, dünyanın en zayıf futbol ülkesini tarihteki ilk galibiyetine taşımak uğruna girişilen çılgınca çabanın tümüyle gerçek, fazlasıyla samimi ve bir o kadar da eğlenceli hikayesi. Tutkulu iki genç adamın dünyanın öteki ucunda futbolun yüzünü ve kendilerine tümüyle yabancı insanların hayatlarını nasıl değiştirebileceğini anlatıyor. Bize zamanında futbola neden "güzel oyun" dediğimizi hatırlatıyor.

Asimetri

170.00
“2018’İN EN İYİ KİTABI” seçkilerinde NEW YORK TIMES • TIMES • ELLE • KIRKUS REVIEWS • NPR • THE OPRAH MAGAZINE New York, 2002. Genç editör Alice kendisinden yaşça oldukça büyük, ünlü yazar Ezra Blazer’la bir ilişkiye başlıyor. Heathrow, 2008. Irak'taki ağabeyini görmek için yola çıkan Irak kökenli Amerikalı ekonomist Amar, havaalanında alıkonup yılın son hafta sonunu sahipsiz topraklarda, ülkesiz bir bekleme odasında geçiriyor Edebiyatın dikkat çeken yeni isimlerinden, Whiting Ödülü sahibi Lisa Halliday, yaşamdaki dengesizlikleri merkeze alarak, birbiriyle alakasız görünen bu iki öyküden sıra dışı bir roman ortaya çıkarıyor. Gençlik-yaşlılık, eşitlik-adaletsizlik, Batı-Orta Doğu, şans-yetenek gibi asimetriler arasında gücün nasıl keskinleştiğini ve böyle bir dünyada kendimize yer edinmek adına yaptıklarımızı çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Yer yer komik yer yer iç burkan anlatımı ve kurmacanın sınırlarını zorlayan kurgusuyla Asimetri, son yılların en özgün romanlarından biri. “Bir harika.” ZADIE SMITH “Nefes kesiyor.” GUARDIAN “Benzersiz... Bizim için yol, tavşan deliğinin içinden bilinmeyen yerlere çıkmaya razı olmaktan geçiyor. Asimetri o mükemmel sonuna ulaştığında okurun yapacağı tek şey hayranlıkla en başa dönmek ve Halliday’in öyküyü tekrar tekrar nasıl altüst ettiğini keşfetmek.” WASHINGTON POST

Arınmalar

170.00
MAN BOOKER FİNALİSTİ SISTERS KARDEŞLER'İN YAZARINDAN Zamanının meşhur, şimdilerde gözden düşmüş bir Holywood barında çalışan bir barmen. Çevresindeki çürümeyi, müşterilerin her gece hiçliğe tekrar tekrar yuvarlanışını hastalıklı bir keyifle izlerken, romanı için notlar alır. Sırlarını duymak, gayelerini anlamak için birbirinden arızalı müdavimlerle yakınlaşır ve yakınlaştıkça kendi bardağına müşterilerine verdiğinden fazlasını doldurmaya başlar. Evliliğini, amacını ve sonunda kendini yitirir. Bağımlılık ve yalnızlığın kıskacında, kurtuluş için bir plan yapar: feci ama gerekli bir plan. Arınmalar okuru bara, tezgahın arkasına, dibin de dibine ve bilindik öykü anlatımının ötesine sürüklüyor. “Kasvetin en görkemli hali.” INDEPENDENT “Varoluşun bulanık sınırlarında gezinen, kısa, tesirli, ustaca bir iş.” GUARDIAN “Nefis.” TIMES

Zamanı Durdurmanın Yolları

175.00
Tom Hazard’ın tehlikeli bir sırrı var. 41 yaşında sıradan bir tarih öğretmeni gibi görünse de nadir rastlanan bir hastalık yüzünden aslında yüzyıllardır hayatta. Shakespeare’le aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook’la açık denizleri fethetmiş, Fitzgerald’larla içki içmiş. Ama şimdi, tek istediği normal bir hayat sürmek. Kimliğini değiştirmeye devam ettiği sürece geçmişini geride bırakabilir ve hayatta kalabilir. Yapmaması gereken tek bir şey var, âşık olmak. İngiltere’nin en önemli yazarlarından Matt Haig’in büyükövgü toplayan, 37 dile çevrilen ve yakında Benedict Cumberbatch tarafından sinemaya aktarılacak kitabı Zamanı Durdurmanın Yolları, insanın kendini kaybedip tekrar bulmasına dair güzel bir roman. “Matt Haig insan doğasının aydınlık ve karanlık tarafına aynı ölçüde hâkim. Ve bu yetisini harika öyküler yaratmak için kullanıyor.”-NEIL GAIMAN “Matt Haig yüreğimizi dokuyor. Bu kitabın gücüne karşı koymak zor.”-GUARDIAN “Olağanüstü bir kitap.-STEPHEN FRY “Bu yılın ve nice yılların en iyi kitabı. Baş döndüren bir okuma. Zaman durdu...”-DANNY WALLACE

Sondan Başlıyoruz

170.00
Kaliforniya’da okyanus manzarasına bakan yamaçlarda, sakin bir kasaba. Duchess Day Radley, tutunamamış yetişkinler dünyasına doğmuş, on üç yaşında bir kız, kendi deyişiyle bir “kanun kaçağı”. Beş yaşındaki kardeşi Robin’i büyütmek ve otuz yıl önceki bir cinayetle enkaza dönüşmüş annesi Star’ı kollamaktan başka gayesi yok. Walk, büyüdüğü kasabadan hiç çıkmamış bir polis şefi. En yakın dostu Vincent’ı hapse yollayan ifadeyi vermenin acısı ve yitirilen güzel bir yaşam umudunun yaraları asla iyileşmemiş. Otuz yılın ardından Vincent’ın serbest kalmasıyla geçmişin nefesi bugüne karışıyor. Duchess, annesini korumaya çalışırken kasabaya felaketi getiren fitili ateşleyecek ve yüzleşilemeyen gerçekler ortaya serilecek.
Hayatın sunduklarından fazlasını hak edenlerin hikâyesi bu. Cinayet ve intikamın romanı; sırların ve yalanların, dostluğun, aşkın ve sarsılmaz aile bağlarının... Doğrunun. Yanlışın. Ve ikisi arasında yaşanan hayatlarımızın.
“Dünyayı fethedecek bir kitap.” –RUTH JONES “İnanılmaz! Karakterler öyle iyi tasarlanmış ki her an sayfadan fırlayacaklarmış gibi geliyor.” –B. A. PARIS “...büyüleyici, uzun zamandır romanlarda gördüklerime benzemeyen bir genç kahraman...” –JOHN HART “Unutulmayacak karakterlerle dolu, nefis yazılmış bir cinayet romanı.” –JANE HARPER

Rahatlama Kitabı: Suyun Üstünde Kalmamı Sağlayan Düşünceler

160.00

Hiçbir şey, pes etmeyen ufacık bir umuttan daha güçlü değildir.

Rahatlama Kitabı, zor günlerden çıkarılmış derslerin ve öyle zamanlarda biraz olsun iyi hissettirecek önerilerin bir derlemesi. Gece Yarısı Kütüphanesi ve İnsanlar gibi sevilen kitapların yazarı Matt Haig, Rahatlama Kitabı’nda kendi deneyimlerinden öğrendiklerini, Marcus Aurelius, Emily Dickinson, James Baldwin gibi fikirleriyle ilham vermiş isimlerden edindikleriyle harmanlayarak yaşamın iniş ve çıkışları üzerine kısa ve umut dolu metinler sunuyor. Zihnin zindanlar yaratabileceğini ama yanında anahtarlarını da verdiğini gösteriyor bizlere. Mutluluğun ancak “olmanız beklenenleri” bir kenara bıraktığınızda filizlenebildiğini hatırlatarak, yaşama telaşı arasında şöyle bir yavaşlayıp, var olmanın güzelliği ve tahmin edilmezliğinin değerini bilmeyi yüceltiyor. Bir dostun aklına, sarılmanın huzuruna –ve en kötü zamanlarda bile umudu hatırlamaya– ihtiyaç duyduğunuzda elinizde olmasını isteyeceğiniz bir kitap. “Matt Haig insanlık halleriyle, onun aydınlık ve karanlığıyla empati kuruyor; mükemmel anlatılarını inşa etmek için renk paletinin tamamını kullanıyor.” —Neil Gaiman “Modern hayatın keskin bir gözlemcisi.” —New York Times

Resimlerle Düşünen Kız: Dr. Temple Grandin’ın Hikâyesi

85.00
Küçük Temple’a otizm teşhisi konulduğunda, herkes, bir gün konuşabilecek mi diye merak ediyordu. Ama küçük kız, onun eşsizliğine inanan insanların desteğiyle çok daha fazlasını yaptı ve çağın muhteşem bilim insanları arasına katıldı. Eşsiz bir hayvan bilim uzmanı ve otizm aktivisti olan Dr. Temple Grandin’ın ilham verici hikâyesini anlatan bu kitap daha fazlasını merak edenler için biyografi, tayin edici olayları gösteren zaman çizelgesi ve Temple’ın küçük okurlara yazdığı nottan oluşan ek bir bölüm de içeriyor.
  • Yazar: Julia Finley Mosca
  • Çizer: Daniel Rieley
  • Çevirmen: Ferhat Sarı
  • Yayın Tarihi: Ocak 2022
  • Baskı Sayısı: 1. Baskı
  • Sayfa Sayısı: 48
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 22 x 22 cm
  • ISBN: 9786057050946

Ada

165.00
Bir sabah Adalılar sahilde bir adam buldular: Onlar gibi değildi… Bize yabancı olan korku uyandırır. Peki korku ne zaman nefrete dönüşüp insanlıktan çıkar? En önemlisi de nasıl? Ödüllü sanatçı Armin Greder bu soruları yüzümüze ayna tutarak yanıtlıyor. “Ada”, yalnızca gündelik bir hikâye değil, her yaştan okurun ilgisini hak edecek kadar da gerçek!
  • Çevirmen: Çağla Vera Kılıçarslan
  • Yayın Tarihi: 07.02.2020
  • Baskı Sayısı: 1. Baskı
  • Sayfa Sayısı: 32
  • Cilt Tipi: Ciltli
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 19.5 x 25.5 cm
  • ISBN: 9786058023130

Bir Avuç Yıldız

115.00
Dünyaca tanınmış Almanyalı yazar Rafik Schami’nin, Ortadoğu’nun tüm renklerini okurun zihninde canlandıran büyülü bir yazım stili var. “Bir Avuç Yıldız”, Schami’nin Şam’da geçen çocukluk ve gençliğinden izler taşıyan, otobiyografik yanı ağır basan en ünlü romanlarından biri. Günlük formundaki eser, 14 yaşındaki bir gencin, çok farklı din ve kültürleri barındıran bir kentin kenar mahallesinde ergenlikten yetişkinliğe geçişini anlatıyor. O babası gibi fırıncı değil gazeteci olmak istiyor… Ancak darbeler ve baskılar yoluyla sürekliliğini sağlayan iktidarın ifade özgürlüğüne de gerçek haberciliğe de tahammülü yok. Kısacası genç kahramanımız kendi kaderini çizerken ülkesinin kaderine de kayıtsız kalamıyor, sonunda da gizli çorap gazetesi faaliyete geçiyor…
  • Çevirmen: Mehmet Salim
  • Yayın Tarihi: Kasım 2019
  • Baskı Sayısı: 1. Baskı
  • Sayfa Sayısı: 224
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 19.5 x 25.5 cm
  • ISBN: 9786056969133

Mavi Kulübe

115.00
Ödüllü yazar Susan Kreller’in polisiye roman sürükleyiciliğine ve psikolojik roman derinliğine sahip kitabı “Mavi Kulübe ya da görmezden gelinen filler”, genç okuru edebiyatla sarmalayarak yakıcı toplumsal sorunlar üzerine düşündürtmeyi başarırken, yetişkinlere de sarsıcı bir okuma deneyimi vaat ediyor.
  • Çevirmen: Olcay Geridönmez
  • Yayın Tarihi: Ekim 2019
  • Baskı Sayısı: 1. Baskı
  • Sayfa Sayısı: 160
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 14.5 x 21 cm
  • ISBN: 9786056969126

Lynn Margulis: İsyankâr Bilimcinin Yaşamı ve Mirası

150.00
Lynn Margulis, ökaryotik hücrenin ilkel prokaryotik hücrelerin ortakyaşar birliği olmasına ilişkin kuramıyla 20. yüzyıl evrim biyolojisinin en büyük başarılarından birine imza atmış ve hücre evrimi anlayışımızı kökten değiştirmiştir. Bir süre evli kaldığı Carl Sagan’dan olan oğlu Dorion Sagan’ın editörlüğündeki bu kitap, Margulis’in bilimsel serüvenini ve mücadelesini sergiliyor.
  • Hazırlayan: Dorion Sagan
  • Çevirmen: Sibel Sevinç
  • Yayın Tarihi: 07.09.2018
  • Baskı Sayısı: 1. Baskı
  • Sayfa Sayısı: 246
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 13.5 x 21 cm
  • ISBN: 9786056732218

Ya Siz Nasılsınız, Dr. Sacks

165.00

Gazeteci-yazar Lawrence Weschler, Oliver Sacks’la vakit geçirmeye, 80’lerin başlarında yeni işvereni The Times için bu nörologla ilgili bir profil yazısı hazırlamaya giriştiğinde başladı. Dr. Sacks yaklaşık on yıl öncesinde, Bronx’taki bir hastane koğuşunda yatan katatonik hastalarının hayata mucizevi ama aynı zamanda sorunlu dönüşlerini anlatan başyapıtı Uyanışlar’ı yayımlamıştı. Ama kitap çok duyulmamıştı ve Dr. Sacks hâlâ pek tanınmıyordu. İkili, izleyen dört yıl boyunca, Oliver Sacks’ın kişisel nedenler öne sürerek profil yazısını bırakmasını rica etmesine kadar birlikte çalıştı. İşbirliği sonlansa da Dr. Sacks ve Weschler sonraki  otuz yıl boyunca yakın arkadaş kaldılar ve derken, Oliver Sacks ölüm döşeğindeyken Weschler’dan projeyi tekrar ele almasını istedi.

Bu kitap, o talebin sonucu.

Lawrence Weschler, Ya Siz Nasılsınız, Dr. Sacks?’ta kendini Don Kişot’un Sanço’su rolüne sokarak dâhi nöroloğun müthiş sofra sohbetleri ve muazzam kişiliğini capcanlı bir anlatıya yansıtıyor. Sacks’ın kürek çekmesini, söylenmelerini ve derinlemesine önemseyişini, Karısını Şapka Sanan Adam’ı oluşturan denemeleri yazışını, uyuşturucu yüklü, çalkantılı gençliğini, hastalarına yardım edişini ve dostlarını çileden çıkarışını, bireyin ruhunun özgünlüğü meselesini ele almayı başaramayan tıp ve bilim dünyasına karşı büyük endişesini ve sonucundaki fikir savaşını izliyoruz. Ve tüm bu anlar boyunca, onu çağının en büyük hatiplerinden biri yapan müthiş, müstehcen, gülünç ve derin konuşmalar çağlıyor.

Karşınızda bütün çalışmaları, her hastasına özenle sorduğu “Nasılsınız?” sorusunun etrafında gelişmiş romantik bir bilim insanının, kendi deyişiyle bir “klinik ontolojist”in nihai portresi: Ya Siz Nasılsınız, Dr. Sacks?